Türkiye'nin
bölge ve iç politikasının Ankara tarafından belirlenmediğini birçok kez
dile getirdik. Ankara'da bulunanlar sadece bir figüran olarak iç
dengeleri sağlamaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay
Başkanı gibi sistemin üç temel kurumunun başında bulunanlar kulaklarını
okyanus ötesinde bir sese vermiş bulunuyorlar. Ondan gelen talimatla
hareket ediyorlar. Yıllarca CIA parasıyla beslenmiş ve bugün de ABD'nin
kucağında oturup yaşamını orada sürdüren Gülen, Türkiye'nin küresel
sistemin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmesinde başrol oynuyor. Adeta bir
devletin sahibi olarak stratejiler, politikalar, örgütsel metotlar ve
taktik planlar belirliyor.
Özellikle Kürt toplumuna yönelik çok yönlü saldırıların talimatları Gülen tarafından veriliyor. Hükümet ve Genelkurmay tarafından da fiilen uygulanıyor.
Geçen haftalarda Gülen'in bir kaseti görsel medyada yayımlandı.
Kürtlerin politik, kültürel ve askeri olarak topyekûn tasfiyesi
önerisini içeren kaset tam bir ibret belgesidir. Gülen adeta sistemin
tek sorumlu gücü olarak talimatlar veriyor.
11 yıldır Amerikan'ın korunması altında. Sırtını da sağlam yere yani
Yahudi lobilerine dayamış, talimatlar veriyor. Gülen, Kürt Toplumsal
Hareketinin tasfiyesi edilmesi gerektiğini belirtirken şunları diyor:
"...30 senedir, ayıptır yani ardır bu, mevcudiyetleri ne kadardır
bunların, diyorlar ki dağda 500 kişi var, haydi 5000 olsun, haydi 50 bin
olsun, e canım bir milyona yakın şeyiniz (askeriniz) var sizin, o kadar
emniyet teşkilatınız var, yani istihbaratınız var, ayrı ayrı
birbirinden farklı 3-4 tane istihbarat var. Türkiye'de isimlerini
söylemeyeceğim ben onları, sonra dünya istihbaratıyla müşterek
projeleriniz oluyor. Bunları yerli yerinde tespit edin, o projeleri
uygulayın, bir avuç eşkıya hakkından gelin, onları lokalize edin,
kuşatın onları, toplum üzerindeki teshirini kırın, o topluma da emniyet
ve güven vaat edin, onların onlara aldanmalarına baskı altında kalarak
Irak'a gitmelerine meydan vermeyin" diyor.
Gülen, Kürtlerin nasıl asimile edilmesi gerektiğini de anlatıyor.
Misyonerlerin görevlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Sağlık, eğitim,
diyanet, emniyet, ekonomik gibi alanlar esas alınarak asimilasyon
sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirtiyor Ayrıca bu örgütlenmeyi
yapacak ve Kürtleri asimile edecek gönüllülerin de Kürtlerden seçilmesi
gerektiğini vurguluyor. Bu gönüllülerin zamanında oraya gönderilmediği
için hayıflanıyor ve eleştiriyor. Asimilasyonun da, bölge halkının
diliyle yapılması gerektiğini de belirtiyor. Yani Kürtleri
anlayabilecek, yönlendirebilecek, rahat iletişim kurabilecek insanlara
ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Kürtçe bilen veya Kürt olan insanlardan
kadrolar oluşturarak, Kürtlerin kendi iç asimilasyonunu sağlamak
gerektiğine özel bir vurgu yapıyor. Bugün Gülen cemaati bu süreci
tamamlamak için bütün gücünü kullanıyor ve Kürt coğrafyası tam bir
kuşatma altına alınmış bulunuyor.
Kürtlerin toplumsal dinamiklerinin kırılmasının ana unsurunun
gerillanın tasfiyesinden geçtiğini bilen Gülen, gerillanın toplumsal
gücünü gölgelemek istiyor. Bugün devletin kullandığı argümanların
tamamını kullanıyor. Kürt sorununun bölgesel bir sorun olduğunu göz ardı
ederek, gerilla güçlerini başka ülkelerin yönlendirdiği bir güç olarak
gösteriyor.
Böylelikle hedef tahtasına oturtuyor: "Bir de sizi çekemeyenler
bölgedeki insanlar vardır. Şimdi dağda bulunanlar nerede bulacak o kadar
silahı, nerde bulacaklar bu kadar imkânı, dağ doğurmuyor ki onları,
mutlaka birileri onlara yardım ediyor. Sizi dize getirmek için pazarlığa
oturtmak için bir pazarlık ortamına çekmek istiyorlar, onları
kullanıyorlar, size karşı milletimize bir düşmanlık daire oluşturulmuş.
Bu kadar kolay değil bunlar. Böyle çepeçevre kuşatılmış durumu
karşısında millet çok tepkinli hareket edilmeli." Kürt gerilla
güçlerinin bölgesel güçler tarafından kullanıldığı ve desteklendiğini
belirten Gülen, devletin yeni saldırılar devreye koymasını istiyor.
Özellikle Kürt toplumunun 'ıslah edilmesi' yani teslim alınması için
birçok öneri sunuyor.
Sisteme teslim olmayan ve hakları için mücadele edenler için de fetva
veriyor: "Allahım, altlarını üstlerine getir, birliklerini boz,
evlerine ateş sal, feryadı fügan sal, köklerini kes, kurut ve işlerini
bitir." Aslında burada devlete mesaj veriyor. Islah olmayanlar dediği
mücadele hakları ve politik güçlere karşı köklerinin kesilmesi,
kurutulması ve işlerinin bitirilmesi talimatını veriyor. Bu talimat ordu
ve polis güçleri tarafından büyük bir kararlılıkla uygulanıyor.
Kürtlere her gün bombalanıyor. Çocuklarına karşı kimyasal silah
kullanılıyor.
Türkiye'de sistemin bütünlüklü tek yöneticisi aslında Fethullah
Gülen'dir. Bugün Türkiye'de ne uygulanıyorsa, Gülen'in talimatları
çerçevesinde yapıldığı anlaşılıyor. Örgütlenme stratejisi 'Kuvvet
Dengesine' göre belirleniyor. Önce güç biriktirmek, sonra kurumsal
yapıları ele geçirmek. Bunu önceliklere göre sistem kurumlarında
uygulayıp başarmak. Bunu sağlarken de iç dengelere göre önceliklerini
belirlemeyi esas alıyor.
Sistemin bütünlüklü olarak ele geçirilmesi için Kürtlerle
ilişkilerine hep dengeli yaklaştı. Sanki Kürtleri destekliyormuş gibi
bir izlenim verdi. Özellikle AKP 2002 yılı seçimlerini kazandıktan sonra
bunu çok daha planlı ve bilinçli olarak yaptı. Sistemin en zayıf
halkası ve ordunun iktidar gücünü sağlayan en önemli halkası Kürt
meselesiydi. Bütün hükümetler, Kürt politikasındaki başarısızlıkları
nedeniyle silindiler. Gülen bu gerçeği bilen en iyi kişidir. Bu bakımdan
sistem kurumları içerisindeki örgütlenmesini tamamlamak için Kürt
Toplumsal Hareketiyle iyi geçinme taktiğini izledi ve bunun en önemli
halkası da sorunu çözecekmiş gibi bir politik hava yaratması oldu.
Gülen'in sistemi ele geçirmesi stratejisi başarılı bir şekilde
uygulandı ve artık kendileri bakımından süreç esasen tamamlandı.
Kürtlere yönelik belirlediği esas politikalarını uygulamaya koydular.
Devlet gücü haline dönüşen Gülen Cemaati, Kürtlere yönelik belirlediği
politik stratejiyi AKP aracılığıyla uygulamaya koydu. Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, Gülen'in belirlemiş olduğu politikaları
yaşama geçirmekle mükellef.
Gülen, geçmişte bunu özel kuryeler göndererek yapardı. Bugün medya ve
görsel araçları kullanarak kasetlerle yapıyor. Yakın bir gelecekte
Türkiye'ye gelerek doğrudan söz konusu müdahaleleri yapacak. Belki de
önümüzdeki yıl Türkiye'ye gelecek ve yeni roller üslenecek.
Özellikle Kürt toplumuna yönelik çok yönlü saldırıların talimatları Gülen tarafından veriliyor. Hükümet ve Genelkurmay tarafından da fiilen uygulanıyor.
ABD'nin tescilli ajanı Gülen'e bel bağlayanlar daha çok hüsrana uğrayacaklardır.
Mustafa Peköz/sendika.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder