20 Nisan 2012 Cuma

Siz hiç 1200 Saat Aç Kaldınız mı?

Evet kim demiş Kahramanlık Çağı bitti diye...Kürt Halkının evlatları bu çağa hem adını hem de rengini veriyor: KÜRDİSTAN-SARI KIRMIZI YEŞİL
“Batman’ın ışıklarını özledim…” diyor Harun Yılmaz, açlık grevinin 50. gününde. Doğduğu topraklardan 6 yaşındayken ayrılmış. Bir daha göremediği kentin ışıklarını dağlardan seyrettiğini anlatıyor…

Gevin yapıldığı kilise lokalinin bodrum katına girerken bahçe kapısında Öcalan’a tam izolasyonun kaçıncı gününde olduğunun belirtildiği bir pankart asılı duruyor. Rakam her gün yükseliyor. Grev başladığında Öcalan’a tecrit 256.günündeydi, buna 50 gün eklendi. Sağ tarafta bahçe çitinin üzerinde ağaçlara asılı “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere demokratik özerklik” pankartı dikkat çekiyor. Bunlar aynı zamanda grevin amaçlarını ifade ediyor.

1200 SAAT GEÇTİ

Lokalin yanı başındaki St. Maurice Kilisesi önünde de bir çadır kurulmuş. Bir yanında “Edi Bes e! An azadi an azadi” yazılı pankart asılı, üzerinde KCK bayrağı ve Öcalan resimli flama dalgalanıyor. Çadırın ön tarafında tam boy, 15 grevcinin posteri dikkat çekerken üzerinde “Ölüme kadar açlık grevini durdurmak için, bizi dinleyiniz!” yazısı ile Avrupa Kurumlarına çağrı yapılıyor. Süresiz-dönüşümsüz açlık grevine paralel olarak, 50 günde en az 310 kişi de dayanışma amacıyla beşer günlük dönüşümlü grevlere katıldı.

Süresiz-dönüşümsüz açlık grevcilerinin bazıları 20’den fazla kilo kaybetmiş. Yüzler solgun, elmacık kemikleri belirginleşmiş. Ancak herkese gülümsüyor ve morallerinin yüksek olduğunu söylüyorlar. Önce günler geçti, günler haftalara dönüştü. Şimdi ise geçen her saat, grevcilerin sağlığı konusunda tehlikeler barındırıyor.

Tam 1200 saat geçti. 15 Kürt, Strasbourg’daki St. Maurice Kilisesi’ne girerek açlık grevi başlattıklarını duyurduklarında tarih 1 Mart’tı. Sonra, açlık grevi kiliseden taşarak, Avrupa geneline yayıldı. 150 dernekte dönüşümlü grevler yaşandı, dayanışma eylemleri boyutlandı. İşgaller, ziyaretler, imza kampanyaları, yürüyüşler ve mitingler yapıldı. Bu eylemlerin sonucu olarak grevin 44. gününde Avrupa Konseyi açıklama yaprak açlık grevine son vermeye çağırırken, 49. gününde de Avrupa Parlamentosu ve siyasi grupları da aynı çağrıda bulundu.

Süresiz dönüşümsüz grevcilerin kaldığı kilise lokalinde ziyaretler eksik olmuyor. Yorucu olsa da, hepsi grevciler tarafından karşılanıyor ve sonra da uğurlanıyor. İçerde, Diyarbakır zindan direnişçileri ile PKK öncü kadrolarının resimleri yan yana duruyor: Haki Karer, Mehmet Karasungur, Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Ali Çiçek ve tam ortalarında da PKK lideri Abdullah Öcalan.

KAV: BUGÜN ŞİKAYETİM YOK

Diyarbakır Zindan’ında 64 günlük ölüm orucundan sağ çıkan Fuat Kav, cezaevi dönemleri hatırlatıldığında “bugün şikayetim yok” diyerek gülümsüyor. Saçları kırlaşmış, sakalları uzamış. Boynunda sarı-kırmızı-yeşil bir kefiye var. İnsanlık dışı koşullarda yürütülen cezaevi direnişi sırasında açlık grevinin 30. gününden sonra hep revir ve hastanelerde günlerinin geçtiğini söyleyen Kav, bu kez 50 gün geçmesine rağmen halen moralinin yüksek olduğunu söylüyor. Bunu da gösterilen yoğun ilgi ve Kürt özgürlük mücadelesinin geldiği düzeye bağlıyor.

BENİM MESKENİM DAĞLARDIR DAĞLAR…

Bu sırada MMC kanalından Delila’nın “Benim meskenim dağlardır dağlar…” şarkısı çalınıyor. Açlık grevcisi Mecbure Öner, Delila ile birlikte şarkıyı mırıldanıyor.

Greve katıldığı günden bu yana 20 kilo kaybeden Öner Uludağ, salona girdiğinde eline “sarı-kırmızı-yeşil” renkli bir şemsiyeyi göstererek “bu kimin” diye soruyor. Şemsiyeyi açıp altında duruyor, sonra gelip oturduğunda, kendi isminin nereden geldiğini anlatıyor. Babası ona “Necmi Öner”in ismini vermiş. Diyarbakır zindanında kendisini yakan dörtler arasında yer alıyordu Necmi Öner.

Açlık grevinde saatler ilerledikçe, grevcilerin kendi aralarında planladıkları istirahat saatlerinde kentteki yurtseverlerin “ilgisi” kimi zaman yakınma konusu da oluyor. Fuat Kav, gülerek bu ifadeleri kullanırken, saatler açlık grevinin 49. gününde 20.00’yi gösteriyordu. Tam da bu sırada, Kav yerinde kalkarak gitmekten olan misafirleri uğurladı.

BATMAN’IN IŞIKLARINI ÖZLEDİM

Kemal Pir’in resminin altında oturan Harun Yılmaz, “Biliyor musun neyi özlüyorum” diyerek araya giriyor. “Eski anılarım canlanıyor… yoldaşlarım… Kürdistan’ı özlüyorum, Batmanı…”

Yılmaz, 6 yaşındayken Batman’dan ayrılarak bir Batı metropolünde yaşamaya başlamış. Bir daha da doğduğu kenti görememiş. Ancak ışıklarını hatırlıyor. “Uzaktan ışıklarını gördüm” diyor Yılmaz. Dağlardan Amed’in ışıklarını da gördüğünü söylüyor ve ekliyor: “Batman’ın ışıklarını özledim…”

10 BİNE YAKIN KİŞİ GREVCİLERİ ZİYARET ETTİ

Grevcileri ziyarete gelenler ise bir yandan yoğun bir duygusal atmosfer oluştururken, diğer yandan eylemcilere büyük bir saygı duyuyorlar. Dayanışma Komitesi’nden Xebat Fırat, 10 bine yakın kişinin grevcileri ziyaret ettiğini söylüyor. “Bazı hafta sonları bu sayı 500’e kadar çıkıyor” diyen Fırat, “Başlangıçta ağırlıklı olarak duygusal bir yaklaşım vardı, ancak eylemcilerle temas kurduklarında anlamaya çalıştılar” diye belirtiyor.

Fırat, ağlayan çok sayıda ziyaretçiye tanık olduğunu ifade ederken, “özellikle geri döndüklerinde duygusal bir atmosfer yaşanıyor” diyor. Fırat, ancak açlık ve yorgunluğun çok az dile getirildiğini, buna karşın amaca bağlılık ve direnişin gücünün ön planda olduğuna işaret ediyor.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: