20 Mart 2012 Salı

Newroz’un Gücü

Kürt halkının ve tüm Ortadoğu halklarının Newroz Bayramını kutluyoruz. Türk devleti Newroz’u engellemek için yine bin bir yol denedi. AKP’nin tüm amacı Newroz’a katılımı engellemekti. Binlerce siyasetçiyi tutuklamış, Kürt halkı üzerinde sürekli terör estirmişti. Bunun sonucu olarak kendisine göre halkın Newroz alanlarına çıkmaması gerekiyordu. Bu nedenle yapılan başvurulara rağmen “Newroz 18 Mart’ta kutlanamaz” diyerek Newroz alanlarını kuşattı. Newroz alanlarına gelen halkın üzerinde polis terörünü estirdi. Sonuçta bir kişi öldü, yüzlerce insan yaralandı, yine yüzlerce insan tutuklandı. İşte AKP’nin Kürt politikası budur.

Newroz’lar genellikle 20 Mart’ı 21’ine bağlayan gece ve 21 Mart’ta kutlanır. Daha doğrusu kutlamalar 20 ve 21 Mart günlerinde zirveye ulaşır. Ancak Newroz’u ulusal ve kültürel bir bayram olarak kabul eden ülkelerde kutlamalar bir hafta veya on gün sürer. İran Newroz’un kutlandığı ülkelerin başında gelir. İran’da Newroz on gün boyunca kutlanır. Bu nedenle bu ülkede on gün resmi tatildir. 21 Mart öncesindeki Çarşamba günü ise kutlamaların zirvesini oluşturur. 21 Mart öncesi Çarşamba bazen 14 ya da 15 Mart’a, bazen de 17 ya da 18 Mart’a tekabül eder. Yani herhangi bir günde değil de, 21 Mart öncesinin Çarşamba günü kutlanır. Dolayısıyla hükümetin “Newroz sadece 21 Mart’ta kutlanır” dayatması bir kötü niyetin ifadesidir. Yoksa hükümetin “Newroz 21 Mart’ta kutlanır” gibi bir fetişizmi yoktur.

Newroz Ortadoğu halkları için öyle bir gündür ki, haftalar önce bu günün heyecanı yaşanır. Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerde Newroz günler öncesinden kutlanmaya başlanır. Türk devlet yetkililerinin ‘iki devlet, tek millet’ dediği Azerbaycan’da da İran’da olduğu gibi 21 Mart öncesi Çarşamba esas kutlamaların yapıldığı gündür. Bu Çarşamba ise her yıl farklı bir güne tekabül eder. Kutlamalar 21 Mart’a kadar devam eder.

Bu gerçekler ortadayken AKP neden 21 Mart’ta bu kadar ısrarlı olmuştur? Newroz’u Kürtlerden daha çok savunur gibi neden 21 Mart dayatmasında bulunmuştur? Bu bile ortada bir kötü niyetin ve politik amacın olduğunu kanıtlar. Bu nedenle hükümetin ille de 21 Mart’ta kutlayacaksınız dayatmasını aklı başında hiç kimse kabul etmemiştir. Tabii ki AKP yandaşları ve yalakalar bu kararı savunmaktadır.

Herkes biliyor ki, daha önceki yıllarda da Newroz önemli günlerde tatil günü olan cumartesi ve pazar günleri kutlanmıştır. AKP Hükümeti de “Biz 21 Mart dışında kutlamaya izin vermeyiz” dememiştir. Bu bile başlı başına AKP’nin niyetini göstermektedir. Kuşkusuz bu sadece İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in kararı değildir. Önceki günlerde toplanan Terörle Mücadele Kurulu bu kararı almıştır. Tatil günü işçiler, memurlar ve öğrenciler katılmasın da katılım düşük olsun düşüncesiyle BDP’nin 18 Mart başvurusu reddedilmiştir. AKP bununla “Bakın katılım az oluyor” propagandası yapacaktı.

Eğer Newroz bayramsa, bu bayrama saygılı olunacaksa, bu bayram işçilerin de, memurların da, öğrencilerin de bayramıdır. Eğer böyleyse, kendisini Newroz Bayramını sahipleniyor gibi yansıtan AKP bu kesimlerin Newroz’u kutlamasını neden engelliyor? Bu ne yaman tutarsızlıktır! İşçiler, memurlar, öğrenciler toplumun en dinamik kesimleridir. Bunlar katılmasın demek yaşlılar, ev kadınları ve işsizlerin katılması yeterlidir demek anlamına gelir. Yani AKP Hükümeti kimlerin bayramı kutlayıp kimlerin kutlayamayacağına kendisi karar veriyor.  Özcesi nereden bakılırsa bakılsın 21 Mart dayatması art niyetli bir karardır, dolayısıyla provokasyondur.

Kürtler çok önem verdikleri Newroz bayramını bir hafta da, on gün de kutlar. Bu, Kürt halkının hakkıdır. Kimse neden bir gün değil de birkaç gün kutluyorsun diyemez. “Newroz bir gün, o da sadece şu günde kutlanır” dayatmasında bulunmak, Newroz’u inkar eden zihniyetin başka bir versiyonudur.

Taha Akyol, AKP Hükümetinin politikasını görmeden, Newroz’da Kürtlerin bu politikaya karşı direnmesini “Kürtler Ergenekon’un isteğiyle hareket ediyor” biçiminde suçlamış. İşte adamdaki entelektüel ahlak bu kadar! Türkiye’de Kürt sorunu neden çözülmüyor sorusunun cevabı işte budur. Her dönem çözümsüz politikaların böyle savunucuları olmuştur. 

Tabii ki Türkiye’de Kürt sorununu çözmeyen iktidarlar Çiller’lerin akıbetine uğrayacaktır. Taha Akyol bilmeli ki, klasik iktidar blokları esas olarak Kürt sorununu çözme yerine ezme politikaları izleyince Türkiye’yi yönetemez hale gelmişlerdir. Turgut Özal’ın öldürülmesi de devlet içinde çözüm istemeyenler tarafından gerçekleştirilmiştir. Özal’ın derin devlet tarafından katledildiğini ilk önce dillendiren Kürt Halk Önderi’dir. Özal’ın ölümünden bir gün sonra “Bu bir komplodur” demiştir. O zamanlar Taha Akyol gibileri bu tür şeyleri söylemeye cesaret edemeyecek kişilikteydiler.

AKP ise, “Siz Kürt Özgürlük Hareketi’ni ezemediniz. Bunun için artık Türkiye’yi yönetme hakkınız kalmamıştır. Kürt Özgürlük Hareketi’ni ancak biz ezeriz, bu nedenle iktidar bizim hakkımızdır” diyerek hükümetini sürdürmektedir. AKP’nin de politikası çözüm değil ezmedir. Sadece devletin çok teşhir olduğu dil ve kültür alanında kimi yumuşamalarla psikolojik savaşı güçlendirip bu ezme politikasını sürdürmektir. Tabii politikası bu olunca, AKP de Çiller gibi gidecektir. AKP’nin gidişi demokratik Türkiye’nin gelişi olacaktır. Türkiye sadece AKP ya da CHP’ye mahkûm değildir. Eski iktidar blokları iflas etmiştir. Artık onların zihniyeti ve politikalarıyla Türkiye yönetilemez. Ancak AKP onların sürdüremediği politikayı yeni bir biçimde sürdürme iddiasındadır. Akyol’un “AKP’yi yıkıp Ergenekon’u getirecekler” demesi bu nedenle demagojidir. AKP statükoyla uzlaşmıştır ve bu temelde yeni bir siyasi düzeni meşrulaştırmaya çalışıyor. AKP Türkiye’nin yeni statükosudur.

AKP Kürt sorununda ciddi adım atmazsa, elbette Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin direnişiyle karşılaşacak ve paldır küldür gidecektir. Eğer Türkiye’de yönetim olmak istiyorsa Kürtlerin siyasi iradesini tanır ve makul çözüm önerilerini kabul eder. Yoksa hiç kimse Kürtlerin AKP’nin politikasına boyun eğmesini beklememelidir.

AKP’nin Newroz’u yasaklarken hesaplayamadığı şey Newroz’un arkasındaki tarih ve Newroz’un gücüdür. Kürt halkı Newroz’u bir bayram ve ulusal gün olarak kabul ettirmek için büyük bir mücadele vermiştir. Newroz Kürtlerin farklılığıdır, varoluşudur, Kürt kimliğinin netleşmesidir. Bu nedenle Newroz Kürtler için yaşamsal değerde bir külttür. AKP bunu anlamıyor. Daha doğrusu, Newroz Kürtlerin kimliği ve gücü olduğu için Türkiye’deki iktidarlar bu günde Kürtlerin iradesinin ve gücünün açığa çıkmasını istemiyor. Bu nedenle esas olarak Newroz düşmanlığı devam ediyor. Hala Newroz Kürtlerin anladığı gibi kabul görmüyor. Newroz’u ilk önce reddedenler şimdi kimliğini ve anlamını farklılaştırmak istiyorlar.

Newroz’un arkasında yaşlı, genç, kadın, çocuk binlerce Newroz şehidi vardır. Newroz Kürtler açısından dünden bugüne bir varolma savaşı ve günüdür. Demirci Kawa efsanesinin bu Newroz’un ruhunu oluşturması da bu nedenledir. Kürtler Newroz’u Demirci Kawa ve Çağdaş Kawa Mazlum Doğan ruhuyla kutluyorlar. Zekiye, Rahşan, Ronahi ve Beriwan’lar kendilerini ateşten meşale yaparak Newroz’a yeni bir anlam yüklemişlerdir. Daha doğrusu, Demirci Kawa ve Çağdaş Kawa’nın yaktığı direniş ateşini daha da harlandırmışlardır.

Kürt halkı 1990’lı yıllarda binlerce şehit vererek bu direnişe sahip çıkmıştır. Her Newroz Kürdistan’da büyük bir direniş günü olmuştur. Arkasında böyle bir tarih olan ve ruhu fedailikle şekillenen Newroz’u durdurmak ve engellemek mümkün müdür? Kürtler geçmişte olduğu gibi yüzlerce, binlerce şehit vererek bu Newroz’u kutlamışlardı.

AKP Hükümetinin barikatlarını yıkan, Newroz’un arkasındaki tarih ve fedai ruhtur. Newroz’u yasaklamak ve engel koymak Kürt’ün kimliğine ve varlığına bir saldırıdır. Büyük direnişlerle serhildan halkı, Newroz halkı haline gelen bir halkın bu varlık, kimlik, birlik, direniş ve özgürlük bayramını kim durdurabilir?

Kürt halkını özgürlüğe ve demokratik yaşama bu Newroz ruhu kavuşturacaktır. 

HÜSEYİN ALİ

Hiç yorum yok: