25 Temmuz 2010 Pazar

Kosova ve Kürdistan

Lahey Adalet Divanı, Kosova’nın 2008 yılında ilan ettiği bağımsızlık kararını hukuka aykırı bulmadı. Bu, Kürtler için önemli bir uluslar arası emsal karardır. Çünkü dört parçaya bölmüş olan Kürdistan coğrafyasında hükmü sürmekte olan devletlik değil, cellatlıktır. Dünyanın gelişmiş ülkeleri, Güney Kürdistan’ı bu nedenle koruma altına almış, fakat Türk devletiyle olan ekonomik ve siyasi sözleşmeleri gereği Kuzey Kürtlüğünü Türk devletinin ve onun ırkçı yayılmacılığının paspası haline getirmişlerdir. Fakat Kürtler "eksik organlı ulus"tur. "Eksik organlı ulus" olmak, engelli veya özürlü insan olmak gibidir.
El, tutmak; göz, görmek; ayak, yürümek; kulak, işitmek, beyin düşünmek içindir. Bunlardan birinde sorun oldu mu, o insan engelli veya özürlü sayılıyor. Uluslar da böyledir. Ulusları ulus yapan ve onları özgürlüğe taşıyan organları vardır. Sınır, statü, ordu, istihbarat, ekonomik organizasyon ve ulusal kongre veya parlamento… Afrika’dan Kuzey Kutbuna kadar, devlet ve statü sahibi olmuş bütün uluslar benzer ulusal organlara sahiptirler.
Fakat Kürtler bu organların çoğundan yoksundur. Yoksun olduğu için de daha anadilinde okula gitme sorununu çözememiştir.
Örneğin Kürtlerin ordusu, bırakalım halkın can güvenliğini korumayı, kendi can güvenliğini sağlayabilmek için dağlara sığınmak zorunda kalmıştır. Güney Kürdistan dışındaki parçaların, ulusal kongre veya konferansları yoktur. Esasında Ulusla Kongresi veya Konferansı olmayan ulusların özgür olma şansları da yoktur…
PKK’nin temel sıkıntısı da budur. PKK, kuruluşundan beri sık sık kararlar almakta ve kararlar bozmaktadır. Mücadelenin genel seyri hariç, bu kararlar doğru düzgün ulusa mal olmadan PKK tarafından yeniden gündemden kaldırılmıştır.
Halbuki ulusal mücadelelerde kararlar böyle kolay alınıp, kolay da ortadan kaldırılamaz. İnsanın ve ulusun tabiatına ters şeylerdir bunlar. Taş atan birkaç yüz çocuğu serbest bırakmak için Türk devleti parlamento kararına ihtiyaç duymaktadır…
Onlarca Arap devletinin ortasında İsrail’in bağımsızlığını ilan eden "Ulusal Konsey"dir. Bu konseyde İsrailli askerler, din adamları, farklı kesimden insanlar vardır. Bağımsızlık ilanı bile büyük çekişmelere sebep olmuş, yarıdan bir fazlası bağımsızlık ilanına oy vermiştir. Fakat onlar birbirlerini o hayati oylamada dahi "hainlikle, işbirlikçilikle" suçlamamıştır. Ulusak Kongre veya konsey demek zaten tartışma demektir.
Kürtler, eksik organlı ulusal mücadelelerini sonuca götürmekte çok zorlanıyorlar. Kürtlerin en büyük zaafının silahta değil, siyasette olduğunu bilen düşmanları sabırla Kürtlerin yeni hatalar yapmalarını, geç kalmalarını, zamanı kötü değerlendirmelerini beklemektedirler. Bu konuda yanılmayacaklarını iyi biliyorlar. Çünkü çok iyi silah kullanan Kürtler, siyasette mutlaka hata yapacaktır. Bundan çok emindirler.
Hata yapan sadece savaşı sürdüren PKK değildir, normalde PKK’ye alternatif bir Kürt mücadelesi örgütlemesi gereken PKK karşıtları ise Türk devletinin dört gözle PKK’yi yenmesini beklemekte, hatta Türk televizyonlarında PKK’yi Türk halkına ve devletine şikayet etmektedirler…
İktidarı ve muhalefetiyle garip, karmaşık, özürleri baskın olan bir ulusuz. Zaten onun için de ana dil sorununu dahi çözememişiz.
Önceki gün Murat Karayılan’ın İngiliz gazetesine verdiği demeçte aynı paragraf içerisinde birbirine taban tabana zıt iki kavram vardı: "Silah da bırakabiliriz, bağımsızlık da ilan edebiliriz" diyordu Karayılan.
Kürt toplumu bu iki şıktan hangisine hazırlayacak kendisini? Silah bırakmak veya bağımsızlık ilan etme kararları nerede nasıl alınacak? Eğer bu kararlar tekrar Kandil’de alınacaksa yine eksik kararlar olarak kalacak ve büyük ihtimalle de bir süre sonra vazgeçilecektir.
Bunun yerine, Kürtlerin önünde sayısız ulus örneği var. Sayısız uluslar arası karar var. Bu kararları alan ulusal organ örnekleri var.
Örneğin Özerk Kürdistan ilan edileceği söyleniyor. Özerk Kürdistan ilanı nerede ve kimler tarafından yapılacak?
Özerk Kürdistan ilanı, savaş ilanı değildir. Silahlı bir eylem de değildir. Her şeyiyle baskı altında olan bir ulusun kendisi olarak yaşama beyanıdır. Bu beyanı, dünyaya BDP ve Kürt Belediye başkanları açıklamalıdır. Onlar seçilmiş insanlardır. Bu açıklama, Diyarbakır merkezli yapılmalı ve PKK de Diyarbakır merkezli yapılan bu açıklamaya uyacağını söylemeli, bu iradeye yönelik yapılacak saldırıları karşılama niyetinde olacağını açıklamalıdır.
Bu da yetmez. Uluslar arası hukuktan anlayan çok güçlü avukatlardan, özerkliğin gerekçeleri konusunda destek istenmeli, gerekirse Kürtler bir yıllık bütçelerini bu hukuk savaşı için harcamalıdır.
Bu da yetmez. Özerklik ilan edilirken, Türk devletinin Kürdistan’daki Kürt halkı aleyhine olan bütün oluşumları gerekçeleriyle birlikte iyi tespit edilmeli ve bunlar daha sonra sönmeye bırakılmalıdır. İlişki kesilmesi gereken oluşumlarının başında Türk Milli Eğitimi gelmektedir. Hala her sabah milyonlarca Kürt çocuğu Türklük yemini ederek dersliklere giriyor. Kürtler kendi elleriyle çocuklarını götürüp bu okullara teslim ediyorlar.
Kürdistan’ın bağımsızlık davası eninde sonunda Lahey Adalet Divanı’na gelecektir. O noktaya gelene kadar Kürtler "eksik organlı ulus" olmaktan kaynaklanan özürlerini gidermelidirler. Sadece PKK’lilerden oluşma ulusla Kongre ve Konferans olmaz…
Sadece PKK’ye basarak, PKK’yi kararlayarak muhalif Kürt ulusalcılığı da olmaz.
Kürt ulusal keyfiyetçiliğine hayır!
Daha demokratik, daha özgürlükçü, daha sorumlu ve daha disiplinli bir Kürt ulusalcılığı için Kürt halkının geleceği ile ilgili kararlar, "Kürdistan Ulusal Kongresine" devredilmeli, PKK bu kongrenin önemli bir gücü olurken, PKK nin silahlı güçleri de kongre kararları gözeten bir yapıya dönüştürülmelidir…
Açın, başarıya ulaşmış ve özgürlüğünü sağlamış bütün ulusların tarihine bakın, işleyişin böyle olduğunu göreceksiniz…
Kendi ulusunuzun geleceğini, Türk halkına bile iyi devletlik yapamayan çürümüş bir sistemin ağzından çıkacak iki kelimeye göre çizmeye kalkarsanız, hiçbir sonuca varamazsınız…
Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklanan hakları ve gücü vardır. Bu hakları, güçlü ulusal organlarla temsil ettiğiniz zaman hayat zaten sizi Lahey Adalet Divanı’na götürecektir.

Hiç yorum yok: