17 Ocak 2011 Pazartesi

Demokratik Özerklik üzerine 5


Türkiye idari bölgelere açıktır
Türkiye'nin şu anki mevcut Anayasası, siyasi bölgeselleşmeye kapalı, ancak idari bölgeselleşmeye açıktır. Ayrıca yine eklemek gerekir ki 'özerk yönetim' kavramı ile 'yerinde yönetim' kavramı, yetkilerin kaynağı yönünden, birbirinden farklı değildir. Birincisi, Anglo-Sakson hukuk sisteminin bir kavramı iken; ikincisi, Fransız idari hukukunun bir kavramıdır.



Türkiye'nin şu anki mevcut Anayasası, siyasi bölgeselleşmeye kapalı, ancak idari bölgeselleşmeye açıktır. Ayrıca yine eklemek gerekir ki 'Özerk yönetim' kavramı ile 'Yerinde yönetim' kavramı, yetkilerin kaynağı yönünden, birbirinden farklı değildir. Birincisi, Anglo-Sakson hukuk sisteminin bir kavramı iken; ikincisi, Fransız idari hukukunun bir kavramıdır


Bölgesel devletin, federal devletten temel farkı, devletin tekliği ilkesinin korunmasıdır. Tek kurucu iktidar vardır, tek egemenlik, tek yargı vardır. Bu özelliğin üniter devletle çakıştığı hatırlanmalıdır. Oysa federasyonlarda birden çok kurucu iktidar vardır ve bu federe devletler, federal devletle eşdeğerde kurucu iktidarlardır



Vll - Bölgesel devletlerde, idari ve siyasi bölgeler ayrımı


BÖLGE veya EYALET terimi, Fransız Akademisi'nin 1762 tarihli sözlüğünde şöyle tanımlanır: "Büyük bir devletin, genellikle aynı vali tarafından idare edilen pek çok şehir, kasaba, köyü kapsayan, kayda değer bir genişlikteki parçası..."


Bir yönetim birimi, genellikle de il üstü bir yönetim birimi olarak BÖLGE, çok değişik içerikler ifade eder. 1992-1994 yıllarında Belçika'da  federalizme geçildiğinden bu yana bir federe devlettir. Flamanya ve Valonya federe birimleri gibi. İspanya'da ise tıpkı İtalyan bölgeleri gibi siyasi bölgelerdir. Oysa Fransa'da BÖLGE bir yerel yönetimin kuruluşundan ya da İDARİ BÖLGEDEN başka bir şey değildir. Yeri gelmişken bu iki farklı BÖLGE yaklaşımını tanımlamak gerekir:


İDARİ BÖLGELER


İki yönlü işlev yüklenirler. Hem genel yönetim hizmetlerinin görüldüğü bir idari çevredir; hem de yerel topluluğun idari özelliğinin tanındığı bir yerel yönetimdir. Ama hiçbir biçimde siyasal yetkileri bulunmaz. Yani yasa yapma, yasama yetkileri bulunmamaktadır. Fransa bölgeleri ve Portekiz bölgeleri bu türdendir. Ülke çapında yasama iktidarının tekliği, üniter devlet kapsamında korunmaktadır.


SİYASİ BÖLGELER


Siyasal yetkiye sahiptirler. Yetkilerini anayasa, statü ve yasaların belirlediği ve kural olarak organları seçimle gelen bölge tipidir. Statü, bölge için bir "anayasa" değerindedir. Katalan statüsü gibi. Bölgesel yasalar, statüye aykırı olamaz. Statüler o bölgenin halkı ve meclisi tarafından hazırlanıp onaylandıktan sonra, tüm ülkeyi temsil eden ulusal parlamentoda onaylanmasının ardından resmiyet kazanır. Son tahlilde, ulusal parlamentonun bir işlemi olması itibarıyla anayasanın altındadır. Siyasi bölgeler için OTONOM ÖZERK BÖLGELER tanımı da kullanılır. En geniş anlamda, kendi kendini yönetme yetkisine sahiptirler. Egemenliğe sahip olmadıkları için devlet olarak kabul edilemez; siyasal yetkilere sahip olduğu için de basitçe bir "yerel yönetim" olarak tanımlanamaz. SİYASAL ÖZERKLİK, ilk olarak kendi hukuki statüsünü belirlemeye katılmadır. Ayrıca yetkileri anayasada belirlenmekte ve belirli bir alanda yasama yetkisi ile donatılmaktadır. Siyasi bölgelere sahip devletlerde, yasama iktidarının tekliği değil çokluğu esastır. Ayrıca siyasi bölgelerin yasama özerklikleri de bölgeden bölgeye değişebilmektedir. Tıpkı İspanya'da olduğu gibi. Tabii ki yasama özerkliğinin doğal sonucu olarak, bölgelerin kendi yürütme organları (yerel hükümet) ve idari aygıtları da bulunmaktadır. Ancak yargısal alanda siyasi bölgelerin özerk yetkileri olmaz. Zaten bu durum, onları federal devletlerin federe bölgelerinden ayıran en önemli hususlarından biri olarak da kabul edilebilir.


Türkiye'nin şu anki mevcut Anayasası, siyasi bölgeselleşmeye kapalı, ancak idari bölgeselleşmeye açıktır. Ayrıca yine eklemek gerekir ki "ÖZERK YÖNETİM" kavramı ile "YERİNDEN YÖNETİM" kavramı, yetkilerin kaynağı yönünden, birbirinden farklı değildir. Birincisi, Anglo-Sakson hukuk sisteminin bir kavramı iken; ikincisi, Fransız idari hukukunun bir kavramıdır. Siyasal yerinden yönetim ilkelerini benimseyen ülkelerde devlet, adı ister bölge olsun, isterse özerk topluluk, yerinde yönetimin kurumlarına siyasal yetkiler aktarılmıştır. Aktarılan yetkiler üzerinden merkezin denetimi söz konusudur. Bu denetim hükümet denetimi ya da yargısal denetim tarzında olabilir. Örneğin İtalyan bölgeleri üzerinden hükümet denetimi var iken; İspanya bölgeleri üzerinde yargısal denetim vardır.


Genel çizgileriyle öğreti, "idari bölgelere" sahip Portekiz ve Fransa gibi, "siyasi bölgelere" sahip İtalya ve İspanya'yı da "üniter devlet" içinde görme eğilimindedir. Kimileri bölgesel devlet adını vererek İtalya ve İspanya modelini yine de "üniter devlet" kapsamında incelemektedirler. Kimileri ise bu devletleri "üniter devlet" içinde "yerinde yönetim"in üst bir aşamada gerçekleşmeleri biçiminde değerlendirmektedir. Hem İtalya, hem de İspanya'da siyasal merkeziyetçilik "siyasal yerinden yönetim" ilkesiyle yumuşatılmıştır. Danimarka, Fransa, Finlandiya ve Portekiz'de siyasi bölgeselleşme istisnaidir; Fransa'da idari bölgeselleşme yaygındır; İtalya ve İspanya'da ise siyasi bölgeselleşme. Birleşik Krallık'ta daha zayıf bir siyasi özerklik vardır. Ülkede yasama organı tektir. Ama geleneksel hukuktan doğan yarı-idari, yarı-siyasi özerklik söz konusudur. İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler'de olduğu gibi. Yine önemle ekleyelim ki İspanya Anayasa Mahkemesi, İspanya'yı "ÖZERKLİKLER DEVLETİ" olarak tanımlamaktadır. İtalya'da ise, "BÖLGESEL DEVLET" tanımı geçerlidir.


BÖLGESEL DEVLET İLE FEDERAL DEVLET


Bu aşamada bölgesel devlet ile federal devlet kıyaslamasını yapmak, bu konuyla ilgili Türkiye'de var olan yanlış algılamalara meydan vermemek açısından önemlidir. Kıyaslama şu noktalarda yapılabilir:


1- Bölgesel devletin, federal devletten temel farkı, devletin tekliği ilkesinin korunmasıdır. Tek kurucu iktidar vardır, tek egemenlik, tek yargı vardır. Bu özelliğin üniter devletle çakıştığı hatırlanmalıdır. Oysa federasyonlarda birden çok kurucu iktidar vardır (Federe devletler) ve bu federe devletler, federal devletle eşdeğerde kurucu iktidarlardır. Bu kurucu iktidarların tek sınırı vardır: FEDERAL ANAYASA... Bu anayasa federe devletlerin etkin katılımı ile oluşturulan bir hukuki metindir. Oysa İspanya, İtalya veya Birleşik Krallık'ta bölgeler, kurucu iktidar değillerdir. Bu çok önemli bir ayrımdır.

2- Federasyonlarda yasalar, iki iradenin birleşmesiyle ortaya çıkar. Bu iradelerden ilki ülke nüfusunun nispi temsiliyle oluşturulan ve bir nevi halk meclisi olan temsilciler meclisinin iradesidir. İkincisi, bir federe devletler meclisi olan senatonun iradesidir. Genel yasalar bu iki iradenin birleşmesiyle yapılır. (anayasa değişikliklerinde federe topluluğun genel iradesi önem kazanmaktadır. Oysa bölgesel devletlerde anayasa değişikliklerinde bölgelerin kurumsal anlamda bir rolü bulunmaz.)
3- Federasyonlarda, federe devletler yargı yetkisine de sahiptirler. Oysa bölgeli devletlerde genel yargının tekliği ve birliği ilkeleri geçerlidir.
4- Federal devletlerde, federe devlet ülkeleri, federal devletin idari çevreleri niteliğinde değildir. Bu anlamda federal devlet bir ülkeler topluluğudur. Bölgesel devletlerde ülkeler örneğin İspanya'daki Bask ve Katalan ülkeleri, İspanya ülkesinin bir parçası, bir idari çevresi niteliğindedir.
5- Federasyonlarda yerel yönetimlerin muhatabı, federe devletler iken; bölgesel devlette yerel yönetimler iki başlıdır. Asıl yetkili organ devlettir; ancak bölgelere de yerel yönetimler alanında yetkiler verilmiştir.
6- Federal devletlerde, federe devletler federasyondan önce de vardır. Bunlar belki yetkilerin merkezi otoriteye devrederek özerkliklerini korurlar. Oysa siyasi bölgeler, ancak ulusal devletten sonra gelmektedir. Çünkü devlet tarafından kendi uhdesinde bulunan bazı yetkiler, bölgelere devredilerek oluşurlar. Bu itibarla siyasi bölgeler hiçbir zaman bir devlet niteliği taşımazlar.

Özcesi; Bölgesel devlet, üniter devlet ile federal devlet arasında yer alır. Bu bağlamda iki devlet biçiminden de bazı öğeleri bağrında taşırlar. Ancak devletin tekliği ilkesi ile üniter devlete daha yakın durur. Bu nedenle devlet+demokrasi formülasyonuna yakınlaşır. Bölgeler ne kadar katılımcı demokrasiyi, doğrudan demokrasiyi işletiyorsa; o denli demokratik konfederalizme yaklaşır. Özerkliğin demokratik niteliği o derece yükselir.


Şimdi bu belirlemeler ışığında Avrupa Birliği bünyesinde bazı devletlerde, idari veya siyasi bölgeselleşmenin nasıl işlediği konusunu irdeleyebiliriz. Bunun için Fransa, Portekiz, İtalya, Britanya ve İspanya idari modellerine biraz daha yakından bakmalıyız.


FRANSA


Kıta Fransası'nın bölgeleri idari yetkilere sahip olduğundan, bunları İDARİ BÖLGELER olarak nitelemek mümkündür. Ancak Fransa devletine bağlı Korsika gibi adalar ile diğer deniz aşırı memleketler bazı siyasi haklara da sahiptir. Yani SİYASİ BÖLGE yapılanmasına daha yakın durmakta ve değişik statülere sahip bulunmaktadırlar.


Cumhurbaşkanı Mitterand, 1982 yılında girişilen yerel yönetim reformunu tanıtırken, bu reformun üç temel özelliğinin altını çizmişti:


1- İller üzerinde bölgeler oluşturarak bu bölgeleri yerinden yönetim düzeyine yükseltmek.


2- Seçim ilkelerini il ve bölgelerin yürütme organlarına da yaymak suretiyle, idari vesayeti kaldırmak.


3- Bölge meclislerini ekonomi, toplumsal, kültürel, çevre, eğitim, sağlık, bilim, şehirleşme, konut, enerji, taşımacılık, ulaşım ve tarım alanlarında idari yetkilerle donatmak
.


Her bölgenin üç ayrı organı vardır: Karar organı (Meclis), yürütme organı ve istişari organlar. Bölge meclisleri karar organları olarak "bölgenin işlerini kararları ile çözüme bağlar." Genel seçimle belirlenir. Yüzde 5 seçim barajı vardır. Meclis üyeleri altı yıllığına seçilmektedir.


Bölge yürütmesini vali yerine başkan yapar ve meclisin salt çoğunluğuyla altı yıllığına seçilir. Bölge devletini ise bölge valisi temsil eder; bölgedeki genel yönetime ait hizmetleri yürütür. Bölge meclislerinde devlet adına görüş açıklar; ulusal çıkarlara, yasalara saygıyı gözetir ve bölgenin idari yönetimini gerçekleştirir. Kolluk görevleri il ve belediyelerin yetkisindedir.


Bölgeler devlet tarafından aktarılan gelirler ile bölgesel ek vergiler ve AB fonlarından yararlanırlar.


Özetlersek; normal bölgelerin sadece İDARİ alanda yetkileri vardır. Siyasal yetkiden yoksundurlar. Yani yasa yapma yetkileri bulunmamaktadır. Adalar ve deniz aşırı memleketler ise cumhuriyet içinde özerk statüye sahiptirler. Bazı siyasal yetkileri de vardır. Oysa İspanya ve İtalya siyasi bölgelerden kuruludur. Britanya'daki Galler, İskoçya ve kuzey İrlanda ise siyasala yakın bir bölgeselleşmeye sahiptir.


İTALYA


20 siyasi bölgeden oluşur. Genelde bölgelerin sınırları (Sicilya ve Sardunya gibi adalar dışında) etnik veya kültürel farklılıklar temelinde değil, idari sınırlar esas alınarak belirlenmiştir. İtalya Anayasa Mahkemesi, İtalya devletini "BÖLGESEL DEVLET" olarak tanımlamaktadır. İtalyan Anayasası ise bölgeleri iki dereceli olarak düzenlemiştir: Bunlardan beşi özerk bölgelerdir; on beşi ise olağan bölgeleridir. En önemli farkları özerk bölgelerin yasama yetkilerinin daha geniş olmasıdır. Tüm bölgelerin kendilerine bırakılan yetki alanlarıyla ilgili yasa yapma yetkilerinin bulunduğunu, önemle belirtmek gerekir. Bu özerk bölgelerden Sicilya Adası en geniş özerkliğe sahiptir.


Bölgesel organlar: Meclis, bölge cuntası ve bölge başkanıdır. Bölge başkanı seçimle gelir, hem yasaları yerine getirir, hem de devlet tarafından bölgeye bırakılan idari görevleri görür. Çift işlevlidir. Bölgenin yetkileri, idari, güvenlik, ticaret, sağlık, eğitim, imar, çevre, ulaşım vb. alanları kapsar.


Ulusal ve bölgesel yasalar, anayasa mahkemesinin denetimi altındadır. Ayrıca anayasa, bölge meclislerine ulusal parlamentoya yasa tasarıları önerme yetkisi de tanımıştır. Bölge meclislerinin kabul ettiği tüm yasalar önce bölgedeki hükümet komitesine gelir. Ve o bu yasaları, otuz gün içinde vize etmek zorundadır. Eğer itirazı varsa, yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götürebilmektedir. Ulusal Parlamento çift meclislidir. Biri genel meclislerle nispi temsil oranına göre oluşan halk meclisi hüviyetindeki meclis; diğeri bölgelerin nüfusları oranında temsil edildiklerisenatodur. Bu bilgilere, anayasanın merkezi otoriteye, bölge meclisini fesih yetkisini tanıdığını da eklemeliyiz. Ancak uygulamada hiç gerçekleşmemiştir.


PORTEKİZ


1974 yılındaki Karanfil Devrimi'nden sonra yürürlüğe giren 1976 Anayasası daha önce yürürlükte olan merkeziyetçi sistemi temelden değiştiren bir bölgeselleşme öngördü. Kıtasal topraklarda idari bölgeselleşme ve adalar topraklarında siyasal bölgeselleşme gerçekleşti. Kıtadaki bu idari bölgeler, Fransa'daki gibi birer yerel yönetim organıdır. Portekiz Ulusal Meclisi ise tek meclislidir. Portekiz Anayasası'nın birinci maddesi "Devlet üniterdir" demekte; altıncı madde ise "Azor ve Madere takımadaları siyasi ve idari statülerle ve kendi hükümet organlarıyla donatılmış özerk bölgelerdir" hükmünü içermektedir. Özellikle bu iki anayasa maddesi Türkiye'de "Demokratik Özerklik" modeli önerimize, "Üniter devletle bu proje bağdaşmaz" diyenlere ithaf edilmektedir.


YARIN:
İspanya modeline yakından bakmak

Hatip DİCLE
16.01.2011 00:22

Hiç yorum yok: