30 Mart 2012 Cuma

Suriye'de Kartlar Yeni Açılıyor

Evet, sizde bu Irkçılık ve Kürt Düşmanlığı oldukça böyle korku içinde bakmaya devam edeceksiniz.

Amed Dicle
 

Ciwan Qutna ve Kemal Hüseyin Ahmed...

25 Mart 2012 tarihinde Baas rejimi tarafından öldürülen Güneybatı Kürdistanlı iki genç..
Olayın gelişimi şöyle;

Dirbesiye kentindeki Kürt gençleri bir toplantıdayken Baas güçleri baskın düzenliyor.

Baskında Ciwan Qutna kaçırılıp bilinmeyen bir yere götürülüyor.

Ailesi Ciwan’ın kurtarılması için halk savunma komitelerine başvuruyor.

Kemal Hüseyin Ahmet savunma komitelerinde gönüllü olarak yer alan PYD sempatizanı bir genç...

Ciwan Qutna ise Gelecek Hareketi Gençlik önderlerinden. Bir süre önce Qamişlo'da düzenlenen ve Türkiye'nin parmağının da bulunduğu iddia edilen bir suikastta öldürülen parti lideri Mişel Temo’nun yeğeni...
Yani ikisi de farklı Kürt örgütlerinde yer alıyor...

Ailenin başvurusu üzerine savunma komitesi üyeleri Ciwan'ı kurtarmak için bir girişimde bulunuyorlar.

Ancak Baas güçleri bu olasılığı önceden tasarlayarak gençlere pusu kuruyor ve Kemal Hüseyin Ahmet pusuda yaşamını yitiriyor.
Baas'çıların elinden kurtarılmayı bekleyen Ciwan Qetne ise hemen orada infaz ediliyor.
Savunma komitesinin bir üyesi yaralanıyor, 3 üyesi ise kaçırılıp Şam’a götürülüyor.
Akibetleri hakkında henüz bir bilgi yok...

Yaşamını yitirenlerin cenazeleri on binlerce Kürdün katılımıyla 26 Mart pazartesi günü toprağa verildi.

Suriye’nin herhangi bir kentinde 100 kişilik gösterileri bile ‘büyük halk isyanı’ olarak haber yapan medya kuruluşları yüz binlerce Kürdün Baas rejiminin cinayetlerini lanetleyen gösterilerini görmezden geldiler...

Suriye’deki durumu ‘analiz’ edenler, hesap kitap yapan, politika belirleyen Ankara odaklı çevreler PYD’nin Esad rejimiyle ‘ittifak’ yaptığını ileri sürüyorlar.

Peki neden?
Çünkü Türkiye’nin ‘Suriye hesapları’ gereği durumu olduğu gibi göstermek yerine olmadığı gibi anlatmak icap ediyor. Bu sebeple yazılar dizayn ediliyor, PKK-Baas ittifakı gibi farazilerle ‘Ortadoğu uzmanlığı’ gibi nerden başlayıp nerede sona erdiği belli olmayan bir kavrama müşteri bulunmaya çalışılıyor...

Eğer Suriye’deki durum ve Kürtlerin bu konuda tutumu anlaşılmak isteniyorsa soru basittir.

Kürtler Suriye’de ne istiyor?

"Demokratik bir Suriye, Özerk Kürt bölgesi."

Bunun Baas rejimi ve Esad’la olamayacağını en iyi Kürtler biliyor. Çünkü yıllardır bunun mücadelesini veriyor, cefasını çekiyorlar. Şuan Suriye zindanlarında 2 binden fazla PYD üye ve sempatizanı bulunuyor.

Kürtler, yöntem olarak, bir dış müdahalenin Suriye’yi demokratikleştiremeyeceği, kaosu derinleştireceği, Suriye’nin ancak iç dinamiklerin ortak mücadelesiyle değişip dönüşeceğini düşünüyor.

Bu düşünce ve politikanın neresinde Baas ittifakı var?

Suriye, mevcut yapısı gereği çoğulcu bir sistemi gerektiriyor. Hassas dengelerle örülü değişik etnik, mezhep, renkler ve dinamikler var. Bu sebeple Kürtlerin yaklaşımı de hassas ve sorunların demokratik yöntemlerle çözüme kavuşmasına gayret ediyorlar.

Bugün Baas-PKK ittifakı var diyenler 2004’te Baas’ın Kürt kenti Qamışlo’da yaptığı katliamı Şam’ın saraylarından izliyorlardı.
Türkiye’nin hesapları o zaman öyleydi ama şimdi böyle...
 
O zaman Baas’la işbirliği yaparak Kürtleri eziyorlardı, şimdi Baas’a karşı çıkarak Kürtleri ezmeye çalışıyorlar.

Türk Hükümeti ve bir takım yazarları için sorun Baas'ın olup olmaması değil, Kürtlerin oradaki durumunun ne olacağıdır.
Türk Devleti orada Kürtlerin, PYD’nin dolaysıyla PKK’nin gücünü, etkinliğini görüyor. Bu gücün itibarını gölgelemek için ‘Esad’ın kontrolündeler’ gibi saçmalıklar silsilesinden oluşan bir tez ortaya atıyor.

Peki amaç ne?


Amaç Suriye muhalefetine biçim vermek, muhalefeti kendine göre dizayn etmek.
Neden?

Çünkü muhalefet içinde en güçlü, örgütlü ve dinamik güç Kürtler.

Kürtler içerisinde ise gözde olan yapı PYD.

Hesap son derece basit;
PYD’yi Esad’la ittifak içerisinde göstererek Kürtler nezdinde itibarını düşürmek, Kürtleri de genel Suriye muhalefeti içerisinde zayıflatmak, etkinliğini düşürmek ve ‘yeni Suriye’de Kürtleri masadan uzak tutmak.

Ve elbette Müslüman Kardeşleri PYD ve Kürtlere kışkırtmak...

Bir yandan muhalif güçler üzerinden bu oyun oynarken bir yandan ise Esad’a PYD’ye yönelmesini, Kürtlere yönelik baskılarını artmasını istiyor.

Yani hem mevcut iktidar hem de muhalefetle Kürtlere karşı tezgah kurulmaya çalışıyor.

Türk hükümeti zaten Suriye muhalefeti Koordinasyonu başkanına PYD’yi dışlamalarını istemişti. Kendisi bunu açıkladı,bunu reddettiklerini ve PYD'yi Suriye’nin bir parçası olarak gördüklerini söyledi.

Zaten Esad fırsatını bulunca bunu yapıyor.

Nihayet yazının girişinde izahı edilen olay yaşadığımız yakın tarihin en son örneği.

Türkiye Suriye muhalefeti üzerinden inisiyatifi ele geçirmeye çalışıyor. Kendisine bağlamak istiyor. Muhaliflerin güçlenmesini ve kontrolünden çıkmasını istemiyor. Kürtleri marjinal bir durumda olmasını arzuluyor. Bazı Kürtler bu plana bir şekilde göz kırmış olabilir. Ama Kürtlerin genel eğilimi Kürt kimliğinin oluşacak yeni Suriye’de resmen tanınmasından yanadır. İstanbul'da yapılan muhaliflerin toplantısında 1 Nisan toplantısına sunulmak üzere hazırlanan taslakta Kürtler adına bir ibare görmeyen Kürt grupları toplantılardan çekildi.
Suriye’de oynanan oyun için kartlar aslında yeni açılmaya başlandı. Kürtlerin eli güçlü. Türk hükümetinin burada Kürtler aleyhinde başarıya ulaşması mümkün değil. Suriye üzerinden Kürtleri ezmeye çalışmak akıl kârı değil.
Türk hükümeti için doğru olan, Türkiye’de Kürt sorununu çözerek, Suriye’de kendisi için oluşan bu handikaptan kurtulmaktır. Aksi takdirde Suriye’de içerisine düşeceği hezimet, Kürtlere karşı başta kuzey Kurdistan olmak üzere genel bir hezimete dönüşecektir.

Bu nedenle, varlığını idame ettirebilmek için tercih yapması gereken yer artık Ankara'dır


ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: