7 Mayıs 2011 Cumartesi

Ortadoğu Direnişleri ve Truva Atı AKP

Ortadoğu Güneşi altında tüm halkların, kültürlerin, dillerin ve inançların özgürce yaşamasının zamanıdır.

Canfeda Deniz
                          Yağmur çağıran çimenler, otlar çıktı. Güneş vurunca yeşillendi toprak. Sıra ağaçlarda. Bugün yağmur altında yürürken dallardaki ilk tomurcuğu gördük. Hafiften açmış, ucundaki minik yeşil yapraklar arasından çıkacak yakında. Çiçeğe dönüşecek. Zirvelerdeki karlar bile erimeye yüz tuttu. Baharın gelişini hiçbir şey önleyemeyecek…

Ortadoğu halklarının baharı da gelmiştir. Ortadoğu halklarının baharını önlemek için masa başlarında, kapalı kapılar ardında anlaşmalar yapılıyor. Ortadoğu sırtındaki hançerden henüz kurtulmadan yeni ihanet anlaşmalarına kurban gitme tehlikesiyle karşı karşıyadır…

Ortadoğu’yu sırtından hançerleyecek yeni güç AKP ve onun başkanlığını yapan R.Tayyip Erdoğan’dır. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında iktidara getirilmiş olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Siyasetin değil her türlü riyakârlığın ekolünde yetişmiş ve kendi Hocasını da satmış olan Türkiye başbakanı şimdi sadece Türkiye’nin değil tüm Ortadoğu’nun geleceğiyle oynuyor.

Halk isyanları karşısında pişkinlikle akıl verme rolüne soyunurken perde arkasından ABD-İngiltere ile Ortadoğu’ya yönelik küresel hamlenin planlarını tartışıyor ve kaptığı rolü daha ustalıklı oynamak için Haziran seçimlerinde onlardan yardım istiyor. Bu yardım talebi hem ekonomik, hem siyasidir. Türkiye’de örtülü ödenek olur da ABD ve NATO’da örtülü ödenek olmaz mı? AKP’ye ülke içinden ve uluslar arası alandan akan kayıt dışı paraların miktarı milyar dolarları geçiyor. Bu paralar seçim rüşveti olarak kullanılacaktır. AKP’nin daha önce sadece Siirt’te 22 trilyon seçim rüşveti dağıttığı hatırlardadır. Seçime giren tüm partiler bu konunun takipçisi olursa AKP’yi suçüstü yakalayabilirler. Peki, bu paralar ve iktidarda kalma karşılığında ne verecekler?  

AKP Ortadoğu’da TRUVA ATI olmayı kabul etmiş ve bu temelde iktidara getirilmiştir. Bugün tüm Ortadoğu’yu isyan ateşi sarmışken hangi ülke AKP ile dostluğa yanaşırsa ilkin orası düşürülecektir. Örneğin, Mısır’da Mübarek yönetimi yerine geçecek olanlar ile AKP sıkı ilişkide olacak ve Turuva atı rolüyle orada halk hareketinin kalıcı bir sonuca gitmesini önlemeye çalışacaklardır. Mısır’da seçimlerle iş başına gelecek olanların radikal İslamcı çizgide değil, AKP tarzı işbirlikçi ılımlı İslamcı çizgide yani başka bir deyişle KARŞI İSLAM çizgisinde olmasını sağlamaya çalışacaklardır. Aksi halde Mısır, Arap dünyasına öncülük yapabilir ve model oluşturabilir. Mısır’ın değil AKP’nin model olarak Ortadoğu’ya sunulması için Mısır üzerinde çok kapsamlı oynayacaklardır. Tunus, Yemen, Bahreyn, Ürdün, Suriye ve sıradaki her ülke ile ilişkisini bu temelde kuracaktır. Şimdiden bunun yoğun diplomatik trafiğini geliştirmişlerdir. 

Bu rol ile yakında Türkiye tüm Ortadoğu halklarının nefret edeceği bir ülke haline de gelebilir. Model olarak gösterilmek istenirken tam tersine nefret kaynağı olabilecektir. Çünkü Ortadoğu halkları uyanmıştır ve AKP’nin hayal ettiği gibi zavallı ve kandırılacak cahiller sürüsü değildir.

AKP halkı sürü olarak görüyor. Kapitalist modernitenin çöplüğünden beslendiği için AKP Ortadoğu’ya en koyu oryantalist yaklaşımı gösteriyor. Bu nedenle de Truva Atı rolünün tutacağını sanıyor fakat hesaba katmadığı bir şey daha var. Ortadoğu halklarının baharı gelmiştir. Zaman halkların özgürlük çığlıklarıyla kuşatılmış durumdadır. Eğer bu özgürlük yürüyüşünde Demokratik Uygarlık paradigması esas alınırsa bir değil bin tane AKP gelse halkların baharını önleyemez.

Demokratik Uygarlık paradigması halkların veya toplumun alternatifinin iktidarları ele geçirmekte değil toplumu devletten ayrı ele alıp kendi kendini yönetebilecek örgütlenmelere kavuşmasında görür. Toplum demokratik, sivil meclislere, komünlere, kooperatif ve akademilere kavuşturulduğunda ve diğer topluluklarla demokratik birliğini geliştirdiğinde sadece AKP ile değil tüm küresel saldırılarla baş edebilecek politik iradeye ve ahlaki güce kavuşur. Topluma dayalı sistemin kendisini sadece bir ülke ile sınırlı tutmaması gerekir. Ortadoğu’nun kadim tarihi ve kültürü de yapay sınırlara yabancıdır. Dolayısıyla DEMOKRATİK ORTADOĞU KONFEDERASYONU’NU gündemleştirmenin tam zamanıdır. Böyle bir birliğin tarihsel ve toplumsal temelleri AB temellerinden daha sağlamdır. Ortadoğu birliği için Arap birliğini de savunmak gerekir. Bunun yanında AKP hedeflenmeli ve birlikten yana olan Arap, Fars, Kürt, Türk, Ermeni ve diğer tüm halklar AKP ile olan ilişkilerini kesmeli ve tavır almalıdır. 

AKP’nin Truva Atı olduğu görülmezse emperyalizmin tuzağına düşmek işten bile sayılmaz. Halk hareketleri kendi demokratik seçeneklerini yaratmazlarsa sisteme teslim olma noktasına geri dönülür. Bunu sağlayacak olan da AKP’dir. AKP’yi model alacağını açıklayan herhangi bir ülke çıkarsa bunun anlamı ve taşıdığı mesaj şudur: ‘ABD’nin uşağı olmaya hazırım, yeter ki iktidarda kalayım!’ Bu böyle bilinmeli ve gelişmeler takip edilirken ayırt edici bir ölçüt olarak görülmelidir.

Libya konusunda takındığı tavır AKP’nin deşifrasyonunu sağlamada büyük bir belirti olmuştur. Libya’ya yapılan emperyalist saldırının içinde de plancı ve lojistikçi olarak yer alan AKP’nin ihanetini Arap halkı unutmayacaktır. Henüz ortada hiç bir şey yokken Libya’daki Türkleri aceleyle Türkiye’ye taşımaları bu saldırı planını önceden bildiklerini ve baştan itibaren içinde olduklarını göstermiştir.

Aslında AKP’nin uğursuz rolünü deşifre ve teşhir etmek için Kürt halkı karşısında takındığı tavrın değerlendirilmesi yeter de artar bile. İktidara geldiği günden bu yana AKP’nin kadın ve çocuk demeden Kürtlere karşı katliam uyguladığını bilmeyen kalmadı. Halen Kürt dili üzerindeki yasaklar bile kalkmış değil. Halkı yoksullukla, açlıkla terbiye etme politikasını güdüyor. Zindanlar sayıları binlerce olan Kürt siyasetçilerle dolu. Böyle bir hükümetin İslam’la ne alakası olabilir? Demokrasiyle ne alakası olabilir? AKP’ye tavır almayan herkes Kürt katliamına ve Ortadoğu halklarına karşı geliştirdiği ihanete göz yummuş olacaktır. 

Güneş toplayan çiçekler açmaya başladı. Bahar tüm güzelliğiyle yüzünü gösterdi. Newroz kutlamaları müjdeyi verdi. Ortadoğu Güneşi altında tüm halkların, kültürlerin, dillerin ve inançların özgürce yaşamasının zamanıdır. Emevi takipçisi olan ve karşı İslamı temsil eden AKP’ye karşı Devr-i Saadet’i savunan ve özgürlükten yana olan herkesin harekete geçmesinin ve birleşmesinin zamanıdır. Halkların baharını önlemek isteyen Truva Atını parçalayalım, özgürlüğe giden yolumuzu açalım…                                                             
                                                 24.3.2011 

Hiç yorum yok: