29 Mart 2011 Salı

'PKK Mağduru' Kürt aydınları...


23 Mart 2011 tarihli yazımı şöyle bağlamıştım: "AKP'de ileriye dönük değişimin işaretleri pek görülmüyor ama geriye doğru bir hayli iz/işaret var.

Bunlardan biri Kürt aydınlarını "Öcalan ve PKK mağduru" göstermek... Bir diğeri ise, Kürt siyasetçi ve/ vekillerine karşı şiddeti meşrulaştırarak sıradanlaşmalarını sağlamak..."


"Kürt aydını" kimdir, var mıdır? İşte bazılarının adı geçiyor: Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu, Muhsin Kızılkaya vb. bunlar aydın mıdır, aydınsa Kürt aydını mıdır? Bunlar tartışılabilir... Ya da tartışmasız "aydın" kabul edilebilir, bazıları aydın diye savuna da bilir. Herkes kendini ya da bir başkasını tanımlamakta özgürdür.


Polemik yapmak, kısır bir tartışmaya girmek amacında değilim... Ayrıca her düşünceye, her siyasal görüşe etik oldukça saygılıyım."Yüz çiçek açsın, yüz fikir akımı bir arada tartışsın"dan yanayım. Ayrı fikirlere, görüşlere bir diyeceğim yok. Toplumlar diyalektiği de biraz böyle gelişiyor zaten...


Ancak bir parantez açmaktan da kendimi alamıyorum: Bir birey, yazar/çizer, bir düşün insanı, ya da politikacı "Kürt" ve "aydın" olabilir. Ancak her durumda "Kürt aydını" olamaz. Kürt aydını olmak, iki önemli eylemi gerektirir. Birincisi, genelde demokrasi, özelde Kürt sorununun demokratik çözümü için çağın gereği ve halkın beklentileri doğrultusunda zihinsel emek harcamaktır. İkincisi ise, adına eylemde bulunduğu halkın doğrudan destek, güven ve olurunu almış olmaktır. Halk desteği, halk sevgisi önemli ön koşuldur.


Örneğin, Vedat Aydın, Orhan Doğan, Musa Anter, Mehmet Uzun, Muhsin Melik vb. bu kategoridendir.


Parantezi kapayarak konuya dönüyorum.


* * *


Önemli soru şudur: Adı geçen "Kürt aydınları" gerçekten de mağdur edilmişler midir? Herhangi bir saldırıya, takibe tehdide uğramışlar mıdır? Haklarında yapılan haberler doğru mudur?


Bakıyorum, soruyorum, araştırıyorum ancak doğrulayacak hiçbir bilgi, iz/işaret, açıklama bulamıyorum... Olanlar da yalanlanıyor...


Buna rağmen Erdoğan, Kürt aydınlarını, ısrarla saldırıya uğramış "PKK mağduru" gösteriyor, bu söylemi seçim malzemesi yaparak BDP'yi geriletmeye çalışıyor. Tatlıses'i de bu gruba alarak etkili olmak istiyor.


Bu çıkarsama Öcalan'ın, ANF'ye yansıyan 25 Mart 2011 tarihli açıklamalarında da var; yazıdaki kutu da da bulacaksınız.


* * *


AKP'nin, Kürt aydınları  "PKK mağduru" gösterme tutumunun böyle bir politik geri planı var. Özellikle "müzakere sürecinde" bu planın daha yoğun işletildiğini görüyoruz.


Burada amaç Kürt aydınlarını korumak, onure etmek, özgürlüklerini savunmak filan değil; Kürt aydınlarını yaratılmaya çalışılan yeni PKK algısının aracı yapmak... Demokratik ekolojik toplum paradigmasının aydınlar içinde taraf bulmasını önlemek... Gerçekten de marjinal olan "Kürt birey, grup ve yapılarını" büyük halk desteğine sahip demokratik Kürt güçleriyle yer değiştirtmek... Kürt bölgelerinde teslimiyetçi, işbirlikçi taban yaratarak; Kürt özgürlük düşünü yıkmak... Kürt siyasal ve toplumsal yapılarını marjinalize ederek kolay yönetilebilir duruma getirmek...


Tarihe bakın: Her dönemde Kürtlerin özgürlük çıkışı "gericilik" diye bastırılmış, arayışçıları ise "münafık", "şaki", "bölücü", "terörist" diye adlandırılmış; aydınları, yazar/çizerleri benzer gerekçelerle ya ortadan kaldırılmış ya sürgün edilmiş ya da yalnızlaştırılmıştır.


* * *


AKP'de bunu yapıyor...


Ayrıca Erdoğan, Osmanlı'dan kalma "devlet-i ebed müddet" kabulü fikrine sahip. Bu fikre uygun içinde olduğu "teklik" /padişahlık gayreti daha da önemlisi, bir tür  "Zıllullah" yani Allah'ın gölgesi unvanını alma çabası ve tüm bunları kapsayan siyasal bencilliği Türkiye'yi "intihar kavşağı"nda tutuyor. Sivil itaatsizliği bile "terör" sayıyor; çözüm rezervlerini, fırsatlarını tüketiyor.


Değerli aydınlar ve Kürt aydınları lütfen artık görün!


Amaç yapay Kürt partisi...


"Amaç BDP'ye karşı kendilerine bağlı yapay bir Kürt partisi oluşturmaktır. İşte bu marjinalleşmiş, etkisi olmayan federasyonu savunan bu partilere izin vererek, sözüm ona 'işte her şey tartışılıyor, konuşuluyor, çözülüyor',  diyecekler. BDP'ye yönelik KCK adı altında tutuklamalarla legal siyaset alanında doğacak boşluğu bunlarla doldurmak istiyorlar. Bazı partileri bu temelde yeniden canlandırmak istiyor olabilirler. Buna bazı isimleri de katmak istiyorlar." (Öcalan/ANF)

Hiç yorum yok: