13 Eylül 2010 Pazartesi

Referandum ve Sonuclari

Sıcağı sıcağına, hızlı bir değerlendirme yapmak gerekirse şu hususların altını çizmek istiyorum:

1-AKP’nin, yerel seçimlerde yaşadığı düşüşten sonra böyle bir sonuç elde etmesi başlıbaşına bir başarıdır.

2-Kim ne derse desin bu referandum hükümetin güven oylaması şeklinde geçti. Dolayısıyla halk AKP hükümetine güvenoyu vermiş oldu. Bu açıdan bakıldığında muhalefet partilerinin baştan yanlış bir strateji izledikleri anlaşıldı.
3Bu referandumun ilk galibi, hiç tartışmasız, yerel seçimlerde olduğu gibi kampanyayı büyük ölçüde tek başına sürükleyen Başbakan Erdoğan’dır. Bu tartışmasız zaferin ardından cumhurbaşkanlığı arzu ve kararlılığının daha da arttığını, zira bu referandumun, onun için önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminin provası olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

4-Referandumda evet ve hayır cepheleri karmakarışıktı. Bu sonuçlar ışığında, evet cephesinin temellerinin daha sağlam, hayır cephesininkiyse daha arızalı olduğu ortaya çıktı.

5-Referandumun en önde gelen galiplerinden biri de Fethullah Gülen ve cemaatidir. Gülen belki de ilk kez bir seçim/halk oylaması öncesi aleni ve kararlı bir şekilde bir tarafa angaje olarak kendisini riske atmıştı. CHP ve MHP başta olmak üzere hayır cephesinin şimşeklerini üzerine çeken ve Hanefi Avcı’nın kitabıyla dikkat ve kuşkuları üzerinde toplayan Gülen ve cemaati oynadığı kumardan kârlı çıkmışa benziyor. Bu arada Başbakan Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun kullandığı tabire başvurarak Gülen’e teşekkür etmesi, bir “ilk” olarak tarihe geçti.

6-Referandumun en büyük mağlubu, hiç tartışmasız MHP’dir. İl il sonuçlara baktığımızda, MHP ve lideri Bahçeli’nin, İç ve Doğu Anadolu ile Karadeniz’de, son seçimlerde desteğini kazanmış oldukları seçmenlerin ciddi bir bölümünü “hayır” demeye ikna edememiş olduklarını görüyoruz.

7-MHP referandum kampanyasını Kürt açılımını eleştirme üzerine bina etmişti. Yine sonuçları detaylı olarak incelediğimizde görüyoruz ki, geleneksel olarak Türk milliyetçiliği konusunda hassas olduğunu bildiğimiz seçmen, MHP’nin suçlama ve uyarılarını ya önemsemedi ya da bu Anayasa paketiyle ilgisi olmadığına hükmetti.

8-BDP’nin sandığı boykot stratejisinin büyük ölçüde başarıya ulaştığını, bu partinin rüşdünü ispatladığını gördük. Artık, Güneydoğu çatışmaların en yoğun olduğu bölgelerde BDP’nin (dolayısıyla PKK’nın) çok güçlü bir kitle tabanı olduğu gerçeğini kimse inkar edemez.

9-Güneydoğu oy kullanan seçmenin neredeyse tümünün evet oyu kullanması, boykotun evet’in aleyhine bir karar olduğunu gözler önüne serdi. Bununla birlikte evet’in ülke çapında ulaştığı oran nedeniye boykotun referandum sonuçlarına herhangi bir etkisi olduğu söylenemez.

Bundan sonra?

“Bundan sonra ne olabilir?” sorusuyla ilgili olarak da bazı hızlı değerlendirmeler yapmak isterim:

1. Evet için ortaya çıkan koalisyon, moralli bir şekilde yoluna devam edecektir.

2. Şu andan itibaren ülke genel seçim atmosferine girmiştir ve seçim ne kadar erken olursa AKP o kadar kârlı, CHP ve özellikle de MHP o kadar zararlı çıkacaktır.

3. MHP çok ağır bir yara almıştır. Bu yenilginin faturasını parti yönetiminden birileri ödeyebilir ama en geç 10 ay sonra yapılacak genel seçimlere MHP’nin hangi formülle güçlü bir şekilde girebileceği kuşkuludur.

4. Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’nin de beklentileri karşılayamadığı ortadadır. Bu parti içinde de, bir süredir askıya alınmış olan iç tartışma ve çekişmelerin yeniden ortaya çıkması şaşırtıcı olmaz.
5. Boykotun başarılı olmasıyla BDP’nin güven kazanması normal. Şimdi PKK’nın eylemsizlik kararının sona ereceği 20 Eylül sonrası için bastıracaklardır. Fakat daha önce belirttiğimiz gibi, boykot, referandum sonuçlarına hiç etki yapmadığı için elleri bekledikleri kadar güçlü değil.

6. AKP hem Türk, hem Kürt milliyeçiliğinin etkili olduğu yerlerde güçlü çıktı. MHP ve BDP’nin ayır ayrı eleştirilerine rağmen elde ettikleri bu sonucun ardından demokratik açılımı kaldığı yerden sürdürmeleri için herhangi bir engel kalmadığı kesindir.

7. Aynı şekilde Başbakan’ın sözünü verdiği “yeni ve sivil anayasa” için de engel kalmamışa benziyor. Herhalde önümüzdeki genel seçimlerde AKP’nin temel sloganı bu olacaktır.

Son bir not: Türk ve Kürt milliyetçiliğinin karşılıklı olarak birbirlerini beslediğini söylerdik. Bu tespitin doğru olduğuna hâlâ inanıyorum. Ancak MHP’nin kaybedip BDP’nin kazanmasa bile kaybetmediği bir referandumun yol açacağı gelişmeleri hiç hafife almamak gerek.

Hiç yorum yok: