20 Haziran 2011 Pazartesi

Yeni Türkler iktidarda

Artık AKP’nin hayatımızda neye tekabül ettiğini deşme zamanıdır.
Tam da bu noktada AKP’nin ‘başarısına’ kör kalarak muhalefet üretilemeyeceğini savlayanlarla aramızdaki hesaplaşmayı geciktirmemek zorunda olduğumuzu belirtmek isterim.

Seçimlerden bu yana AKP’nin ‘hizmet’ konusundaki engin başarısını alkışlayan, bu sonucu son derece doğal bulanlardan geçilmiyor piyasamız.
AKP’nin yaratmış olduğu muhakeme dünyası, zamanında en çok direnmişler başta olmak üzere bütün toplumu cezbesi altına almış durumda. Toplum adına düşünenlerin büyük bir bölümü; ister ev kadını olsun ister akademisyen, parametreleri eriten AKP karşısında teçhizatsız kalmış, bildiklerinin kekemesi olmuşlar. Şimdi olası bütün muhalif görüşleri AKP’nin hakkını vermeye çağıranlar onlar. ‘Artık her isteyen doktora ulaşıyor, belediye hizmetleri göz dolduruyor. Vs.
Dolayısıyla halk da, aptal değil a, kendisine hizmet götürenden esirgemiyor oyunu.’

AKP, yeni bir kutuplaşma fikriyle geldi. Daha önce Özal tarafından denenmiş, nadasa kaldırılmış bir tahayyüldü. AKP, sınıfl ararası, kimlikler arası kutuplaşmaları karşılıksız ilan etti. Bütün toplumun ilgisini laik-dindar eksenine çekerek gerçek kutuplaşma ihtimallerini berhava etti. Orta sınıfı kendi silahlarıyla, Kemalizm’in çöküşüyle vurdu. Yakın zamana kadar ‘irtica korkusu’ başlığı altında yaşanan, küçük hanımlarla küçük beylerin canını epeyi sıkan, Kemalist Kişilik Bozukluğu’ndan bolca nasibini almış kimi siyasiler ve kanaat önderleri tarafından beslendikçe beslenen şey, AKP’nin mağduriyetinin tescili oldu.
Birlik ve beraberlik ülküsü başlığı altında milliyetçi muhafazakârların on yıllardır gerçekleştiremediği düş, en azından anlaşılır olmuştur. Artık monokrom bir topluma çılışıyor AKP.

Elbette bu dönem, kendi kahramanlarını da yarattı, yaratmakta. Hakem/çoban karışımı yepyeni bir mutant tür söz alanını işgal etti.
Basının gelmiş olduğu nokta, tanımamız ve adını koymamız gereken bu yeni türün özelliklerini iyice aşikar kılıyor.
Halkın sağduyusunu, asla yanlış yönlendirilemeyecek sağlam duruşunu yüceltmeye başlayanlar, o halkın çektiklerinden söz edenleri popülistlikle suçlardı.
Yeni Türk, beyaz-siyah gibi adlandırmalarla tarif edilenden çok farklı.
Bir kere bu yeni Türk, kendisinin milliyetçi olmadığına inanıyor. Halkı gibi, öncelikle hizmet değerlendirip, ideolojilerin gözlerini kör etmesine izin vermiyor. Dolayısıyla adil ve nesnel olduğuna inancı tam.

Yeni Türk, affedersiniz Ermeni, affedersiniz Kürt, affedersiniz Rum olabiliyor. Kadın mı kız mı her ne ise olabiliyor.
TSK militarizminin şahlık günlerinden bildiğimiz ‘memlekette iyi şeyler de oluyor gazeteciliği’ hortlamış durumda.
Yeni Türk, dışarıda kalmaktan korkan, AKP’nin vizyonuna olan inancı yüzünden (sosyalist bile olsa) oyunu karizmatik liderinden esirgemeyen bir bahtiyar.
Aslında nesli tükenmeye yüz tutan ‘AKP gitsin de ne olursa olsun, hadi MHP’ye verelim’cilerden yegane farkları, YENİ olmaları.
Matematik biliyorlar. Onları ilgilendiren, hakikat arayışlarında referans olarak aldıkları; tiraj, reyting, taraftar sayısı.
Satış biliyorlar. Onlara kalırsa, çok satan doğrudur. Çok satan, haklıdır.

Halk aptal değildir 
 
Sendikal hakları elinden alınmış işçi, madenlerde gömülü kalan madenci; ölümleri kaçınılmaz olan taşeron kurbanları; her yıl Anadolu yollarında koyun sürüsü gibi taşındıkları kamyon kasalarından asfaltı kanlarıyla boyayan binlerce mevsimlik köle, durmadan öldürülen kadınlar; katledilen çocuklar; onca kan, onca şehit, onca ölüm; en doğal hakları pazarlığa açılmış milyonlar; resmi ağızlardan hasta ya da günahkar ilan edilen, menzile yerleştirilen, linçleri vacip ilan edilenler; kendilerine üç kuruş maaşlı bir iş ile lütufta bulunulan, aramızda yaşamaları için gerekli dünyanın inşa edilmediği sakatlar; sınavlarına bile güvenemeyen, her fırsatta güvenlik güçlerince hırpalanan milyonlarca genç…..

Evet bütün bunlar, Yeni Türk’ün hakikat skalasında yer almıyor. Onlara kalırsa halk da bütün bu saydıklarımızı hiç umursamayan, varsa yoksa cenazesini rahat kaldırmanın, belediye hizmetlerinden yararlanmanın, arada bir bedava makarna-kömür almanın derdinde bir tuhaf kütle. Kaldı ki hâlâ en güvendiği kurumun Silahlı Kuvvetler olduğunu da biliyoruz.

Halkın rehin tutulmuşluğunu, çaresizlik ve korkuyla gırtlağından kavranmışlığını söylerseniz, Yeni Türkler sizi gözü dönmüş ideoloji kurbanı ilan edeceklerdir.
Onların dünyası, çivisi çıkmış, ideolojisiz, pragma marka bir dünyadır.
Helalleşelim, barışalım, daha fazla uzatmayalım, pes edelim isterler. İki devlet büyüğünün yanında ağızlarını toplayamaz; mahcup bir sırıtışla poz verirler. Onlar güce taparlar. Gücün desteğine ihtiyaç duyarlar.

Bütün memleketi de kendi korkularıyla okurlar. "
İyi şeyleri de yazsana, hep eleştirmesene diye tuttururlar."
Gazeteciliğin asal görevinin iktidar odaklarını denetleme olduğunu; "yaralanmışı rahatlatmak, rahat olanı yaralamak" olduğunu hatırlatmanın bir yararı dokunur mu dersiniz?

‘Cumartesi Anneleri’nin başardığı 
 
Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği’nin mücadelesi ilk sonucunu verdi:

TBMM’de Cemil Kırbayır’
ın akıbetini araştırmak için oluşturulan alt komisyon hazırladığı raporda Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken işkence edilerek öldürüldüğünü ve bedeninin işkenceciler tarafından kaybedildiğini açıkladı.
31 yıldır bize "firar etti" "Biz almadık, biz de yok" "gözaltında kayıp iddiasında bulunanlar, devletin güvenlik güçlerine iftira eden, teröristlerdir" diyen devlet, ilk kez gözaltında kaybetme suçunu kabullendi. Gözaltında kaybedilenleri arama, faillerinden hesap sorma mücadelemiz önemli bir eşik atladı. Cemil Kırbayır, 12 Eylül’de işkencehaneye dönüştürülen Kars Eğitim Enstitüsü’nde kaybedildi. TBMM raporunda ona işkence edenlerin, kaybedenlerin isimleri açıklandı.

Bizler kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları 23 Haziran 2011 günü Saat 23.00 de Taksim Gezi Parkı’ndan hareketle 25 Haziran 2011 günü saat: 12.00’de Kars Eğitim Enstitüsü’nün önünde olacağız; Cemil’in kaybedildiği yerden insanlığın vicdanına sesleneceğiz.
Sesimizin kamuoyuna ulaşmasına köşenizden aracılık etmenizi diliyoruz.

Cumartesi Anneleri Adına Berfo Kırbayır İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon
 
radikal

Hiç yorum yok: