5 Nisan 2012 Perşembe

Economist’ten Türk Ekonomisi İçin ‘Çökme’ Uyarısı

Ekonomi ve politika dünyasının önde gelen dergilerinden Economist Türkiye için “sonunda, bugünkü gidişle, bir tür çökme tehlikesi endişe verici şekilde büyük” yorumunda bulundu. Özel sektörün ‘on sente’ bağımlı olduğu iddiasında bulunan dergi, Türk liderlerinin şimdiden iş yapmayı kolaylaştırıcı reformlara başlaması gerektiğine dikkat çekti, ancak asıl sıkıntının liderlerin büyük bölümünün bu ‘aciliyeti’ kabul etmediğini belirtti.

The Economist, Türk ekonomisi hakkında son dönemlerin en ilginç ve Ankara’nın tepkisini de bir o kadar çekecek bir makale yayınladı.

"Özel sektör 10 sente bağımlı" diyen Economist’in 7 Nisan tarihinde piyasaya çıkacak sayisinda “Ankara’ya Mesaj: Türkiye neden endişe duyulan bir ekonomi” başlıklı yazıda Ankara’yı kibir ve rehavetin içinde olmakla eleştirdi.

Türk hükümetine sert eleştirilerin yer aldığı makalede özetle şu tespitler dikkat çekti:

- “2 Nisan’da yayınlanan rakamlar yıllık GSYİH’ büyümesinin 2011’in dördüncü çeyreğinde yüzde 5.2’ye yavaşladığını gösterdi ve başlangıç verileri bu yıl için ek kötüleşme ortaya koydu. Ne yazık ki dengesizlikler devam ediyor.

- Daha yavaş büyüme eşliğinde de olsa enflasyon yüzde 10’un üzerinde ve cari işlemler açıklarının GSYİH’nın yüzde 8’i düzeyinde kalması olasılığı var.

- Küçük doğrudan yabancı yatırımla birlikte, açığın büyük bir bölümünün değişken bonolar ve banka finansmanıyla finanse edilme ihtiyacı var. Kısaca Türkiye aşırı ısınmış durumda değil. Büyüyen bir rekabetçilik sorunu ve yabancı sermayenin en risklilerine aşırı bağımlılık durumu var.
- Şu an için, yabancılar endişesiz görünüyor. Lira güçlendi, İstanbul borsası yıl başından bu yana yüzde 20 yükseldi. Ancak sermaye akışlarındaki belirgin canlanma Türkiye’deki ekonomiye güvenle; zengin dünyanın merkez bankalarının, özellikle de Avrupa Merkez Bankası’nın büyük likidite sağlamasından olasılıkla daha az ilgili. Zengin dünyadaki ucuz para Türkiye’nin şu anki krizi atlatmasına imkân verdi. Ve bol likidite sürerse, ülke bir süre için daha sorunların etrafından dolaşabilir. Ancak sonunda, bugünkü gidişle, bir tür çökme tehlikesi endişe verici şekilde büyük.

- Yabancıların harcayacağı on sente bağımlı özel sektörüyle Türkiye’nin hükümeti daha fazla tasarrufla denkleştirmeye ihtiyaç duyuyor. Gerçekte aksi oldu.

-Türkiye’nin mali pozisyonu diğer yükselen piyasalarla kıyaslandığında sağlıklı olsa da vergi tahsilâtı sürdürülemez düzeydeki ithalatla olduğundan biraz güzel göründü.

-Daha sıkı para politikası cari işlemler açığını azaltmaya yardımcı olur. Ancak bu yetmez. Türkiye’nin dış hesaplarında kalıcı iyileşme, rekabetçiliği artırıcı yapısal reformlar ve işçilerinin esnekliğinin iyileştirilmesini talep ediyor.

-Tüm bu büyüme patlamasına karşın Türkiye’nin daha fazla doğrudan yabancı sermaye çekmemesi bir bilmece. Bir neden birçok yönden şu katı güney Avrupa ekonomilerini andıran emek yasalarında olabilir. Yatırıma bir diğer engel ise düzenleme kalabalığı. Türkiye Dünya Bankası’nın ‘İş Yapmak’ liginde Yunanistan’dan iyi ancak Kazakistan’dan kötü.
-Bu tür reformlar zaman alacak, yani Türkiye’nin liderlerinin şimdiden başlaması çok önemli, zengin dünyadaki düşük faiz oranları yabancı parayı sel gibi akıtsa bile. Sıkıntı bu liderlerin büyük bölümü aciliyeti kabul etmiyor. Rehavetin sınırlarındaki güvenle Ankara’daki yaygın görüş, yabancı sermayenin akmaya devam edeceği ve Türkiye’nin, yabancıların da paylaşmak isteyecekleri parlak bir geleceği bulunduğu. Makroekonomik dengesizliklerin eşlik ettiği bu kibir, Türkiye’nin beklentilerine ilişkin dikkatli olmak için iyi bir sebep.”
ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: