7 Temmuz 2011 Perşembe

Erzurum Cezaevi’nden Hopa’ya Mektup

Oradasın işte! Deniz kıyılarını dövüyor. Rüzgar salınıyor iskelenin üzerinde. Zamana inat oltalarını atmış, senin çocukların bahardan yaza karanlık hücrelere tıkıştırılmışken. Oradasın derken haksızlık etmeden düzelteyim: İşte bak burada, içimdesin!

Sevgili Hopa,


Her şeyi biraz biraz izleyebildim başlangıçta, kesik kesik, flu görebildim halleri harap muktedirlerin. Acze düşmüş Devlet-i Alî’nin bekası. Fısıltı gazetecilerin provokatif diline sarılmış, debeleniyor. Ruşen diyor, sen gerçeği bilmiyorsun akraban hakkında, elimde görüntüler ve ses kaydı var! Ruşen pısıyor, koltuğuna gömülüyor. Cellatların hamisine ‘göster’ diyemiyor. Ağla ülkem ağla baştan ayağa bukalemunun egemen hallerine ağla!


Sevgili Hopa,


Senin kafan hiç karışmadı ki, sen puştluğu bilmezsin ki, sana kimler kıydı peki o gün? Hopa sana ne yaptılar böyle? Peki sen ne yaptın onlara o gün?


Senin adını kirlettiler, fuhuş ve uyuşturucuyla yapını bozup yozlaştırmaya çalışıyorlar yıllardır. Kaçakçılığın ve kara paranın merkezi haline getirmeye didiniyorlar. Şimdilerde derelerini satmaya kalkıyorlar, geçim kaynağın olan çayı özelleştirmek istiyorlar. Okullarında, yurtlarında gerici kadrolara çanak tutuyorlar. Sen, sevgili Hopa tüm bunların her daim farkında oldun!


Biliyorlar senin tarihin derinliklerinden gelen rengin var. Epik direnişlerin var, öğretici. Sen ne zaman salınsan barikatlara doğru, en önde Vural Hoca, Alaattin, Mahir, İhsan oldu, değil mi? Ki onlar yüzlerce gence tarihleriyle önder oldular… Anımsadılar değil mi? Sevgili Hopa onurunu, cesaretini ve tarihini… İhtişamın senin sevgili Hopa, bahara nasıl veda edeceğini bildin. Kaçıncı mevsime yol açtın sen, içinden çocuğunu alanlara inat. Bağrını deşenlere, nefesini kesmeye kalkanların ömrü hayatına hangi cümleleri fısıldadın? Ne söyledin de egemenlerin benizleri buz kesti, renkleri soldu. Nasıl korkuttun onları? Muktedirlerin tarihine nasıl karabasanlar misali izdüşüm oldun. Gerçeği bir tokat gibi yaz sevgili Hopa, yaz ki ezilenler, adalet arayanlar sevinsin, sevdalansın sana.


Geldiler. Günlerce gecelerce çalışarak geldiler sana sevgili Hopa. Kinlerini, puştluklarını, yalanı, riyayı kuşanarak gelmişler sana meğer, sen baharın son gününde hüzünle demlenirken. Sana eşkıya diyebilmek için bütün silahlarını, adamlarını donatmışlar, gördün değil mi?


Sen misin Hopa, derelerimizi sattırmayacağız, çayımıza dokunamayacaksınız diyen, sana mı kalmış muktedirlerin politikalarına çomak sokmak, sen misin gericiliğe, ırkçılığa, fuhuşa, uyuşturucuya karşı çıkan. Sen misin kralın çıplak olduğunu horona durarak ifşa eden.


Bilmiyorlar mıydı sence senin kim olduğunu sevgili Hopa? Bilmiyorlar mıydı anne olduğunu, baba olduğunu, yaşlı ya da genç ya da gözleri ışıldayan çocuk olduğunu_ Bilmiyorlar mıydı Laz, Hemşin, Poşa ya da insan olduğunu… Seni düşman bellemişler çocuk, sana kin gütmüşler. Atılan her gaz bombasından, gövdene inen her coptan, ölümüne sıkılan her kurşundan, seni ezme pahasına sürülen panzerlerden anladın değil mi sen de Hopa? Şimdi gördün her şeyi, şimdi senin nefesi kesilircesine direnen çocukların için METİN olma zamanın!


Senin evladının soluğunu kestiler, yaşamına, aydınlığına, ailesine, ailemize kıydılar. Öldürdüler çocuğunu. Çocuğunun ölüsünü aşağılamaya kalktılar en tepeden. Senin çocuğunun cenazesine göstermiş olduğun ilgiye, tevazuya ve onun yüzüne son bir kez bakmana düşmanca yaklaştılar.


Hopa,


Ellerin, yüreğin, aklın dert görmesin. Sana saldırmışlar, öldürmüşler ama sen direnmişsin, kendini savunmuşsun. Susmamış ve korkmamışsın. Onca silaha karşı kendini, yaşayabilmek ayakta kalabilmek için ancak taşla savunabilmişsin. Senin cesaretin ve yaşama azmin karşısında eğiliyorum saygıyla, sevgiyle…


Sevgili Hopa,


Şimdilerde çocukların ve sen, taş diye bir silah icat edip kendini savunmakla suçlanıyorsun! Muktedirlerin önünde diz çökmediğin için yargılanıyorsun!


Sen hep “metin ol” ama, METİN Hocamızın katline sebebiyet kim, kimler verdi? Bunu bir sorsana onlara. Seni suçlayanlar, senin çocuklarının taş atarken çekilmiş boy boy yakışıklı fotoğraflarını delil sayan savcılar, Metin Lokumcuyu öldürenlere dair bir delil bulma halini bırakalım bir kenara, soruşturmaya bile gerek duymadılar hala.


Sevgili Hopa,


Neyse ki, seni sevenler, adını yere düşürmeyenler var bu hayatta. Ülkemin her tarafında adını haykıranlar, sana sahip çıktıkları için dayak yiyenler, “terörist” diye hapse atılanlar var. Omuzlarında yükseldi dev bir dalga halka halka. Şimdi sen bak iskelende sırtını denize verip şarkı söyleyen çocukların yüzündeki tebessüme, bak da sevin.


Senin çocukların ve aslında sen Erzurum’da yargılanıyorsun. Çocuklarının her biri beş örgüte üyeymiş biliyor musun? Ah ilahi komedya! Yeryüzüne nasip olmadı henüz böyle bir dava!


Gelecek her güne gülümse Sevgili Hopa, gülümse ki cesaretin, onurun ve vicdanından ilham alıp yaşayalım… Şiir ol, öykü ol ve usul usul aç bağrını kadrimize… Belkisi yok, akacak çocukların arka sokaklarından meydanına inançla, güvenle…


Hasretle hoşçakalın.



*E Tipi Cezaevi
E-5 Müşahade Koğuşu
Erzurum
Ali AKSU

Hiç yorum yok: