Sömürgeci Türk devleti ve onun AKP yönetimi, ne yaparsa yapsın
yenemediği Kürtler için yeni bir strateji hazırlıyormuş. Devlet
gazetecisi Fikret Bila ve Taraf Gazetesinde, yazmaktan bıkkınlık
duyduğum yeniye dahi boyanmamış eskinin satırbaşı tekrarları yer aldı.
Türk köşe yazarı Ruşen çakır, Vatan gazetesinde yeni stratejinin on başlığını ele almış...
Tekrar olmaması için, Türk devletinin tümüyle eski olan yeni
stratejisinin 10 maddesini Ruşen Çakır'dan buraya ödünç olarak alıyorum.
Ruşen Çakır, maddeleri sıralayarak, bunların hiç birinin yeni
olmadığını anlatıyor.
İşte Ruşen Çakır'ın kaleminden yeni stratejinin ana başlıkları:
"Dün iki gazetede birden (Milliyet ve Taraf) devletin Kürt ve PKK
sorunları konusundaki yeni stratejisi hakkında hemen hemen birbirinin
aynısı iki haber çıktı. Bunlardan Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret
Bila'nın kaleme aldığı yazıdan hareketle bu yeni stratejiyi tartışmak
istiyorum. Bila bu stratejinin "temel taşlarını ve öngördüğü yol
haritasını" 10 maddede özetlemiş. Biz de madde madde gidelim:
1- Kürt sorununun çözümünde sivil siyaset kanalı dışında hiçbir
kanala itibar edilmeyecek, kullanılmayacak: Burada "sivil siyaset kanalı
esas alınacak" gibi esnek bir cümle yerine diğer hiçbir kanala itibar
edilmeyeceğinin söylenmesi dikkat çekici. Aslında bu yeni bir söylem
değil, geçmişteki birçok hükümet ısrarla bu çizgiyi savunmuştu. AKP tam
da bu noktada, başka kanallara da itibar etmiş olduğu için bir fark
yaratma imkanı yakalamıştı. Demek bu fark arayışından vazgeçiliyor.
Dolayısıyla "yeni" bir yaklaşım değil, "eski"ye dönüş söz konusu.
2- İmralı'da Öcalan, Kandil'de veya Avrupa'da PKK muhatap
alınmayacak, devre dışı bırakılacak: Bu maddeyi AKP açısından bir tür
özeleştiri gibi okuyabiliriz. Çünkü daha önceki hükümetler döneminde
kısmen başvurulan bu kanallar AKP tarafından sistemli olarak kullanılmış
ve buralara ciddi yatırımlar yapılmıştı. Son MİT krizinde Başbakan'ın
aldığı tutum, tekrar bu tür müzakerelere dönülebileceğinin işareti
olarak görülmüştü ancak anlaşılan öyle olmayacak.
3- Güneydoğu'da ve diğer bölgelerde yaşayan Kürt vatandaşlar,
PKK ve KCK'nın baskısından kurtarılacak: Yine eski dönemlerden kalma bir
söylem, yeni olan tek şey PKK'nın yanına KCK eklenmesi. Bu maddenin ne
zamandır hayata geçirilmek istendiğini amansızca süren KCK
operasyonlarıyla görmüştük, ama son olaylar örgüt ile halk arasındaki
bağı kopartmanın hiç de kolay olmadığını, hatta kopartmak için atılan
adımların bu bağları daha da kuvvetlendirebildiğini gösterdi.
4- Bu amaçla doğrudan halk muhatap alınacak ve sivil siyaset
kanalıyla çözüm aranacak: BDP'nin dışlandığı bir ortamda "sivil
siyaset"ten kastedilenin sadece AKP olduğu aşikâr. Ama Güneydoğu'dan
milletvekili olarak düşük profilli isimleri tercih eden iktidar
partisinin, seçim sonrasında uygulamaya konan baskı politikaları
nedeniyle Kürtler'e seslenme şansının azaldığını söyleyebiliriz.
5- Çözüm yeri olarak parlamento dışında hiçbir zemin kabul
edilmeyecek; ipleri İmralı ve Kandil'in elinde olmayan, demokratik
yollarla seçilerek Meclis'e gelmiş, siyasi inisiyatif kullanabilecek
parti veya partilerle muhatap olunacak: Dönüp dolaşıp "PKK'ya alternatif
yasal bir Kürt siyasi hareketi" yaratma arzusuna geliyoruz. En son
Kemal Burkay'ın ülkeye dönüşüyle yeniden gündeme gelen bu arayışın ömrü
birkaç gün bile olamadı. BDP'nin İmralı ve Kandil'e meydan okuması söz
konusu olmayacağına göre sonuçta AKP tek başına Kürt sorununu çözmeye
çalışacağa benziyor.
6- PKK, silahlı eylemlere devam ettiği sürece silahlı mücadele
devam edecek: Bu konuda söylenecek fazla bir şey yok. Hiçbir devlet,
kendisine silahla kafa tutan bir güce karşı sessiz kalamaz.
7- PKK ile bir daha görüşülecekse bu ancak silah bırakması için
olacak: Stratejinin en kilit maddesi bu. Seçim sonrası PKK ve KCK'ya
yönelik operasyonlar, Öcalan'ın tecriti vb. hep PKK'yı pes ettirmenin
araçları olarak görüldü. Bu noktada başta Barzani olmak üzere Irak
Kürtlerine epey misyon yüklenmiş olduğunu da duyuyoruz. Ama şu ana kadar
yaşananlar PKK'nın silah bırakmaya hiç niyeti olmadığını gösteriyor.
8- PKK silahlarını Türkiye'ye teslim ettiğinde, yargısal
sorumluluğu olmayanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanacağı
belirlenecek: PKK'nın silah bırakması halinde en büyük tartışma lider
kadronun geleceği etrafında yaşanacağı için bu maddenin fazla anlamlı
olduğu söylenemez.
9- Yeni anayasada Kürt kimliği veya özerklik düzenlemesi
olmayacak. Yeni anayasa, insan haklarını ve vatandaşların kanun önünde
eşitliğini esas alacak: Daha yolun başında anayasa konusunda böylesi
kırmızı çizgiler çekmenin hiç de akıl kârı olduğu söylenemez. Kaldı ki
mevcut anayasa da insan hakları ve vatandaşların kanun önünde eşitliğini
temel alma iddiasında.
10- Yerel yönetimler güçlendirilecek, uluslararası hukuka dayalı
ilkeler esas alınacak: Bir önceki maddenin ardından, yerel yönetimlerin
güçlendirileceği vaadi hiç inandırıcı kaçmıyor.
Sonuçta mevcut devlet
aklına baktığımızda, yeni anayasanın Kürt sorununun çözüme fazla bir
katkı sağlaması mümkün gözükmüyor. Bütün bu 10 maddeyi toplu olarak
değerlendirmek gerekirse, bu stratejiyi "yeni" olarak tanımlamak ve
bundan kalıcı bir çözüm ummak pek mümkün gözükmüyor."
***
Ruşen Çakır'ın yazısı bu. Ruşen Çakır ne diyor:
Bütün bu 10 maddeyi toplu olarak değerlendirmek gerekirse, bu
stratejiyi "yeni" olarak tanımlamak ve bundan kalıcı bir çözüm ummak pek
mümkün gözükmüyor.
O gün Salih Acar isimli arkadaşım bir Kürt hikayesi anlattı. Adamın
biribir zamanlar ayının saldırısına uğramış ve kulağının birini ayının
pençesine teslim etmiş. Yıllar akıp gitmiş böyle. Birgün köy odasında
köylüler bir konu üzerine tartışıyorlarmış. Kulağını ayının pençesine
kaptıran adama bu konuda sen ne düşünüyorsun diye sormuşlar. Adam elini
olmayan kulağında gezdirmiş ve "ayı" demiş.
Türk devleti, Kürt sorununda aynın saldırısına uğrayan adamın tekrarına benziyor.
"Türk devleti Kürt sorununu çözemez, Kürt sorunun çözüldüğü yerde
Türk devleti olmaz," derken, Türklerin sorun çözme kapasitesinin sıfır
olduğuna işaret etmek istemiştim.
Türk devletinin yeni stratejisi, yemekten bıktığımız ve aşırı beklemekten ekşimiş olan bulgur plavından çorba yapmaya benziyor.
Kürt sorunu ana karakterini, Kürdistan adlı ülkenin mülküyle birlikte gasp dedilmesine karşı mücadeleden alır.
Aile mülkünüzü düşünün. Birileri aile mülkünüzü vakti zamanında gasp
etmiş ve sizi kendi topraklarınızın marabası, işsizi, açı veya işçisi
haline getirmiş. Siz hakkınızı istediğinizde, gaspçınız sizin işçi ve
maraba statünüzün iyileştirilmesinden başka bir şey konuşmuyor ve buna
da çözüm diyor.
Kürt sorunun karakterini tekrar hatırlatalım. Türk devleti, Kürdistan
adlı ülkeyi bütün kaynakları, kültürü ve adıyla birlikte gasp etmiştir.
Gasp ettiği isimsiz sömürge ülkede kendine göre, esası Türkçülüğe
dayanan ırkçı bir rejim kurmuştur. Bu rejimin Kürdistan ülkesindeki
bütün önemli mevkilerini işgal etmekle kalmamış; burada işe
alınacakları, polis olacakları, subayları, valiyi, kaymakamı, bütün
müdürlükleri, zengin olacak vatandaşları kendisi belirlemiştir. Durum
böyle olunca da isimsiz ülkede, milyonlara açlık, sefalet, ölüm, bomba,
kurşun, hapishaneden başka bir şey düşmez olmuştur.
Biz Kürt sorunun çözümünü,üç-beş tabansız insanın Türk
televizyonlarındaki Kürt sorununu tartışması olarak algılamıyoruz. Kürt
sorunun çözümünü, birkaç yüz şahısa belediye başkanlığı veya
milletvekilliği dağıtmak olarak görmüyoruz. Kürt sorunun çözümü; Türk
devletinin Kürdistan'daki tank, top, mermi, işkence ve ölümden ibaret
teneke varlığının son bulması şeklinde düşünüyoruz. Çözüm denince bizim
aklımıza, Türk ırk namlularından arındırılmış kendi kendini yöneten bir
Kürdistan geliyor.
Bu çok insanı bir taleptir. İstenilen bu haklar zaman içinde mutlaka
elde edilecektir. Türk devletinin Kürt sorunu karşısındaki uyduruk
projeleri bu saten sonra tutmaz. Bomba ve kurşun sesleriyle büyümüş Kürt
gençliği, kendi topraklarında sürekli tekrarlanan Türk kabadayılığını
yutmaz.
Yeni denen strateji, iktidarlarını bir iki yıl daha sürdürmek için sıkışmış AKP''nin ortaya attığı zarftan başka bir şey değil.
Kürtler, Türk ırk namlularından uzak bir yaşam istiyor ve bunu ne pahasına olursa olsun mutlaka elde edecekler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder