Yeni anayasa hazırlığı için Meclis'te, ”uzlaşma” komisyonu kurmak
üzere siyasi partilere çağrı yapan AKP, Kürdistan'da seçilmiş
siyasetçiler üzerinden Kürt legal siyasetine açık bir darbe girişiminde
bulunuyor. Kürdistan barolarının yanı sıra Batı'da da bir çok hukukçunun
”uyduruk” dediği bir iddianame ile başlatılan ve başından mahkum etme
eğiliminin bir hesabı olarak, ”KCK operasyonu” adı verilen gözaltılar
var olan demokrasi kırıntılarını da tasfiye ediyor.
”Yeni bir anayasanın” arifesinde olunduğunun söylendiği bir süreçte faşist bir anayasanın yol göstericiliğinde Kürt siyasal kadrolarının yetkilerini darbe yöntemleriyle gasp etmenin amacı nedir? AKP hükümeti, sistemi demokratikleştirmekten çok ülkeyi ele geçirmek saikiyle davrandığı sürece bu saldırganlığın süreceği de açık. Hedef tüm muhalif kesimleri esir almaktır.
AKP ve Başbakan Erdoğan, bu ele geçirme girişiminde karşısındaki en ciddi gücün örgütlü Kürt muhalefeti olduğunu biliyor. Yine AKP, Kürt Özgürlük Hareketi karşısında sistemin eski ”yeni” tüm inkarcı güçlerinin aynı safta kolkola vazifeye hazır olduğu gerçeğini de kullanmak istiyor.
Şırnak'ta "KCK” adı altında Kürt siyasetçilere yönelik gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 5 belediye başkanı ile hakkında yakalama kararı çıkartılan bir belediye başkanı, 15 belediye meclis üyesi, 3 belediye başkan yardımcısı, bir belediye başkanvekili ve 6 il genel meclis üyesi İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. Hükümet kanun yoluyla halkın oyları ile seçilmiş siyasetçileri görevden alarak, açık bir biçimde kanunların demokrasiden daha, ”güçlü” olduğunu, ülkenin demokratik saiklerle değil faşizmin en temel dayanağı olan demokrasi karşıtı kanunlarla yönetildiğini gösterdi.
Başbakan Erdoğan'ın, ”Kürdistan'da devlet eli ile yapılan ve yapılacak demokrasi karşıtı uygulamaların görmezden gelinmesini” istediğinde, bunun nasıl bir kabul göreceğini çok iyi biliyordu.
Türk basınında, Kürt belediye başkanlarına ilişkin görevden alma kararının ertesi günü çıkan hiç bir günlük gazete, bu darbeyi manşetine taşımadı. Birinci sayfadan haberi görenlerse bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaydı. Türk basını Kürtler'e karşı bu ”kutsal” ittifakta AKP safında yerini aldı.
Nitekim, ilk bakışta hükümete ”muhalif” gibi görünen Cumhuriyet Gazetesi de mesele Kürt Muhalefeti olduğunda AKP'nin safında olması gerektiğini biliyor.
Cumhuriyet'in, 16 Ekim 2011 Pazar günkü, ”Yerel yönetimler baskı kıskacında” manşeti, bu gayri ahlaki iş birliğinin en çarpıcı tezahürü. Zira gazete bu başlığı ile Şırnak'ta belediye başkanları ve diğer seçilmişlerin görevden alınmaları darbesine değil, İstanbul'da yolsuzluk soruşturmasına tabi tutulan CHP'li belediyelerden söz ediyor. Cumhuriyet Gazetesi için Kürdistan'da görevden alınan belediye başkanları sadece manşet haberine ”destek” niteliğinde kullanılabilir.
Haberi birinci sayfasına taşıyan az sayıda günlük gazeteden, AKP'nin tetikçiliğini gazetecilik sosuyla sunmaya çalışan Star Gazetesi, misyonuna uygun bir dille veriyor haberi birinci sayfasından. Star, ”KCK'lı başkanlar görevden alındı” başlığı ile bitmeyen davada kararı da veriyor. Gazete AKP'nin bu operasyona bakışını başlık yapıyor.
Haberi birinci sayfasının eteğinden gören Haber Türk Gazetesi de, ”5 Başkana KCK ihracı” başlığı ile veriyor haberi. Haberi birinci sayfasına taşıyan BirGün Gazetesi'nin başlığı ise, durumu özetler nitelikte, ”Seçimle kaybettiklerini yargıyla ele geçirdiler.”
AKP Hükümeti'nin Kürt halkının siyasal iradesini yok sayma girişiminin bir sonucu olarak görevden alınan belediye başkanları haberlerini birinci sayfadan görmeyen gazeteler ve manşetleri şöyle:
YENİ ŞAFAK
Herkes ev sahibi
HÜRRİYET
İmzalı koruma
MİLLİYET
Yüzde 99 isyanı
RADİKAL
O kiliseyi yapcez!
VATAN
Küresel isyan günü
AKŞAM
Benim öğrencim parayı sever
SÖZCÜ
Alkolü az tüket, Sigara içme, ucuz otomobile bin!
SABAH
Merhum Sıtkı bey baraja takıldı
ZAMAN
Beş yılda 10 bin çocuk sokaktan kurtarıldı
TARAF
Disko cehennemine hoşgeldin asker
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder