11 Ekim 2011 Salı

Cevat Öneş: Silahlar Birlikte Bırakılmalı

10 Ekim 2011 Pazartesi 13:34
Eski MİT Müsterşar Yardımcısı Cevat Öneş, “Ben operasyon yapmayacağım, Kandil’e gitmeyeceğim” demenin devleti küçültmeyeceğini belirterek devlet ve PKK’nin birlikte silah bırakması gerektiğini söyledi.
Vatan gazetesine mülakat veren Cevat Öneş, PKK ile devlet arasında “Oslo görüşmeleri” olarak ifade edilen diyalogu değerlendirirken, “Oslo"daki son buluşmanın içeriğine baktığım zaman şunu görüyorum; bir diyalog ortamı gelişmiş. Ama karşılıklı bir güven yaratma çalışması var. Ve anlaşılıyor ki devlet heyeti karşı tarafın neyi talep ettiğini doğru şekilde anlamaya çalışıyor ve bir de ateşkes meselesine önem veriyor, ki doğrusu da o... Burada bu görüşmeler neticesinde Öcalan tarafından üç protokol hazırladığını, ancak bu protokollere siyasi iktidardan henüz bir cevap gelmediğini öğreniyoruz. Murat Karayılan da, Ahmet Altan"a hitaben yazdığı ve Taraf"ta yayımlanan mektubunda bu protokollere cevap verilmemesi konusunu öncelikli bir mesele olarak kaydediyor” diye belirtiyor.

KARŞILIKLI GÜVEN SORUNU VAR
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karyılan"ın Taraf gazetesine yayınlanan mektubunun sorulması üzerine Öneş şöyle konuşuyor: “Ben de oraya gelecektim... Karayılan, o mektupta "Bütün bu sürece bakıldığında AKP"den ve devletten yana bir çözüm zihniyeti sergilenmedi. Özerklik, anadil hakkı ve Önder Apo"nun serbest bırakılması gibi temel istekler bir yana bize yumuşak bir mesaj bile verilmedi” diyor ve şu noktaya geliyor: “Tarihin her döneminde, Kürt halkının devletler tarafından kandırılıp oyuna getirilmesi adeta bir kader haline gelmiştir. Öyle ki benim küçük yaşlarda köyün yaşlılarından duyduğum "Devlet eşek de olsa, binme" sözü çok ilginçtir. Yine bizden önceki son Kürt direnişi olan Dersim direnişinin lideri Seyit Rıza"nın, "Sizin hilelerinizle baş edemedim bu bana ders olsun, ben de sizin önünüzde diz çökmedim o da size dert olsun!" sözünü de hiç unutmayız” diyor.

Evet... Hâlâ karşılıklı bir güven sorunu var. Dikkat ederseniz, Karayılan gibi Kürt siyasi hareketinde PKK"nın en tepesindeki şahıs bugün meseleleri yorumlarken hâlâ Seyit Rıza dönemindeki halk deyimini kullanıyor. Bu bize Kürt halkındaki bu güvensizliğin boyutunu ve nereye dayandığını gösteriyor. O bakımdan daha önce de hep vurguladığım gibi içinde bulunduğumuz şartlarda güven yaratıcı önlemler çok önem kazanıyor. Tabii ki böylesine adımlar karşısında PKK"nın da devlete karşı güven yaratıcı adımlar atması öncelikli bir mesele. Tabii ki bu adımlar içinde ateşkesin sürekliliğe sahip şekilde yeniden başlatılması meselesi bizim öncelikli konularımız arasında. Bu yüzden de Oslo görüşmeleri çok önemli...”

Öneş, “Murat Karayılan"ın Ahmet Altan Bey"e yazdığı mektubun eleştirilebilecek birçok yönü var ama orada ben Karayılan"ın çözüm arayışını, barış isteğini gördüm, bu çok önemli ve beni çok mutlu etti. O mektubu ben Ahmet Altan Bey"e yazılan özel bir mektup olarak almıyorum. Türkiye"ye, Türkiye siyasetine, iktidara yazılmış bir mektup o... Ve o mektubu, bir silahlı hareketin kendimize yönelik eleştirel boyutları içinde değil de, bir barış iradesinin oluşması isteğini dikkate alarak okursak, tabii ki onların marjinal taleplerine de kenetlenmeden, böylesine bir barış ortamının oluşabileceğinin emarelerini verdiğini görürüz Karayılan"ın...” ifadelerini kullanıyor.

EZBER BOZUCU ADIMLAR ATILMALI
Ezber bozucu adımların atılması gerektiğini söyleyen Öneş bunları şöyle sıralıyor: Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Seçim Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gibi sorunlu olan ve bugün tüm siyasi partilerin üzerinde birleştikleri değiştirilmesi gereken kanunlar üzerinde çok süratli bir çalışma yapılarak, seçim barajının düşürülmesi, tutuklu milletvekillerinin serbest kalması, hatta ifade hürriyeti çerçevesi içinde kalan hususları terör örgütü kapsamına sokan yanlış uygulamaları ortadan kaldırmak gibi kanun tekliflerini Meclis"e getirip bunların çıkarılması…

SİLAHLAR BİRLİKTE BIRAKILMALI
Bunların da anayasa değişikliğini hiç beklemeden yapmak gerektiğini kaydeden Öneş, “Acil olan, Türkiye"nin demokratik taleplerine cevap verecek adımları atınca Türkiye iklimi çok değişir. Bunlar PKK"nın hiçbir talebiyle bağlantılı hususlar değil. Ama PKK"nın hak taleplerini etkileyen, ateşkese süratle geçilmesini sağlayan hususlar” diye belirtiyor.

“O zaman silahların bırakılması konusunda da ilk adımı yine Başbakan mı atmalı?” sorusuna Öneş şöyle yanıt veriyor: “Artık kim olursa... Ama “Önce PKK önkoşulsuz silah bıraksın” değil. Bu onurdan, gururdan, devlet şöyle adım atar, böyle atmaz gibi önyargılarımızdan kurtulup bir tek çocuğumuzun dahi ölmemesi için atılacak her adımı önce kim atarsa atsın. Ama siyasi iktidarın önceliği burada çok önemli. Çünkü güç onun elinde... Bence silahlar birlikte bırakılmalı.”

"Devlet silah bırakır mı?" diyenlere de Öneş şu yanıtı veriyor: “Devlet çok güçlü, PKK ile devleti mukayese edemezsin. Ama bir realiteyle de karşı karşıyayız, böylesine bir süreci artık yaşamak istemiyoruz. “Ben operasyon yapmayacağım, Kandil"e gitmeyeceğim” demek devleti asla küçültmez... Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin gücüyle, imkanlarıyla zaten bir örgütü hiçbir zaman yan yana koyamazsınız. Ama o örgüt içindekilere de kazanılması gereken vatandaşım diyerek bakmamız gerekiyor.”

Hiç yorum yok: