5 Eylül 2010 Pazar

Eylemsizlik ve Şiddetsiz Mücadele Etiği


649 sivil toplum kuruluşu Amed'te tarafların ellerini tetikten çekmelerini istedi. Ardından Kürt Halk önderinden gelen olumlu sinyaller...
Tamı tamına 649 sivil toplum kuruluşu Amed'te tarafların ellerini tetikten çekmelerini istedi. Ardından Kürt Halk önderinden gelen olumlu sinyaller ve DTK'nin kongresiyle birlikte eylemsizlik kararına bütün Kürtler iradesini ortaya koyarak destek verdi. Çok geçmeden KCK ve PKK lideri bu kararı, bu istemi onayladılar.
Şimdilerde ateşkesin olması gerektiğini yüksek sesle düşünenler aynı ses ve kalabalıkta elini tetikten çekmeyen devlete karşı tepkiyi göstermemektedirler. Ancak Güneyde tam tersine bu seferki tepki PKK'ye baskı unsuru haline getirilmeye çalışılan kurum sayısından çok daha fazla bir sayıyla eylemsizlik kararına destek var. Bölge Başkanı Mesut Barzani başta olmak üzere PDK başkan yardımcısı Neçîrvan Barzani, Goran listesinden yetkililer ve onlarca aydının yanı sıra en son 112 sivil toplum örgütü toplu olarak desteklerini sundular.

Daha bir kaç gün önce esas olarak PKK'den ateşkes isteme etiğinin adeta mayası olacak bir çıkışla Kürdistan Parlamenterler başkanı ''biz Özgürlük Hareketinden hep ateşkes istiyoruz ama gereğini yapmıyoruz, ateşkes istemekten başka ne yapıyoruz?'' demişti.

PKK'nin dördüncü stratejik dönem olarak tanımladığı ''çözüm inşası'' sürecinin esasında şiddetsiz çözüm isteyenlerin en fazla irade inşası olan ÖZERKLİK inşasına katılmaları gereken bir dönemin ifadesidir. Çözüm isteyenlerin istemi şayet sözde değilse çözümü istemenin bir adım önüne geçecek çözümü inşa etmeleri gerekir. Aksi halde şiddeti en fazla mücadele yöntemi haline getirenler bu çevrelerin kendisi olması kaçınılmazdır. 
Ons ekiz yıldır aralıklarla diyalog ve ateşkesler olmasına rağmen müzakerelerin oluşmamasında asıl belirleyici olan Kürtlerin yapılan ateşkeslerde haklı taraf olduklarını küresel ve yerel düzeyde göstermemeleridir.

Bu diyalog süreci o kadar uzamıştır ki; Özgürlük Hareketi açıktan diyalog yöntemini tercih etmek zorunda kalmış ve diyalog aşamalarını her fırsatta teşhir etmek zorunda kalmıştır. Son ateşkesin diğer ateşkesleri tekerlememesi için iktidar avcılarının oyunlarına karşı böyle bir yöntem kendisini zorunlu kılmıştır.
Başta 649 sivil toplum kuruluşu olmak üzere Kuzeydeki kurumlarıyla, Güneydeki güçler ve diplomasi ataklarıyla tüm Kürtlerin bu seferberliğin içine girmesi gerekir. Devletin sadece operasyonlarına karşı durarak değil, esas olarak devletin Kürt kimliği karşısındaki tüm imha ve inkâr kurumlarına karşı da herkesin topyekûn samimi mücadele etmesi gerekmektedir.  Örneğin YİBO'lar (Yatılı Bölge Okulları), asimilasyonu öngören iskân politikaları, göç ve ekonomik kurumlar olmak üzere siyasi ve kültürel soykırımı ifade eden tüm kurum ve kuruluşlara karşı mücadele yürütmemek imha ve inkâra “devam et” demektir. Yine vicdani-ret gibi eylemler Kürtler için 85 yıldır gecikmiş eylemlerdir.

Erciş'teki gerillaların katledilişi ve bundan sonra Kürdistan’daki her canlının yok edilmesinin vebali şiddete karşı çıkanların boynundadır. Eğer şiddete karşı çıkmanın sorumluluğu yoksa o zaman devletin tek taraflı şiddetine destek vardır.  DTK ve DTP'de olmak üzere her Kürdün ve Kürt kurumunun eylemsizliğe alkış çalmanın ötesine geçerek çift taraflı eylemsizliği yaratmalıdır.
 Özcesi eylemsizlik istemenin gerçek eylemi çözüme gelmeyen devlete karşı çözüm inşasıdır.

Güncel olayların özeleştirisi verilirken tarihsel olarak tamamlanmamış kurumsallaşmaların hızlı bir biçimde örgütlenmesi büyük aciliyet arz etmektedir.

Herkesin en başta anlaması gereken AKP'nin devlet kurumlarıyla çelişen değil devlet kurumlarıyla uzlaşan, koordine eden bir mantıkla kurulduğudur. Bunun sonucu olarak Kürdistan’da il il, köy köy devlet yerelleştirilerek her yere ayrı ve özgün sindirme politikaları geliştirilmiştir. Yasa koyucularını tanımadan yasaları anlamak mümkün değildir. Öyle ucuz ucuz Anayasa Paketine destek vermekle bu halka bir şey getirilmez ancak AKP kuyrukçuluğu yapılır.

Sivil toplum örgütleri,  siyasi partiler, aydınlar Kürt gerillaların katledilmesine sessiz kalıyorlarsa o zaman istedikleri ateşkes değil,  AKP'nin iktidar ömrüne dilencilik yaparak zaman toplamaktır.
Çözüm istiyorsan çözüm inşan kendi cephenden nedir? Çözümün yoksa çözüm örgütleyemiyorsan Özgürlük Hareketinden istediğin tek taraflı ateşkes değil tek taraflı ölümdür. Her kese her yerde; Güneyde, Kuzeyde, Avrupa’da bu sorular sorulabilinir.
Sadece Kürdistan’da değil Türkiye şehirlerinde de Dörtyol’da Kürtlerin oluşturduğu savunma barikatları derinleştirilmelidir. Aynı barikatlar siyasal, kültürel ve her alanda olmalıdır. Halk Önderinin sık sık vurguladığı öz savunma aslında her yönüyle var olmanın kurumlarını örme, var olmanın doğası gereği çeşitlik içerisinde özün korunma biçimidir.
Öz olanın inşasını başlatılmadan Kürtler için mücadelenin biçimini tartıştırmak sahtekârlıktan başka bir şey değildir. Asıl şiddet özün inkârı içerisinde Kürtleri şiddetin tarafı olarak ilan etmektir. Kürtler mücadelenin hangi biçimleriyle olursa olsun geç kalmış bu inşayı başlatacak ve başaracaklardır.

Ozan Erdem

Hiç yorum yok: