İki gündür Türk devletinin resmi televizyon kanalı TRT Haber ve resmi
haber ajansı Anadolu Ajansı, İran devlet yetkili kaynaklarına dayalı
haber geçiyor. Haberde İran devletinin KCK Yürütme Konseyi Üyesi Murat
Karayılan’ın yakalandığı bilgisi veriliyor. Türkiye’deki özel haber
kanalları CNN Türk, NTV, Haber Türk, Samanyolu, Kanal 24 vb birçok kanal
bu gelişmeyi ikinci gün “sondakika, flaş haber” olarak duyuruyor.
Güvenlik “uzmanları”, eski devlet yetkilileri, Kürt meselesine hakim
“gazetecilerden” demeçler alıyor. O “uzmanlar ve gazeteciler” ise yorum
ve analizler yapıyorlar.
Türk medyasının bu tür yalan haberler yapmasına alışkınız. 2006’da sayın Murat Karayılan ile karargahındaki çalışma yerinde röportaj yapıyoruz. Fotoğraflarını çekmiştik. Hürriyet gazetesi o fotoğrafı alıp “Murat Karayılan İran’ın top atışlarında yaralandı” diye haber yapmıştı. O an Karayılan’ın yanındaydım. Güldü. Sonra görüntülü bir röportaj yapmıştım. İki kolunu da havaya kaldırmış ve Hürriyet gazetesine göstermişti!.. 2008 yılında da Zap sonrası Kürdistan dağlarındaydım. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt açıklıyordu. “Karayılan öldürüldü” diye. Yine o an Karayılan ile röportaj yapıyordum. Soruyu sordum Karayılan’a. Yine gülümsedi. Kürdistan’da yürütülen savaşta Türk devletinin kullandığı en basit yöntemdir yalan haberlerle sahte zaferler kazanmak...
Şimdi bu haberin servis edildiği zamana bakalım. Haber 13 Ağustos 2011 günü İran haber ajansına dayandırılarak yapıldı. İRNA Ajansı’nın Türkçe sitesine baktık böyle bir haber yoktu. KCK’ye yakın kaynaklar ve KCK üst düzey yetkilileri ile konuştuk. Haber kesinlikle yalan. Fırat Haber Ajansı ve Roj Tv’de bu açıklamalar yer aldı. Türk basını da yalan haberinden vazgeçmiş gibi göründü. Ancak TRT haber ve Anadolu Ajansı 14 Ağustos 2011 günü öğlen saatlerinde bu kez haberi İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı’na dayandırarak yalan haberi yineledi.
Bu haber üzerine NTV, CNN TÜRK, HABER TÜRK ve diğer kanallar özel yayına geçti. Son dakika haberi ile KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan yakalandı haberleri geçiyorlar. Yorumlar, analizler yapılıyor. Tam da o anda arkadaşımız Halit Ermiş’in Murat Karayılan ile yaptığı röportaj Roj Tv’ye ulaşıyor. Röportaj yeni. 15 Ağustos 1984’ün yıldönümü için yapılan özel röportaj. Yalan haberleri özel bir açıklama almaya gerek bırakmadan yalanlayan röportaj. Bu haber “son dakika olarak ROJ TV ve Fırat Haber Ajansı’nda yer alıyor. Türk medyası ise kıvırarak yalan haberini düzeltmek için önce tempoyu düşürüyor. Sonra utangaçça” MURAT KARAYILAN YAKALANDI” haberini Önce “MURAT KARAYILAN YAKALANDI İDDİASI” sonra da “MURAT KARAYILAN YAKALANIRSA” diye değiştiriyor. Sonra da daha da sessizleşip, ‘KARAYILAN BİLMECESİ’ne dönüşüyor.
İran devletinin yetkilileri özellikle de İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı “biz Murat Karayılan yakalandı demedik” diyor. Sonra Ankara’dan Dışişleri, İçişleri Bakanları “Böyle bir şey yok” diyor...
İlginç olan şu: Bu haberlerin internet, tv ve ajanslarda yer alması ile Türk medyasının televizyon ve gazete haber merkezlerinden gazeteciler bizi arıyor. “Böyle bir şey yok” diyoruz. Diyorlar ki “Biz de biliyoruz yalan olduğunu ama tepedekiler devam etmemizi istiyorlar.”
Şimdi gelelim bu haberin analizine. Birincisi Türkiye merkez medyasına “Neden yalan haber yapıyorlar?” sorusunu sormak bence anlamsız. Çünkü bunu hep yapıyorlar. Özellikle PKK haberleri konusunda on yıllardır bunu yapıyorlar. Mehmet Ali Birand ve daha birçok gazeteci bunun özeleştirisini yaptı. Ama yeni yetme gazeteciler var AKP’nin yağdancılığı ile yalan haberleri yapmaya devam ediyorlar. Bunda polislikten devşirilen köşe yazarlarının ve Cemaate bağlı gazetecilerin etkisi çok büyük. PKK ve Kürtler konusunda yalan haberler yapan Sabah, Zaman, Yeni Şafak, Bugün, Star ve Taraf bunların tipik örneği. Yani özel savaş medyası kabuk değiştirip AKP’lileşse de alışkanlıklarını devam ettirmektedir.
İkincisi; bu haber Türk MİT’ine yada ordusuna dayandırılmıyor. İran medyasını ve devlet yetkililerine dayandırılıyor. Burası ilginç. Bir İran yetkilisi açıklama yapıyor İran medyası bu habere yer vermiyor, ama Türk basını bunu flaş, son dakika vb olarak duyuruyor. Haberde mekan-yakınlık-uzaklık ilkesi bağlamında da düşünülse insana tuhaf geliyor. Dolayısıyla bu İran ile Türk devletinin ilişkilerinin nasıl da zeminsiz ve ilkesiz olduğunu gösteriyor. Böylesine önemli bir olayı iki taraf da 2 gün boyunca teyit edemiyorlar.
Üçüncüsü; haberin zamanlaması. 15 Ağustos 1984’de PKK’nin gerilla mücadelesine başlamasının yıl dönümü. Dikkate alınması gereken bir durum. Türk devleti 15 Ağustos’u basitleştirme ve gündemden düşürme peşinde. Gerilla 27. Yılında yol kontrolleri yapıyor. Çevreye ve insana zarar veren barajların sorumlularını tutukluyor. Askerleri esir alıyor. Eylemleri yayılıyor. Devletin ve medyanın sanal başarılara ihtiyacı var!... Tayyip Erdoğan bu yalan haberleri ve sansürü bizzat rica etmişti Türk medyasından. Tabii bu tür haberlerin gerillanın ve Kürt siyasal yapılarının yerlerini ve ilişkilerini tespit için de özellikle servis edebilecekleri olasılığını da düşünmek gerekiyor.
Dördüncüsü: Olmayan bir durum ve yalan bir haber üzerinden Türk medyasında boy gösteren analizci, uzman ve yorumcuların çetelesinin iyi tutulması gerekmektedir. İsimlerinin başında prof, dr, akademisyen, uzman, emekli paşa, MİT vb gibilerinin de ipliği bu iki günde ortaya çıkmış durumdadır.
Sonuç olarak bu yalan haberle psikolojik savaşın ve yalan haberlerin artık geçersiz bir noktaya geldiğini görmemiz açısından önemli olacaktır. Türk medyasının Kürtler ve PKK konuları başta olmak üzere temel konuları yalanla işlediğini artık herkes görmelidir. Türkiye kamuoyu savaşın gerçeğini görmek, Türk medyası ve AKP iktidarının da eski hükümetler gibi yalanla toplumu yöneteceğini bilmek durumundadır. Düşünün yaşanan çatışmalarda ölen ve esir alınan askerler hakkında hiç haber yok. Ama olmayan bir durumu saatlerce gündemde tutuluyor. Neden yaşanan gerçekler Türk medyasında yer bulmaz da olmayan bir durum gerniş yer alır? Bu sorunun yanıtı AKP’nin inşaa ettiği Yeni Türkiye’nin Medya modelinde gizlidir. AKP’nin Yeni Türkiye’sindeki medya böyle işleyecek. Yani yalanla. Yani Kürt karşıtlığı ile. Yani gerçekleri Türkiye kamuoyundan gizleyerek...
Türk medyasının bu tür yalan haberler yapmasına alışkınız. 2006’da sayın Murat Karayılan ile karargahındaki çalışma yerinde röportaj yapıyoruz. Fotoğraflarını çekmiştik. Hürriyet gazetesi o fotoğrafı alıp “Murat Karayılan İran’ın top atışlarında yaralandı” diye haber yapmıştı. O an Karayılan’ın yanındaydım. Güldü. Sonra görüntülü bir röportaj yapmıştım. İki kolunu da havaya kaldırmış ve Hürriyet gazetesine göstermişti!.. 2008 yılında da Zap sonrası Kürdistan dağlarındaydım. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt açıklıyordu. “Karayılan öldürüldü” diye. Yine o an Karayılan ile röportaj yapıyordum. Soruyu sordum Karayılan’a. Yine gülümsedi. Kürdistan’da yürütülen savaşta Türk devletinin kullandığı en basit yöntemdir yalan haberlerle sahte zaferler kazanmak...
Şimdi bu haberin servis edildiği zamana bakalım. Haber 13 Ağustos 2011 günü İran haber ajansına dayandırılarak yapıldı. İRNA Ajansı’nın Türkçe sitesine baktık böyle bir haber yoktu. KCK’ye yakın kaynaklar ve KCK üst düzey yetkilileri ile konuştuk. Haber kesinlikle yalan. Fırat Haber Ajansı ve Roj Tv’de bu açıklamalar yer aldı. Türk basını da yalan haberinden vazgeçmiş gibi göründü. Ancak TRT haber ve Anadolu Ajansı 14 Ağustos 2011 günü öğlen saatlerinde bu kez haberi İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı’na dayandırarak yalan haberi yineledi.
Bu haber üzerine NTV, CNN TÜRK, HABER TÜRK ve diğer kanallar özel yayına geçti. Son dakika haberi ile KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan yakalandı haberleri geçiyorlar. Yorumlar, analizler yapılıyor. Tam da o anda arkadaşımız Halit Ermiş’in Murat Karayılan ile yaptığı röportaj Roj Tv’ye ulaşıyor. Röportaj yeni. 15 Ağustos 1984’ün yıldönümü için yapılan özel röportaj. Yalan haberleri özel bir açıklama almaya gerek bırakmadan yalanlayan röportaj. Bu haber “son dakika olarak ROJ TV ve Fırat Haber Ajansı’nda yer alıyor. Türk medyası ise kıvırarak yalan haberini düzeltmek için önce tempoyu düşürüyor. Sonra utangaçça” MURAT KARAYILAN YAKALANDI” haberini Önce “MURAT KARAYILAN YAKALANDI İDDİASI” sonra da “MURAT KARAYILAN YAKALANIRSA” diye değiştiriyor. Sonra da daha da sessizleşip, ‘KARAYILAN BİLMECESİ’ne dönüşüyor.
İran devletinin yetkilileri özellikle de İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı “biz Murat Karayılan yakalandı demedik” diyor. Sonra Ankara’dan Dışişleri, İçişleri Bakanları “Böyle bir şey yok” diyor...
İlginç olan şu: Bu haberlerin internet, tv ve ajanslarda yer alması ile Türk medyasının televizyon ve gazete haber merkezlerinden gazeteciler bizi arıyor. “Böyle bir şey yok” diyoruz. Diyorlar ki “Biz de biliyoruz yalan olduğunu ama tepedekiler devam etmemizi istiyorlar.”
Şimdi gelelim bu haberin analizine. Birincisi Türkiye merkez medyasına “Neden yalan haber yapıyorlar?” sorusunu sormak bence anlamsız. Çünkü bunu hep yapıyorlar. Özellikle PKK haberleri konusunda on yıllardır bunu yapıyorlar. Mehmet Ali Birand ve daha birçok gazeteci bunun özeleştirisini yaptı. Ama yeni yetme gazeteciler var AKP’nin yağdancılığı ile yalan haberleri yapmaya devam ediyorlar. Bunda polislikten devşirilen köşe yazarlarının ve Cemaate bağlı gazetecilerin etkisi çok büyük. PKK ve Kürtler konusunda yalan haberler yapan Sabah, Zaman, Yeni Şafak, Bugün, Star ve Taraf bunların tipik örneği. Yani özel savaş medyası kabuk değiştirip AKP’lileşse de alışkanlıklarını devam ettirmektedir.
İkincisi; bu haber Türk MİT’ine yada ordusuna dayandırılmıyor. İran medyasını ve devlet yetkililerine dayandırılıyor. Burası ilginç. Bir İran yetkilisi açıklama yapıyor İran medyası bu habere yer vermiyor, ama Türk basını bunu flaş, son dakika vb olarak duyuruyor. Haberde mekan-yakınlık-uzaklık ilkesi bağlamında da düşünülse insana tuhaf geliyor. Dolayısıyla bu İran ile Türk devletinin ilişkilerinin nasıl da zeminsiz ve ilkesiz olduğunu gösteriyor. Böylesine önemli bir olayı iki taraf da 2 gün boyunca teyit edemiyorlar.
Üçüncüsü; haberin zamanlaması. 15 Ağustos 1984’de PKK’nin gerilla mücadelesine başlamasının yıl dönümü. Dikkate alınması gereken bir durum. Türk devleti 15 Ağustos’u basitleştirme ve gündemden düşürme peşinde. Gerilla 27. Yılında yol kontrolleri yapıyor. Çevreye ve insana zarar veren barajların sorumlularını tutukluyor. Askerleri esir alıyor. Eylemleri yayılıyor. Devletin ve medyanın sanal başarılara ihtiyacı var!... Tayyip Erdoğan bu yalan haberleri ve sansürü bizzat rica etmişti Türk medyasından. Tabii bu tür haberlerin gerillanın ve Kürt siyasal yapılarının yerlerini ve ilişkilerini tespit için de özellikle servis edebilecekleri olasılığını da düşünmek gerekiyor.
Dördüncüsü: Olmayan bir durum ve yalan bir haber üzerinden Türk medyasında boy gösteren analizci, uzman ve yorumcuların çetelesinin iyi tutulması gerekmektedir. İsimlerinin başında prof, dr, akademisyen, uzman, emekli paşa, MİT vb gibilerinin de ipliği bu iki günde ortaya çıkmış durumdadır.
Sonuç olarak bu yalan haberle psikolojik savaşın ve yalan haberlerin artık geçersiz bir noktaya geldiğini görmemiz açısından önemli olacaktır. Türk medyasının Kürtler ve PKK konuları başta olmak üzere temel konuları yalanla işlediğini artık herkes görmelidir. Türkiye kamuoyu savaşın gerçeğini görmek, Türk medyası ve AKP iktidarının da eski hükümetler gibi yalanla toplumu yöneteceğini bilmek durumundadır. Düşünün yaşanan çatışmalarda ölen ve esir alınan askerler hakkında hiç haber yok. Ama olmayan bir durumu saatlerce gündemde tutuluyor. Neden yaşanan gerçekler Türk medyasında yer bulmaz da olmayan bir durum gerniş yer alır? Bu sorunun yanıtı AKP’nin inşaa ettiği Yeni Türkiye’nin Medya modelinde gizlidir. AKP’nin Yeni Türkiye’sindeki medya böyle işleyecek. Yani yalanla. Yani Kürt karşıtlığı ile. Yani gerçekleri Türkiye kamuoyundan gizleyerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder