24 Mart 2012 Cumartesi

Erdoğan ''Yeni Kürt Programı''nı Genç Subaylara Sundu

Kitleleri engellemek üzere kurulan polis barikatları yıkılınca, siyasi iradesi Newroz yasağı ile birlikte yıkıntının altında kalan AKP, Kürt muhalefeti karşısında kaybettiği gardını toplamak için ”usta işi” bir manipülasyonu devreye soktu.

18 Mart'ta Diyarbakır ve İstanbul'da yeni bir sokak muhalefeti ile karşılaşan AKP yaşadığı siyasal sarsıntıyı, ”Kürt sorununda yeni strateji” manipülasyonuyla unutturma hesabı yaptı. Türk basınının iki acar Ankara temsilcisinin balıklama atladığı olta amacına da ulaşmış gibi görünüyor. AKP'nin yasaklamasına rağmen, Kürt Halkı ve dostları tarafından büyük bir coşkuyla kutlanan Newroz'un ardından, devlet ”nevruzu”nun ateşten atlayan devlet pespayeliği ile ortalıkta kalmasını gizlemeyi amaçlanan manipülasyon, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila ile Taraf Gazetesi Ankara Temsilcisi Lale Kemal eli ile uyguladı.

Ancak, Bila ve Kemal aracılığı ile gündeme müdahale eden Erdoğan, partisinin grup konuşmasında savaşta ısrarcı olduklarını açıklamasının ardından 23 Mart'ta Harp Akademileri'nde askerle buluşarak, ”genç subaylara” bir saatlik bir sunuş yaptı. Erdoğan, oluşturduğu, ”yeni strateji” manipülasyonunun gölgesinde, gerçek programını askerin onayına sundu. Ardından, Güney Kore gezisi öncesi havaalanında gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, ”yeni strateji” haberleriyle ilgili olarak BDP ile görüşme konusunda "Kendi adlarına konuşmuyorlar da İmralı'nın ağzıyla konuşuyorlarsa artık onlarla da bunları konuşamaz duruma geliriz" sözleriyle her zaman söylediklerini tekrarlayarak sözü edildiği biçimde, ”yeni bir stratejinin” olmadığının altını çizdi ancak, ikinci Dolmabahçe görüşmesi olmaya namzet sunuşundan hiç söz etmedi.

Oysa, AKP tarafından sızdırılan, ”hükümetin yeni Kürt stratejisi” 22 Mart günü gündemin birinci sırasına oturuverdi. Bir anda AKP'nin Newroz yasağı ile soyunduğu restleşmede yediği Kürt tokadının sesinin yankıları yerine bu ”yeni strateji” tartışılmaya başladı. AKP bir kez daha -Türk basını ile matuf- kamuoyunu oyalamayı başardı. Aslına bakılırsa Türk basının bu oyalamaya pek teşne olduğu da açık.

Nitekim son olay da bu teşneliğin açık izleri ile dolu. İki temsilci de aynı gün yayımlanan yazılarında, ”yeni bir stratejiden” söz ediyor ama aynı kaynak tarafından kullanıldıkları anlaşılan iki temsilcinin de söyledikleri birbirinden çok farklı.

Taraf'ın temsilcisi Lale Kemal, ”Hükmet kaynaklarının” kendisine aktardığı stratejiyi, ”Devletin zirvesinde yeni Kürt politikası netleşiyor: Yeni Oslo süreci yok. Öcalan devre dışı. Muhatap BDP. Arabulucu Barzani” şeklinde özetliyor.

Ardından da, ”Nevruz kutlamalarına polisin şiddetle yanıt vermiş olmasını, Ankara’daki üst düzey bürokratlar, “Türk sorunu Kürt sorununun önüne geçti. Biz Türk isyanını önlemeye çalışıyoruz” diye izah ederken, devletin zirvesinde, PKK ve Kürt sorununun çözümünde, ''Parlamento’da temsil edilen BDP’nin muhatap alınacağı ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tamamen devre dışı bırakılacağı yeni bir stratejinin olgunlaştığı'' belirtiliyor. PKK’nın silahları bırakması için ise Kuzey Irak Bölgesel Kürt Hükümeti (KRG) Lideri Mesut Barzani, önemli bir aktör haline geliyor. ''Üst düzey Hükümet kaynakları, PKK’nın, Nevruz kutlamalarını, Kürt halkının isyanına dönüştürerek, bu suretle Ankara’yı panikletip örgüt ile Oslo benzeri müzakerelere oturtma politikasının bilindiğini ve bu oyuna gelinmeyeceğinin altını çiziyorlar” diyor.

Kemal'e göre, ”yeni strateji”nin muhatabı BDP, çözüm adresi parlamentodur, sınır ötesi aktör olarak da Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani bu stratejide ciddi bir rol üstlenmiştir.

Milliyet'in temsilcisi Fikret Bila ise, kendi gazetesinden Hasan Cemal'in de üzerine aldığı Başbakan Erdoğan'ın tehditlerine hak vererek başladığı, ”PKK ve Kürt sorununda yeni strateji” başlıklı yazısında, ”Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir süredir kendini liberal olarak tanımlayanlar tarafından “güvenlikçi çizgi”ye kaymakla eleştiriliyor. PKK’nın silahlı eylemlerini sürdürdüğü, kan akıtmaya devam ettiği, Nevruz’u kana bulama talimatları verdiği ve bahar tehdidi savurduğu bir ortamda Başbakan’a yöneltilen bu eleştirinin haklı bir dayanağı olduğu söylenemez.
Asker, polis, sivil vatandaşlar şehit edilirken, her gün kilolarca patlayıcı yakalanırken, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ndan, güvenlik kaygısı ve sorumluluğu duymadan hareket etmesini beklemek abesle iştigaldir...” diyor öncelikle.

Ardından da Bila, ”Yaptığım temaslardan edindiğim izlenim şu ki; Başbakan Erdoğan’ın söylemi, PKK ile mücadele ve Kürt sorununa çözüm bulma konusunda, taktiksel değil stratejik bir değişikliğe dayanıyor” diyerek şöyle devam ediyor:

”Ankara’nın bu temaslarla yeni bir zemin yaratma ve bu zemin üzerinde yeni bir strateji oluşturmaya yönelmesi, Habur-Oslo süreçleri ve sonrasında yaşananların değerlendirilmesine dayanıyor.

Bu değerlendirmede varılan sonuç, PKK’nın Ankara’ya hiçbir dayatmada bulunamayacağı; muhataplık konusunda Kandil’in, BDP’nin, KCK’nın, DTP’nin; “muhatap şudur” diyerek, konuyu birbirlerine havale etmelerinin devlette hiçbir karşılığının olmadığı ve olmayacağı; tek muhatabın doğrudan halk olduğu şeklinde özetlenebilir.

Çözüm yeri olarak parlamento dışında hiçbir zemin kabul edilmeyecek; ipleri İmralı ve Kandil’in elinde olmayan, demokratik yollarla seçilerek Meclis’e gelmiş, siyasi inisiyatif kullanabilecek parti veya partilerle muhatap olunacak.”

Bununla da yetinmeyip on maddelik de bir liste kaleme alan Bila'nın ”stratejisinde” ne BDP'ye bir yer var ne de Barzani'nin belirlenmiş bir rolü. Aksine Bila, AKP Hükümeti'nin yeni bir ”Kürt oluşumuna” yol vereceğini ima ediyor.

Aynı merkezce beslenen-haber konusunda- Bila ve Kemal'in kamuoyunu manipüle etmek üzere son derece bilinçli bir biçimde kullanıldığı ortada.

Bila ve Kemal'nin alet edildiği ”yeni strateji” manipülasyonu hakkında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, hükümetin, Kürt sorununa ilişkin ”yeni stratejisinden” haberi olmadığını söyleyerek iki acar temsilciden hiç birine ”sahip” çıkmadı.

Oysa, Bila ve Kemal aracılığı ile gündeme müdahale eden Erdoğan, partisinin grup konuşmasında savaşta ısrarcı olduklarını açıklamasının ardından Harp Akademileri'nde askerle buluşarak bir saatlik bir sunuş yaptı. Erdoğan, oluşturduğu, ”yeni strateji” gündeminde gerçek programını askerin onayına sundu. Ardından, Güney Kore gezisi öncesi havaalanında gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, her zaman söylediklerini tekrarlayarak sözü edildiği biçimde, ”yeni bir stratejinin” olmadığını yineledi.

erdemcan@riseup.net

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: