10 Haziran 2011 Cuma

Balkon’daki Erdoğan

 



Fakirin “ekmeği” değil miydi umut?

Günlerdir Tayyip Erdoğan seçim dolayısıyla ağzından “olumlu” bir cümle kaçırır diye bekliyor/bekletiliyor Kürt ve Türk halkı.
Seçim yaklaştıkça ha bugün, ha yarın diye diye Amed’deki (Diyarbakır) seçim mitingine çevirdiler halkın gözünü.

Erdoğan ne yaptı orada? Kürt halkını, Kürdistan’ın kalbinde tehdit etti.

Erdoğan’a hayran Türk medyasının kıdemlileri ve yeni yetmeler, “Diyarbakır da iyiydi ama siz asıl balkon konuşmasını bekleyin…” diyerek umut yaymaya devam ediyorlar daha.

Birçoğu gibi Cengiz Çandar da kaptırmış kendisini Erdoğan rüzgârına, yelkenleri bir türlü toplamaya niyeti yok.

Yoldayken bile Erdoğan’ın seçim konuşmalarını kaçırmadan internet üzerinden takip ettiğini belirtirken Çandar, çok da heyecan duyduğunu söylüyor.

Sahi Erdoğan’ın hangi konuşması heyecan verici?
BDP’ye "terörist" ve "sivil faşist" demesi mi, heyecan verici?

Erdoğan “Kürt sorunu yoktur, bazı Kürt arkadaşların sorunları vardır” diyerek 2005’de Amed’de yaptığı konuşmanın tam tersi bir rotaya yönelirken, Çandar bu dönüşü olumlamak için cımbızla kelime avına çıksa da dişe dokunur bir şey bulamadığı için umudumuzu balkon konuşmasına yönlendiriyor.

Kürt’e, Kürdistan’da Kürt demek artık geldiğimiz bu 21. yüzyılda "olumlu" ve "umut" verici bir gelişme olarak yutturulmaya çalışılıyorsa, bizde helal olsun deriz. Bakın biz Kürt olduğumuzu bilmiyorduk iyi ki de söylediniz, atık mesele kalmamıştır!

Tekrardan balkona dönelim. Erdoğan’a "minareden seslen" diye bir öneride bulunsam, dini bütün arkadaşlara haksızlık mı etmiş olurum? Dini sömürerek buraya kadar geldiğine göre bundan rahatsızlık duyacaklarını sanmıyorum.

Kürtlerden aldığı oyları azalınca diline doladığı "din kardeşliği"ni unutan Erdoğan, çoğunluğu Müslüman olan Kürtleri bir anda Zerdüşti yaptı, hakaret mahiyetine.

Peki, bir Alevi, Yezidi, Hıristiyan, Ateist, Yahudi Erdoğan ile kardeş olabilir mi?

Hani İslam dini hoşgörü diniydi? Yaratılanı yaratandan dolayı sevdiğini söylüyordu Erdoğan? Zerdüştileri kim yaratmıştı peki?
Pardon, o zamanlar Erdoğan’ı yaratan da daha yaratılmamıştı. Onun için bu sayfayı geçelim.

Amed’de Kürtlerin gözlerinin içine bakarak “bunlar Zerdüşt müş” diyerek aşağıladığını sanan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu şahsında “Alevi olduğunu söylüyor” diyerek kendisini takip eden güruha meydanlarda Alevileri yuhalatan bir Erdoğan’dan bahsediyoruz. Onun balkonda şapkadan tavşan çıkartmasını boşuna beklemeyin derim.
Ancak cin çıkartıp, ruh çağırabilir. Çağıracağı ruh da Kemalistlerin ruhudur onu da Kürtler “iyi” tanıyor. Sahi tanıyor muyuz?

Kadınları, hele bir de başı açıksa insandan saymayan, Kürtlere bir halk olarak saygı duymayan, Alevileri ve diğer dinleri aşağılayan, demokrasi yerine biat kültürünü iliklerine kadar yaşamış birinden bahsediyoruz.

Maalesef elimizdeki malzeme bundan ibarettir.
Şimdi de çizgi film kahramanları gibi "güç bende" diye bağırıyor.
Balkonda beklenen mucize gerçekleşmezse eğer, yeni bir tarih dolaşacak bunların dilinde. Sahi Erdoğan’ın ne söylemesini / yapmasını bekliyorlar?

Oysa Erdoğan’ın “mecliste 367 milletvekiline ulaşırsam” diye başlayan cümleleri her şeyi fazlasıyla ifade etmiyor mu?
Yeni anayasa yapılırken mecliste grubu bulunan diğer partileri, sivil toplum örgütlerini de işin içine katacağını söylemesi Erdoğan’ı tanıyanlar için sürpriz sayılmasa gerek.

367 milletvekiline ulaşırsa kafasındaki anayasayı hayata geçirecek ve bu anayasa ne sivil olacak, ne de demokratik. Cemaatin Türk – İslam sentezine göre hazırlanmış, Kürtleri bir halk olarak görmeyen, dillerine saygısı olmayan, asimilasyonu hedef alan, ülkeleri Kürdistan’a ise hiç değinmeyen, "tek devlet, tek dil, tek millet” anayasası olan eskisine göre bir fazla ile yoluna devam edecek, o da şu: “tek devlet, tek dil, tek millet, tek din”.

Hakkari’de öldürülen imamı seçim malzemesi olarak hiç ağzından düşürmeyen Erdoğan, Hopa’da kendi polisi tarafından öldürülen emekli öğretmen Metin Lokumcu’dan bahsederken “bir kişi de ölmüş, ismi önemli değil” diyebiliyor.

“Önemli değil” diyor, çünkü o ölümü kullanarak seçim meydanlarında oy toplayamayacağını biliyor. Ölen devletin resmi imamı olduğunda ancak Erdoğan için önemli oluyor.

Ankara’daki protesto eyleminde panzere çıkan Dilşat Aktaş için de “kadın mı kız mı belli değil” diyerek kadınlara olan bakışını göstermiş oluyor.

Onun da kalçasını kırmış polisler, o da “önemli değil” çünkü Erdoğan’ın seçim malzemesi olamayacak biri. Diğer kamptan, cami tayfasından değil.

‘Ben olsaydım, İsrail’le ilişkilerin bozulmasına izin vermezdim’ diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken bakın ne diyor Erdoğan: “O doğru, çünkü İsrail’i ilk devlet olarak tanıyan CHP’dir"

Dünyanın başka bir ülkesinde olsa bırakın aydın, entelektüel, demokrat bilmem ne olmayı, en sıradan sosyal demokratlar bile Erdoğan’ı bu sözlerinden dolayı ırkçı diye parmakla gösterirlerdi. Ve Erdoğan insan içine çıkamaz hale gelirdi.

Hâşâ, bizde Erdoğan ve AKP ile duygudaş olan o kadar çok ırkçı var ki, Erdoğan’ın söyledikleri onları sarhoş ediyor adeta.
Demek istiyor ki, “ben Hamas ile aynı fikirdeyim, aslında İsrail devletini tanımıyorum” ama halk arasındaki deyimle bunu doğrudan telaffuz etmek “sıktığı” için CHP’e üzerinden söylüyor. Diğer taraftan TC’yi kuran kadro ile CHP’yi kuran kadronun aynı olduğunu ve kendisinin de şu anda bu devletin başbakanı olduğunu unutuyor. Her halde bunları söylerken kendisini Kudüs’te Hamas’a nutuk atarken hayal ediyor. Yakışır.

Erdoğan değil miydi “camileri kışla minareleri süngü” olarak gören? Sıradan bir insan iken demokrasiyi içine sindirememiş birinin, iktidarda iken demokrat olmasını beklemek, hele bunu geldiği yere hep biat ederek, birilerine el pençe durarak, köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı diyerek elde etmiş birinden beklemek ham hayal değil, kusura bakmayın aptallıktır.

Erdoğan’dan ve AKP takımından demokrat çıkartamazsınız. Onların dünyasında demokrasi yoktur, itaat etmek ve yönetmek vardır.
Erdoğan bulunduğu yeri kaderi olarak görüyor.

BDP’yi “Öcalan’ı peygamber olarak görüyorsunuz” diye bağırıp tehdit ediyor, kendisinin de Kürt ve Türklerin peygamberi olarak selamlanmasını buyuruyor.

Selamlayacak mısınız?
Ben mi? Hâşâ…
zengaso@yahoo.de

Hiç yorum yok: