1969'da aya gitmek çılgınlıktı. Neredeyse yüz yıl boyunca uğraşıp tüm Hollanda kuzey delta bölgesini nehirlerin bir metre dahi yükselmemesini sağlayan dev barajlar, dalgakıranlar, su pompaları ve kanallarla donatmak da.
Marie Curie gibi başına neler geleceğini bile bile hayatını radyasyonun etkileri üzerine çalışmalara adayıp sonra kanserden çırpına çırpına can vermektir çılgınlık.
Sonra 1945'te Varşova'da Nazi ordularına kurşun sıkmak. İran'da zulme karşı direnip Urumiye cezaevinde sabaha karşı rap rap darağacına yürümek.
Şimdi gelin de Recep Tayyip Erdoğan'ın adını bunları gerçekleştirenlerin adlarının hizasına yazın. Mümkün müdür?
AKP, tam da seçim arifesinde Erdoğan 50 kilometrelik bir kanal açıp Karadeniz'den gemilerin Marmara'ya direkt olarak ulaşmalarını sağlamayı çılgınlık olarak pazarlıyor.
Etrafında değerlenecek hazine arsalarını satıp imara açmak ve dünyanın en büyük metropollerinden birini bir kat daha büyütmenin planları yapılıyor.
Ben bu işi anlamadım.
Ya ben bugüne kadar sıradışı fikirleri, projeleri ve yaşamlarıyla insanlığı bir iki adım daha ileri götüren insanları yanlış tanımışım ya da ortada büyük bir saçmalık var.
Ahmaklık demek herhalde daha doğru.
Tek ahmaklık deliliğin çılgınlık olarak pazarlanması değil tabii. Memlekette düzeltilecek, bir hali oluruna sokulacak o kadar mesele varken Kanal İstanbul'un en büyük proje olarak ortaya sunulmasına inanmak da ayrı bir ahmaklık.
2002'de reform, Avrupa Birliği vaatleriyle gelmişti AKP iktidara. Bu proje başarısızlıkla sonuçlandı. Duble yollar yapıldı bol bol. Çıraklık dönemiydi.
2007'de demokratikleşme, değişim öne çıktı. Tüm Türkiye'yi kucaklamak vaadi öne sürüldü. Eski devlet yapısını aşmaktan bahsedildi. Bu vaatler de boşa çıktı. Ülke içinde ayrılıklar arttı. Yine bilmem kaç bin kilometre duble yollar yapıldı. Kürt siyasal hareketi üzerinde inanılmaz bir baskı ve imha siyaseti yürütüldü. Kalfalık dönemiydi.
2011'de ise şimdi ne Avrupa Birliği vaadi, ne sosyal barış, ne de demokratikleşmeden bahsediliyor. Yeni dönemde AKP'nin öne sürdüğü tek proje bir kanal. Çokça anılan adıyla “Çılgın Proje”. Bu dönem de ustalık dönemiymiş.
Nereden nereye?
Çıraklığı, kalfalığı başarısız siyasi projelerle dolu olanların ustalığı nasıl olacak göreceğiz?
AKP artık siyasetçileri geçti mühendisler, mimarlar ve yatırımcılardan medet umuyor.
Dünyada mühendislik olarak bu projenin önünde yüzlerce proje varken bu “çılgın proje” diye yutturuluyor.
Bir de bu kadar ciddi adam çıkıp televizyonlarda bu projeyi Süveyş Kanalı ve Panama Kanalıyla kıyaslıyor.
Süveyş Kanalı bundan 140 yıl kadar önce tamamlandı. Panama Kanalı da neredeyse 100 yıl önce. İkisi de dönemlerinde çığır açan projelerdi.
AKP'nin kanalının bir çığır açacağı falan yok. Artık siyasi çözümler üretme konusunda tıkanan, kendi yandaşlarını korumaya uğraşan bir siyasal hareketin ileri bir hamle çabasından başka hiçbir şey değil.
Eh ne diyelim. Bize ancak memlekete hayırlı uğurlu olsun demek düşer. Siyasi alandaki beceriksizliklerini mühendislik alanına da taşırlarsa artık 2015'teki doktora dönemlerini herhalde rüyalarında görürler.
Marie Curie gibi başına neler geleceğini bile bile hayatını radyasyonun etkileri üzerine çalışmalara adayıp sonra kanserden çırpına çırpına can vermektir çılgınlık.
Sonra 1945'te Varşova'da Nazi ordularına kurşun sıkmak. İran'da zulme karşı direnip Urumiye cezaevinde sabaha karşı rap rap darağacına yürümek.
Şimdi gelin de Recep Tayyip Erdoğan'ın adını bunları gerçekleştirenlerin adlarının hizasına yazın. Mümkün müdür?
AKP, tam da seçim arifesinde Erdoğan 50 kilometrelik bir kanal açıp Karadeniz'den gemilerin Marmara'ya direkt olarak ulaşmalarını sağlamayı çılgınlık olarak pazarlıyor.
Etrafında değerlenecek hazine arsalarını satıp imara açmak ve dünyanın en büyük metropollerinden birini bir kat daha büyütmenin planları yapılıyor.
Ben bu işi anlamadım.
Ya ben bugüne kadar sıradışı fikirleri, projeleri ve yaşamlarıyla insanlığı bir iki adım daha ileri götüren insanları yanlış tanımışım ya da ortada büyük bir saçmalık var.
Ahmaklık demek herhalde daha doğru.
Tek ahmaklık deliliğin çılgınlık olarak pazarlanması değil tabii. Memlekette düzeltilecek, bir hali oluruna sokulacak o kadar mesele varken Kanal İstanbul'un en büyük proje olarak ortaya sunulmasına inanmak da ayrı bir ahmaklık.
2002'de reform, Avrupa Birliği vaatleriyle gelmişti AKP iktidara. Bu proje başarısızlıkla sonuçlandı. Duble yollar yapıldı bol bol. Çıraklık dönemiydi.
2007'de demokratikleşme, değişim öne çıktı. Tüm Türkiye'yi kucaklamak vaadi öne sürüldü. Eski devlet yapısını aşmaktan bahsedildi. Bu vaatler de boşa çıktı. Ülke içinde ayrılıklar arttı. Yine bilmem kaç bin kilometre duble yollar yapıldı. Kürt siyasal hareketi üzerinde inanılmaz bir baskı ve imha siyaseti yürütüldü. Kalfalık dönemiydi.
2011'de ise şimdi ne Avrupa Birliği vaadi, ne sosyal barış, ne de demokratikleşmeden bahsediliyor. Yeni dönemde AKP'nin öne sürdüğü tek proje bir kanal. Çokça anılan adıyla “Çılgın Proje”. Bu dönem de ustalık dönemiymiş.
Nereden nereye?
Çıraklığı, kalfalığı başarısız siyasi projelerle dolu olanların ustalığı nasıl olacak göreceğiz?
AKP artık siyasetçileri geçti mühendisler, mimarlar ve yatırımcılardan medet umuyor.
Dünyada mühendislik olarak bu projenin önünde yüzlerce proje varken bu “çılgın proje” diye yutturuluyor.
Bir de bu kadar ciddi adam çıkıp televizyonlarda bu projeyi Süveyş Kanalı ve Panama Kanalıyla kıyaslıyor.
Süveyş Kanalı bundan 140 yıl kadar önce tamamlandı. Panama Kanalı da neredeyse 100 yıl önce. İkisi de dönemlerinde çığır açan projelerdi.
AKP'nin kanalının bir çığır açacağı falan yok. Artık siyasi çözümler üretme konusunda tıkanan, kendi yandaşlarını korumaya uğraşan bir siyasal hareketin ileri bir hamle çabasından başka hiçbir şey değil.
Eh ne diyelim. Bize ancak memlekete hayırlı uğurlu olsun demek düşer. Siyasi alandaki beceriksizliklerini mühendislik alanına da taşırlarsa artık 2015'teki doktora dönemlerini herhalde rüyalarında görürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder