13 Aralık 2010 Pazartesi

Kurdistan Sendromu

Türkler Kurdistan’a neden Kurdistan demez?



Çocuğunuza sürekli yoğurtun siyah renkte olduğunu söylerseniz büyüyüp toplum içine çıktığında renk bulanımı yaşar. Aylar, yıllar boyunca siyah olan bir şeyin birdenbire nasıl beyaz oluverdiğine kafa çatlatır ve kafası şişer.


Şuan Türklerin yaşadığı biraz da bu; sıradan Türk insanı “Güneydoğu”nun birdenbire “Kurdistan” olmasına şaşırıp kalmış. Kavram bulanımı içinde devinip duruyor.


Mürekkep yalamamış, evine ekmek götürmekten başka eylemi olmamış sade Türk insanının durumu böyle. Onların yaşadığı hiçbir suçları olmadan bulaştırıldıkları psikolojik hastalıktır.


Bir de mürekkep yalayanlar, her şeyi bilenler var ya. Üstelik yarım yamalak demokrat olanlar. Ne işse onların da ağzından Kurdistan kelimesi çıkmıyor. Onların yaşadığı ise, laf aramızda, “Kurdistan sendromu”dur.


Çok boyutludur Kurdistan sendromu. Kamili bir tür etkiler, cahili başka tür.


“Türk demokratlığı” çizgisinden bir adım dışarı atıp sadece adam gibi demokrat olma sınırına yaklaşmış Türk aydınlarının ağırlıklı kesimi “desem mi, demesem mi” ikilemi içinde bocalanıp dururlar. Oysa aydınlığın, demokratlığın, bilim adamı olmanın tek ölçütü Galileo gibi idam öncesi “Bu yer küresi dönüyor ya” diyebilmektir. Ve de bir halk ozanının söylediği “Desem öldürürler, demesem ölürüm” mısrasına uyup sözünü söyleyerek ölmemeyi yeğlemek, öldürülmeye hazır olmaktır.


Nerede?...


Bir zamanlar yazıları ile beni kandıran Ahmet Altan’ı kastediyorum mesela. Başkaları da var. Beşikçi Hocamızın taş koyduğu yerlere baş koymasa da ayağının ucunu koyar diye düşünmüştüm bir aralar, yalanı yok. “Türk demokratlığı” sınırını aşma potansiyeli taşıdığına inanmıştım. Arkın suyu başka yerden gelirmiş meğerse.


Kimse, bin düzine Türk faşisti, yobazı, Kürd yalakası durup dururken sen de “namuslu bir Türk insanı” olmaya çalışan A.Altana’a taktın demesin, lütfen. Faşisti, yobazı, yalakayı Tanrıya havale ettik.

“Dostlarımızla” kendimiz baş etmeye çalışmalıyız. Ekmeği kulağına yiyen “kuyruklu Kürdler” faslı kapanalı yıllar oldu ama halen fil kulağında yattığımız zannediliyor.


“Kürd dostu olmak” öyle kolay mıdır? “TC yetmiş yıl boyunca Kürdleri ezmiştir” dedin mi, anında Kürd dostu oluyorsun? Ezmemiş midir? Bunu söylemekle insan olduğunu ispatlayabilirsin sadece, demokrat olduğunu, üstelik “Kurd dostu” olduğunu değil. On yıllar öncesi Kurdistan’ın sömürgeden öte bir statüye sokulduğunu basbas bağıran Beşikçi Hocamız ömrünün yarısını zindan parmaklıkları arasından gördüğü bir parça gökyüzünün maviliklerinde hakikat arayarak geçirdi.


Öyle bedavadan Kürd dostu olunmaz.


“PKK tehdidine” karşı Kürd Miroğlu’nu “savunmakla” da Kürdlerin yürekleri fethedilmez. Belki de kendini bilmez bir PKK’li Miroğlu’nu tehdit etmiştir. “Belki” diyorum çünkü Kürd ve Türk camiasında geliştirilen topyekûn “Miroğlu savunması” “belki”yi gerekli kılıyor… İnsan halidir, her gün milyonlarca insan birbirini tehdit eder. Bendeniz de birkaç kez PKK’liler tarafından tehdit edilmiştir. Ancak ben bunu basına yansıtmadım. Ne yaptım biliyor musunuz; beni tehdit edenleri tehdit ettim ve mesele bitti.

Belki de Miroğlu tehdit edilmiştir. Bu, “belki”dir ama “Miroğlu mağduriyeti” üzerinden PKK’ye ve de Kürdlere karşı psikolojik bir savaş yürütüldüğü ve bunun başını da “Taraf”ın çektiği aşikardır. Ve ne hazindir ki, bu savaşa kimi Kürd yurtseverlerini alet etmeyi de başardılar. Böyle Kürd dostluğu olmaz. Kürd dostları Kürdleri parçalamaya değil, bütünleştirmeye çalışmalıdır.


Kürd dostluğu öyle kolay olsaydı Beşikçi Hoca ömrünü zindanlarda geçirmezi. Sözlerimizden Kürd dostu olmak için illa da zindan yatmak gerekir anlamı çıkarılmasın. Kürd dostu olmak isteyen bir Türk aydını Beşikçi Hocayı sollamayı hedeflemelidir. Kürd dostu olmak için Kürdleri sevmek gerekir ve de Kürdlerin sevdiklerini. Kürdlerin arzularını arzulamak şarttır (!) Kürd dostu olmak için.


Kürdler Kurdistan istiyor mesela. En azından şimdilik Türk kardeşleri, dostları tarafından ülkelerine Kurdistan denilmesini istiyor!


Diye biliyorlar mı? Demek istiyorlar mı?


Mesela, Türkiye’nin baş demokratlarından A.Altan neden Kurdistan’a Kurdistan demiyor? Kurdistan, Kurdistan değil midir? Onlar ki, gerçeklerin peşinde. Kurdistan gerçeği, “ordu vesayeti” gerçeğinden basit midir? Onlar ki, Kürdlere yol gösterme telaşına girmiş “Kurd dostları”. Onlar ki, Kurdlerin nasıl davranması gerektiğini hiç çekinmeden vaaz eden Türk demokratları.


Önce ülkemin adını söyleyeceksiniz! Ve doğru söyleyeceksiniz; Kürdistan değil, Kurdistan. Bizler size kendi dilimizdeki gibi “Tirk”, ülkenize “Tirkiye” demiyoruz ki. Türk ve Türkiye diyoruz ve öyle yazıyoruz.


Bir de dost geçiniyorsunuz. Ülkemin adını bile talaffuz edemiyorsunuz.


Yanınıza üç beş sofra artığı ile besleneni alıp hep bizlere akıl öğretmeye, ders vermeye çalıştınız.


Öyleyse, eşitlikse, kardeşlikse sizler de bizden bir ders alın dostluk, kardeşlik hatırına. Birinci dersimiz şu olsun; KURDİSTAN. Bir kelimelik kolay bir ders. Beş on defa tekrarlarsanız, aklinize perçinlenir.


Bir de Kürdler tahsilsiz, yeteneksiz diyorsunuz. Baksanıza, bir dersi sadece bir kelime ile anlatabiliyoruz.

Derse ekler:

Google arama programında Türkçe, Kurdçe, İngilizce ve Rusça “Kurdistan” ve “Türkiye” sözlerinin istatistiği şöyledir:

Türkçe “Türkiye”: 64 500 000
Türkçe “Kürdistan”: 7 180 000

Kürdçe “Tirkiye”: 442 000
Kürdçe “Kurdistan: 6 830 000

İngilizce “Türkey” 364 000 000
İngilzce “Kurdistan” 7 180 000

Rusça “Турция”: 407 000 000
Rusça “Курдистан”: 1 030 000


Rakamlardan çıkan bazı Sonuçlar:

Türkiye bir devletin ismidir, BM tarafından kabul görmüş bir Kürdistan devleti yoktur. Üstelik Türkler “Kürdistan” kelimesini kullanmaktan ısrarla kaçmakta, birçok Kürd ise kendi ülkesinin adını telaffuz etmekten çekinmekte, korkmaktadır. Buna rağmen, Google’de 64 milyon “Türkiye” karşılığında 7 milyon “Kurdistan”ı görebiliyoruz.


En fazla “Türkiye” sözünü kullanan Ruslardır. Rus dilliler İnternet’te (Google istatistiğine göre) “Türkiye” sözünü Türk dillilerden 342 milyon defa fazla kullanmış. Türklerin kendileri “Türkiye” sözünü 64 milyon defa kullanmış sadece. “Türkiye” kelimesi geçen beş on Rus sitesini açıp bakıyorum; sevgi yok. İstihza, güvensizlik, aşağılama var genelde. “Kurdistan”ı hasıraltı edip başı kuma sokmakla değil. Bizim dışımızdakiler bizi görüyorlar.

Ve google bir de şunu anlatıyor; Kurdistan’ın adı Kurdistan’dır. Bölge-mölge değil, Güneydoğu-muneydoğu hiç değil.

Hejarê Şamil
hejare_shamil@hotmail.com

Hiç yorum yok: