18 Ekim 2011 Salı

Ermeni Soykırımı


arastirmalar Siz, İzmir’de yaşayan bir Ermeni doktor, İstanbul’da sarraf, Bursa’da tüccar, Afyon’da manifaturacı, hatta Türk ordusunda subaysınız. Anadolu’nun her tarafına dağılmış yaşıyorsunuz. Bir zamanlar Kilikya’da Ermeni Krallığınız vardı. Akdeniz kıyılarında yoğun yaşamaktasınız. Van’da kurulan Urartu devletinin torunlarısınız, orada da nüfusunuz yoğun. Sonra, dünyayı algılayan aydın insansınız. Osmanlı Devletinin feodal gericiliğine, teokratik, diktatör yönetimine karşı diğer halkların aydınlarıyla demokratikleşme çareleri aramaktasınız. Yönetimi değiştirmek için Türklerle beraber uğraş veriyorsunuz. Birlikte kurduğunuz örgüt başarılı olduktan sonra, mızrağın ucunu size gösteriyor. “Ermeniye ölüm!” diyor.

Sonra insanlık için uğursuz yıllar geliyor. I.Dünya Savaşı başlıyor. Almanya, Türkiye’yi saflarında tutmak için, İstanbul’daki Sultan’a “Kutsal Cihad” açtırır. Ve bugün bazı bilim adamları iddia eder ki; Kutsal Cihad plan ve programı, Berlin’de son detaylarına kadar hazırlanıp İttihat ve Terakki paşaları Talat, Enver ve Cemal’e verilir.

Siz Ermeni doktor, tüccar, sarraf, sanatçı, fabrikatör, yani burjuvazi zengin hayat sürdürürken, bir gün kapınıza asker ve polis dayandı. Önce genç erkekleri toplayıp askere aldılar, sonra çoluk, cocuk, kadın, erkek, yaşlı genç yola düşürüldünüz. Nereye gideceğinizi bile bilemeden, binler, on binler, yüz binler İstanbul, İzmir, Ege ve tekmil Anadolu’dan yola çıkarıldınız.

Yozgat ve Çorum tarafından geçirilen kafilelere, Türk köylüleri saldırırken, Türk askeri üç maymunu oynadı. Kestiler Ermenileri, biçtiler, altın dişten, bileziğe velhasıl ne varsa öldürerek aldılar. Aylarca sürdü yürüyüş, ne yıkandılar, ne yediler. Kafile doğuya giderken, ya Türk köylüsünün katliamı, ya da insan gücünün sonuna gelindiğinden sayı giderek azaldı.

Kürdistan’a girişleri de utanç vericiydi. Bugünün korucuları olan o zamanın “Hamidiye Alayları”, çapulcu şerefsizler, bazı Kürt aşiretlerinden devşirilen katiller saldırdılar, Van’da, Kemah’ta ve başka yerlerde Sultan ve İslam Halifesi adına katlettiler. Bunlar utancımızdır. İnsan olduğuna inanan her Kürt utanır bu çapulcu eşkıyaların yaptıklarından.

Kimi bir buçuk milyon, kimi az veya çok gördü bu sayıyı. Ama Türk devleti tarihte ilk planlı programlı katliama imazısını attı. Suriye çöllerine sürülenler koleradan öldüler. Dünya seyretti. Katliam savaşın gölgesinde yapıldı. Aynen Dersim gibi. Dersimliler Ermenileri nispeten korumuşlardı. Ermeniler Alevi olmuş, komşusu Kürtler gibi yaşıyordu. Kemalist devlet: “Sen misin bana Ermeniyi teslim etmeyen?” dediği için Dersim’den öfkesini 70.000 kişi katlederek aldı.

Komşumuz Ermeniler nerede? Kivramız semerci Hüsnü, Agop arkadaşımız? Bir halkı bu şekilde tarih sahnesinden silmek hangi kitaba sığar? Kur’an’da var mı bu insafsızlık? Türk devleti Osmanlıyla övünüyor, ünleniyor, ama Ermeni katliamını görmüyor? Üstelik mağdur, maktul Ermeniyi suçlu yapıyor.

Ben çocukken bizim oralarda Ermeni kiliseleri vardı, hamamları, mezbahaları vardı. Kiliseler yerlebir edildi. Ermeni ve Kürt isimler Türkçeleştirildi. Kızılkilise, Nazımiye yapıldı, Hakis Yayladere ve benim Türkçesini bilmediğim Xarik, Markasor vb ne yapıldılar, bilmiyorum.

Alman faşizmi, Türklerin Ermeni katliamını kendisine örnek aldı. Türkiye, savaşların gölgesinde önce Hıristiyan halkları ortadan kaldırdı, sonra mızrağın ucunu Kürtlere çevirdi. Böylece aldılar mazlumun ahını, öldürdüler milyonları. General Kazım Karabekir: “Giderken zo zo’ları, dönerken lo lo’ları temizleyeceğiz.”dedi. Gerçekten de önce Ermeniler, ardından Kürtler geldi. Bu ahı alanlar rahat edecekler mi? Milyonlarca Ermeninin ahı aheste aheste çıkmaz mı? Almanya katlettiği Yahudi halkından defalarca özür diledi. Türkiye ise, bu katliamı bir türlü kabul etmek istemiyor. Katilin haklılığı gibi bir davranış içindedir. Bir de katliamcı paşalarını onore ediyor. İttihat ve Terakki’nin Türk İslam sentezi bugün daha da katmerli sürdürülüyor.

Oysa Ermeniler topraklarında yaşayıp işinde gücünde olsalardı, ticaret, tarım ve endüstride ileri olan bu halk, Anadolu halklarına ışık tutacak onları aydınlatabilecekti. Gözü dönmüş Türk İslam sentezciler bunu göremezdi. Üstelik Türkiye; faşist, ırkçı Türk-İslam sentezini Kemalizm ile bütünleştirirken, dünyaya entegre olma olanağını da kaybediyor. 90 yıl önce Anadolu ve Mezopotamyadan Ermeni insanının çığlıkları yükseldi. En azından insan olan bu çığlığa saygılı olur. İzmir’de yaşayan Ermeni doktor, İstanbul’da sarraf, Bursa’da tüccar, Afyon’da manifaturacı, hatta Türk ordusunda subay, sanatçı, kültür insanı, dünyayı Türklerden daha iyi algılayan bu insanlar Ermeni oldukları için katledildiler. Bir buçuk milyon çığlık, rahatsız etmez mi sizi? O halde ne yaptınız?

Kaynak: www.haydar-isik.com

Hiç yorum yok: