9 Haziran 2011 Perşembe

Seçim İzlenimleri - İstanbul-1

Solu birleştirdi. Sola ruh üfledi. Moralleri düzeltti. 68 ruhunu geri getirdi. Eve kapanan solcu abi ve ablaları gençlik günlerine götürdü. Şimdi seçim meydanlarında eski yoldaşlarımı görüyorum. Daha ne olsun... Sırrı Süreyya bunu sağladı...

‘Bu seçimlerde kurulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun diğer bloklardan farkı var. İlk kez çatı kurulmadan seçim meydanlarında isimler üzerinden tabanda bir birliktelik kuruldu. Türk solu ile Kürdistan halkı buluşturuldu’ diyor bir seçmen
 
İstanbul’da 68 ruhu esiyor

Eski solcu... Solcu dediysem öyle laf olsun diye değil, adam gibi adam derler ya... Konuştuğum beyaz sakallı, beyaz saçlı, nur yüzlü adam da işte öyle; solcu gibi solcu... Ufku sol, rüyası sol, tasavvuru sol. Sağı, solu, kuzeyi, güneyi sol... Ama daha düne kadar boynu bükük dolaşırmış. Ahmet Kaya’nın dediği gibi: Yürek ve parka paramparça dolaşırmış. Şimdi gençlik günlerine, o mücadele içinde güzelleştiği günlere geri dönmüş. Hızlı hızlı konuşuyor; heyecanı her halinden belli.


“Solu birleştirdi. Sola ruh üfledi. Moralleri düzeltti. 68 ruhunu geri getirdi. Eve kapanan solcu abi ve ablaları gençlik günlerine götürdü. Şimdi seçim meydanlarında hep eski arkadaşlarımı, yoldaşlarımı görüyorum. Sokak sokak, ev ev dolaşıyoruz. Bildiri dağıtıyoruz, sohbetler yapıyoruz, mahalle toplantıları alıyoruz. Sokakta bir insan yanımızdan geçse acaba durdurup konuşsak mı diye düşünüyoruz. Daha ne olsun... Sırrı Süreyya bunu sağladı...”


Kimle konuşsam, kime takılsam, kime yanaşsam Sırrı Süreyya Önder ile ilgili bir şey fark ediyorum. Sırrı Süreyya Önder İstanbul 2. Bölge’de toplumsal ve siyasal fenomene dönüşmüş. Seçmen memnun, “böyle bir aday bize nasip olduğu için en şanslı seçmen biziz” diyor. Sol kesim dinamizm kazanmış, “68 ruhu geri döndü” diyor. AKP’liler kıskançlık içindeler, “Abi keşke bizim partiden girseydi” diyorlar. MHP’lilerin çatık kaşları, asık suratları yumuşamış, “Abi siyasete güleryüz getirdi. Daha ne olsun” diyorlar. Kürtler her açıdan memnunlar. “Cana yakın, sempatik, espirili, halkla ilişkileri iyi ve de popüler” diyorlar. Beyaz Türkler de aynı memnuniyet içinde. “Türkleri Kürtlere, Kürtleri Türklere anlatıyor” diyorlar.


Toplumsal merkezi fethetti


Toplumun tüm renkleri Sırrı Süreyya Önder’in arkasında. Herkes şu tespitte birleşmiş görünüyor: 2. Bölge’de toplam 2 milyon 140 bin seçmen var. Sırrı Süreyya 2. Bölge’de ciddi oy artışı yapar. En az 150 bin oy Sırrı Süreyya’ya gider. Sırrı Bey böylece en çok oy alarak Meclis’e giren vekil ünvanı kazanacak. Sırrı Süreyya Önder’in 2. Bölge’de neden bir toplumsal ve siyasal fenomene dönüştüğünün izlerini sürüyorum. Halk, Önder şahsında kesişen ve birleşen bir kanaat ve algı oluşturmuş. Ama bu kanaat ve algı kaynağını nereden alıyor? Sempatikliğinden mi, sevecenliğinden mi, medyatikliğinden mi? Kuşkusuz bunlar da etkili. Ama gözlem ve izlenimlerim Sırrı Süreyya Önder’i 2. Bölge’de fenomen yaptıran özün kaynağını toplum ile kurduğu mistik bağdan aldığını söylüyor.


Şöyle izah edeyim. Sırrı Süreyya Önder ile halk arasında bir bütünleşme ve bağ var. Bu öyle bir bağ ki MHP’li, seçim otobüsünün önünü kesiyor, “Evimde üç oyum var, üçü de senin” diyor. Bu öyle bir bağ ki hayatında hiç sola oy vermemiş bir seçmen bu seçimde sol bloka oy vermeyi düşünüyor. Tüm bu ilişkilerde Sırrı Süreyya Önder’i can alıcı merkeze yerleştiren onun toplumla kurduğu iletişim tarzı. Sırrı Süreyya Önder söylem ve sloganları ile toplumsal merkezi fethediyor veya o söylemlerle toplumsal merkezde bir hümanite inşa ediyor. Mesela “Ben sizden barış için bir oy vermenizi istiyorum” diyor tüm sevecenliği ve sempatikliğiyle... Mesela elini yüreğine götürerek “Kalbinizde barışa bir yer açın” diyor. Bu söylemler, toplumsal merkezde samimiyet ve içtenlik olarak okunuyor, karşılık buluyor.


Karadenizliyim Sırrıcıyım


Uzun burnu, beyaz teni, yeşil gözleri ile tipik bir Karadenizli. Adı İbrahim Kalyoncu. Trabzon’un Sürmene ilçesi doğumlu. Beyoğlu Seçim İrtibat Bürosu’nda “Siz galiba Karadenizlisiniz” deyince bana takılıyor: “Bana karizmatik yakışıklı derler.” Gece-gündüz Sırrı Süreyya Önder için çalışıyor. Anlatıyor: “Lazlar beni dinlerler ve severler. Karadeniz’de Kürtlere yönelik ciddi bir sorgulama başladı. Bir kısmı nötralize oldu, diğer kesimle temas başladı. Şimdi Kürtleri ve Kürt sorununu daha sağlıklı değerlendirebiliyorlar. Karadenizlilere yönelik çalışma yürütüyorum özellikle. Onlara gidip ‘Bir Karadenizli olarak oyunuzu Sırrı Süreyya Önder’e vermenizi istiyorum’ diyorum. Çok da etkili oluyor.”


Yazar Ömer Gölge de Kalyoncu’nun tespitlerine katılıyor. Gölge’ye göre İstanbul’da 68 ruhu esiyor. Gölge anlatıyor: “Bu seçimlerde kurulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun diğer bloklardan farkı var. İlk kez çatı kurulmadan seçim meydanlarında isimler üzerinden tabanda bir birliktelik kuruldu. Türk solu ile Kürdistan halkı buluşturuldu. Eğer biz tabanda kurulan bu birliği seçimlerde iyi bir sayı ile Meclis’e gönderirsek çatıyı da kurmuş olacağız. Eskiden çatıyı kurup halka giderdik, şimdi tabanda birleşip sonra çatıyı kuracağız.”
Cehennemde yanmamalıyız

Mehmet Tuna Siirt’ten Gaziosmanpaşa ilçesi Karayolları Mahallesi’ne yerleşmiş. “Hikayemi çok anlattım, gerek yok” diyor. “Çünkü dağ, taş, kuş, böcek, çiçek biliyor. Herkes biliyor artık, bu ülkede Kürtler ezildi, Kürtler sömürüldü, Kürtler öldürüldü, anadilleri inkar edildi. Bunu artık bilmeyen, öğrenmeyen kalmadı. Ben bu modda değilim artık. Ben bundan sonra ne olacak sorusuna yanıt arıyorum.” Tuna bir bilge edasıyla analizlerine devam ediyor: “Biz cehennemde mi yanacağız yoksa cenneti mi inşa edeceğiz. Cehennemde yanacağız diyenler hayatı değiştirme iddiasını kaybedenlerdir. Siyaset değiştirmek için vardır. Dünya alem siyaseti felakete gitmemek için araç olarak kullanıyor. Biz niye kullanamıyoruz. Ben şahsen Sırrı Süreyya’da bir şeyleri değiştirebileceği ışığı gördüm. Allah var yukarıda, Sırrı anlatınca Türkler etkileniyor, değişiyorlar. Ama o sözleri biz Kürtler söyleyince aynı etkiyi yaratamayabiliyoruz. Demek ki siyasette Sırrı gibilere büyük ihtiyaç var.”


Ermeni cemaati ‘Sırrı’ diyor


Sırrı Süreyya Önder’e sadece Kürtlerden, sadece Karadenizlilerden, sadece Laz ve Çerkeslerden değil Ermenilerden de destek var. Pakrat Estukyan Agos gazetesinde editör. Ermenilerin 12 Haziran seçimlerine yönelik siyasal tutumlarını analiz ediyor: “Ermeni cemaati ile toplantılar alıyoruz, seçim öncesi cemaatin eğilimlerini öğrenmeye çalışıyoruz. Genel eğilim Sırrı Süreyya Önder. Sol sosyalist bir aday olduğu, doğru tercih olduğu için Ermeniler bu seçimde Önder’i destekleyecekler. Zaten fiiliyatta da destek vermeye başladılar. Ermeni gençlerin oluşturduğu platformlar Önder için aktif saha çalışması yapıyorlar.”

 
Sırrı Süreyya Önder Kimdir?

1962’de Adıyaman’da doğdu. Yönetmendir aynı zamanda sinema oyuncusu, senarist, müzik yapımcısıdır. Yıl 1978, Adıyaman Lisesi’nde öğrenciyken Maraş Katliamı’nı protesto ettiği için hapse giren Önder, çıktığında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazanır. 12 Eylül’ü de burada karşılar. Darbe olduğu zaman ilk tutuklama furyasında içeri girer. Uzunca bir yargılama süreci yaşar. Sonra 12 yıl hapse mahkum edilir. Cezaevlerinde yedi yıl yatar. 12 Eylül’ün bütün hışmını öncesiyle sonrasıyla yaşar. Babasını kaybeden ve ailesine bakan Önder’in bu süreçte ailesi fazlasıyla mağdur olur. Önder, Beynelmilel isimli filmin senaryosuna, BKM Film’de yeşil ışık yanınca ilk yönetmenliğini yapar. Yönetmenliğini yaptığı filmler: Beynelmilel (2006), Taş Yok Mu Taş? (Kısa Film)

Senaryosunu yazdığı filmler: Beynelmilel (2006), O... Çocukları (2008) Oynadığı filmler: Sis ve Gece (2007), Beynelmilel (2006) - Servet. Aldığı Ödüller: Altın Koza Film Festivali, “En İyi Film” Ödülü, Beynelmilel, Altın Koza Film Festivali, Halk Jürisi “En İyi Film” Ödülü, Beynelmilel, Altın Koza Film Festivali, “En İyi Senaryo” Ödülü, Beynelmilel, Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Uzun Film Yarışması, “En İyi Film” Ödülü, Beynelmilel, Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Uzun Film Yarışması, Onat Kutlar “En İyi Senaryo” Ödülü, Beynelmilel.

Hiç yorum yok: