18 Eylül 2011 Pazar

Kemal Burkay'ı Geri Gönderecekler!

Kemal Burkay'a bakınca her şeylerin siyah-beyaz olduğu 60'lı yıllar, 70'li yıllar, 80'li yıllar geliyor aklıma.

Yasaklı bir ülke, yağmalanan Kürt dili ve kültürü, yıkılmış bütün umutlar...

Kürt adını anmak bile hayal...

*    *    *

Büyük umutlarla Kemal Burkay'ı Türkiye'ye çağırdılar, büyük şovlar yaptılar...

"Biz özgürlükçüyüz, öncekilere benzemeyiz." iddiasını demoklesin kılıcı gibi başımızın üzerinde tehdit olarak tuttular.

"Yahu sizin onlardan ne farkınız var; kandan medet umuyorsunuz, onlar askerle geliyordu, siz polisle geliyorsunuz üzerimize. Onlar kabaca yok etmeye çabalıyordu, siz profesyonelce... Ne değişti ki?" demenin suçu affedilemezdi!

Son üç yılda taş atan küçücük çocuklara astronomik cezalar verdiler, Kürt direnişinin kentlerde canlanması ihtimalinden çok korktular, bunu engellemek için ne lâzımsa...

*    *    *

Büyük umutlarla Burkay geldi, büyük şovlar yaptılar...

Hem Alevi hem de sosyalist olan bu aydının eline Kürtçe Kur'an meali verdiler.

Ne de olsa Kur'an "tek dil, tek vatan, tek Türk..." diyordu onlara göre...
 
"Elde Kur'an, hedef Turan!" diyen ülkücülerden farksızdılar... Kur'an'ın Turan'ı, Kızılelma'yı, bilumum kafirliği, ırkçılığa dayanan zulümleri çöpe atmak için yollandığını hiç düşünmediler...

Kürtçenin Türkçeyle eşit olması gerektiğini hiç düşünmediler.

Önce Türk, sonra Müslümandılar... Onları Kur'an adına bir uyaran da çıkmadı kendi kavimlerinden... Dinden söz eden yazarları, Firavun'u destekleyen din adamları, sihirbazlar, Haman'lar gibi kendilerini desteklediler...

Böyle bir vasata bağışlanmış figüranlar, açılıma kurbanlar gerekiyordu.

Kürtlerin birliğini sekteye uğratacak biri kim olabilirdi?

Önder Aytaç ve Emre Uslu gibi hiç de masum olmayan proje hademeleri PSK üzerinde düşündüler.

PSK canlandırılarak PKK zayıflatılabilir miydi?

Hımmmmmmmm...

*    *    *

Çünkü bir önceki plan tutmamıştı.

İçerideki Hizbullah gerillalarını serbest bırakıp bu süreçte PKK üzerine saldırmaya teşvik ettiler, Hizbullah bu oyuna gelmedi. Kürtlerin kendi içlerinde kavga etmelerine karşı çıktı. Bu yönde bildiri yayımladı.

Yeşil faşist, dini imanı yok Vakit Gazetesi'ne malzeme olacak şekilde Mustazaf-Der binalarına saldırttılar, komplolar yaptılar, Hizbullah bu oyuna gelmedi.

Kuzey Kürdistan'da muktedir olan Kürt hareketine alternatif oluşturmak, Kürt gücünü ikiye bölmek gerekiyordu.

Hizbullah planı tutmayınca kendi elleriyle serbest bıraktıkları Hizbullah üyesi Kürtleri tekrar içeriye almaya yeltendiler, elleriye koymuş gibi bulacaklarını, Hizbullah'ın "çantada keklik" olacağını düşünüyorlardı ama o da tutmadı. Hizbullah üyeleri Türk devletine teslim olacaklarına firarda kaçak yaşamayı tercih ettiler.

Gittikçe artan Kürt tazyikini durdurmak için başka bir yol bulmalıydı...

Ve yol bulundu...

Kemal Burkay ne güne duruyordu?

*    *    *

Kemal Burkay Türkiye'ye geldi ama oyuna gelmedi. Artık Türk devletinin yalanları dolanları o kadar aşikâre ki, düşünce sahibi olan hiçbir Kürt kanmıyor.

Saygıdeğer Burkay'ın PKK'ye alternatif olması için "barış ve kardeşlik" temelinde, "milli birlik ve beraberlik" yönünde "demokratik açılım" yapmasını beklediler ama şu ana kadar avuçlarını yalıyorlar. Saldırmak şöyle dursun, BDP'yi saygıyla selamlayan Burkay, özerklik isteğinin anormal karşılanmaması gerektiğini söyledi HAKPAR ziyaretinde. Bir adım daha ileri giderek "federasyon istemeliyiz" bile dedi. "En az KKTC Türkleri kadar hak sahibi olmalıyız!" dedi Burkay.

Yol görünüyor...

1921'de Ankara'da Said-i Kürdî'ye "Hocam biz seni meclise çağırdık ki... Ama sen geldin..." diyen M. Kemal gibi yapacaklar.

Buna Türk devleti derler.

Bu yaştan sonra Sn. Burkay'ı tekrar sürgüne yollayacaklar.

muslumdemirci@beroj.com

Hiç yorum yok: