8 Haziran 2011 Çarşamba

Zeydan, Namık Erdoğan'ın Katilini Biliyor


Doksanlı yıllar, hem Kürdistan’da hem de Batı illerinde Tansu Çiller-Doğan Güreş ikilisinin başını çektiği savaş lobisinin, Mehmet Ağar denetimindeki emniyet güçleri içerisinden İbrahim Şahin komutasında eğitilen cinayet timlerinin faaliyetlerine sahne oldu.

Özellikle Çiller’in bilgisi ile hazırlanan ve “öldürülmesi gereken” Kürt iş adamlarının isimlerinden oluşan listenin bizce malum icracıları, 1996 Nisan’ında Susurluk’ta gerçekleşen bir trafik “kazasında” ortalığa saçıldı. Bu kaza ile Çiller-Güreş kliğinin alt kademe siyaset, emniyet ve para militer aktörleri de ismen ortaya çıktı.

Ayhan Çarkın, kazanın ardından kamuoyunca bu devletin resmi savaş lobisinin elemanlarından biri olarak tanındı. Uzun, ancak sonuçsuz kalan Susurluk davasında da hüküm giyip hapis yatan az sayıda devletin resmi tetikçilerinden biri oldu Çarkın.

Bugünlerde ise, “nedamet getirdiği” geçmişine ilişkin açıklamaları ile gündemde. Öyle ki, devletin savcıları da Çarkın açıkladıktan sonra “öğrenmiş” gibi görünüyor, devlet emri ve eli ile işlenen cinayetleri. Bir süre önce, katıldığı bir televizyon programı ile açıklamalarına başlayan Çarkın, adeta tutuklanmasını sağlamak istercesine sesini yükselterek konuşmaya devam edince sonunda önce emniyet, ardından da tutuklanma talebi ile sevk edildiği mahkemede verdiği ifadelerin ardından, “nihayet” tutuklandı.

Tetikçiliğini yaptığı devleti iyi tanıyan Çarkın adeta, içerde olmanın kendisi açısından dışarıda olmaktan daha güvenli olacağını düşünüyordu. Çabası akıllara bunu getiriyor.

Sorgulama sürerken, ilk olarak Çarkın’ın, “Yılmaz Erdoğan’ın amcasını biz öldürdük” dediği yansıdı gazetelerin internet sayfalarına flaş haber olarak. Bu başlık, bir süredir Ankara’da alttan alta devam eden devlet eli ile işlenmiş bir dizi cinayete ilişkin tartışmaya su yüzüne çıkma şansı yarattı. Öyle ki, sanki kimse bu cinayetlere ilişkin tek bir laf etmemiş de tüm laflar Ayhan Çarkın’a aitmişçesine bir havaya bürünüldü.

Çok geçmeden, Çarkın’ın tutuklanmasının ardından, yine aynı gazetelere bu kez, Çarkın’ın, Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın, avukat Yusuf Ekinci ve avukat Faik Candan cinayetlerine ilişkin bildiklerini anlattığı ancak Namık Erdoğan cinayetine ilişkin bir bilgisi olmadığını söylediği yansıdı. Bazı gazetelerde ise aynı haber, yine Çarkın’ın, Erdoğan cinayetine ilişkin bilgisi olmadığı, ancak sade cinayette tetiği özel timci Oğuz Yorulmaz’ın çektiğini bildiği yansıdı.

Namık Erdoğan’ın 09 Mayıs 1994 günü kaçırılması üzerine akrabaları, dönemin DYP Hakkari Milletvekili Mustafa Zeydan’dan yardım istediler. Kendisi de korucu başı olan Zeydan’ın parti içerisinde de Çiller’e yakın olduğu biliniyordu.

Kendisine gelen, Erdoğan’ın ağabeyinden olayı araştırmak için süre isteyen Mustafa Zeydan, ikinci gün, Namık Erdoğan’ın ailesine, yaptığı araştırma sonucu, “Namık’ın bir grup ülkücünün elinde olduğunu ancak endişelenmelerine gerek olmadığını, zira kısa bir süre sonra serbest bırakacakları” bilgisine ulaştığını iletti.

Mustafa Zeydan’dan gelen bu bilginin ardından sessizce beklemeye başlayan aile çok geçmeden Namık Erdoğan’ın işkence edilmiş cesedinin bulunduğu haberini aldı.

Çarkın’ın konuya ilişkin basına yansıyan son savcılık ifadeleri ile eldeki bilgileri üst üste konulduğunda ortaya çıkan sonuçlardan en güçlüsü, Namık Erdoğan cinayetinin, devletin resmi infaz timleri tarafından değil, devletin paramiliter güçlerinin Ankara birim sorumlusu Haluk Kırcı ve ekibi tarafından işlendiği ihtimalini güçlendiriyor.

Cinayet sonrası ortaya çıkan bulgulara göre cinayette kullanılan mermilerin kovanları bulunamamış, sadece Erdoğan’ın kafatasında 7 adet metalik mermi parçası bulunmuştu. Erdoğan özel bir silahla katledilmişti, özel harekatçıların diğer cinayetlerde bu tür silahların izine rastlanmamıştı.

Son olarak dikkat çekilmesi gereken bir husus da Namık Erdoğan cinayetinin Ergenekon dosyasına yansıyan biçimidir. Buna göre, emekli general Veli Küçük’ün evinde bulunan belgelerde, Namık Erdoğan’ın eroin üretiminde kullanılan asit ithal izin belgelerini kontrolsüz bir biçimde kimlerin aldığını ortaya çıkartacak bilgilere ulaşmıştı. Haluk Kırcı ve Abdullah Çatlı’nın kardeşi Zeki Çatlı’nın sağlık sektöründe irili ufaklı bir çok şirketi denetimleri altında tuttukları biliniyor.

Bu durumda Cumhuriyet Savcıları’nın bir an önce Mustafa Zeydan’ın ifadesine başvurması Namık Erdoğan’ın katledilmesi üzerindeki örtüyü kaldırmakta etkili olacaktır.

canerdem2126@gmail.com

Hiç yorum yok: