10 Eylül 2011 Cumartesi

Barış mı Yoksa Hak İadesi mi?

Kürt ve Kürdistan sorunu konuşulduğunda ve çatışmalar olanca şiddetiyle devreye girdiğinde “barış” kavramı çok sık kullanılır... “Barış”, Kürt sorunun çözümünde ideal bir kavram değildir. Barış, eşite yakın iki güç arasındaki savaş veya gerilimlerin giderilmesinde gündeme alınması gereken bir kavramdır. Biri ötekisinin tarlasından iki metre içe girmiş ve kavga çıkmıştır. Birileri aracı olabilir ve bu iki mertelik toprak sorunu tatlıya bağlanır.

Almanya ile Fransa bir çok kez savaşmış ve barışmışlardır. Kan davaları da barışla sonlandırılabilir. Kürtlerle Türkler eşit koşullarda değiller. Eşite yakın da değiller. Kürtlerin durumunu şu örnek belki daha isabetli anlatır: Yetim bir çocuğa babasından bir altın kalmıştır. Yetişkin zalim bir adam, parmaklarını kırarak çocuğun elindeki altını gasp eder. Çocuk o gün bugündür altınını gasp eden yetişkinin her gördüğünde yüzünü gözünü tırmalamakta ve camını çerçevesini indirmektedir. Bu sorunun bitmesi için tek koşul vardır: Zalim yetişkinin, parmaklarını kırarak elinden aldığı altını çocuğa geri vermesi... Bu olayın adı, barış değil, ancak hak iadesi olabilir.


Kırk yıl geçse, Türklerle Kürtler arasında barış antlaşması olmaz. Buna gerek yok. hak iadesi daha gerçekçidir. Güney Afrika’da olan da budur. Irkçı yönetim siyahların haklarını iade ettiği gün, Nelson Mandela Güney Afrika’nın devlet başkanı seçildi.


İktidar olanın dili her zaman yumuşaktır, bal akar. İktidarda olanlar, çok sıkıştıklarında kardeşlikten ve din birliğinden söz ederler. Halbuki iktidardakiler, sayamadıkları mal varlıklarını hiç de yoksul olan ırktaşlarıyla paylaşmıyorlar. O zaman nerede kaldı kardeşlik?

Kürt sorunu Türkiye’de iki şekilde çözülebilir: Ya ayrılarak ya da gaspedilmiş vatandaşlık hakları geri alınarak... İddia edilmelidir ki, savaş halindeki ülkelerden yenilene dayatılan yenilgi anlaşması Kürtlerin zaferinden daha fazla hak içerir. İkinci Dünya savaşında Japonya ve Almanya’ya yenilgi antlaşması imzalatıldı. Yenilgi anlaşmalarında Japon ve Alman uluslarını aşağılayacak tek uygulama yoktur.


Uluslararası hakemlerin karşısında Kürtler Türklerle bir yenilgi anlaşması imzalasın, emin olun Aysel Tuğluk’un açıkladığı “Demokratik özerklik” programında yer alan haklardan daha fazla bir içeriğe sahip olur Kürt hakkı.

Barış yerine hak iadesi savunulmalıdır. Sömürgeci Türk devleti Kürdistan’daki iktidarını Kürdistan halkına iade etmedikçe mücadele güçlenerek sürecektir.

Kalıcı bir barış ortamı ancak hak iadesi sağlandıktan sonra kurulabilir.  

Hiç yorum yok: