2 Nisan 2012 Pazartesi

AKP Hükümetini Kim Alt Edebilir?

Veysi SARISÖZEN
 

Şimdi ben size sorsam ve desem ki, “AK parti hükümetini kim alt edebilir? Bu güç PKK’dir”. Siz bana ne dersiniz?

“Bu kadar açık yazma, başın derde girer, 14. Ağır Ceza ‘kapatma kararını kaldırma kararını’ kaldırma kararı alabilir, daha dolaylı konuş, ağzından çıkanı kulağın duysun, klavyede yazdığını gözün okusun, akıllı ol!” dersiniz.

Ben akıllı olurum. Hemen kendime bir “iletişim kanalı” bulur, kendi diyeceğimi ona söyletirim, olur biter.

“Kimin başını yakacaksın?” diye sorarsanız, ben de size “o kadar insafsız değilim”, kendi diyeceğimi söyleteceğim kişinin Özel Yetkili Mahkemeler’de sırtı sağlam bir kişi olmasına, haydi daha açık konuşalım, cemaatin desteğine sahip bir yazar olmasına dikkat ederim. İşte buyurun benim yerime yazan yazarın yazısını okuyun:

“Bugün bu tabloya bakıp, ‘AK Parti hükümetini kim alt edebilir?’ sorusunun, yine de bir karşılığı olduğunu unutmamalıyız. Bu topraklarda iktidar mücadelesi hiçbir zaman dikensiz bir gül bahçesi olmadı. Meclis’ten çıkan kanunun acısını hükümetten ve ülkeden çıkartacak, muhalefeti sevindirecek bir güç yine de var. Bu güç PKK. Kürt sorunu ve terör sorunu üzerinden süregiden kutuplaşma hükümetin karizmasını çizmek için devreye sokulacak yegane vesile.”

“AK Parti hükümetini kim alt edebilir?” sorusuna, “PKK” yanıtını veren yazar Mümtazer Türköne...
Doğru söyleyip söylemediğine, beni bu işe hiç karıştırmadan siz karar verin.

Bana sorarsanız, ben bu soruya, tam da böyle bir yanıt vermezdim. Çünkü “AKP hükümetini kim alt edebilir?” sorusunun gerçek yanıtı, bana kalırsa yalnızca “AKP hükümetini PKK alt eder” şeklinde olamaz. Mümtazer Türköne “mübalağa” yapmış. Neden yapmış? Belki de PKK rüyasına girmiştir. Kabus görmüştür. Uyanır uyanmaz da bu sözleri yazmıştır. İnsan hali. Olur.
Ama madem “AKP hükümetini kim alt edebilir?” sorusunu Zaman yazarı tartışmaya açtı, o halde biz de tartışmaya katkıda bulunabiliriz.

“AKP hükümetini kim alt edebilir?”

Birincisi tek başına PKK alt edemez. Ama yine de, Türköne’den alıntı yaparak diyebiliriz ki, “alt edecek güçler arasında” güçlerden biri nedir, “bu güç PKK”dir... Biraz daha geniş bir kavram kullanacak olursak, “bu güç Kürt Özgürlük Hareketi’dir”. Hükümetin tabiriyle “örgüt ve uzantılarıyla”, elbette “kitlesiyle”, yani “silahlısı ve silahsızıyla”, “legali ve illegaliyle”, “kurumları ve sivil toplumuyla” tüm Kürt Özgürlük Hareketi...
İkinci kim? Geçen gün Kadıköy’e yolu düşenler bu ikinciyi, içinde taşıdığı tüm çelişkileriyle birlikte orada gördüler. Aleviler... Kürtlerle dost olanı, olmayanı, hâlâ “ordu”dan medet umanı, gözünü “dağa” çevireni... Hâlâ “ben Kürt değilim, Dersimli Aleviyim” diyenle, “Türkmen Aleviyle Kürt Alevi”nin birliğini savunanı... “Katilini sevenle”, CHP’yi “değiştirmek” isteyeni...

Üçüncüsü, Türk eğitim sistemini “Türkçü, Sünnici ve Hanefici” bir sistem haline getiren AKP karşısında “ordusuz”, dolayısı ile “çaresiz” kalan ve “laikliği” devlet dışında koruma yollarına kafa yormaya başlayan, laikliği Şafi Kürtler, Alevi Kürtler ve Alevi Arap ve Türkmenler, gayrı Müslimler arasındaki uzlaşmayla koruma dışında artık şans kalmadığını anlama sürecine giren sahillerin çalışanları, aydınları, orta sınıfları...

Dördüncüsü, bütün bu sayılan güçlerin “solcu” ya da “sosyal” damarı ile işbirliği yapmaya yatkın olanı ve olmayanı, kendisini yalnızca “Cemaatle yarışa” endeksleyen ve Erdoğan sonrasına Erdoğancılığı devam ettirmek için hazırlananı ile Kürt sorununda, dinler ve inanışlar arasındaki sorunlarda diyalog yoluyla çözüm arayanından oluşan HAS Parti’nin “sosyal Müslüman”ları... Said Kürdi’yi “Türkleştiren”lere karşı Bediüzzaman’ın “demokrat talebeleri”... Ordadoğu’da mayalanan “mezhepler savaşı”na karşı İran ve Suriye seferlerine itiraz eden “Sünni dindar aydınlar”...

Evet! AKP hükümetini alt edebilecek geniş bir toplumsal politik güçler yelpazesi böyle...

Hükümet eğer keskin bir viraj almazsa, onun İçişleri Bakanı, ülkeyi “iç savaşa” sürüklemek üzere.

Hükümet eğer keskin bir viraj almazsa, onun Dışişleri Bakanı, ülkeyi “bölgesel savaşa” ha sürükledi ha sürükleyecek.

“İç savaştan” ve “bölgesel savaştan” çıkış yolu Kürt sorununda çözümden geçiyor.


Ve şurası açık ki, Kürt sorununda çözüm için mücadele Fırat’ın Batısında, adım adım geliyorum diyen ekonomik krize ve krizi önlemenin faturasını zamlarla emekçi halka yükleme politikasına karşı güçlü bir emekçi direnişiyle iç içe geçtiği zaman Türkiye çapında “AKP hükümetini alt etme” hedefi gerçekçi hale gelecek...

Her şey hazır. Fırat’ın Doğusunda ne var ne yok biliniyor. Fırat’ın Batısında “hiçbir şey yok” demeyelim. HDK var; KESK ve sendikal muhalefet var; Alevi örgütleri var; CHP tabanında bürokratik geçmişle kopuş yaşayan yerel örgütler var; “sosyal Müslüman” kurumlar var... Şimdi “devletten özgürleşme” vaktidir. Dini devletten kurtarmak; Kürdün özerkliğini sağlamak, emeğin, kadının, doğanın kurtuluşu için yola koyulmak...
Türköne’ye tekrar itiraz ediyorum: Yalnız PKK yetmez. Yalnız Kürt sorunuyla AKP alt edilmez.

Kendi kendime de şaşırıyorum. Türköne’ye “PKK ve Kürt sorunu abartısı” yüzünden itiraz edeceğimi rüyamda görsem inanmazdım.

Şu dünyada neler oluyor?

Kaynak: Ozgur Gundem

Hiç yorum yok: