KCK davasında savcının nakil talebine, duruşmaya katılanlar tepki
gösterdi. Duruşmayı izleyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen
Coşar, tutukluların sevkini gerektiren bir durumun olmadığını söyledi.
"Dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline geldi" diyen BDP Grup
Başkanı Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ı duruşmayı yerinde izlemeye davet
etti. İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de, davanın değil
mahkeme heyetinin nakledilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Aralarında seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları ile insan hakları savunucularının da yer aldığı 104'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçisinin yargılandığı KCK davasının Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 26'ncı duruşmasına destek vermek için adliye önünde toplanan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar, Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar ile İzmir, İstanbul, Mersin, Muş, Dersim, Ankara, Bitlis ve Batman barolarına bağlı avukatlar açıklama yaptı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar, savcının davanın naklini istemesine tepki göstererek, "Tutukluların sevkini gerektiren bir durum söz konusu değildir. CMK'nin 19. maddesinde mahkeme görevini yerine getiremeyeceği durumlarda bunu talep edebilir ancak, maddenin gerektirdiği koşullar mevcut değildir" şeklinde konuştu. Bölge barolarına destek olmak amacıyla Diyarbakır'a geldiklerinin altını çizen Coşar, şöyle devam etti: "Burada yaşananları Türkiye kamuoyuna açıklamak için buraya geldik. Burada savunmanın özgürlüğüne, baroların bağımsızlığına ve savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik yaşanan sorunlar var. Savunma özgürlüğüne, savunma hakkının kısıtlanmasına ve baroların bağımsızlığına yönelik her saldırı karşısında biz barolar birliği bir aile olarak, bu tür tasarrufların ve uygulamaların karşısındayız." Diyarbakır Barosu'na suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin de "Herhangi bir karar söz konusu değildir" diyen Coşar, mahkemenin sevkinin anlamsız olacağının vurgusunu yineledi.
Demirtaş: Dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline geldi
BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş duruşmaya ilişkin, "Bu bir BDP duruşmasıdır" benzetmesi yaparak şöyle dedi: "Yine bir BDP duruşmasında, duruşma yapılamadan, sanıklar yargılanamadan, avukatlar konuşamadan bu mahkeme de sonuçlanmış oldu." 2 yıldan daha uzun zamandır "KCK" duruşmalarının sanıkların savunma yapamadan devam ettiğini aktaran Demirtaş, "Sanıklar savunma yapmak istiyor, kendi anadilleriyle savunma yapmak istiyor, mahkeme heyeti ise mikrofonları kapatıyor. Bu dava bir KCK davası değildir, dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline gelmiştir" dedi. Kürtçeye karşı devletin tavrının mahkeme salonundan izlenmesi gerektiğinin altını çizen Demirtaş, "Yargılananlar kendi anadillerinde konuşmak istedikleri için yargılanıyorlar. Yine bir yargılama yapılmadan mahkeme son buldu. İlginçtir mahkeme savcının nakil talebi için süre istemesiyle birlikte savcıya süre verdi. Belki de bu davayı nakledecekler" şeklinde konuştu.
'Erdoğan duruşmayı izlemeye gelsin'
"Mahkeme kanunu korumuyor, yargıyı ve halkı korumuyor yalnızca devletin köhnemiş 80 yıllık zihniyetini koruyor. İçeride hukuki değil siyasi bir tutum var" diyen Demirtaş, 12 Eylül yargılanmalarını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Devletin aynı katı ve inkarcı yüzüyle karış karşıyayız. Bir çağrı yapmak istiyorum. Sayın Başbakan ve açılımdan sorumlu Atalay kendi yönettikleri ülkede bir yargılanma nasıl oluyor, yalnızca onu görebilmek için bir duruşmayı izlemeye gelsinler. Baskı kurmak için değil, kendi yasalarının pratikte uygulamasını görsünler istiyoruz." Yargılanmada sanıkların kamuoyu gözünde temize çıktığını vurgulayan Demirtaş, "Erdoğan kendisinin de yargılandığı mahkeme salonuna bir de KCK davasını izlemek için gözlemci olarak gelmeli" dedi.
'Gün gelecek Diyarbakır Adliyesi müze olacak'
Demirtaş, "Gün gelecek arkadaşlarımızın yargılandığı mahkeme salonu müzeye dönüştürülecek ve çocuklarımız burayı gezerken burada insanların anadilinde savunma yapması yasak olduğunu öğrenecek burayı gezecekler. Sanıkların ismi müzede yer alacak, ancak ne yargıçların ne de günümüz hükümetinin ismi müzede yer almayacak" diyerek, Diyarbakır Adliyesi'nin "Demokrasi müzesi" olacağını belirterek, davadan adalet bekleyişlerinin olmadığına dikkat çekti.
CMK'nin sevk koşulunun altını çizen Demirtaş, "Mahkemenin görev yapamıyor olmasının nedeni, mahkemenin kendisidir. Bina çökmüş, sel sularına kapılmış değil, atanacak hakim sıkıntısı yok, fiilen neden görev yapılamıyor" diye sordu. Demirtaş, "Yargılanmayı durduran nokta, sanık ya da sanık avukatlarının tavrı değil, tam tersine mahkemenin tutumu nedeniyledir. Kürt dilinin yasaklanması devlet kararıdır" dedi.
Önder: Bu mahkeme 12 Eylül mahkemelerine rahmet okutur
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Demirtaş'ın mahkemeyi 12 Eylül yargılamaları ile karşılaştırmasına ilişkin olarak, "12 Eylül mahkemelerinde yapılan yargılamalar bundan çok daha haysiyetliydi. Bu mahkeme 12 Eylül mahkemelerine rahmet okutur" dedi. Yargılanma tarzını değerlendiren Önder, "Bu tarz yalnızca sömürge ülkelerde olur. Sömürge refleksinin dışında başka hiçbir durumda sanığın hayal kurduğu, rüya gördüğü, ninni dinlediği türkü söylediği dilde savunma yapmasına bu kadar öfkeli, bu kadar refüze edici olunamaz" diye konuştu.
'Mahkeme heyeti nakledilsin ki…'
"Ülkede asimilasyon ve inkar yok diyenler, gelip bu mahkemeyi 5 dakika seyretmesi lazım. Çünkü, mahkeme 5 dakika sürüyor. Güvenlik meselesine gelince CMK 19. maddeye istinaden nakil talebinde bulundu savcı. Bu mahkeme güvenliğinin sağlanamadığı durumlarda geçerli bir şeydir. Evet bu davanın güvenliği yoktur, çünkü bu davada hukuk yoktur. Hukuk olmayan bir davanın güvenliğinden de bahsedilemez" diyen Önder, şöyle konuştu: "Bence nakil edilmesi gereken başta heyet olmak üzere bu hukuk anlayışının bu topraklardan süratle nakil edilmesi evrensel hukukun bu topraklara da bir nebze olsun uğraması gerekiyor. Bir nebze uğrarsa zerreyi miskal en küçük ölçü birimi yani bir atom parçacığı kadar uğrarsa, bu davada bir tane tutuklu kalmaz."
Aralarında seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları ile insan hakları savunucularının da yer aldığı 104'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçisinin yargılandığı KCK davasının Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 26'ncı duruşmasına destek vermek için adliye önünde toplanan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar, Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar ile İzmir, İstanbul, Mersin, Muş, Dersim, Ankara, Bitlis ve Batman barolarına bağlı avukatlar açıklama yaptı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Ahsen Coşar, savcının davanın naklini istemesine tepki göstererek, "Tutukluların sevkini gerektiren bir durum söz konusu değildir. CMK'nin 19. maddesinde mahkeme görevini yerine getiremeyeceği durumlarda bunu talep edebilir ancak, maddenin gerektirdiği koşullar mevcut değildir" şeklinde konuştu. Bölge barolarına destek olmak amacıyla Diyarbakır'a geldiklerinin altını çizen Coşar, şöyle devam etti: "Burada yaşananları Türkiye kamuoyuna açıklamak için buraya geldik. Burada savunmanın özgürlüğüne, baroların bağımsızlığına ve savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik yaşanan sorunlar var. Savunma özgürlüğüne, savunma hakkının kısıtlanmasına ve baroların bağımsızlığına yönelik her saldırı karşısında biz barolar birliği bir aile olarak, bu tür tasarrufların ve uygulamaların karşısındayız." Diyarbakır Barosu'na suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin de "Herhangi bir karar söz konusu değildir" diyen Coşar, mahkemenin sevkinin anlamsız olacağının vurgusunu yineledi.
Demirtaş: Dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline geldi
BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş duruşmaya ilişkin, "Bu bir BDP duruşmasıdır" benzetmesi yaparak şöyle dedi: "Yine bir BDP duruşmasında, duruşma yapılamadan, sanıklar yargılanamadan, avukatlar konuşamadan bu mahkeme de sonuçlanmış oldu." 2 yıldan daha uzun zamandır "KCK" duruşmalarının sanıkların savunma yapamadan devam ettiğini aktaran Demirtaş, "Sanıklar savunma yapmak istiyor, kendi anadilleriyle savunma yapmak istiyor, mahkeme heyeti ise mikrofonları kapatıyor. Bu dava bir KCK davası değildir, dava Kürt dilinin yargılandığı bir dava haline gelmiştir" dedi. Kürtçeye karşı devletin tavrının mahkeme salonundan izlenmesi gerektiğinin altını çizen Demirtaş, "Yargılananlar kendi anadillerinde konuşmak istedikleri için yargılanıyorlar. Yine bir yargılama yapılmadan mahkeme son buldu. İlginçtir mahkeme savcının nakil talebi için süre istemesiyle birlikte savcıya süre verdi. Belki de bu davayı nakledecekler" şeklinde konuştu.
'Erdoğan duruşmayı izlemeye gelsin'
"Mahkeme kanunu korumuyor, yargıyı ve halkı korumuyor yalnızca devletin köhnemiş 80 yıllık zihniyetini koruyor. İçeride hukuki değil siyasi bir tutum var" diyen Demirtaş, 12 Eylül yargılanmalarını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Devletin aynı katı ve inkarcı yüzüyle karış karşıyayız. Bir çağrı yapmak istiyorum. Sayın Başbakan ve açılımdan sorumlu Atalay kendi yönettikleri ülkede bir yargılanma nasıl oluyor, yalnızca onu görebilmek için bir duruşmayı izlemeye gelsinler. Baskı kurmak için değil, kendi yasalarının pratikte uygulamasını görsünler istiyoruz." Yargılanmada sanıkların kamuoyu gözünde temize çıktığını vurgulayan Demirtaş, "Erdoğan kendisinin de yargılandığı mahkeme salonuna bir de KCK davasını izlemek için gözlemci olarak gelmeli" dedi.
'Gün gelecek Diyarbakır Adliyesi müze olacak'
Demirtaş, "Gün gelecek arkadaşlarımızın yargılandığı mahkeme salonu müzeye dönüştürülecek ve çocuklarımız burayı gezerken burada insanların anadilinde savunma yapması yasak olduğunu öğrenecek burayı gezecekler. Sanıkların ismi müzede yer alacak, ancak ne yargıçların ne de günümüz hükümetinin ismi müzede yer almayacak" diyerek, Diyarbakır Adliyesi'nin "Demokrasi müzesi" olacağını belirterek, davadan adalet bekleyişlerinin olmadığına dikkat çekti.
CMK'nin sevk koşulunun altını çizen Demirtaş, "Mahkemenin görev yapamıyor olmasının nedeni, mahkemenin kendisidir. Bina çökmüş, sel sularına kapılmış değil, atanacak hakim sıkıntısı yok, fiilen neden görev yapılamıyor" diye sordu. Demirtaş, "Yargılanmayı durduran nokta, sanık ya da sanık avukatlarının tavrı değil, tam tersine mahkemenin tutumu nedeniyledir. Kürt dilinin yasaklanması devlet kararıdır" dedi.
Önder: Bu mahkeme 12 Eylül mahkemelerine rahmet okutur
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Demirtaş'ın mahkemeyi 12 Eylül yargılamaları ile karşılaştırmasına ilişkin olarak, "12 Eylül mahkemelerinde yapılan yargılamalar bundan çok daha haysiyetliydi. Bu mahkeme 12 Eylül mahkemelerine rahmet okutur" dedi. Yargılanma tarzını değerlendiren Önder, "Bu tarz yalnızca sömürge ülkelerde olur. Sömürge refleksinin dışında başka hiçbir durumda sanığın hayal kurduğu, rüya gördüğü, ninni dinlediği türkü söylediği dilde savunma yapmasına bu kadar öfkeli, bu kadar refüze edici olunamaz" diye konuştu.
'Mahkeme heyeti nakledilsin ki…'
"Ülkede asimilasyon ve inkar yok diyenler, gelip bu mahkemeyi 5 dakika seyretmesi lazım. Çünkü, mahkeme 5 dakika sürüyor. Güvenlik meselesine gelince CMK 19. maddeye istinaden nakil talebinde bulundu savcı. Bu mahkeme güvenliğinin sağlanamadığı durumlarda geçerli bir şeydir. Evet bu davanın güvenliği yoktur, çünkü bu davada hukuk yoktur. Hukuk olmayan bir davanın güvenliğinden de bahsedilemez" diyen Önder, şöyle konuştu: "Bence nakil edilmesi gereken başta heyet olmak üzere bu hukuk anlayışının bu topraklardan süratle nakil edilmesi evrensel hukukun bu topraklara da bir nebze olsun uğraması gerekiyor. Bir nebze uğrarsa zerreyi miskal en küçük ölçü birimi yani bir atom parçacığı kadar uğrarsa, bu davada bir tane tutuklu kalmaz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder