20 Aralık 2010 Pazartesi

Kara Soykırımdan Yeşil Soykırıma Kürtler

Dünya değişiyor ama bir ülke var ki onun rejimi hiç değişmiyor. Bir faşizm türü gidiyor yerine yeni faşizm türü geliyor.
Dünya değişiyor ama bir ülke var ki onun rejimi hiç değişmiyor.
Bir faşizm türü gidiyor yerine yeni faşizm türü geliyor.
Kara faşizmin yerini yeşil faşizm alıyor.
CHP zihniyetli Kara kont-gerilla gidiyor, yerine AKP zihniyetli yeşil kontr-gerilla geliyor.
Bu nedenle devamlı Kürtlerin payına düşende soykırım oluyor. 2000 üzerindeki Kürt siyasetçisi, insan hakları savunucusu ve emekçisisinin KCK adı altında siyasal soykırıma tabi tutulmasına bakıyoruz ki TC’nin zihniyeti hep aynı soyrımcı zihniyet.
Şex Said olayından bu yana ne el değiştiren iktidarlar, ne mahkemeler, ne de medyanın Kürtlere bakışı ile uygulamalarında bir değişiklik var.
1923’ten 1950’lere kadar CHP’nin ne yaptıysa, benzerini 1950’lerle birlikte  Demokrat Parti, 1960’lardan 1980 kadar Adalet Partisi, 1980’lerde ANAP, 1990’larda Doğru Yol ile Refah Partisi, 3 Kasım 2002 tarihinden itibarende AKP daha incelmiş bir tarzda Yeşil-Faşizm yöntemiyle Kürtleri soykırımdan geçirmeye çalışırak yapıyor.
Bu konuda Türk medyasında bir değişiklik yok. Kara faşizmin tetikçi basını Ulus, Tan ile Cumhuriyet gazeteleri Koçgiri katliamında, Şex Said olayı ile Dersim soykırımında ne tür başlıklar attılarsa şimdi benzer başlıkları Yeşil Faşizmin tetikçi medyası olan Fethullahçı ile AKP medyası Kanal-24, Samanyolu-TV, ATV, Mehtap-TV, Kanal-7, Kanal-Türk, Bugün TV, Tüm TRT kanalları, Dünya TV, Zaman, Star, Bugün, Sabah, Türkiye, Taraf ile Aksiyon gibi gazete ve dergiler benzer içerikte yayınlar yapıyor.
Mahkemeler açısından böyledir. Şark İstiklal Mahkemelerin’den Sıkıyönetim Mahkemeleri’ne, Sıkıyönetim Mahkemelerinden Devlet Güvenlik Mahkemelerine –DGM- ve hem DGM’lerin isim değiştirilmiş şekli olan hem de onlardan daha fazla özel yetkilerle donatılmış olupta AKP iktidarı tarafından kurulan ve cemaat mahkemelerine dönüşen Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin Kürtlere bakışında milimlik bir değişiklik yok.
Tek bir değişiklik var.  O da Kürtler direne direne özgürlük alanını genişleterek ortam yaratıyorlar.
Koçgiri, Şex  Said isyanı, Zîlan ile Dersim soykırımına bakınca devletin o günden bu yana yaptıklarında bir farklılık yok.
 6 Mart 1921 tarihinde Türk devletinin saldırısı sonucunda patlak veren Koçgiri olayında, Türk devleti tarafından Koçgiri’deki Kürtler katledildi, yerleşim yerleri yakıldı ve yıkıldı.
İstiklal Mahkemeleri devreye sokuldu. Darağaçları kuruldu. Kurtuluş savaşının dönemi olduğu için devlet Kürtleri kaybetmemek için katliamın kapsamını genişletmeyi çıkarına uygun görmedi.
Hatta 10 Şubat 1922’de Kürtlere özerklik veren kanunu kabul etti ve Kürtleri yanına aldı. Devlet Kurtuluş savaşı bitince yaptığı ilk iş birinci meclisi feshetmek oldu. Tüm muhalifler ve Bitlis Mebusu Yusuf Ziya gibi yurtsever Kürtler meclisten atıldı. Beyaz Türkçülüğe payanda olabilecek kişilikler atama usuli ile 11 Ağustos 1923’te ikinci meclise alındılar. Batılı devletlerle yapılan antlaşmalar sonucunda TC’nin rotası batıya döndürüldü. Tek Türk ulusçuluğu temelinde Katı-ulusçu esaslara dayalı olarak TC’nin temelleri atıldı. Kürtlere karşı soykırım politikası esas alındı. 24 Temmuz 1923’teki Lozan antlaşmasıyla Kürdistan dört parçaya bölünmesinin yazıya dökülmesi 20 Nisan 1924’te yeni bir anayasının kabul edilmesiyle birlikte Kürtler tümden inkar edildi. Soykırım politikası kanunileştirildi. 
1924 anayasasının yürürlüğe girmesiyle beraber TC,  kurtuluş savaşında önce ve savaş döneminde Kürtlerle yaptığı tüm antlaşmaları ve uzlaşmaları red etti. 
 TC devleti Kürtlere ihanet edince Kürtlerde kırılmalar yaşandı. Bu kırılmaları tespit eden TC provokasyonlara başvurdu. Kürtler daha örgütlü ve planlı bir şekilde harekete geçmeden önce, Türk devleti harekete geçti.
13 Şubat 1925 tarihinde Piran’da bir provakasyon yaratak Şex Seid  Olayının erken patlak vermesine neden oldu.
Bir tepki sonucu gelişen Şex Seid Olayı’nın bastırılması ardından devlet Kürdistan’daki Kürtleri Türkleştirmek amacıyla oluşturduğu Şark Islahat Planı çerçevesinde İstiklal Mahkemeleri, Şark İstiklal Mahkemelerine dönüştürüldü. Devlet,  Şex Seid ve 46 arkadaşını Şark İstiklal Mahkemelerinde idam cezasını vererek, idam etti. 
O dönemin Türk Medyası Cumhuriyet ve Vakit gazeteleri Şex Said ve arkadaşları şahsında Kürtlere karşı aşağılayıcı, hakaret edici ve ırkçı bir temelde yayın yapıyordu. Yapılan karikatürlerde Şex Seid onlar yılanbaşı şeklinde tasvir ediliyor, Kürt kentleri süngüleniyor, kerpetenle Kürdistan abluka altına alınıyor, sarıklı ve cübbeli elbiselerle alay edilerek Kürtler gerici, barbar gösteriliyor ve Şex Seid ile Evanesi şeklinde başlıklar atılyordu.
Benzer başlıklar Dersim Soykırımında atılıyordu. Cumhuriyet, Tan ve Ulus gazeteleri şu başlıkları atıyorlardı. “Dersim Şakilerinin Akıbeti”, “Çapulcular”, “Haydut Seyid Rıza”, “Tunceli Şakileri” ve “Türk Vatanının Ortasında Dersim Bir Leke İdi”.
 Aradan bir asıra yakın bir zaman geçmesine rağmen ne Türk siyasetinde ne yargısında ne de medyasında bir zihniyet değişikli var.
Siyah Türkçü siyasetin iflas edince yerini AKP’nin Yeşil Türkçü siyaseti aldı.
Şark İstiklal Mahkemelerinin yeri en sonunda Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri aldı. Şex Seidler, Seyid Rızalar Şark İstikla Mahkemelerinde yargılanıp idam edildiler. Şimdi de Hatip Dicleler, Fırat Anlılar Özel Yetkili Ağır Ceza mahkemelerinde yargılanıyorlar.
Cumhuriyet, Hürriyet gibi gazetelerin zihniyetini Zaman, Star ve Sabah vb Yeşil Türkçü medya devr aldı. Siyah Türkçü medyanın Şex Seid Olayı ile Dersim katliamında attığı başlıklarının hemen hemen aynısını Fetullahçı ve AKP’li Yeşil Medya siyasi soykırım davasında atıyor.
Devlet cephesinde bunlar olurken Kürtler Ağrı’da yazıldığı gibi toprağa gömülmediler, uyanışa geçtiler, direndiler ve özgürlüğe adım adım ilerlediler ve ilerliyorlar.
Şex Seid ile Seyid Rızalar darağaçlarına giderken Kürtlere vasiyet ederken bugünleri işaret ediyorlardı.
Şex Seid: “Dünya yaşantımın sonu geldi. Ulusum için kurban edildiğimden dolayı pişmanlık duymuyorum. Yeter ki torunlarımız bizi düşmanlarımızın önünde mahcup bırakmasınlar”. 
Seyid Rıza:” Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Siz de bana diz çöktüremediniz, bu da size dert olsun”
Şimdi ne Şex Seid’in torunları O’nu mahçup ediyorlar, ne de Seyid Rıza’nın torunları düşmanlarının hilelerine yenilip diz çöküyorlar.

 Özgür Bilge

Hiç yorum yok: