8 Kasım 2011 Salı

Karayılan'ın Fetullah Gülen'le İlgili Belgelerde Ne Var?

BAKİ GÜL


George Orwel'in "Hayvan Çiftliği" reel sosyalizmin eleştirisi üzerine kurulu, kurgusal bir romandı. Ancak reel sosyalizm yıkıldı. Hayvan Çiftliği romanına karşılık gelen bir durum daha mevcut. Eski Sovyet ülkelerine bağlı Türki cumhuriyetleri kendi çiftliği haline getiren Fetullah Gülen'in yarattığı algılar ve ırkçı cemaatinin aktörlerini bu romandaki kurgu ile insan ele alıp çözümleyebilir.

Türk ırkçılığının baskın geldiği liberal görünümlü totaliter yapısıyla "ağabeylik" kültü ile döşenen bu yapılanma tam da Hayvan Çiftliği'ndeki karakterleri anımsatıyor. Söylenen herşeyin doğru ve mutlak olduğu ölçüsü bu çiftlikçi Fetullah Gülen. Fetullah otoritesinin yayılım alanı ise Zaman gazetesi. O gazeteyi bütün yönleri ile ele alın, köşelerini, haberlerini ve içindeki anlam dünyasına bakın Hayvan Çiftliği romanında verilen mesajları görürsünüz. Eğer zamanınız yoksa bu kadarına, sadece Ekrem Dumanlı'nın bugünkü yazısına bakın daha pratik bir sonuca varırsınız.

EKREM DUMANLI NEDEN TELAŞLI?

Geçtiğimiz günlerde KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan önceki gün "Fetullah Gülen'in Kürdistan'daki Kontrgerilla örgütlenmesini" içeren belgelere sahip olduklarını açıkladı. Bu cemaatin İslam dinini kullanarak Türk ırkçı ideolojisini Kürdistan'da yeniden inşaa etmek istediklerine dikkat çekti. İşte Karayılan'ın bu açıklamaları Kürdistan'da soykırım yapılması için ABD'deki çiftliğinden konuşan Fetullah Gülen'in gazetesinin sonradan görme yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı'yı bir telaş sarmış. Öyle bir telaş ki bu korkuyla karışık bir şey! ABD'deki çiftlikteki hocasının belgelerinden söz edilince eli ayağı birbirine dolanıyor.

Bu belgelerin telaşı ile ayaklarında dolandığı iktidara daha fazla yaklaşıyor. Saray soytarılarını aşan bir tarzla başbakan uçaklarında duyduklarını manşetlerine taşıyor.

KCK operasyonlarında tutuklananları 'Ergenekonculukla" suçluyor; daha mahkemelere ulaşmamış bilgileri ve belgelere dayanarak şu cümleleri yazıyor: "Son KCK tutuklamaları sonrasında meseleye hissi yaklaşanlar oldu. Ergenekon'da da böyle olmuştu. Davayı bilmeden hatta iddianameyi görmeden konuşanlara rastlanmıştı. KCK davasında bazıları da meseleyi yine 'cemaat' suçlamasına götürerek olayı başka bir vadiye sürüklemek istedi. İlginçtir ki bu suçlamaları yapanlardan bir kısmı 'aydın' diye biliniyor. Ne var ki onlar için 'cemaat' takıntı, hatta saplantı haline gelmiş. Dostları için 'masumiyet karinesi' diye çırpınırken koca bir kitleyi yalan ve iftiralarla töhmet altında bırakabiliyorlar. Namuslu bir aydının yapacağı iş midir bu?"

Dumanlı daha da ileri gidiyor; "aydın" tanımlaması yapıyor. Ölçü koyuyor. Akıl veriyor. Cemaatin tutuklamalarda bir parmağı olmadığını yazıyor. Oysa, Çiftlikten gelen ses "etrafını sarın, altını üstüne getirin, kırın dökün ve kökünü kurutun!" diyordu. Darbelerdeki vesayeti güncelleştirin çağrısında bulunuyordu. Bunları söylerken de etrafındaki polis kırması derme/çatma akademisyenlerin, köşe yazarlarının, bazı bürokratların "dumanlı dumanlı amiiin!" sözleri işitiliyordu.

Beş bini aşan tutuklamaları koşulsuz sahiplenenler sadece Gülen ve adamlarıdır! "Durmayın devam edin, sonlarını Kaddafi gibi yapın!" diye yazan da Ekrem Dumanlı'dır. Çocuk kandırır gibi her hafta köşesinden Kürtlere küfür ve hakaret yağdıran bu ABD çiftliğinden yönetilen gazetenin sonradan görme yayın yönetmeni "Avrupalı dostlarından" da Kürtleri linç etmek için yardım istiyor.

GÜLEN CEMAATİNDE KARAYILAN TELAŞI


Ekrem Dumanlı durmamış devam etmiş. Ekrem Dumanlı acayip daralmış, sıkılmış ve sıkışmış; Karayılan'ın "Fetullah ile ilgili belgeler var elimizde" demesine. Bakın iç geçirerek yazdığı şu cümlelere: "... örgütün dağdaki adamı, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ve 'cemaat'i suçlayarak esip yağmış. Güya elinde belgeler varmış, dileyen gazeteciye verebilirmiş. Komik manzaraya bakın: Bir elinde Kalaşnikof bir elinde dosya. Kanlı terör örgütü lideri kim(ler)in ajanıdır ki dağlarda dosyalarla (!) dolaşıyor."

Elinde belge olanları "ajan" ilan eden Cemaat çiftliğinin gazetecisi bir dönemin Aydınlık gazetesinin rolünü oynayan Aksiyon ve Zaman gazetesinin "BDP'lilerin tutuklanacağını önceden haber veren, polis ve istihbarat bilgilerini haber olarak yutmamızı istiyor. Kozmik odalardan, ABD istihbaratından, MİT'ten özel olarak servis edilen bilgilerle insanları tutuklatan ve bunun meşruiyetini yaratmak için özel çaba gösteren yeni yetme iktidar yanlısı bu çiftlikteki bakıcıları bize haberci olarak yutturmasınlar. Eğer gerçekten gazetecilerse o belgeleri alıp yayınlarlar. Biz de o belgeleri istiyoruz. Hakikaten çarpıcı belgeler olabilir.

FETULLAH GÜLEN TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ KURDU?

Ekrem Dumanlı yazısının bir bölümünde Kürtleri aşağılayan şu cümleyi kuruyor: "... Asıl tuhaf olan konu da şu: Dağdaki yılan ile şehirdeki kravatlı dostları neden hep eşzamanlı hareket ediyor ve birbirinden habersizmiş gibi davranarak hep aynı yere ateş ediyor? "

Hayvan Çiftliğinin yeni şefinin her konuşmasına "kutsal ve mutlak doğru" olarak; şefin istediği sesleri çıkaran Dumanlı'nın toy ve acemilik kokan cümleleri daha da iyi düşünerek kurması gerekiyor. Hele o belgeler bir çıksın, nerede kim kontra örgütlenmelerin içinde bilsin ona göre konuşsun. Kürdistan kentlerindeki FETULLAH GÜLEN TERÖR ÖGÜTÜ olarak Türk sömürgeciliğini hangi argüman ve araçlarla kurdukları ortaya çıkacaktır. Mesela bu konuda belki Önder Aytaç'ın, Emre Uslu'nun kontra örgütlenme ve operasyonlara akıl veren isimleri vardır! Belki bazı vali ve emniyet müdürlerin isimleri örgütlenme şemasında yer alıyordur? Hatta AKP içindeki Gülen örgütlenmesinin krokisi de olabilir?

Hangi vekil ve bakan ne tür bir misyonla AKP içinde yer alıyordur? Belki bunları öğrenebiliriz! Ordu içine hangi subaylar eliyle Fetullahçılık örgütlendiriliyor? Hangi "özel yetkili savcıları" Gülen'in yanına gitti ya da özel kuryelerle nelere konuştular? Hangi köşe yazarları ve televizyoncular Gülen'in yanına gitti, ne gibi telkinler alıp "hidayete" erdiler? Yani Gülen'in çiftliğinde kim hangi sesleri çıkarıyor onları görüp tanıyabiliriz! Kötü mü bunlar? Eski Ergenekon ve JİTEM'in maskesinin düşmesi biraz zaman aldı ama Yeşil Ergenekoncu Gülen ve Erdoğan tayfasının özel savaş kurumlarının maskesinin düşmesi pek de gecikecek gibi görünmüyor. Bekleyelim görelim. Sakin olalım yeter ki!

Ha Ekrem Duman'ıl bir de şöyle bir cümle kurmuş: "PKK dağda sıkıştı, KCK şehirde sıkıştı. Şimdilerde hedef saptırmak için çırpınıp duruyorlar. KCK'nın tepesindeki adam KCK operasyonunda 'cemaat'i hedef gösteriyor. Bir başkası da 'zehirli zarf' teorisi uydurarak aynı hedefe saldırıyor. Güya hükümetin KCK operasyonlarından hiç haberi yokmuş da bu işleri 'cemaat' yapıyormuş. Cuma günkü gazete manşetlerinde Başbakan'ın net tavrını görünce bu hedef saptırıcılar utanmadı mı? Topu taca atmaya gerek yok; hiçbir devlet 'paralel devlet'e izin vermez. Bu siyasi gerçekliği aşamayacağını düşünenler sivil toplumu hedef gösteriyor ve örgüte payandalık yapıyor..."

Hedef saptırma konusunda Zaman gazetesinin günlük yayınları bire birdir. Her Zaman bir yalanla çıkan ve Kürtleri aşağılayarak Türk Irkçılığının tesisini yapmaktadır. İkincisi, PKK dağda, KCK şehirde sıkıştıysa Ekrem Dumanlı ve Gülen niye öyle sesler çıkarıyor ki? Üçüncüsü KCK'nin paralel devlet kuracağı endişesi çok yersiz. Devlete karşı toplum örgütlenmesi argümanı daha gerçekçi olur. Dördüncüsü devlete paralel devlet enine ve boyuna Gülen Cemaati tarafından kurulmuş durumdadır.

KARAYILAN NE DEMİŞTİ?

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan Gülen'in bu açıklamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye'de NATO'ya bağlı oluşturulan Gladionun Ergenekon biçiminde uzun süre rol oynadığını söyledi. Ergenekon'un Kürtlere karşı savaşta yıpranması, çeteleşmesi ve devlet için bir ağırlık haline gelmesi sonucu bugün devre dışı bırakıldığını belirtti. 'Gladio bugün kılıf değiştiriyor' diyen Karayılan, Ergenekon'un yerini Yeşil Ergenekon olarak tabir edilen Gülen örgütlenmesinin aldığını kaydetti.

"Gülen Cemaatinin üyeleri her ilde bir komite halinde örgütlenmiş bulunup o ildeki emniyet yetkililerinin, valinin devlet uygulamalarının hangi doğrultuda gerçekleşmesi gerektiğini karar altına almakta ve esas yönlendirme merkezi onlar olmaktadır. Bu Kürdistan'da da Türkiye'de de böyledir. Belki devlet içinde henüz bu sisteme dahil edilmemiş bazı kesimler de vardır ama onları da istediği doğrultuda yönlendirebilmektedir. Hem merkezi düzeyde örgütlü bir yapı hem de iller bazında oldukça örgütlenmiş bir yapı söz konusudur."

Hiç yorum yok: