Hayata Dönüş Operasyonu'nda Bayrampaşa Cezaevi'ne
yapılan müdahaleyi belgeleyen fotoğraflar dava dosyasına girdi.
Fotoğraflarda, koğuşta sadece yataklar ve eşyaların değil, demir ranzalar ve parmaklıkların bile yanmış olduğu görülüyor.
19-22 Aralık'ta Türkiye çapında 20 cezaevinde yapılan operasyonda
ikisi asker 32 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce tutuklu ve hükümlü
yaralandı. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonda da 12 tutuklu ve hükümlü
öldü, 55 kişi yaralandı. Kadınlar koğuşundaki beş kadın yanarak, biri
de gazdan zehirlenerek hayatını kaybetmişti.
Fotoğraflarda, koğuşta sadece yataklar ve eşyaların değil, demir ranzalar ve parmaklıkların bile yanmış olduğu görülüyor.
Çatıdaki delikler de, iddianamedeki "çatıların delinip içeriye gaz
bombası atıldığı" savıyla örtüşüyor. Müdahalenin ardından, beş kadının
yanarak, birinin de gazdan zehirlenerek hayatını kaybettiği koğuşta
yüzlerce gaz bombası bulunmuştu.
Operasyonun ertesi günü, 20 Aralık tarihli Hürriyet gazetesi "Devlet girdi" diye manşet atmıştı.
39 erin yargılandığı davası olaydan 10 yıl sonra Bakırköy 3. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde açılan Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonun "Tufan"
adı verilen ve 11 yıl sonra ortaya çıkan planında, müdahaleden sorumlu üst düzey komutanların adı da yer alıyordu.
"Yanıyoruz dedim"
Koğuştan yaralı olarak kurtulan Birsen Kars, verdiği ifadede olayı özetle şöyle anlatmıştı:
* Koğuşa sürekli ateş ediyorlardı, bir yandan da tavanı iş
makineleriyle delip içeri de gaz bombası attılar. Ciğerlerimiz, bütün iç
organlarımız parçalanıyor, nefesimiz tıkanıyor, hareket edemez hale
geliyorduk. Bu arada bize küfrediyor, hepimizi öldüreceklerini
söylüyorlardı.
* Bu arada daha önce attıkları birkaç çeşit bombadan daha farklı bir
bomba attılar. Bu bomba insana ölüyormuş hissi veriyor, bütün vücudumuz
parçalanıyormuş gibi oluyor ve bizi istem dışı hareket ettiriyordu.
Etkilerine bakılırsa bu sinir gazıydı. Havaya tekme atan, saçlarını
yolan, elleriyle oraya buraya anlamsızca çarpan arkadaşlarımız oldu.
* Bizi koğuştan çıkarmak gibi bir amaçları olsaydı, daha ilk saatte
koğuşa girip çıkarabilirlerdi, bizi öldürmeye niyetliydiler. Nitekim
birbirimize koğuştan çıkalım diye seslendiğimizde ve kapıya
yöneldiğimizde yaşananlar bunun ispatıdır.
* Tavan deliklerinin birinden demir bir kafes biçiminde bir şeyden
siyah bir gaz veriliyordu. Derken cızır cızır sesler duydum. Saçlarım
parça parça kopuyordu, "Yanıyoruz" dedim. Yüzüm, ellerim eriyordu.
Uzman çavuş doğruladı
Bayrampaşa Cezaevi'nde Uzman Jandarma Çavuş olarak görevli olan Altan Sabsız da Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 Temmuz'da verdiği ifadesinde,
Kars'ın anlattıklarını doğruladı. Sabsız, yanarak hayatını
kaybedenlerin iddia edildiği gibi kendisini yakmadığını, yangın çıkan
koğuştakilerin teslim olmak istemesine rağmen kapıların açılmadığını
söyledi.
Ayrıca,
"Mahiyetini bilmediği değişik gaz bombalarıyla müdahale edildiğini,
yanan koğuşta teslim olmak isteyenlerin dışarı çıkarılmadığını, yangına
müdahale edilmediğini, yanan tutukluların üzerine yanıcı madde sürülmüş
battaniye atıldığını" ifade etti.
"Bu şiddet gerekli miydi?"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), AİHM,
Bayrampaşa Cezaevi'nde yaşamını yitiren 12 kişiden 11'inin yakınlarının
ve 22 mağdurun başvurusunu, geçen yıl, iç hukuk yollarının tükenmesini
beklemeden kabul etmişti. AİHM'in dosyayla ilgili Türkiye'ye gönderdiği sorulardan biri, "Hayata Dönüş Operasyonu'nda bu kadar güç kullanmak gerekli miydi?" oldu. (AS)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder