7 Haziran 2011 Salı

Seçim İzlenimleri - Antep

Yıllar önce bir-iki ay kalmıştım Antep’te. Bildiğim mekanlar, yürüyüş yaptığım parklar, buluştuğum arkadaşlarım vardı o zamanlar. Şehrin merkezi çok değişmemiş belki, ama bildiğim birkaç yeri bulmakta zorluk çekiyorum şimdi. Eski arkadaşlarımın telefonu yok yanımda. Buluşmayı ve birlikte program yapmayı tasarladığım muhabir arkadaşım, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun adayı Akın Birdal’la birlikte, seçim bürosunun açılışı için Nizip yolunda. Hiç beklemediğim şekilde bir yabancılık duygusuna kapılıyorum Antep’te. O halde, sokaklara vurmalı, şehri yeniden keşfetmeli...

Meydana yakın bir ara sokakta birkaç kafe var. Hava güzel ve masalar müzikle birlikte dışarıya taşmış. Birinden Kürtçe müzik sesi geliyor. Agirê Jiyan grubunun bir şarkısı doldurmuş sokağı. Antakya’dan Antep’e yapılan yolculuğun yorgunluğunu atmak, soluklanmak ve günü planlamak için uygun bir yer. Belki, seçimle ilgili ilk bilgileri de buradan toplayabilirim.


İbrahim’in inşallah’ı


Öyle de oluyor. Genç garson konuşkan biri, gazeteci olduğumu öğrenince, her konuda konuşmaya hazır olduğunu daha çok davranışlarıyla belli ediyor. Ayakta bekliyor oturmasını istememe rağmen. Önce seçimleri konuşuyoruz elbette. “Akın Birdal’ın şansı yüksek. Çünkü diğer partiler samimi değil, hepsi yandaşlarına çalışıyor. Akın Birdal öyle değil ki. O demokrasi ve özgürlük istiyor. Onun hayatı bu mücadele içinde geçti. Antepliler, ‘Bize iş bulursan sana oy veririz’ diye gitmez ona, ‘Demokrasi için birlikte mücadele edelim’ diye giderler.”


Antep’i ve Birdal’ı böyle değerlendiriyor delikanlı, Urfa ile Antep arasında gidip gelen bir şiveyle. Adını soruyorum not almak için, “Babam dinini seven biri, o yüzden İbrahim koymuş adımı” diyor. Urfalı olduğunu tahmin etmiştim konuşmasından. Urfa’nın Bozova ilçesinden göç etmişler daha o çok küçükken. Babası her seçimde, aklı Kürt adaylarda kalsa da, “Müslüman partilere” veriyormuş oyunu. Ama bu seçimler için kesin kararını verememiş henüz. Kürt halkının, sivil itaatsizlik eylemlerinin bir parçası olan cuma namazlarını camide devlet imamlarının arkasında değil de demokratik çözüm çadırlarında kılmasını hatırlatıyorum İbrahim’e. Bir de Başbakan Erdoğan’ın bu eylem tarzına karşı söylediklerini... Dini bütün babası ne düşünüyor acaba? “Babam haberleri çok dikkatli izliyor. Babam diyor ki, ‘Tayyip de İslam’ı Kürtlerden öğrenmiştir. Kürtlere din dersi vereceğine, başka işlere baksın.’”


İbrahim, üniversite sınavlarındaki rezalet kopya skandalını anlatıyor, AKP’nin yandaşlarını nasıl kayırdığını, Antep’te nasıl bir mahalle baskısı uygulandığını anlatıyor uzun uzun. Kafede garsonluk yapıyor, ama aslında işsiz olduğunu söylüyor. Askere gidip gelmeyi bekliyor daha iyi bir iş bulmak için. Birdal’ın kazanma şansı var mı, pek emin değil, ama ayrılırken, “İnşallah Akın Birdal kazanır” diyor, “Memleketin havası değişir belki.”


Antep’in havası


Memleketin politik havasını akşam saatlerinde yakalama şansı buluyorum. Birini bulunca, yıllardır görmediğim diğer arkadaşları bulmak da kolay oluyor. Muhasebeci, yerel gazeteci, mekan sahibi, işveren, mühendis, devlet memuru... Kimini tanıyorum, kimini ilk kez görüyorum ve onlarla seçimleri konuşuyoruz daha çok.


Antep’te herkesin bir politik kimliği var. Sosyalistler, demokratlar, radikaller, Kürtler, CHP’liler birbirleriyle genellikle çatışmadan, politik tercihlerinin günlük hayatta kurdukları ilişkinin önüne geçmesine izin vermeden bir araya gelebiliyorlar. Bütün gece siyaset konuşulmasına rağmen kimse ortalığı gerecek, kavgaya neden olacak bir söz söylemiyor.


Yine de herkesin tatlı-sert saldırısına uğrayan, yakın zamanda CHP’ye üye olmuş bir sosyalist arkadaş oluyor. Anlaşılan o ki, Antep’te CHP’li sosyalist, Kürt, Alevi olmak eskisi kadar kolay değil. Eski’den kastım, Akın Birdal’ın Antep bağımsız adaylığının kesinleşmesinden önceki bir tarih. Oyunu Birdal’a vereceğini söyleyen CHP üyesi sosyalist, “Akın Birdal gibi bir aday varken CHP kimin aklına gelir” diyor ve masadaki-ler kısmen de olsa rahatlıyor. CHP’nin, daha önce İstanbul’da MHP ile birlikte çalışan bir aday göstermiş olmasını ise kimse affedemi-yor.


İlerleyen saatlerde bir mühendis, gecenin en güzel cümlelerinden birini kuruyor: “Akın Birdal’ın seçilmesi, uzun bir yürüyüşten sonra, Nemrut Dağı’nda güneşin doğuşunu izlemek gibi güzel bir şey olacak.”


Anlaşılan o ki, Ertuğrul Kürkçü nasıl sol kesimleri bir araya getirebildiyse Mersin’de, benzer bir toparlanmayı da Antep’te Akın Birdal gerçekleştiriyor.


Eskiler ve yeniler


Akın Birdal’ın Antep’ten aday göste-rilmesi çok kişi için sürpriz olmuş ve nasıl bir performans göstereceği merak konusuydu. Kendi adıma, Antep’teki dağınık sol çevresini bir araya getirebilecek, onların seçimde aktif rol almasını sağlayacak isimlerin başında Akın Birdal’ın geldiğini düşünüyordum. Bu düşüncenin gerçekleştiğini ertesi gün seçimi konuşmak üzere Akın Birdal’ı ziyaret ettiğimde gördüm.


Gördüm, diyorum, çünkü Birdal’ın çalışma ofisinde Blok’un bütün bileşenleri vardı. Bir tek onlar da değil, zamanında İHD ve HADEP gibi partilerde aktif görevler üstlenmiş, ama bir süre sonra değişik nedenlerle köşelerine çekilmiş etkili isimler de vardı Birdal’ın yanında. Kaldıkları yerden siyasal mücadeleye devam etmek için toplanmışlar ve Birdal’ı Meclis’e gönderme konusunda kararlı görünüyorlar.


“Eski tüfekler” diyebileceğim bu isimler, yeni nesil ile deneyimlerini, düşüncelerini ve güçlerini ortaklaştırarak, yeniden sahaya inerek Birdal için çalışıyorlar.


Akın Birdal da Antep’e yabancı biri değil. 1970’li yıllarda, KÖY-KOOP Merkez Yönetim Kurulu’nda yer alırken Antep’te bulunmuş ve çalışmalar yürütmüş. 80 darbesinden sonra İHD’nin Antep şubesinin kuruluş çalışmalarında da bulunmuş. İHD Genel Başkanlığı yaparken, SDP’nin kuruluş çalışmalarını yürütürken de hep ilişkisini sürdürmüş Antep’le. Bütün bu çalışmalar boyunca Akın Birdal, Antep’in hem sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine tanıklık etmiş, hem de siyasal dokusunu yakından izleme olanağı bulmuş. Öte yandan, bütün bu çalışmalar süresince Antepliler de Birdal’ı yakından tanıma olanağı bulmuşlar. Edindiğim izlenim, Antep’in ve Birdal’ın birbirini hiç yadırgamadığı yönünde.



Suruç faktörü


Sabah uğradığım BDP il binasında, İl Başkan Yardımcısı İbrahim Yıldız, yaklaşık 200 bin Urfalı Kürt nüfusun Antep’te yaşadığını söylemiş, çoğunun da Urfa’nın Suruç ilçesinden Antep’e göç ettiğini eklemişti. Böyle olunca Suruçlular ayrıca önem kazanıyor. Suruçluların kanaat önderleriyle yapılan görüşmeleri, ev ziyaretlerini anlatmıştı Yıldız. Feodal yapının kısmen de olsa gücünü hâlâ koruduğunu söyleyen Yıldız, çalışmalardan çıkardığı sonucu, “Artık eskisi gibi değil, her Kürt gibi Suruçlular da kendi diline, kültürüne oy verecek” iddiasında bulunmuştu.

Akşamüstü uğradığım EDP il binasında da aynı hava var. Binlerce insan, seçimlerde Akın Birdal’a destek sözü vermekle yetinmemiş, çalışmalara da katılmış.


Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku için, Akın Birdal’ı Meclis’e göndermek için her kesimden insan yoğun bir çalışma içinde. Kürtler AKP ve CHP’ye verdikleri emanet oyları geri alıp Birdal’a verecek gibi görünüyor. Köşelerine çekilmiş solcular ve Kürt şahsiyetler alanlara çıkmış... Ve herkes, 12 Haziran’da Antep’in, gereken oyların üç kat fazlasıyla Akın Birdal’ı Meclis’e göndereceğine kesin gözüyle bakıyor. Yeter ki seçim demokratik bir ortamda gerçekleşsin...



Haki Karer’in anısı


Akın Birdal, ölüm yıldönümü nedeniyle PKK’nin kurucu kadrolarından Haki Karer’in vurulduğu yerde düzenlenecek etkinliğe katılacak. BDP’nin Şahinbey ilçe binasının önünde toplanmış yaklaşık bin beş yüz kişi alkışlar ve sloganlarla karşılıyor Birdal’ı. Binanın önünde yaşamını yitiren gerillalar için tutulan yası ifade eden siyah bir bez asılmış. Cadde üstündeki bütün kepenkler, yine aynı nedenle kapalı...

Birdal ve anmaya katılan kalabalık kitle, polisin engelleme çabalarına rağmen, Haki Karer’in vurulduğu yere sloganlarla ilerli-yorlar. Karer’in vurulduğu yere karanfiller bırakıyor Birdal. Karer’in sosyalist bir Türk olduğunu hatırlatarak, halkların kardeşliğinin önemine vurgu yapıyor Birdal. Sonra, uzunca sayılabilecek yoldan geri dönülüyor ilçe binasına. En önde, Haki Karer’in ve yaşamını yitiren gerillaların fotoğraflarını taşıyan gençler var yine.



Ve teşekkür


Akdeniz bölgesi ve Antep gezisi boyunca yüzlerce insanla tanıştım, onlarca acı tatlı hatıra dinledim. Bu gezide güzel sürp-rizler de oldu. Mesela yıllardır görmediğim gazeteci arkadaşlarımdan Kerem Türk’le Mersin’de, Aziz Mahmut’la Antep’te karşılaştım. İlgileri için teşekkür etmeliyim. Antakya’da Fatoş Yener’le tanıştım, ki kocasıyla birlikte, insana dostlukların en sahicisini hatırlatıyorlar. Onlara, Servet hocaya ve diğerle-rine varlıkları için teşekkür ede-rim.


Gazetenin Adana bürosunda çalışan Mazlum, gazeteyle yaşıt, henüz 19 yaşında ve bir yıl hapis yatmış. Enerjisi umut verici. Hamdullah Adana ve Antakya’da benimleydi, fotoğrafları o çekti. Ferit’le geç tanıştım, ama İbrahim, havaalanına indiğimden beri hep yanımdaydı, beni hiç yalnız bırakmadı. Sözüm var, bir daha Adana’ya gidecek olursam ona misafir olacağım. Onlara ve adını sayamadığım herkese kocaman teşekkürler...

 
Akın Birdal kimdir?

1948 Niğde doğumlu Akın Birdal, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu. Öğrencilik yıllarında Niğde Gençlik Derneği Başkanlığı yapan Birdal, Ziraat Fakültesi Talebe Cemiyeti’nde görev aldı. 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar çeşitli kurumlarda görev alan Birdal, darbe sonrası KÖY-KOOP yöneticileriyle birlikte Mamak Askeri Cezaevi’nde bir yıl hapis yattı. 1986 yılında İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) kuruluş çalışmalarında yer aldı. 1992 yılında derneğin genel başkanı oldu. 1997 yılında Uluslararası İnsan Hakları Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcılığı’na seçilen Birdal, bu görevi üç dönem sürdürdü. 12 Mayıs 1998’de İHD Genel Merkezi’nde silahlı saldırıya uğradı. 22 Temmuz 2007 erken genel seçimlerinde Diyarbakır’dan Bin Umut Adayı olarak bağımsız milletvekili seçilen Birdal, DTP’de yer aldı. Halen İHD ve SDP’nin onursal başkanı olan Birdal’ın anı, deneme ve öyküleri üç kitapta toplandı. İnsan hakları alanında ulusal ve uluslararası pek çok ödül aldı.

Hiç yorum yok: