14 Ocak 2011 Cuma

Genelkurmay ve AKP ilişkileri


AKP, sivil iradeye inanıyorsa ve tabii ki kendi gücüne güveniyorsa, Genelkurmay Başkanlığı'nı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlar. Böylelikle Türkiye'de ordu, devlet ve siyaset ilişkilerinde yeni bir dönem başlar.

Ancak, arada bir yaygara koparsa da bu konuda radikal adımlar atmak istemiyor. AKP'nin asıl amacı, askeri vesayetle uzlaşma halinde kendi totaliter yönetimini güçlendirmek, daha doğrusu kendini askerin yerine ikame etmektir.


Bunun için sürekli vaatlerde bulunarak kendisine oy veren kitleleri kandırıyor. Her seçim öncesi bir sonraki dönem için büyük vaatlerde bulunarak oylarını korumaya çalışıyor.


Çünkü CHP'nin tek parti diktatörlüğü döneminden kalan askeri ve sivil elit egemenliğine dayalı yönetim anlayışı, AKP iktidarları döneminde de devam ediyor.


Bir zamanlar Menderes, Demirel, Özal, Ecevit de ordunun icazeti ve vesayeti ile iktidar olmuşlar, iktidar dönemlerinde Genelkurmay'la uzlaşmışlar ve askeri müdahalelere karşı direnmemişlerdir. Bu nedenle Türkiye'nin siyasal ve toplumsal geleneğinde askeri otoriteye karşı sivil irade üstünlüğü sağlanamamıştır.  


Ordunun siyaseti dizayn etmesi sonucu iktidar olan ve varlığını iktidardaki konumu ile koruyan AKP, tersi bir durumda yok olacağının bilincinde olarak iktidarda kalmak için her çareye başvuruyor. Bu bağlamda, Genelkurmay ve tekelci sermeye ile kendi çıkarları doğrultusunda uzlaşıyor. ABD'nin bir dediğini iki yapmıyor. ABD ve NATO tarafından kendisine verilen rolleri iyi bir çömez edasıyla yerine getiriyor.


MGK bildirisine yansıyan Genelkurmay ile hükümet arasındaki yeni uzlaşma, AKP'nin üçüncü kez iktidar olma hedefinden kaynaklanıyor. AKP'nin bu hedefinin ABD tarafından da desteklendiği biliniyor. Çünkü ABD'nin Irak, İran ve Kürdistan politikaları sağlam müttefik olan Türkiye için AKP iktidarından başka bir seçenek tanımıyor.


CHP'deki yönetim değişikliği operasyonları ile MHP'nin parlamento dışı tutulması için yapılan Fethullahçı taban operasyonları, Saadet Partisi'nin bölünmesi, yüzde onluk seçim barajının indirilmemesi, Kürt sorununun çözümsüz bırakılması, yeni anayasa vaadi vb. gelişmeler, AKP'nin üçüncü kez iktidar yapılmasının politik komplolarını oluşturuyor.


Politik komplo diyorum, çünkü halk iradesine, demokratik temsiliyete ve çoğulculuk anlayışına sahip olmayan Türkiye'de siyaset artık böyle yöntemlerle yapılıyor.


Hükümetin yaptığı bazı biçimsel düzenlemeler ve Genelkurmay'a karşı gösterdiği kısmi tepkiler, ABD, NATO ve AB standartlarını aşan ve Türkiye'de demokratikleşmenin önünü açacak açılımlar değil.


Geçmişinde faili meçhul cinayetler, darbeler, suikastler, çeteler, cuntalar olan Türkiye'nin demokratik dönüşüm süreci böyle başlatılamaz. Türkiye'de kişiler kendi geçmişiyle yüzleşmelidir.  


Siyasal anlamda iktidar olmak, devlet yönetimini elinde bulundurmak ve devlet gücünü kullanma yetkisine sahip olmaktır. Bunu başaramayan, yani devletin askeri ve sivil bürokrasine söz geçiremeyen siyasal iktidarlar, toplumun ilerlemesini sağlayacak demokratik dönüşümler yapamazlar.


Bir hükümet kendisine karşı açıktan askeri müdahale hazırlığı içinde olan ordu komutanlarını görevden alamıyorsa ve adli mercilere teslim edemiyorsa, iktidarını Genelkurmay ile paylaşıyor demektir. Türkiye'nin ordu, devlet ve siyaset ilişkileri bu durumun birçok örnekleriyle doludur.  


Bir zamanlar Ecevit'in dediği gibi, geçmişte hükümetlerin önüne duvarlar örüldüğü ve duvarın öte tarafına geçilemediği için 'derin devlet' faaliyetlerinin üzerine gidilemiyordu. Ecevit bu nedenle kendisine yapılan suikastı bile açığa çıkartamamış ve susmayı yeğlemiştir. Özal, biraz farklı yol ve yöntem izlemeye başlayınca bunu hayatıyla ödemiştir. İki kez iktidardan düşürülen Demirel ise, sürekli olarak askeriye ve derin devlet ile uzlaşma içinde olmuştur.  


Şimdi, yapılacak şey duvarın öte tarafını görmek için, bu duvarı yıkmaktır. Bunu sadece toplumsal meşruiyet kazanarak halkın desteğiyle iktidar olmakla yetinmeyen, aynı zamanda muktedir olan bir siyasal hareket başarabilir ve Türkiye'yi demokratik bir sürece sokabilir.

Hiç yorum yok: