14 Eylül 2011 Çarşamba

Toplumsal Ahlak AKP Zamanında Dibe Vurmuştur

HÜSEYİN ALİ


Kürtlerin özgürlük ve demokrasi mücadelesine karşı dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen düzeyde bir özel ve psikolojik savaş yürütülmektedir. Türk devleti bu nedenle bir özel savaş devleti haline gelmiştir. Kürt sorunu çözülmediği müddetçe bu özel savaş devleti karakterini sürdürecektir. Kürt sorunu çözüldüğünde demokratikleşerek bu özel savaş karakterini bırakacaktır.
En son Bengi Yıldız’ın Bodrum’da bir kadınla görüntülenmesinin nasıl kullanıldığını gördük. Kuşkusuz siyasetle uğraşanlar yaşamlarında her şeye dikkat edeceklerdir. Eğer bir ideoloji ve siyaseti savunuyorlarsa, onun rol modeli olma ahlaki sorumluluğuyla yükümlüdürler. Özellikle psikolojik savaş altında olan Kürt siyasetçilerinin bu sorumluluklarını daha fazla bir titizlikle yerine getirmeleri gerekmektedir. 

Türk basını her şeyi Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı kullanmakta yarışmaktadır. Zaten istihbarat örgütleri bu konuda malzeme bulmak için özel bir çaba göstermektedir. Bunu psikolojik savaşın bir parçası olarak görmek ve şaşırmamak gerekir. Aksine bunları öngörmemek aptallık olur.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kürt toplumunda yeni bir ahlak yaratmaya çalıştığı bilinmektedir. Özellikle erkek egemenlikli ahlak yerine cinsiyet özgürlükçü yeni bir ahlakı esas almaktadır. Kadına saygının esas olduğu, kadına kutsallık düzeyinde değer verildiği bir ahlakı esas almaktadır. Demokratik ve özgür yaşamın böyle bir ahlakla mümkün olacağına inanmaktadır. Bunun için de en başta kadını cinsel obje ve meta gören anlayışların toplumdan sökülüp atılması gerekmektedir.

Kadın, hiçbir dönemde olmadığı kadar kapitalist modernite çağında düşürülmüştür. Kadın bugün tam anlamıyla cinsel bir obje ve meta haline getirilmiştir. Kapitalist modernite çağında kadın metaların kraliçesidir. Erkeklik, cinsellik kışkırtılarak kadın cinselliğine yönelik talep arttırılmakta, bu temelde kadını ve kadın cinselliğini pazarlama bir sektör haline getirilmektedir. Aslında kadının bu düşürülmüşlüğü üzerinden toplum düşürülüp teslim alınmıştır. Toplumun kapitalist modernitenin uysal köleleri haline getirilmesinde kadın üzerindeki bu politikaların belirleyici rolü vardır.

Kapitalizmin toplumsallığı dağıtması ve bireyciliği kışkırtması en başta da kadına yönelik bir saldırıdır. Toplumsallık dağıtıldıkça kadının toplumdaki yeri de bitirilmektedir. Kadın ilk toplumsallığı yaratan cins olduğu gibi toplumsallıkla güçlendiği kanıtlanmıştır. Kadının kapitalist toplumda bu kadar düşürülmesinin toplumsallığın dağıtılması ile bağı vardır. Kadın düşürüldükçe toplumsallık çözülmektedir. Kapitalist sistemin de kanserli hücre gibi toplumu bitirdikçe, dağıttıkça kendini var ettiği bilinmektedir. Tüketim toplumu, toplumsallık dağıtılıp bireycilik şahlandırıldıkça derinleşmekte ve topluma hakim olmaktadır. Bugün tüketim toplumunun insanlığı esir alması toplumsallığın dağıtılıp bireyciliğin temel değer haline getirilmesiyle sağlanmıştır. 

Ahlaksızlığın toplumun her alanında gelişmesi, kadının düşürülmesi, kadının bir cinsel obje olarak görülmesinin normal hale gelmesi tamamen kapitalist modernitenin eseridir. Toplumsallık dağıtılıp kapitalizm geliştikçe ahlaksızlık ve düşkünlük de gelişecektir. Bu nedenle kapitalist moderniteye ve onun yaşamına karşı çıkmadan hiç kimsenin yaygınlaşan ahlaksızlık ve düşkünlükten yakınmaya hakkı yoktur. Kadının cinsel meta haline getirilmesine, düşürülmesine, dolayısıyla bir bütün olarak toplumun düşürülmesine karşı çıkılmak isteniyorsa, kapitalist modernite ve onun yaşamına karşı çıkmak şarttır. Kapitalist modernitenin ulus-devlet, endüstriyalizm ve bireyi kutsayan toplumsal anlayışı esas alınacak, ama ahlaksızlık ve düşkünlükten şikayet edilecek! “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” derler.

Türkiye’de kapitalist modernitenin hakim hale getirilmek istenmesi ve bireyciliğin bu düzeyde hortlatılması Turgut Özal ve yüzüne Müslümanlık maskesi takmış Tayyip Erdoğan zamanında yaşanmıştır. Hiçbir dönemde Tayyip Erdoğan döneminde olduğu kadar kapitalist modernite değerleri gelişme göstermemiştir. Öyle ki yeşil sermaye denilen kesimler sömürülerini derinleştirmek için kapitalist modernitenin toplumu dağıtmasının öncüleri olmuşlardır. Tüketim toplumunun bu kadar yaygınlaşması toplumsallığın ne kadar dağıtıldığını göstermektedir.

Türkiye’de erkek cinselliğinin kışkırtılması ve kadının metalaştırılması AKP Hükümeti zamanında tavan yapmıştır. Türkiye; Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’nun fuhuş merkezi haline getirilmiştir. İran’dan ve Arap ülkelerinden fuhuş için Türkiye’ye gelinmektedir. Türkiye’de fuhuş turizmi de önemli bir ekonomik sektör haline gelmiştir.

AKP Hükümeti 12 Eylül’ün örgütleri dağıtıp toplumu güçsüzleştirme politikasına devam etmiştir. AKP açısından iyi toplum, örgütsüz ve uysal toplumdur. Örgütsüz ve uysal toplum aynı zamanda güçsüz toplum, güçsüz bireydir. Güçsüz toplum ve güçsüz birey içinde en güçsüz kalan da kadındır. Güçsüz kadın da rahatlıkla fuhuş sektörünün metası haline getirilmektedir.

AKP Türkiye’de toplumsallığı dağıtarak ahlakı da dağıtmıştır. Çünkü ahlak toplumsaldır. Birey ahlakı da toplum ve toplumsal ahlak içinde bir değer ifade etmektedir.

AKP Kürdistan’da ise sadece kapitalizmi yaygınlaştırıp toplumsallığı dağıtarak değil, istihbarat örgütleriyle de bilinçli olarak kadını düşürmektedir. Toplum kırımı kadını düşürmekten başlatmakta, böylece Kürt toplumunu güçsüz düşürmek istemektedir. Kürt toplumu güçsüzleşirse siyasi sömürgecilik ve kültürel soykırımı daha rahat uygulanacaktır.  Bu açıdan Siirt valisinin “terörist olmalarındansa fahişe olsunlar daha iyidir” demesinin altında bu zihniyet yatmaktadır. Kürt gençleri eroinci, tinerci, hırsız, birilerinin tetikçisi, hizmetçisi ve fahişe olsun ki toplum çöksün. Bu nedenle Kürt gençlerinin gayri meşru işe girmesine göz yummakta, hatta bizzat örgütleyip teşvik etmektedirler. Gençleri bu hale gelen toplumun mücadele gücü de kalmaz.  Kürdistan’da yatılı bölge okullarına alınan Kürt gençleri üstünde kirli bir politika uygulanmaktadır. Basına yansıyan tecavüz vakaları sadece açığa çıkanlardır. Yatılı bölge okullarında erkek ve kızlar üzerinde ayrı ayrı düşürme politikası izlenmektedir. Gerilla komutanları yakında yatılı bölge okullarında Kürt çocukları ve gençleri üzerinde nasıl bir kirli politika yürütüldüğünü ortaya koyacaklarını beyan etmişlerdi.  Kürdistan’daki tüm kirli ve psikolojik savaş içinde Fethulllahçıların olduğu netleşmiştir. Bizzat Fethullahçılar Kürdistan’da özel ve kirli savaş karargahı kurmuşlardır. Kürt toplumunu çürütmek, gençlerin serhildana katılmasını ve gerillaya yönelmesini engellemek için özel birimler kurmuşlardır. Fethullahçıların bu özel savaş merkezi polis ve MİT içindeki uzantılarıyla birlikte Kürt kızlarını fahişeliğe, erkeklerini de uyuşturucu batağına sürüklemektedirler.   

Kürdistan’da ve Türkiye’de kapitalist modernite değerlerini geliştiren ve bu temelde toplumsallığı, dolayısıyla toplumsal ahlakı dağıtarak ahlaksızlığı yaygınlaştıranlar Bengi Yıldız görüntüleri üzerinden BDP ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni yıpratmaya çalışmaktadırlar. Türkiye’de ve Kürdistan’da gerçekleştirilen sosyal ve kültürel soykırım dikkate alındığında kimin nasıl ikiyüzlü olduğu görülecektir.  Bunlar utanmadan İmralı’da esaret altında olan PKK Önderliğine karşı da kirli bir psikolojik savaş yürütmektedirler. Kürt kadın hareketinin belirttiği gibi bu Önderliğin de Kürt Özgürlük Hareketi’nin de kadın ve toplumsal ahlak anlayışı su kadar berraktır. Yalnız Kürtler ve Ortadoğu halkları için değil, tüm insanlık ve dünya kadınları için örnek bir özgürlük ve toplumsal ahlaka sahiptir. 

Güneş balçıkla sıvanamaz!

Hiç yorum yok: