5 Ocak 2011 Çarşamba

ABD İşgalinin Irak’ta Yarattığı Sonuçlar-2


Yine öldürülmüş Iraklı cesetlere tanıklık eden bir diğer önemli tanıkta Irak’ta ki Irmaklardır.

Her gün araçlar ırmağa ceset boşaltıyordu

Yine öldürülmüş Iraklı cesetlere tanıklık eden bir diğer önemli tanıkta Irak’ta ki Irmaklardır. Fırat, Dicle ve Diyala ırmağının bu konuda üzerinde araştırılması gereken önemli kaynaklar olduğunu düşünüyorum. O Irmaklar kenarında yaşayan insanlara sorulduğunda aralarında ölü insan cesetlerini o ırmaklara atılırken tanıklık eden birçok insanı bulmak mümkündür.

“Şii militanların Bakuba’daki kalesi Gatun ilçesinden 37 yaşındaki kamyon şoförü Yesir el-Azavi de “Hergün araçların ırmağa ceset boşalttığını görüyordum” diyor. “İlçedeki herkes, ırmağın artık burada yaşamayı imkânsız hale getirecek kadar cesetle dolup taştığı gerçeğini biliyordu,” diye ekliyor el Azavi…  “Evimizden kaçtık ve Irak’ın kuzeyine yerleşmek zorunda kaldık." Diyala ilçesi emniyet müdürlüğünden bir yetkili de ölü sayılarını tam olarak hesaplamanın olanaksız olduğunu belirtiyor. (AA-DC/EK)

Tüm bu ölümlerin yanı sıra savaşın yol açtığı sonuçlardan Açlık, yoksulluk, hastane ve tedavi imkânların olmaması, savaş molozlarının yol açtığı kirlilikten kaynaklı ortaya çıkan salgın hastalıklar v.s kaynaklı yaşamını yitiren Iraklıların sayısı ise şiddetten dolayı yaşamını yitirenlerden katbekat daha fazla olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır.

BM’nin yayınlamış olduğu raporlara göre1990 ile 2009 yılları arasında Irak’a uygulanan ambargolar ve yaptırımlar sebebiyle 4,2 milyon yetişkin ve 1,8 milyon 5 yaş altı çocuk şiddet ve şiddetle bağlantılı sebeplerle yaşamını yitirdi. BM 1990-2003 yılları arasında 1,7 milyon yetişkin ve 1,2 milyon 5 yaş altı insanın bombalamalar ve yaptırımlar sebebiyle hayatını kaybettiğini açıklamıştı. Sadece körfez savaşında 0,2 milyon Iraklının öldüğü tahmin ediliyor. Öyleyse 2003-2009 yılların arasındaki 2,3 milyon ölüm ile 1990-2009 yılları arasındaki saldırılar ve yaptırımlarla hayatını kaybeden 1,9 milyon insanı toplarsak toplam 4,2 milyon kişinin yaşamını yitirdiği söylenebilir. 1990-2009 yılları arasındaki 0,6 milyon ve son savaştaki 1,2 milyon 5 yaş altı çocuk toplanınca 1,8 milyon çocuğun öldüğü ortaya çıkar.

Hastanelerde yoksul ve kimsesiz insanlar ölüme terk ediliyor

Irak’ta hastaneler sağlık hizmetlerini sunacak ne teknik ne eleman ne de hijyenik koşullar söz konusu değildir. Hastaneler yaralı ve acil müdahale edilmesi gerekenlerle dolup taşarken bu hastalara gerekli müdahale yapılamamaktadır. Birçok insan birkaç saat içinde müdahale edildiği takdirde kurtulma imkânı varken gerek hastanede ki yatak yetersizliği gerekse doktor yetersizliğinden kaynaklı bu müdahaleler yapılamamaktır. Hastaneler yatak eksikliğinden kaynaklı koridor ve hastane bahçesinde hasta sahiplerinin kendi imkânlarıyla temin etmiş olduğu battaniyeler içine sarılarak tedavi sıralarını beklemektedir. Bunun yanı sıra zengin ve silahlı adamlarda kendi hastalarını kimi yerde silah zoru ile kimi yerde ise para karşılığında daha önce tedavi ettirdikleri için yoksul ve kimsesiz insanlar gerekli tedaviyi göremiyorlar.

Hastanelerin en temel sıkıntılarından biride doktor ve hemşirelerin öldürülmesinden kaynaklı can güvenlikleri olmadığı için sağlık personellerin Irak’tan kaçtığı ve kalmak istememesinden kaynaklanıyor. “Uluslararası Kızıl Haç Komitesi de (IKRK) ülkedeki durumun çok kötü olduğunu, en temel sağlık imkânlarını bile sağlanamadığı, temiz suyun bile Irak’ta birçok insana ulaşmadığını kaydediyor. Son beş yılda 2200 tıpçının ve hemşirenin öldürüldüğü belirtilirken, bu durumun 34 000 doktorun yarısından fazlasının Irak’ı terk etmesine neden olduğu kaydediliyor.(Economist Inte ligence Unit, Iraq Country Profile 2006).

“Irak Sağlık Bakanlığı’nın 2004 yılında yaptığı bir araştırmaya göre ilkyardım kliniklerinin üçte biri, hastanelerin sekizde biri, aile planlaması kliniklerinin üçte biri ve çocuk bakımı kliniklerinin yedide biri işgal boyunca ve işgal sonrasında yağmaya ve diğer ciddi hasarlara maruz kalmıştır. WHO’ ya göre ülkenin iki ana kamu sağlığı laboratuarı yıkılmış ve bazı kliniklerin önemli ekipmanları zarar görmüştür.”( Türk Tabipleri Birliği Yayınları -Mart 2005)

2004 yılından bu yana Irak’ta hastanelerin durumundan herhangi bir iyileşme olmadığı gibi giderek durum kötüleşti. Irak’ta birçok insan tedavi olmak için ya Güney Kürdistan’a ya da komşu ülkeler olan İran, Suriye, Türkiye, Ürdün, Mısır v.b ülkelere gidiyor. Parası olmayan yoksul kesimler ise Irak’ta ki çok kötü koşullarda ki hastanelerde tedavi olmak zorunda kalıyor. 2010 yılında Güney ve Orta Irak’ta ihalesi Türk şirketlere verilen yedi büyük hastanenin yapılacağı söz konusu olsa da bu güne kadar herhangi bir şekilde faaliyette geçmiş değildir.

4 milyon 700 bin Iraklı mülteci duruma düşmüş

Irak’ta ABD işgalinin yol açtığı ciddi bir sorun ise mülteci sorunudur. Bu sorundan kaynaklı yüz binlerce insan kendi evini barkını terk etmek zorunda kalmıştır. UNHCR Nisan 2008 tarihli verilerine göre 4,7 milyon Irak'lı yer değiştirdi (Irak nüfusunun %16sı), bunların iki milyonu komşu ülkelere sığındı. Kızıl Haç Mart 2008'de Irak'taki insani durumu "dünyada diğerlerine göre en kritiği" olarak tanımlamıştır. Ünlü BRussells Tribunal’a göre Irak’ta iç ve dış göç toplamının 28 milyon nüfuslu ülkede toplam 6 milyona ulaştı. Irak’ta ki mülteci durumunun çarpıcı bir biçimde gözler önüne seren bir diğer şey ise 07 Mart 2010 tarihinde Irak’ta yapılan genel seçimlerde kullanılan oy sayısı 300 bine ulaşmış olmasıdır.

Irak’ta ABD işgalinin yol açtığı sonuçlardan biri ise ülke de ki dul kadın ve yetim çocukların dramıdır. Resmi olmayan verilere göre ülke de 2003 yılı ile 2010 yılları arası 2 milyon beş yüz bin dul kadın 6 milyon yetim çocuk olduğu iddia ediliyor.  


Sonuç

ABD’nin 20 Mart 2003 tarihinde “Iraklıları özgürleştirme operasyonunun’’ yol açtığı sonuçları rakamsal olarak gözler önüne serdiğimizde oldukça ürkütücü bir tablo ile yüz yüze kalmaktayız.  2 milyon 300 bin ölüm(hastalık, şiddet v.s), 4 milyon 700 bin yerinden edinmiş, 2 milyon 500 bin dul kadın, 6 milyon çocuk yetim bırakılmıştır.

Ayrıca şiddetin insan psikolojisi ve ruhsal dünyası üzerinde yaratmış olduğu etkiler de buna eklendiğinde Irak’ta yedi yıl içinde tarihi görülmemiş bir tahribatın yaratıldığını rahatlıkla görülebilir.

Nüfusun üçte biri yoksulluk sınırın altında yaşıyor

Yapılan bombardımanlar sonucu şehir ve kasabaların alt yapıları tamamen çökmüş, su, elektrik, sağlık, eğitim, belediyecilik hizmetleri oldukça sınırlı yapılmaktadır. Irak’ta günde ancak birkaç saatliğine elektrik verilebilmektedir. Aynı şekilde içme suyu da günde birkaç saatliğine bırakılmaktadır. İnsanlar suyu depolamak için damlarının üstüne kızgın güneş altına bırakılmış saçtan yapılmış su depolarını kullanarak tedbirlerini alıyorlar. Bu su depolarının ömrü ise birçok evde on yıl aştığı için kirden geçinmiyor. Yapılan araştırmaya göre Irak'ta 9 milyon kişi, yani nüfusun yaklaşık üçte biri fakirlik sınırının altında yaşıyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2009 Yolsuzluk Algılama Endeksinde, Irak’ı 180 ülkenin arasında 176. sıraya yerleştirmesi düşünüldüğünde Irak’ta ki petrol gerilerlin halka değil başta ki iktidar sahiplerine gittiği rahatlıkla görülebilecektir.  Temmuz 2007’de ‘‘Sivil Toplum Kuruluşları Koordinasyon Komitesi sunduğu raporda, nüfusun %40’ından fazlasının tam bir yoksulluk ve %20’sinin de işsiz şekilde yaşadığını; fiziksel güvenliğin olmayışına ek olarak nüfusun büyük bir kesiminin su, sağlık, elektrik gibi en temel ihtiyaçları temin edemediğini açıkladı. Yine Unicef’e göre Basra’da çocukların yüzde 40’ından fazlası ve Bağdat’takilerin de yüzde 70’inden fazlası okula gidemiyor.

Yusuf Ziyad

Hiç yorum yok: