24 Mayıs 2012 Perşembe

AKP’li Yalçın Akdoğan Üzerine...

Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan
AKP’nin özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorunu ve PKK konusundaki argümanlarını belirleyen isimlerden biridir, Yalçın Akdoğan. Yaşanan gelişmelerden kendisine göre çıkarsamalar yapar, Tayyip Erdoğan’ın önüne koyar. Tayyip Erdoğan da olduk olmadık yerlerde bu konularda konuşur. Ama hep hata yapar.  Yalçın Akdoğan’ın son birkaç yıl içinde yazılarını alın derleyin; alt alta koyun ve okuyun. O yazılar arasında öylesine bir iç tutarsızlık, öngörüsüzlük, hayatın ve zamanın yanlış çıkardığı o kadar çok düşüncesi var ki. Bu beyefendinin öngörüsüne göre şu ana kadar PKK beş-altı kez bitmişti. Bölgesel ve küresel konjöktür PKK’yi tamamen etkisiz kılmıştı. Bu düşüncesinde öylesine ileri gitmişti ki bazı yazılarında “zafer şarkıları” bile yazıyordu.

Ama bu Tayyipçi Yalçın Akdoğan; Uludere’de 18-21 Mayıs tarihlerinde Roboskî kırsalında yaşanan çatışmada ölen onlarca askerin haberini kamuoyuna duyurmuyor. Basılan karakolları, kaldırılan silahları, yaralanan onlarca askerin haberinin gazetelerde yer almasını engelliyor. Yaşanan çatışmaların gerçeğini yazmak ve sorunu çözmeye çalışmak yerine kendince masa başında Tayyip Erdoğan ile birlikte PKK’yi bitirip duruyor!..

Ancak yıllar geçti PKK ve Kürt siyasal hareketi daha fazla güçlenerek yoluna devam ediyor. Hatta AKP’yi giderek daha fazla zorlayan bir durumda bırakıyor. Şimdi Yalçın Akdoğan; önümüzdeki dönemi de psikolojik savaş argümanları ile götürme çabasında. Tayyip Erdoğan’a hata üzerine hata yaptıran bu danışman ekibinin üyelerinden olan Akdoğan; şimdi de kendisine göre PKK’nin yeni stratejisini analiz ediyor ve şöyle diyor: “Kırsalda güvenlik güçleriyle çatışma halinde olan terör örgütü PKK şehir merkezlerinde iki grubu öncelikli tehdit olarak görüyor. Birincisi polis, ikincisi AK Parti teşkilatları... Özellikle AK Parti teşkilatları ve maneviyat ağırlıklı çalışmalar yürüten cemaatler, PKK’nın zemin kazanmasına karşı öncelikli engel olarak değerlendiriliyor.” Akdoğan devam ediyor ve bölgede PKK’nin karşısında durabilen ''tek siyasi gücün AKP olduğunu'' savunuyor ve PKK’nin bölgede ''silahla egemenlik kurduğunu'' iddia ediyor. 

Şimdi koskoca TC Başbakan’ın danışmanı ve “uzman” kişisi bu sözleriyle nasıl bir çıkmazın içinde olduğunu itiraf ettiğinin farkında değil. 

Kaldı ki Türk ordusunun 3/2’lik bölümünün Kürt illerinde PKK’ye karşı mevzilendiren, siyasal ve ekonomik ve kültürel alanda büyük baskı politikaları oluşturan, yargıyı, diyaneti, cemaati, Ergenekon artığı medyayı, yalanı, hileyi istediği gibi kullanan bir hükümet olarak AKP bölgede kendi geçerliliğini tamamen yitirmiş bir durumdadır. Bütün bunları olup bitenleri göremeyen Yalçın Akdoğan şimdi de PKK’nin ölüm korkusu yaşadığını iddia ediyor.

Toy bir siyaset danışmanının siyasetin gidişatını belirleyecek laflar üretmesi kadar tehlikeli bir şey yoktur. İnsan, AKP’nin neden bu kadar çaresiz ve zor durumda olduğunu şimdi daha iyi anlıyor.
Yalçın Akdoğan, Ömer Çelik vb isimler birbirlerini gaza getirerek medyayı ve yalanı kullanarak kendilerini güçlüymüş gibi gösterme uğraşındalar. Erdoğan’a da benzer sözler söyleterek toplumu kandırmayı sürdürmektedirler.

Oysa AKP’nin durumu hiç de iyiye gitmiyor. Kürt illerindeki savaş ve çatışmalı hal giderek derinleşiyor. AKP’yi sarmalayan korku ve psikopata bağlanmış şekilde askeri-polisi araziye salma çabası, savcıların ahlaktan yoksun tutuklama operasyonları AKP’nin yönettiği memleketi daha fazla kaotik bir sürecin içine götürmektedir. Ölüm, zulüm ve zindanla Kürtleri sindirmeyi ve esir almaya çalışan AKP’nin gidişatı gidişat değildir.

Yalçın Akdoğan’ın yazıları da doğru analizler içeren yazılar değildir. Tayyip Erdoğan’ı ikide bir gaze getirip yanlış  konuşturmaktan ve bataklığın içine çekmekten başka bir faydası yoktur. Akdoğan ve benzerlerinin Kürt meselesini anlaması ve buna çözüm getirmesi ise çok ama çok zordur. Çünkü düşünsel kimyasında bu durum çok zayıftır. Yalçın Akdoğan ve arkadaşları ele geçirilmiş devletin olanakları ile “yazı ve düşünce ishalı” bir durum ile karşı karşıyadır...

BAKİ GÜL

Hiç yorum yok: