22 Eylül 2011 Perşembe

Obama-Erdoğan Görüşmesinde Ne Oldu?

Nuri FIRAT
Erdoğan-Obama görüşmesi gerçekleşti. Her şeyden önce görüşmenin şu sonuçlarının kesin olduğunu söylemek mümkün:

1 - “Terörle mücadele ortaklığı” söylemi üzerinden Kürt sorununun çözümsüzlüğüne yönelik kararlılık tekrarlandı.


2 - Ortadoğu ve iki ülkenin yaşadığı sistemik sorunlar nedeniyle her konuda mutabakat sağlanmasa da, Kürt sorunu yine diğer bütün krizlerin ötelenmesi ve kamuoyu ilgisinin bastırılması açısından kurban seçildi.


3 - “Medyatik operasyon” ve “kamu diplomasisi” konularında görüşmede belli bir sonuç açığa çıktı. İki liderin de Ankara ve Siirt olayları, yani Kürt sorunu gibi iki ülkenin de kolayca ortaklaşacağı konu üzerinden mesajlar vermesi, gerçekte olmasa bile en azından kamuoyunda görüşmenin her yönden olumlu gittiği havasının yaratılmasında etkili oldu.


Bu üç konuda kesin ortak sonuçlar açığa çıktığını söylemekle birlikte, diğer konu başlıklarına ana hatlarıyla bakıldığında ise esas daha rahat görülebilir.


Suriye ortaklığı


Türkiye ile ABD arasındaki ortaklık, Libya, Mısır, Tunus gibi ülkelerde olduğu gibi Suriye konusunda da bir kez daha teyit edildi. Nitekim Türkiye’nin yaptırım uygulaması konusunda karara varıldığı açıklandı. ABD, bir tarafta İran’ı iyice izole etmek ve gücünü kırmak diğer yandan da Ortadoğu’daki değişimi istediği rotaya sokmak için Suriye’de Esad rejimini istemiyor. Mevcut halde değişimin kaçınılmaz olduğu Suriye’de ABD istediği çizgiyi tutturmaya çalışırken, Türkiye’nin Suriye konusunda hiçbir koşulda kayıtsız kalamayacağını da bilmek lazım. Çünkü PKK’nin etkili olduğu ciddi bir Kürt potansiyeli söz konusu ve Türkiye bundan kaygılı. Bu nedenle ABD Türkiye’ye, Türkiye de ABD’ye muhtaç ve haliyle ortaklaşmaları kolay oluyor. Ama işin trajedisi (yaptırım kararlarından anlıyoruz ki) sopacı rolü Türkiye’ye verilmiş durumda.


İran’ı karşıya almak


Türkiye, Suriye konusundaki kararlar dolayısıyla Ortadoğu’da ihtiyaç duyduğu bir müttefiki karşısına almış gibi oluyor. Bu müttefiki Kürt sorununda son yıllarda ortak hareket etmeye çalıştığı ve hatta gündemde olan kara harekatında işbirliğine gidileceği konuşulan İran’dı. Ancak Suriye’yi karşıya almak, İran’la neredeyse kopmak anlamına gelir. (Bu arada Suriye Libya değil ve Türkiye’nin Kürt sorunu nedeniyle bir tür “iç meselesi”dir.) Bir diğer gelişme ise füze radarı sistemi. Bu sistem İran’a karşı ve başta İsrail olmak üzere İran kaşıtı NATO bloğunun güvenliği içindir. Bu nedenle İran’la ilişkilerin gergin olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.


İsrail-Filistin konusu


İsrail’le gerilim konusunda Türkiye istediğini elde edemedi. Çünkü seçim yılına girmiş bir Obama, hiçbir şekilde İsrail’i Türkiye’ye feda etmez. Türkiye ise, yaşadığı birçok dış ve iç kriz içinde esasında bu soruna bir çözüm bulunmasını istiyor. Bu yüzden ABD’deki görüşmeyi önemsedi. Neredeyse “Bir özür dilesin de bitsin şu lanet şey” bıkkınlığı içinde olduğunu söylemek abartı olmaz. Ancak bu olmayacak gibi. Dolayısıyla Filistin kartını ortaya koyan Türkiye’ye karşı İsrail’in kozları daha güçlü oldu. BM’de Filistin’e onay çıkartmadı, zaten beklenmiyordu. Kaldı ki, Filistin Lideri Mahmud Abbas ABD’ye rağmen hareket etmez. Böylece Erdoğan’ın bütün “çabaları” medyatik bir şovdan öteye gidememiş oldu. Üstelik Filistin intifadasının eli kullağındayken ve İsrail yeni katliamlara hazırlanırken, Türkiye nasıl bir tavır sergileyecek, merak konusu. Mesele sanıldığı gibi “medyatik şovlarla” kullanılacak kadar basit değil.


Kıbrıs’ta sondaj


Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’de petrol aramaya başlaması büyük bir kriz gibi görünüyor. Ancak bunu İsrail ve ABD’den, hatta AB’den bağımsız ele almamak lazım. Dolayısıyla İsrail krizinden sonra böyle bir durumun ortaya çıkması dikkat çekerken, Türkiye’nin ABD’deki görüşmelerde ciddi bir sonuç elde ettiği söylenemez.


Tavizler veriliyor


Bütün bu konu başlıklarına bakıldığında Erdoğan-Obama görüşmesinde şu sonuca varmak mümkün: Birincisi Kürt sorunu eksende duruyor ve ikincisi bunun için tavizler veriliyor.


Suriye konusunda anlaşma oldu. Çünkü buradaki Kürt sorunu nedeniyle Türkiye ABD’ye muhtaç ve yaptırım kararını uygulamayı, dolayısıyla İran’ı karşıya almayı ve Suriye’ye dönük olası bir askeri saldırının cephesi olmayı kabul ediyor. Kürt sorunu nedeniyle Suriye konusunda sergilenen muhtaç ve tavizkar tutum, içteki meseleyi de derinleştirecek ve zararı daha büyük olacak gibi görünüyor.


İnsansız hava aracı Predator’ların alımı konusunda ABD ile Türkiye arasında bir mutabakat görünmüyor. Obama sadece “Olur” demiş. Ötesini de söyleyemez. Çünkü ABD Kongresi’nin karar alması lazım. Bunun için de kapı yine Kongre’de lobisi güçlü olan İsrail’e çıkıyor. Eskiden Türkiye, Kongre kararları nedeniyle alamadığı bir ağır silahı İsrail üzerinden alıyordu. Yani ABD İsrail’e satıyordu, İsrail de Türkiye’ye. Bu yol da kapalı gibi. Ancak Türkiye, Predator’ları almak için büyük bir taviz vermişti ve anlaşılan o ki, zararlı çıktı. Neydi bu taviz? Malatya Kürecik’e füze radar sisteminin kurulmasıydı. Kürt sorununu bastırmak için, İran’ı karşıya alacak ve daha büyük krizlere davetiye çıkaracak, halkın sağlığını tehlikeye atacak, ülkeyi yeni tehditlerin hedefi haline getirecek kadar ABD’ye taviz veriliyor ve eli boş dönülüyor. Predator hesabı mevcut haliyle böyle görünüyor.


Kara harekatı


Anlaşılıyor ki, Türkiye tavizkar politikasına rağmen istediği sonuçları elde edemedi. Sadece Kürt sorunu kurbanlık seçildi. Bütün krizler AKP hükümetini hem içte hem de Ortadoğu’da büyük sıkıntılarla başbaşa getirecek gibi görünüyor. İşte bütün bu gerçeklerin üstünü örtmek amacıyla Türkiye’nin dayattığı kara harekatını önümüzdeki günlerde görmemiz mümkün. ABD “Olur” vermişe benziyor. Böylece hem Türkiye’nin gönlünü rahat tutmuş olacak hem Türkiye’nin çekildiği bataklık kamuoyundan gizlenmiş olacak hem de Türkiye daha zor bir duruma getirilerek muhtaçlık pozisyonu sürdürülmüş olacak. (Kara harekatı Kürt sorunu nedeniyle ayrıca Türkiye için felaketin büyümesi demektir.)


Sonuç itibarıyla söylenecek şey şudur: ABD istediğini elde etti, Türkiye ise daha büyük krizlere gebe halde görüşmeden ayrıldı.


Hiç yorum yok: