2 Ekim 2011 Pazar

Dünyanın En Düzeysiz Taşeronu Erdoğan

Türk devlet yetkilileri ikide bir bizi başka ülkelerin hizmetinde bir örgüt olarak göstermeye gayret ediyorlar. Başka devletlerin hizmetinde olan bir örgüt olduğumuzu iddia ediyorlar. Ve bu iddialarını adeta bir amentü haline getirerek tekrardan da öteye herkesi kabul etmeye zorluyorla Şili’de 1970’li yıllarda ABD şirketlerinin ve ABD’nin eliyle geliştirilen dünyanın en kirli kara propagandasıyla “yirmi yalan bir doğru eder” teorisiyle de Şili halkının gönlünde yerini almış olan Salvatore Allende’yi götürmesini bildiler. 

Bugün Kürdistan’da Şili’de uygulanan bu inanılmaz ölçüde kirli ve ahlaksız kara propagandanın çok üstünde yalanlarla bir özel savaş yürütülüyor. Öyle ki artık “yirmi yalan bir doğru eder”in çok ötesinde adeta “bin yalan bir doğru edecekse bin yalan söylenmelidir” felsefesiyle bir yalan propagandası yürürlüktedir. 

Öyle ki dünyanın neresinde kirleri açığa çıkmış bir güç varsa ilk elden ilişkisini hemen bizimle yani PKK ile kurmak bir çirkin kültür haline gelmiştir. Yine Kürdistan’da gerillamızın yaptığı her etkili eylem mutlaka bir devlete bağlanarak bizlerin ne kadar başkalarının güdümünde olduğumuz iddia edilmektedir. Ve bu iddialar o kadar çok sık yapılıyor ki adeta inanmayan biri çıkarsa neredeyse dinsizlikle yani kâfirlikle suçlanıyor. 

PKK’nin başkalarının bir enstrümenti olduğu iddiası PKK’yi karalamak için ilk günden beri kullanılan bir yalandır. Özelde de TC devleti kiminle ihtilaflıysa PKK o süreçte o güçlerin kullandığı bir güç oluveriyor. 

Dediğimiz gibi bin kere üst üste tekrarlanması, sıralanması, dile getirilmesi mutlaka birilerinin kafasında bir karışıklığa yol açacak bir etkide bulunmak için yapılıyor. Hedef söyledikleri yalanı birilerine inandırmak ve gerçekten ortamı muğlâk kılmak içindir. 

Örneğin son yıllarda özelde de son zamanlarda en çok kullanılan iddia PKK’nin ne kadar bir taşeron örgüt olduğudur. Taşeronluk biliniyor: birileri adına işleri kiralayarak yapma anlamına geliyor. 

En son moda olan taşeronluk iddiası ise PKK’nin İsrail’e taşeronluk yaptığıdır. Daha önce moda olan taşeronluk iddiası ise ABD’ye ilişkin olandı. 

Şimdi çok uzatmadan bir iki soru soralım, ABD ile başlayalım:
Bugün dünyada ABD ile en ileri düzeyde ilişki içerisinde olan güç kimdir? 

Bugün ABD’de en ileri düzeyde istihbarat paylaşımı yapan ya da alan güç kimdir? 

Bugün ABD’den en ileri öldürücü teknikleri alan güç kimdir? 


Bugün ABD’nin Ortadoğu’da ki en ileri düzeydeki ajan gücü kimdir? 

Bugün ABD’nin Ortadoğu’yu kontrol etmek için yerleştirdiği radar sistemini kimin eliyle yerleştirmiş? 

Bugün Ortadoğu’da ABD’nin sopası olarak kullanılan en etkili gücü kimdir? 

Ya da bugün ABD’nin Libya’ya karşı, Suriye’ye karşı günlük olarak bilgi paylaşımının da ötesinde talimat alan gücü kimdir? 

Tüm bu sorulara ve daha fazlasına verilecek tek bir cevap vardır: Türkiye ve Erdoğan. 

Peki, bir soru da biz soralım: o zaman kim kinin taşeronudur. Kim birilerinin kullandığı azılı vurucu gücüdür. Kim gerçekten birilerinin hizmetindedir. Bunlar ABD’ye ilişkin olanlardır. 

Devam edelim:
Ortadoğu ve dünyada İsrail devletiyle en ileri düzeyde stratejik ilişki kuran devleti hangi devlettir?
İsrail devletinde en çok silah satın alan devleti hangi devlettir? 

İsrail devletiyle en ileri düzeyde istihbarat paylaşımı yapan hangi devlettir? 

İsrail devletinin Ortadoğu halklarına karşı kullanılan en etkili devleti hangi devlettir? 

İsrail cumhurbaşkanı hangi devletinin parlamentosunda en ileri düzeyde karşılanmıştır? 

Böyle soruları sormaya devam edebiliriz. Ve bu soruların hepsine verilecek tek cevap vardır: Türkiye, 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Akepe. 

Durum bu kadar açıkken bin tane yalan söyleyerek bizleri karalamanın hiçbir anlamı yoktur. Ortadoğulu halklarda: “yamuk otur ancak doğru konuş” diye bir söz vardır. Ne var ki Akepe ve ona yakın duran yazarçizerler hem yamuk oturuyorlar hem de doğru konuşmuyorlar. 

Bugünkü dünyada kimin ne kadar kimin taşeronu olduğu herkesin gözlerinin önünde cereyan ederken bin dereden yalanlar üreterek bizi karalamaya çalışmak sadece ve sadece ahlaki olarak dibe vuran bir politikadır. Dünya tarihinde dibe vurmuş ahlaki durumlar, duruşların ise nasıl sonuçlandığını ise tarihi inceleyen herkes ama herkes bilmektedir.

Kasım Engin

Hiç yorum yok: