5 Aralık 2011 Pazartesi

Sultan Abdülhamit’ten Erdoğan’a Devredilen Osmanlı İktidarı

 
 Osmanlı'nın son dönemlerinde İttihat-Terakkicilerle, Abdülhamit yanlılarının mücadelesi yaklaşık yarım asır sürmüştü. İttihat-Terakkiciler o dönemde yenilikçi gibi görünen ulusalcı bir yapıyı; Abdülhamit yanlıları da daha çok klasik Osmanlıcılık ekseninde İslamcılığı savunuyordu.

Padişah Abdülhamit, yönetimini sağlamlaştırmak için kendisine muhalif bütün aydınları o dönemde tutuklayıp Magosa vb Ege adalarında sürgüne gönderiyordu. Yine Türk basını, sansürle Abdülhamit dönemiyle tanıştı. Kürtler de Abdülhamit döneminde günümüz koruculuk sisteminin o dönemdeki adı Hamidiye Alaylarıyla tanışmışlardı.

Bu iki kesimin mücadelesinden bir dönem İttihat-Terakkiciler galip gelse de, İttihat-Terakkicilerin I. Dünya savaşından yenilgiyle çıkmasıyla birlikte Kemalizm yönetimi devralmış ve bir asırdır da Türkiye'yi bu kesim yönetmekteydi.

Abdülhamit yanlıları da yıllarca yönetimi tekrar devralmak için pusuda beklediklerini, örgütlendiklerini günümüz cemaatçilerinin Abdülhamit'e olan hayranlıklarından biliyoruz. Özellikle dini sohbetlerinde Abdülhamit'in aslında çok iyi bir adam olduğunu, Kemalizm'in onu karaladığından sık sık dile getirmeleriyle Abdülhamit'e olan hayranlıklarını anlayabiliyoruz. Özellikle Fetullahçıların Neo-Osmanlı çizgisi, Abdülhamit döneminden sonra kaldığı yerden devam etme özlemini taşıdıklarını öngörebiliriz.

Türkiye'deki aydın ve sol çevreler yıllardır Kemalizm'in Türkiye'deki demokrasinin önünde büyük bir engel teşkil ettiği gerekçesiyle onlarla mücadele halindeydi. Demokrasinin daha da gelişmesi beklenirken AKP iktidarıyla bir asır daha geriledi.

AKP başa geldiğinde bir asırdır betonlaşmış Kemalizm'i adım adım tarihe gömdü. Bütün kurumları ele geçirdi. Bu kimi çevrelerce demokrasinin gelişmesi noktasında büyük bir gelişme olarak görüldü. Ancak ters giden bir durum vardı ki; AKP, Kemalizm zihniyetini yıktıktan sonra kendi diktatörlüğünü yerleştirdi. Fetullahçı zihniyet, AKP yoluyla adeta Abdülhamit dönemini tekrar yeşertmiş bulunmaktadır. Bugün Türkiye'deki bütün muhalif kesimler tıpkı Abdülhamit döneminde olduğu gibi tutuklanmaktadır.

            Türkiye'deki bütün muhalif kesimlerin sesini kesen AKP'nin önünde tek örgütlü güç olarak Kürtler kalmıştı. Bugün saçma sapan gerekçelerle Kürtlerin bütün kurumları baskı altında; bu kurumların çalışanlarının hemen hemen hepsi içeri atılmış bulunmaktadır.

AKP'nin "KCK" saçmalığını tartışmaya açmak ve bu konuda bir savunmaya gitmek bile saçmalamaktır. Çünkü bunun büyük bir oyundan ibaret olduğu ortadadır. Tek bir gerçek var ki AKP bu ülkede örgütlü tek bir Kürde tahammül etmemektedir.

Ülkenin içinde bulunduğu ortam demokrasi açısından korkunç bir merhalededir. Türkiye bugün demokrasi açısından yüzyıl geriye dönmüştür. Erdoğan Abdülhamit'in mirasını devralarak Osmanlının son dönem diktatörlüğünü devam ettirmiştir.

Bugün Kürtler Padişaha baş eğmediğinden dolayı büyük bir tutuklama kırımıyla karşı karşıyalar. Eskiden padişahın etrafındaki yağcı kesimler, padişaha bağlılıklarını ifade etmek ve kellelerini kurtarmak için "Padişahım çok yaşa!" derlerdi. Kürtler de bugün Padişah Recep Tayyip Erdoğan ve onun şeyhülislamı Fetullah Gülen için; Namık Kemal'in Abdülhamit için söylediği:

Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten

(Ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın; senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir.)

Erdoğan'ın bu zulmüne çanak tutup alkışlayan çevresindekiler için:

Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten

(Dünyada zâlimin yardımcısı, alçaklardır. İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alanlar, köpektir.)

Kürtler ve demokrasi mücadelesi veren kesimler için:

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten

(Ey yaralı kızgın aslan, senin gezdiğin nazlı sahrâlar, zulüm köpeklerine kaldı. Artık bu gaflet uykusundan uyan.)
Demektedir.
                                                                                              Mekselina LEHENG
mekselinaleheng@gmail.com

Hiç yorum yok: