7 Haziran 2011 Salı

Diyarbakır Zindanı'ndan Meclis’e

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun Şirnex adaylarından Selma Irmak demir parmaklıkların ardında yazarımız Ayşe Batumlu'ya konuştu.

Şırnak çok acı çekti. “Onlarla kucaklaşabilmek, ölüm mü, çözüm mü, her ne olacaksa birlikte yaşamak isterdim. Başka vaatlerde bulunabileceğimiz olağan günler olsun isterdim. Yaslarımızı yaşlılarımız için tutacağımız günler olsun isterdim. Bunun için Şırnak halkının çığlığı olmaya çalışacağım. Onlara en derin sevgilerimi gönderiyorum.”

Biliyorsunuz, bizler burada rehineyiz. “Dışarıda, hükümetin savaşı tırmandıran politikaları canlar almaya devam ediyor. Bizi acıtan, halkımızın böylesi büyük acılarla ayağa kalktığı bir süreçte elimizin, kolumuzun bağlı olmasıdır. Sloganlar, zılgıtlar buradan duyuluyor ve orada olamamak canımızı çok acıtıyor.” 

Diyarbakır Zindanı'ndan Meclis'e

"Yol ver ezilmesin dünya
Yol ver geçsin martılara
Yol ver güneşe ve suya
Çocuklara, şarkılara
Kapıyı çalınca bir gün sardunya
Kal, kal, kal deme bana, sakın bana  "


Tam da 10 HPG'linin eylemsizlik sürecinde hükümetin seçim hesaplarına kurban edildiği günün ertesine denk geldi Amed'e gelişim.


Tutuklu milletvekili adayları ile görüşeceğim.


Kentte derin bir acı ve öfke hakim. Hava bulutlu, hava kapalı. Tüm kepenkler de öyle...


Öyle çok acı biriktirdi ki bu kent, bir fazlasına tahammülü yok. O yüzden Emek, Demokrasi Özgürlük Bloğu'ndan aday olan vekillerin seçilmesinin ne kadar önemli olacağını düşünerek, vahşetiyle ünlü (ünü batsın) Diyarbakır Zindanı'ndan başlayacağım görüşmeye.


Daha önce de ziyaretine gelmiştim Selma Irmak'ın. Işıltısından hiçbir şey kaybetmemiş. "Bir çiçek olsa, sardunya olurdu," diye geçiyor aklımdan. Sardunyanın canlı renkleri, yumuşacık yaprakları ve naif görüntüsüne rağmen, çetin hava koşullarına dayanıklılığı, kara kışlara inat her daim en canlı renkleriyle çiçeklenişi, bu çağrışımı yapıyor bana. Evet o bir sardunya.


Bizler burada rehineyiz


Seçim bölgesine mesajlarından, cezaevinde seçim kampanyası yürütmenin güçlüğünden, kadın mücadelesinden konuşuyoruz. Neden diyorum sizi tercih etsin seçmen? Öyle ya bu bir seçim ve onun alanlarda propagandasını yapma şansı yok. Belki bu soruyla pas vermiş olurum.


"Halkın iradesinin önüne kimse geçemiyor" diye başlıyor söze.
"Yani zaten tercihini gösterdi halk. Adaylığım kendi irademle belirlediğim bir durum değil ki. Halkımızın iradesinin bir yansımasıdır. Bu durum kadının geldiği aşamanın, mücadelenin bir sonucu. Bu, hareketimizin önemli bir aşaması. Sebahat Tuncel için de böyle olmuştu. Halk onun aday olması için tercihte bulundu ve kendi önerdiği adayın seçilmesi konusunda kararlı bir mücadele yürüterek onu cezaevinden Meclis'e eller üstünde taşıdı. Başta söylediğim gibi, halkın iradesinin önüne kimsenin geçemeyeceği de görülmüş oldu.

Biliyorsunuz, bizler burada rehineyiz. Dışarıda, hükümetin savaşı tırmandıran politikaları canlar almaya devam ediyor. Bizi acıtan, halkımızın böylesi büyük acılarla ayağa kalktığı bir süreçte elimizin, kolumuzun bağlı olmasıdır. Sloganlar, zılgıtlar buradan duyuluyor ve orada olamamak canımızı çok acıtıyor. Polisin attığı gaz bombaları cezaevinin içine kadar giriyor. O zaman, en azından halkımızın maruz kaldığı şeye biz de bir nebze de olsa maruz kalıyoruz diye teselli buluyoruz.


Bizler içeride olsak da milyonların özgürlük haykırışı sürüyor. Tüm antidemokratik uygulamalara rağmen halkın duruşu, vekillerini Meclis'e gönderme inancı, bize moral veriyor. Moral ve inanç olarak oldukça iyiyiz."


İçeride de bir seçim kampanyası yürüyor


Irmak'a "Adaylığınız açıklandığında cezaevinde nasıl tepkiler aldınız?" diye merakla soruyorum.


"Herkes heyecan doluydu, çok mutlu oldular. Hemen tüm cezaevlerinden memnuniyetlerini, gurur duyduklarını ifade eden fakslar aldım. Bu beni çok mutlu ediyor ve çok da heyecanlandırıyor. Hepsine cevap da yazdım. Ben sadece KCK davasının değil bir bütün olarak tüm cezaevlerinin temsilcisi olacağım.


Tabii cezaevinden aday olmanın yarattığı şartlar çok farklı. Bunu daha özgür koşullarda yaşamak isterdim. Bir yandan tutuklu bir aday olmanın zorlukları var. İnsanların gözlerine bakamıyorsun, temas edemiyorsun, kendini kendi sesinle anlatamıyorsun. Ama bu bireysel değil kolektif bir iş bir yandan da. 2007 yılında Sebahat'ın kampanyalarını ben yürütmüştüm. Babasıyla beraber seçim bürolarının kurdelelerini kestik. Onun mesajlarını okuduk. Her toplantı duygusal bir atmosfere dönüşüyordu. Benim seçim çalışmalarımı da aynı şekilde yoldaşlarım yürütüyor.


Şu anda adaylık bende karmaşık duygular yaratıyor. Heyecan, merak, duygu yoğunluğu. Bir yandan da sorumluluğumun çok daha ağır olduğunu düşünüyorum. Hele de arkadaşlarımın cezaevinde kalacak olmasının (ki buradan arkadaşlarımla beraber çıkabilmek isterdim) verdiği ağırlıkla beraber onların da temsilcisi olma sorumluluğu oldukça ağır.


Zaten biz kadınlar yaptıklarımızla da yapamadıklarımızla da erkeklerden daha görünür oluyoruz. Bir de cezaevinden çıkan bir milletvekili olursanız bu daha da katmerleşir. Mahcup olmadan götürebilir miyim, bunun muhakemesini yaptım. Mahcup olmayacağıma ve mahcup etmeyeceğime inanıyorum. Bu arada buradaki arkadaşlarımla neler yapılabileceğine kafa yoruyoruz. Şırnak'ta nasıl bir çalışma yürüyebilir, nerelerde nasıl organizasyonlar yapılır bunlar konuşuluyor. İçeride de bir seçim kampanyası yürüyor yani."


Kapıları aç


Evet içeride de bir seçim kampanyası yürüyor deyince kuşkusuz aklıma içerideki tutuklular geliyor. "Tutuklu arkadaşlarınızın sizden beklentileri neler? Hiç dile getiriyorlar mı?" diye soruyorum.

"En damıtılmış talep 'Kapıları Aç' oldu. Bu çok geniş anlamda bir talep. Sadece fiziki olarak zindanların kapısını açmayı içermiyor yani. Bizler, siyasi tutukluların özgürlüklerine kavuşmasının süreçle alakalı olduğunu biliyoruz. Asıl, nasıl bir duruş, mücadele perspektifi ve nasıl bir siyasetle kanın durmasını sağlar; Kürt sorununun eşit haklı çözümünü üretebiliriz, bu önemli. Ayrıca kadınların duruşunun toplumsal gelişim için ne denli önemli olduğunun farkındayız. Özellikle siyasi mücadele içinde yer alan ve çoğu bugün cezaevlerinde AKP'nin rehinesi olan kadınlar, bu sorunların çözümünde nasıl mücadele edileceğini gösterdiler. Bunu Meclis'e de taşımak lazım. Kadın farkındalığı, ayrımcılığın ve şiddetin görünür kılınması ve mücadele çok önemli. Bu anlamda iktidara nasıl yaklaşılacağı, her yere sızan iktidarla nasıl mücadele edileceği çok önemli. Bizim hareketimiz iktidara diğer siyasi partiler gibi bakmıyor. Kadın emeğinin karşılıksız, kadın sözünün etkisiz kalmadığı bir yapılanmamız var. Tabii kota çok önemli. Toplumsal dönüşümün kadınla mümkün olacağını, özgürlük düzeyinin kadınla ölçüleceğini her zaman söylüyoruz. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu da bununla uyumlu bir duruşu sergileyebilmeli.


Ezilenlerin psikolojisi bir dayanağa ihtiyaç duyar. En büyük dayanak kadın mücadelesidir. Bizim böyle bir mirasımız var. Erkek rengine bürünmüş bir hareketten gelmiyoruz. Mevcut vekillerimiz de bu anlamda çok iyi performans sergilediler diye düşünüyorum."


***


Selma Irmak'la görüşmemizi noktaladık ama Diyarbakır Zindanı'ndan hemen ayrılmadım. Zaman elverdiğince, başka tutuklu kadın arkadaşlarımla da görüştüm ve onlara Selma Irmak'ın adaylığı hakkında görüşlerini sordum. Hepsinin desteği çok büyük. Aynı davada tutuklu arkadaşım sevgili Av. Ebru Günay: "Onu Meclis'e göndermek hem çok doğru hem de kulağa çok hoş geliyor, bizi en iyi şekilde temsil edecek, çünkü bizden biri" dedi.


Karmaşık, hüzünlü ama umutlu bir ruh haliyle ayrıldım cezaevinden. "Şimdilik" içeride yüzlerce özgürlük mahkumunu bırakarak...


***
Her biri birer Selma Irmak!

Selma Irmak'la görüşmemizin ardından, onun adına ekibiyle beraber seçim çalışmalarını yürüten Uludere Belediye Başkanı Şükran Sincar'la görüştük. Tutuklu bir adayın çalışmalarını yürütmenin sıkıntılarını sorduğumuzda bakın nasıl cevap verdi:


"Normal bir coğrafyada ve koşullarda tutuklu bir adayın çalışmalarını yürütmek zor olabilir ancak, biz olağanüstü koşullarda ve olağanüstü bir halkla seçime giriyoruz. Bu coğrafyanın halkları 80 yıllık bir ezberi kendi direniş gücüyle yıktı. Daha önce adını, şanını, simasını görmedikleri; sadece aşiret ya da ileri gelen ailelerin, ağaların, beylerin çıkarları doğrultusunda işaret ettikleri kişileri seçiyorlardı ve seçildikleri süre boyunca da hiç görmezlerdi.


Ancak şu an kendi iradeleri olarak gördükleri ve inandıkları kişileri seçtikleri ve seçmeleriyle özgürleştireceklerinin bilincine varmışlardır. Özellikle kadınlar olarak hepimiz bir Selma Irmak gibi hareket edip seçim sürecine hazırlanıyoruz. Negatif gibi görünen koşullar, halkın geldiği bilinç düzeyiyle pozitif bir enerjiye dönüşmüştür.


AKP'nin savaş politikalarının bölgemizde yoğunca sürmekte olması karşısında, bu politikaları boşa çıkaracak bir örgütlenme ile çalışmalar devam ediyor. Seçim bölgesinde yürüttüğümüz çalışmalara beklenilenin üstünde katılım var.


Bölge'de bizden başka sadece AKP'nin adayları var. Onların da halkın içine çıkacak yüzleri yok. Halk bunlara prim vermiyor.


Çok güzel ve duygulu bir süreç yaşıyoruz. Bir köyde seçim çalışması yürütürken bir annenin elimizi tutup "Ew ne namzete, parlementer e parlementer" (O aday değil parlamenterdir parlamenter) demesi hepimizi duygulandırdı."


Şırnaklıların çığlığı olmaya çalışacağım


Şırnak halkına mesajınız ne olacak?


"Şu anda yas var. Bu atmosferde somut talepler çok anlamlı olmuyor. Günlük yaşamın gereksinimleri var elbette ama çok daha önemli olan, yaşlıların gençleri gömmesi durumudur. Bu, yüreğimizi parçalıyor. Buna bir nebze katkı sunabilir, çözüme dair bir adıma hizmet edebilirsek o zaman bir çalışma yürüttüğümüzü varsayacağız. Şırnak çok acı çekti. Onlarla kucaklaşabilmek, ölüm mü, çözüm mü, her ne olacaksa birlikte yaşamak isterdim. Başka vaatlerde bulunabileceğimiz olağan günler olsun isterdim. Yaslarımızı yaşlılarımız için tutacağımız günler olsun isterdim. Bunun için Şırnak halkının çığlığı olmaya çalışacağım. Onlara en derin sevgilerimi gönderiyorum. Onlarla kucaklaşamamanın üzüntüsünü yaşıyorum."

 

Hoşhaber, Roj haber olunca

Irmak'a, bir sohpet havasında aklıma gelen soruları soruyorum.


'Siz, geçen yerel seçimlerde engellendiniz. Ama halk yine sizi tercih etti. Bu bir rövanş mı olacak?'


"Bence bu Derik'in rövanşı değil. Önemli olan bireyler değil, temsiliyettir. Derik'te ben aday olamamıştım ama Çağlar oldu ve biz rövanşı o zaman aldık."


Daha önce de uzun süre cezaevinde kaldınız.


"Uzun değildi, 3 yıl kadar kalmıştım."


Siz tutuklanalı bugün itibarıyla 762 gün olmuş, bir de daha önceki 3 yıl, kısa mı?


"O kadar olmuş mu? Mesela 19 yıldır cezaevinde kalan bir arkadaş var. O kadar yaşam dolu ki, sanki dünkü basın açıklamasında alındı zannedersin. O açıdan uzun değil yani. Onlara bakınca zindanın duvarlarının aşılabileceğinden emin oluyor insan."


Yargılandığınız KCK davası hakkında ne düşünüyorsunuz?


"Kamuoyu da biliyor. O gün çok iyi operasyon diyenler bile bunun hukuk dışı olduğunu fark ettiler. Bunun çözüm değil sorun getireceğini ve hata olduğunu görüyor olmalılar.


KCK operasyonu hukuki değil siyasi bir operasyondu. Kürt siyasetini önleme, çözümsüzlüğü uzatma girişimiydi. Halen de sürüyor. Devlet hukuksuzluğu yapıp hesap vermemek suretiyle güç gösterisi yapıyor. Mahkeme rahatlıkla yasaya aykırı davranıyor. Ama bunun sonu yok. Kürt siyasetinin böyle engellenemediğini gördüler. Kürt siyaseti bu operasyonlara rağmen başarılı bir ivme kazandı. Seçimde bu daha da görünür olacak. Çok yüksek miktarlarda oy alacağımızı bizim dışımızdaki kesimler de söylüyor.


Mahkemede bir oyun sürüyor. Anadilde savunma yapmamız reddediliyor. Aslında Türkçe savunma yapsak da bizi burada tutacaklardı zaten. Mesele Kürtçe konuşup konuşmamamız değil. Bu bahane. Buna karşı geliştirilen tavır, sistemin dönüşüme karşı inadını gösteriyor. Sistem buradan adım atabilirse, bazı şeylerin konuşularak çözüleceğini, o kadar da karmaşık olmadığını görürüz.


Ama bu, yanlış politikalarla bir yumak haline getirildi. Getirenlerin ayağına da dolandı.


KCK dosyası bir bedelse biz yatmaya hazırız. Yeter ki çözüm olsun. Tutuklular dik duruşlarıyla bunu gösterdi. Duvarlar bizim için sorun değil ki."


İddianamede, delil adı altında sunulan, gülünç denebilecek savlar vardı. Sizin hakkınızda da var değil mi?


"Olmaz mı? Ben DTP'de yerel seçimden sorumlu eşbaşkan yardımcısıydım. Ardahan'da fizibilite çalışması yürütüyorduk. Tüm STÖ'lerle görüştük. Muhtarlarla da toplantı yaptık. Yerel seçim ya. Nasıl bir aday istiyorlar, mahallelerin sorunları neler bunları sorduk. Döndükten sonra arkadaşlarla görüşürken, Göle'de muhtar toplantısı yaptığımızı anlattım. Ortam dinlemesi yapılıyormuş ve bu iddianamede 'Güney'de muhtar toplantısı yaptık' diye yer almış.


Bir tanesi de şu; Iğdır'ın Hoşhaber diye bir beldesi var. Ben de bir konuşmada 'Hoşhaber'in altyapı sorunları çözülmeli' demişim. Bunu 'Roj haber' olarak geçirmişler.


Daha komiği de var. 8 Mart'ta, 'kadın mücadelesinde Rosa Lüksemburg gibi kadınlar' diye bahsetmişim; bunu, Rosa'yı Lüksemburg'da toprağa verdik diye geçirmişler. PM toplantısını TM toplantısı yapmışlar. Öyle çok ki. Hatta bazı konuşmalarda gülmemize bile bir anlam yüklemişler.


Kaldığınız koğuşta çocuklarıyla beraber kalan kadınlar var mı?


"Var. 3 yaşında bir oğlu olan bir arkadaşımız var mesela. Çocuk da zindanı yaşıyor. Çocuklarımız Kürt sorunuyla doğar doğmaz karşılaşıyorlar işte. Büyüdüğünde kim bilir nasıl tesir etmiş olacak ona bu durum."

 
Selma Irmak kimdir?

1971 Kızıltepe Mardin doğumlu. 1994 yılında, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyken tutuklandı. MKM'de (Mezopotamya Kültür Merkezi) ve İstanbul Kürt Enstitüsü'nde yöneticilik yaptı. HADEP Kadın Kolları'nda çalıştı. DTP Konya İl Başkanlığı, MYK üyeliği ve DTP Eşbaşkan Yardımcılığı yaptı. 2009 yerel seçimlerinde Derik Belediye Başkan Adayı iken gözaltına alınan Irmak, halen Diyarbakır Cezaevi'nde tutukludur.


Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nun Şırnak'ta desteklediği bağımsız adayların bölgeleri şöyle: Silopi, Beytüşşebap ve Uludere'de Selma Irmak; Şırnak Güçlükonak ve İdil'de Hasip Kaplan; Cizre'de ise Faysal Sarıyıldız olacak.


Üçüncü bölge diye tanımlanan Silopi, Beytüşşebap ve Uludere'de 74 bin oy bulunuyor. Bir önceki seçimden hareketle bu bölgede yüzde 87 oy oranı ile Irmak'ın kazanıp Meclis'e gideceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Hiç yorum yok: