20 Ekim 2010 Çarşamba

Beşir Puşi'yi Taktı, Hayatı Değişti

Böbrek tedavisi için İstanbul’a gelen 18 yaşındaki Şırnaklı Beşir Akbaş, puşi takıp parkta oturduğu için gözaltına alındı ve ardından ‘Örgüt adına faaliyet yürütmek suçlamasıyla’ tutuklandı. 11 Aydır tutuklu bulunan Akbaş’ın sağlık durumu ise ciddiyetini koruyor.

Dünyadaki örneklerini bir kenara bırakıp sadece Türkiye’ye, hem de ‘sosyete’ semtlerine şöyle gidip bir bakalım. Puşi’yi göremeyeceğiniz yer, onu takmayan kişi bulamayacaksınız. Öyle ki artık sadece Türkiye veya Ortadoğu ülkelerinde değil Avrupa’da da moda oldu Puşi. Ama Kürtlerin ulusal kıyafetlerinden olan Puşi’yi Kürdün kendisi takınca işler karışıyor. “Olamaz” mı diyorsunuz? 18 yaşındaki böbrek hastası Beşir Akbaş’ın hikâyesini okuyun ve Kürt takınca anlamı değişen Puşi’nin hayatları da nasıl değiştirdiğini göreceksiniz.

ANNESİ YOL KONTROLÜNDE ÖLDÜ

Beşir Akbaş babası ile Şırnak’ın Sulak köyünde ikamet ediyor. Annesi ise köyde hastaneye götürülürken askerler arabayı durdurup beklettikleri için arabanın içinde yaşamını yitirmiş. Daha gencecik yaşında böbreklerinde sorun çıkınca Şırnak’taki hastaneler hastalığına çare bulmakta yetersiz kaldı. Tedavisi için 2009 yılında İstanbul’un yolunu tutan Akbaş, burada bulunan abisinin yanına geldi ve tedavisi için işlemler başladı.

‘NİYE TAKIYORSUNUZ LAN…’

Bir gün amca çocukları ile birlikte evin yakınlarındaki Sultangazi Esentepe Mahallesi parkında oturan Akbaş, aniden karşısında üç sivil polisin kendilerine kimlik sorduğunu görünce şaşırdı. Sadece Şırnak’ta olur sanmıştı bu tip durumlar. Çünkü polisler kimliklerini sormakla kalmamış, taktığı Puşi’ye de kafayı takmıştı. Polis önce orada bulunan Karadenizli çocukları gönderdi ardından, 6 amca çocuğunu sıraya dizip üstlerini aradı. Puşi’ye bir türlü katlanamayan polis ‘Niye bunu takıyorsunuz lan’ diye bağırdı ardından da ekip arabasını çağırdı. Bir süre sonra parka gelen iki sivil araçla amca çocuklarını Gaziosmanpaşa Polis Karakolu’na götürdü. Burada çocukları birbirinden ayıran polis, bazılarını çocuk şubesine götürürken Beşir Akbaş Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü.

DİŞLERİNİ KIRDILAR

Aileler, Beşir hariç diğerlerinin karakolda olduğunu bir gün sonra öğrenebildi ama Akbaş’tan ancak iki gün sonra haber alınabildi. Akbaş 4 günlük gözaltı süresinin ardından çıkarıldığı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “ Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına faaliyet yürütmek” iddiasıyla tutuklanarak Metris Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Üç hafta burada kalan ardından da Yüksek Güvenlikli Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Beşir’e kardeşi tarafından getirilen ilaçları verilmediği gibi işkence de yapıldı.

Kısa bir süre sonra Ramazan Bayramıydı ve açık ziyaret vardı. Abi Mehmet Akbaş ziyarete gidince gördükleri karşısında şaşkına döndü. Beşir’in rengi sararmış, boğaz kısmında yaralar vardı ve bir dişi de kırılmıştı. Beşir olayı anlattıkça kulaklarına inanamıyordu. Gardiyanlar tarafından hastaneye götürülme bahanesiyle bir hücreye götürülüyor ve burada özellikle böbreklerine tekme atılıyor.

Akbaş’ın avukatı Erdal Çelik, Beşir’in gözaltına alındığı gün o bölgede eylemlerin olduğunu söylüyor ama eylem noktası ile Beşir, kardeşi ve amca çocuklarının bulunduğu park arasında en az iki yüz metre mesafe olduğunu söylüyor. Çelik’e göre ortada hiçbir somut delil yok ve çocukların tek suçu Kürt ve puşili olmaları.

DOKTOR POLİS OLSAYMIŞ

Tabi bu okuduklarınız sadece Beşir’in hikâyesiydi. Beşir ile birlikte gözaltına alınan kardeşi ve amca çocuklarının hikâyesi de var.

Abi Mehmet Akbaş, olay günü evdeydi ve az önce aradığı kardeşleri ve amca çocuklarının eve gelmesini bekliyordu. Ama gelen olmayınca Esentepe Mahallesi Karakolu’na gitti. Kayıp bilgisi verdi ama polisler kendisiyle dalga geçip “Kayıp değillerdir, kesin taş atıyorlardır” dediler ve eve gönderdiler. Ama gece yarısını geçmişti ki Gaziosmanpaşa Karakolu’ndan kendisine arayan polisler “Gel kardeşini al” dediler. Karakola gitti fakat kardeşini elleri kelepçeli halde hastaneye götürülürken görebildi. Sonra tekrar karakola götürüldü diğer kardeşi A.A ve oradan serbest bırakıldı. A.A’nın anlattıkları ise Hipokrat yemeni etmiş doktorların halini ortaya seriyor. A.A’ın abisine anlattığına göre, kendilerini muayene eden doktor ''Ben polis olsaydım kafanıza sıkardım. Başımıza bela oldunuz'' dedi. Ve son işlemler için götürüldükleri Karakolda önce dayak yiyip sonra bırakıldılar.

ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİS BOZULDU

Olay sonrası A.A’nın her gün Esentepe Karakolu polisleri tarafından günde 7 kere ' Hey Şırnak'lı kimliğini göster' diyerek yoldan çevirdiğini anlatan Abi Akbaş, kardeşinin psikolojisinin bozulduğunu ve artık çocuğun içine kapandığını söyledi.

Akbaş ailesinin yanıt beklediği sadece bir soru var: “Çocuklar serbest bırakılacaktı. Ne oldu?”

Hiç yorum yok: