16 Eylül 2011 Cuma

AKP’nin Panzehiri

Teslim TÖRE
 
AKP, askeri vesayeti kaldırıp, onun yaratmış olduğu korporatif devlet yapısının üstüne kendi otoritesini koyuyor. Asker vesayeti ile birlikte, söz konusu sürecin yaratmış olduğu toplumsal doku ve dengeleri, kendi lehine, dilediği gibi değiştiriyor. Devleti, korporatif bir yapıda şekillendirme yöntemini derinleştiriyor. Bütün bu yanılsamaları halka “ileri demokrasi” diye yutturup, insanların beynini zehirleyerek uyuşturuyor. Buna karşın, Özgürlük Hareketi bunu deşifre ederek bir panzehir işlevi görüyor.

Emperyalizmden almış olduğu destekle, AKP bütün bunları yaparken, tek korktuğu ve kendisi için tehlike olarak gördüğü güç Kürt Özgürlük Hareketi’dir. İşte bu sebeple, geleceğinin garantisini Özgürlük Hareketi’nin imha edilmesinde görüyor. Ama onu dış vuruşlarla ve dış dinamizmin zoru ile yıkamayacağını da çok iyi biliyor. O nedenle de, içten vurgun vurmak istiyor. Bu amaçla AKP, devletinin ve yandaşlarının yapmak istediği en önemli şey, İmralı ile partisinin arasını açmaktı. Bu çabaları bilmem, bazı davranışların da buna prim sağladığını sanmam nedeni ile o konudaki endişelerimi dile getirmiştim. Geçiş dönemlerinin bütün örgütler için nazik süreçler olduğunu, yaşayarak da gördüğüm için, bir akıl tutulması yaşanabilir mi diye endişelenmiştim. Meğer böyle bir şey yokmuş.


Günümüzde AKP toplumu geriye çeken, gericileştiren bir işlevi yerine getirirken, Kürt Özgürlük Hareketi, toplumsal diriliğin ve toplumsal ilerleme dinamizminin temelini teşkil ediyor. Başka bir anlatımla, AKP toplumsal dirilik ve dinamizmi zehirlerken, Kürt Özgürlük Hareketi, bir panzehir işlevi görüp, onun öldürücü etkisini bertaraf ederek, toplumsal ilerleme sürecine hız katıyor. Bir devrim ve karşı devrim süreci birlikte yaşanıyor. Türkiye’de devrim ve karşı devrim süreci, altmışlı yıllarda başlamıştı. Devrim mücadelesi, güçlü bir karşı devrimi de yaratarak gelişti. Ancak 12 Eylül faşist askeri diktatörlüğü, devrimci mücadeleyi yenilgiye uğratarak, karşı devrimi zirveye taşıdı.


Geldiğimiz aşamada, Özgürlük Hareketi halktır, Türkiye halklarıdır. 12 Eylül faşizminin ezdiği, Türkiye devrimci mücadelesinin devamıdır, onun yeniden inkişafıdır. Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin bırakmış olduğu mirasın sahibidir, o nedenle Özgürlük Hareketi ilericiliktir, devrimciliktir. AKP’nin panzehiri, alternatifi ve onun mezar kazıcısıdır. Özgürlük Hareketi Türkiye’de budur. Evrensel boyutta ise, İtalya’da, Yunanistan’da, İspanya’da, Portekiz’de, İsrail’de, bütün Avrupa’da, ABD’de sokaklara çıkan, global kapitalizme karşı mücadele edenlerdir. Özgürlük Hareketi, ülkede, bölgede ve dünyada gelecektir; geleceğine denk olarak da güçlüdür, gençtir, dinamiktir, direngendir, dayanıklıdır, uzun nefeslidir, enerjiktir; çünkü o insanlığın geleceğinin sesi ve nefesidir.


Yanlış da yapabilir, büyük kayıp da verebilir, geçici yenilgi de alabilir ama yenilip, yok olmaz. Her şeyden önce o tarihi sürecini doldurmuş, onu var eden nedenler yok olmuş, toplumsal ilerleme sürecine katkı yapma yeteneğini kaybetmiş, taşımış olduğu insani değerleri heba etmiş dolayısıyla da, hayat ağacı kurumuş bir yapılanma değildir. O hâlâ yeşil bir hayat ağacıdır. Goethe, “Teori gridir, hayat ağacı her zaman yeşildir dostlarım” demişti. Özgürlük Hareketi de, hem teorik, hem pratik olarak, bütün işlevselliğini yerine getiren yemyeşil bir hayat ağacıdır. Ama AKP, Türkiye’nin hiçbir sorununu çözmemiş, tarihsel ve toplumsal hiçbir işlevini yerine getirmemiş, sadece geçmişi, çürümüşlüğü, tarihsel ve toplumsal sürecini doldurmuşluğu, kurumaya yüz tutmuş bir yapıyı temsil etmektedir.


Dünya, bölge ve Türkiye, konjonktürel olarak hızlı bir altüst olma süreci yaşıyor. Ve bütün bu süreç sistemin iç başkalaşımı olarak gelişiyor. O nedenle de sistem kendi içinde alternatif üretemiyor. Türkiye’de ve bölgede, sisteme karşı tek bir alternatif var; o da Kürt Özgürlük Hareketi’dir. O nedenle de bütün bu karşı devrim güçlerinin ortak amacı Özgürlük Hareketi’ni yok etmektir. Söz konusu amaçlarından dolayı, Özgürlük Hareketi’ni ortak düşman ilan ettiler. AKP yandaşı basın ve yandaş köşe yazarları, “ABD Ordusu Kandil’e yöneldi, İran Ordusu Kandil’e girdi, Barzani yönetimi, PKK’yi kuşattı, Türk savaş uçakları her gün Kandil’i bombalıyor, PKK’nin sonu geldi, asıl tartışılması gereken şey PKK sonrasındaki dönemdir” gibi hayaller görüyorlar. ABD’nin, İran’ın, Güney yönetiminin, PKK’yi yok edeceğine güvenerek, kendilerine ne kadar güvensiz olduklarını gösteriyorlar.


Mevcut durum karşısında, onur ve haysiyet sahibi olan, ben insanım diyen herkesin, çürümüş, kokuşmuş, insanlık düşmanı haline gelmiş ve Özgürlük Hareketi’ne karşı saldırıya geçmiş olan karşı-devrim koalisyonuna karşı, özgürlük mücadelesine destek vermesi gerekir. Desteğin sadece yerel ve yöresel değil evrensel boyuta çıkartılması zorunludur. Özgürlük Hareketi’ni, bölgesel boyuttan küresel boyuta taşımak lazım. Global boyutu büyütmenin bütün nesnel zeminleri oluşmuş durumda.


Nasıl ki emperyalizm, bütün uşakları ile birlikte, Özgürlük Hareketi’ne karşı, topyekün bir savaş başlatmış durumda ise, Blok da bütün demokrasi ve anti-global olan güçleri harekete geçirerek topyekün bir savunma gücü yaratmalı. Global kapitalizmin baskısına karşı ayağa kalkmış olan bütün güçlerle gereken bağları kurarak, bloğun desteğini küresel bir destek durumuna getirmelidir. Bu durumda, Özgürlük Hareketi sadece AKP’nin panzehiri olmakla kalmaz, global kapitalizmin de panzehiri düzlemine yükselecektir.

Hiç yorum yok: