13 Ağustos 2011 Cumartesi

Kürt Koridorunun Kurulma Endişesi


Türk medyası, belirli aralıklarla Ankara’nın Ortadoğu’daki şartlara yönelik endişelerini yansıtıyor. Bu endişelerin başında Suriye’nin yanı sıra Irak ve Türkiye’deki Kürt Sorunu da geliyor. Medyada son haftalarda iki senaryo ele alındı: İlki, Suriye’de tam bir çöküşün ardından Suriye Kürtlerinin kendi bölgelerinde özerk yönetim olasılığının belirmesi halinde, Türkiye’nin tampon bölge veya güvenlik şeridi kurması. İkincisi, Suriye’deki kaosun Irak’ın kuzeyinden başlayarak, Türkiye’nin güneyi ve Suriye’nin kuzeyine, oradan da Akdeniz sahiline varan bir Kürt koridorunun kurulmasına yönelik Türk endişesi.

Ankara açısından ciddiyetini koruyan bu iki senaryo, Irak’ın kuzeyindeki Kürt federasyonunun geldiği noktayı hatırlatıyor. 2003’te yabancı işgalle devrilen Irak rejiminin 30 yıldan fazladır başkalarının kimliğine saygılı modern bir çözüm bulma girişimleri başarısız oldu. Bu durum, Irak Kürtleriyle ülkedeki Araplar ve Türkmenler arasında güvenin yıkılmasına yol açtı. Federasyon başlığı altında pratik ayrılma yaşandı.
Bu cerrahi çözümler, Arap ve İslam dünyasındaki toplumlarındaki dini, etnik ve bölgesel farklılıklar bir yana, birlikte yaşama acizliğinin de ifadesidir. Sorunlara yaratıcı çözümler bulmaktan yoksun olan bu tür bir mantık, hâlâ Arap ve İslam bölgesine hâkim. Anlaşmazlıklar patlak verip de kanlı iç savaşlara dönüştüğünde, fitneyi engellemenin acil çözümü olarak ayrılma ve bölünme senaryoları üretiliyor.

Haftalar önce Ankara’dan, Suriye’nin kuzeyinde Kürt şeridi ortaya çıkarsa tampon bölge veya güvenlik şeridi kurmaya hazır oldukları bilgisi sızmıştı. O vakit bu sızdırmalar, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri müdahaleyi de kapsayan baskılarının bir parçası olarak görülmüş ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ülkesinin Suriye’deki durumla ilgili tüm siyasi ve askeri seçenekleri ele aldığını söylemişti.

Suriye şartları kötüleşirse

Pazar günü de Türkiye gazetesi Milliyet, siyasi yönetimin ordunun yeni askeri yönetimiyle bir araya geleceğini ve temel konunun, Ortadoğu haritasının değişmesi ve Kürt koridorunun gerçekleşmesi ihtimalleri olacağını sızdırdı.

Böyle bir ihtimal, Suriye’deki şartların kötüleşmesi halinde uzak değil. Kürt koridorunun bu şekilde kurulmasının, başta Türkiye’yle Arap coğrafyasının bağlantısının kesilmesi olmak üzere, bölgenin jeopolitik haritasını değiştireceği şüphesiz. Bu koridor İran’a da uzanırsa, Türkiye İslam dünyasından tecrit edilmiş olacak. Fakat bu senaryolar, Arap ve İslam dünyasındaki azınlıkların sorunlarına uygun çözümler bulma acizliğini yansıtıyor.

Türkiye’nin de kendi içindeki azınlık meselelerinden ötürü, bu sorunun ortaya çıkmasından sorumluluk payı mevcut. Zira Başbakan Erdoğan’ın Suriye’deki sorunu kendi iç meseleleri olarak görmesi, aslında Türkiye’deki mezhep çekişmeleri ve etnik çatışmalarının da bir kanıtı.

( Birleşik Arap Emirlikleri Gazetesi Haliç, 7 Ağustos 2011)

Hiç yorum yok: