16 Haziran 2011 Perşembe

İleri Faşizm

AKP’nin Kürtlerin toplumsal iradesini kırmayı hedefleyen, derin tasfiye konseptini boşa çıkarmanın yolu derin bir öz savunma örgütlülüğüyle yani öz savunma seferberliğinden geçer

Mazlum Yılmaz
 
AKP hükümet yetkilileri ve özellikle Türk Başbakanı Tayip Erdoğan’ın ağzından düşürmediği sözlerden biri ileri demokrasi söylemidir. Erdoğan her defasında papağan gibi bu iki sözcüğü tekrarlamaktan geri durmaz. Hiç şüphe yok ki ileri demokrasi anlayışı ve bunun kavramsal ifadesi kimsenin itiraz edemeyeceği, hayır diyemeyeceği bir olgudur. Ama bunu dillendiren Kürdistan’da terör estiren, Kürdün siyasi iradesini tanımayan Türk başbakanı Erdoğan ve onun hükümeti oldu mu durumu farklı boyutlarıyla irdeleme ihtiyacı ortaya çıkar. Burada gerçeği özü itibariyle anlamada esas alınması gereken yaklaşımın neyin söylendiğinden çok kim tarafından ve niçin söylendiği olmalıdır. Ancak bu doğrultuda yapılacak bir analizle gerçeğin tüm çıplağıyla deşifre olma imkânı doğar. O zaman deşifre edilen gerçeğin toplumu kandırmak ve yanlış yönlendirmekten başka bir şey olmadığı görülebilir. 

AKP hükümetinin iktidar olduğu günden beri toplumu kandırmak için kullandığı en temel metotlardan biri topluma mal olmuş bir değeri sözde sahiplenerek, dillendirerek içini boşaltmak ve gerçek yüzünü maskelemede bir araç olarak kullanmaktır. Türk Başbakanı Erdoğan’ın demokrasi ve demokrasiye dair bazı topluma mal olmuş insanlık değerlerini sürekli dillendirerek adeta ağzına sakız yapmasını da böyle anlamak gerekir. AKP hükümetinin bu uyguladığı yöntem yeni bir yöntem değildir. Türk devleti yakın tarihte bile bu yöntemi sıkça kullanmıştır. Bu durumun en bariz örneği 90’lı yıllardan itibaren PKK öncülüğünde gelişen Kürt özgürlük mücadelesinin ve özgürleşen Kürt halkının sembolü olan Newroz’u sözde sahiplenip özünden boşaltma çabasıdır. Çiller hükümetiyle başlayan ve Newroz’u anlamsızlaştırma, devletleştirme politikası Kürt halkı tarafından tümüyle boşa çıkarılmışsa da sonraki süreçlerde de bu yöntemler farklı şekillerde denenmiştir. Son iki yıldır AKP hükümetinin 1 Mayıs işçi ve emek bayramına yaklaşımı da Çiller hükümetinin daha önce yapmak istediğinin aynısıdır. AKP hükümeti Türkiye’deki işçilerin, emekçilerin, halkların 1 Mayıs’a güçlü sahiplenmesini engelleyemediği için böyle bir yönteme başvurmak zorunda kalmıştır.

AKP hükümetinin gerçek yüzünü görmek için sadece Kürdistan ve Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtlere karşı uyguladığı son birkaç aylık terör tablosuna bakmak bile yeterlidir. Binlerce kişi kadın, çocuk, yaşlı demeden gözaltına alarak birçoğunu tutuklamıştır. Dünyada bir benzeri olmayan gözaltına alma yaşını 7 yaşına kadar düşürmüştür. AKP polisi Kürdistan caddelerini, sokaklarını Kürt gençlerinin, çocuklarının işkencehanelerine dönüştürmüştür.  AKP’nin polis JİTEM’i bir dönemin Jandarma JİTEM’inin rolünü devralarak Kürt toplumuna 12 Eylül faşizmini bile aratan bir terör estirmiştir. Tabi bunu yaparken de arkasına Türk devletinin tüm stratejik kurum ve kuruluşlarının merkezileştiği en üst kurum olan MGK’nin tam desteğini almıştır. Bu nedenle YSK’nın BDP’nin desteklediği Emek, Özgürlük ve demokrasi bloğu adaylarının veto edilmesinin kararı da MGK’den bağımsız değildir. YSK kararı ardından Kürt halkının bedel ödeme pahasına geliştirdiği topyekûn direniş MGK ve onun icra kurulu olan AKP’nin tüm planlarını boşa çıkarmıştır. YSK kararı ardından kimi AKP yandaşı medya kuruluşlarında bazı gazeteci, yazar geçinenlerin YSK kararını yargısal ve bir takım yasaların anti-demokratikliğiyle izahı tamamen gerçeği örtbas etmenin çabasıdır.  

YSK kararı Kürt halkı ve dostlarının topyekûn direnişi ardından mecburi geri alınmak zorunda kalınmıştır. Eğer Kürt halkının bu onurlu direnişi olmasaydı, YSK kararı ile Kürt halkının siyasi iradesinin demokratik siyasi zemindeki temsiliyeti engellenecekti. Ama komplo Kürt halkı ve dostlarınca bozulmuştur. YSK kararına karşı serhıldan durumuna geçen Kürt halkının şiddetli terör saldırısına maruz kalması bu nedenledir. AKP polisinin bu büyük öfke, kin ve nefretinin şiddeti, bu büyük oyunun bozulmasına karşı olan tepkiden kaynağını almaktadır. Çünkü AKP Kürt halkının demokratik serhıldan hamlesi karşısından geri adım atarak tükürdüğünü yalamıştır. Kuşkusuz YSK kararı MGK’de kararlaştırılan ve Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmeyi hedefleyen derin tasfiye konseptinin sadece bir parçasıdır. Bu derin tasfiye konseptinin önemli bir komplosu, oyunu boşa çıkarıldı. Ama bu derin tasfiye konseptinin tümünün boşa çıkarıldığı anlamına gelmiyor. Çünkü AKP hükümeti daha önce vardır dediği Kürt sorunun artık kendisi için bittiğini açıkça ilan etti. Zaten daha öncede Amed’te söylediği Kürt sorunu vardır konuşması samimiyetsiz ve taktikseldi. Erdoğan’ın bu ilanı derin tasfiye konseptinin de startının da verilmesiydi. YSK kararının bunun ardından gelmesi de bu anlamda tesadüf değildir. 

AKP hükümeti ileri demokrasi, Kürt kardeşlerimin sorunları gibi bir takım söylemlerle kendisini kamufle etmeye çalışarak başta Kürtler olmak üzere Türkiye halklarını kandırmada ısrar etmektedir. AKP hükümeti Kürt halkına karşı çok kirli özel savaş yöntemleri kullanmaktadır. Türk başbakanı Erdoğan bir taraftan Güney Kürdistan’ı ziyaret ederek Kürt inkârının dönemi bitmiştir yalanını söylerken diğer taraftan Kuzey Kürdistan’da derin tasfiye konseptinin startıyla ileri faşizm sürecine geçmiştir. Bu sürecin başlatılmasıyla AKP polisinin Kürdistan’daki faşist terörü bundan sonra katlanarak artmıştır. Bu nedenle bu sürecin başlatılması yeni bir dönemi ifade etmektedir. Buna karşı da Kürt halkının topyekûn bir öz savunma pozisyonuna geçme gerekliliği her zamankinden daha fazladır. AKP’nin Kürtlerin toplumsal iradesini kırmayı hedefleyen, derin tasfiye konseptini boşa çıkarmanın yolu derin bir öz savunma örgütlülüğüyle yani öz savunma seferberliğinden geçer. Buda Kürt halkına yaşama hakkı tanımamada ısrar eden başta AKP’nin faşist polis gücü olmak üzere tüm AKP ve Gülen varlığını Kürdistan’dan söküp atmak ile olur. Kürt halkının bilinç, örgütlülük düzeyi ile AKP’nin son YSK komplosuna karşı geliştirdiği büyük direnişle bu gerçeği bir kez daha ispatlamıştır.

Hiç yorum yok: