20 Nisan 2012 Cuma

Erdoğan, Ağar Üzerinden Derin Devletle Anlaştı

Ağar'a göstermelik bir 'ceza' verilerek Kürdistan ve Türkiye'de yıllardır işlediği binlerce cinayetten yargılanmasının da önü alınmış oldu. Böylece önündeki muhalifleri temizlemek için yargıyı istediği gibi kullanan AKP-Fetullah Faşizmi bu kez Ağar'ı kurtarmak için devreye girdi. Ağar'a şimdi rahat edeceği bir cezaevi hazırlanıyor, favori ise Bodrum...
Kürdistan'da yürütülen kirli savaşın ve Batı'daki yansıması yargısız infazların birinci derece aktörlerinden Mehmet Ağar'a verilen ödül kıvamındaki, ”ceza” Türk Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının derin devletle uzlaşmaya vardığını gösteriyor. İşlediği suçlar ve baş aktörlerinden olduğu karanlık süreç göz önüne alındığında Ağar'a verilen, ”cezanın” alenen bir af olduğunu söylemek yersiz olmaz.

Yaşar Büyükanıt ile gerçekleştirdiği Dolmabahçe buluşması sonrası TSK'nın bir kanadı ile uzlaşmaya varan Erdoğan, Mehmet Ağar'a yönelik devreye soktuğu af ile devletin geleneksel derin kanadı ile de bir uzlaşmaya varmış görünüyor.

Her şeyden önce Ağar, kendi deyimiyle de her hangi bir ”suçlama” ile karşılaşmadı. ”Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” iddiası ile yargılanan Ağar, bu teşekkülün işlediği hiç bir cinayetten, işkencelerden dolayı yargılanmadı. Oysa kendisinden emir aldığını itiraf eden, devletin tetikçi kadroları halen cezaevinde tutuluyor.

Ağar'ın, Yargıtay'ın kendisi hakkındaki kararı onaylamasının ardından sarf ettiği, ”Söyleyeceğim şudur; sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde hiçbir zaman olmadık. Başta da söylediğim gibi hizmet kusuru addedilebilir. Fakat suç addedilemez. Bütün bunlara rağmen, devletten gelmişiz. Her türlü karara karşı her vatandaşın ne yapması icap ediyorsa biz de onu yapacağız. Bu kadar basit.” sözleri, iktidarla yaptığı pazarlığın içeriğini ortaya koyuyor.

Ağar, bugün ortaya çıkan kararın kendisinin tarif ettiği biçimde olduğunu açıkça ifade ediyor. Kendisinin suçlanamayacağından, suçlanmadığından son derece de emin. Ağar, yaptığı hizmetin ”kusur” sayılmasından da alınmamaş. Son derece ”olgun” hiç öfkeli değil. Aksine son derece sakin, hiç de şaşırmamış, bildiği, beklediği sonucu duymuş olmanın rahatlığı içinde.

Bu kararla Ağar, ardında onayı, talimatı bulunan binlerce faili meçhul ve yargısız infazdan muaf tutuldu. Bu kararla AKP, dolayısıyla Erdoğan iktidara geldiği günden bu yana, ”hesaplaşma içinde olduğunu” iddia ettiği derin devletin bir kanadı ile anlaştı.

Anlaşma çok açık; kamuoyunca faili meçhul olarak bilinen, resmi cinayet şebekelerinin işlediği suçlar, ”hizmet kusuru” kapsamına alınarak af edilmiştir. Zira Ağar, ”cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmaktan” suçlu bulunmuş ancak bu oluşumun işlediği tüm suçlardan affa uğramıştır.
AKP iktidarı, Ağar'ın şahsında özellikle doksanlarda devlet eli ile işlenen tüm cinayetleri, işkenceleri ve hak ihlallerini usta işi bir ”yargı” kararı ile halının altına süpürdü. Susurluk çetesi olarak bilinen derin devlet yapılanması AKP eli ile aklandı.

”Tam bağımsız Türk yargısı”, artık gündelik kahve sohbetlerinde dahi, devletin işlediği suçlar arasında konuşulan Ağar dönemini temize çekti. AKP, devletin karanlık geçmişini sahiplendi, onunla uzlaştı. Erdoğan, o derin devletin devamı olduğunu ilan etti.

Döneminde kendi kontrolündeki silahlı güçlerin de itirafları ile sabit olan cinayetlerden dolayı, ömür boyu hapisle yargılanması beklenirken bu suçlamaların hiç birine muhatap olmadan iki yıl gibi af niteliğindeki bir hapis yatması beklenen Ağar için özel bir hapishane aranıyor olması da varılan anlaşmanın detaylarını ele veriyor.

2014 öncesi geçmişe dönük olarak tüm derin odaklarla uzlaşma kararlılığında olan Erdoğan kısa süre önce de Sivas katliamı davasında yaşanan zaman aşımı kararının ne denli ”hayırlı” olduğunu söyleyerek bir anlamda devlet adına bu davada yargılananların da gönüllerini almayı ihmal etmemişti.

Sivas davasında işletilen zaman aşımına, insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz eleştirisi yapanlara saldıran Erdoğan, ”Dev-sol ve TİKKO davalarında yaşanan zaman aşımından” bahsediyordu. Oysa ya başbakan kurmayları tarafından kandırılıyor ya da kendisi halkı kandırıyordu. Çünkü ne Dev-Sol ne de TİKKO davalarında böyle bir zaman aşımı söz konusu olmamıştı. Ancak, Erdoğan'ın bu yaklaşımı kendisinin meselelere hukuk perspektifinden çok 12 Eylülcüler'in ”bir sağdan bir soldan astık eşitlikçiliğinde” olduğunu gösteriyor.


 Mehdi Atay

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: