26 Temmuz 2010 Pazartesi

Dağ ikna edici çözüm istiyor

Yeni_Özgür_Politika Kürt toplumu artık kendisini ikna edici çözüm istiyor. Bu dönem, siyasette karşılıklı açık müzakereyi getirmeyi hedefliyor. Eğer karşılıklı açık müzakere olmazsa, Kürtler kendi çözümlerini inşa edecekler.
Gazeteci Baki Gül bir süredir Medya Savunma Alanları’nda gazetecilik yapıyor. Gerilla ile yatıyor gerilla ile kalkıyor. Gerilla ortamında objektifine yansıyan kareleri, görüntüleri okurları, izleyicileriyle paylaşıyor. Ancak onun çabası diğer meslektaşlarından çok daha tehlikeli. Çünkü gün oluyor haberini obüs atışları altında yazıyor, gün oluyor savaş uçaklarının bombardımanı altında röportajlarını gerçekleştiriyor. Gerilla ortamında gazeteci olmayı, gerillanın hayata, topluma, siyasete dair umut ve özlemlerini Baki Gül ile konuştuk…

Uzun süredir gerillaların bulunduğu alanda gazetecilik yapıyorsun. İstersen sohbete gerillayı konuşarak başlayalım…
Gerilla neşeli. Çok duygusal ve direngen özellikleri temel karakterleri olmuş. Dağ ile gerilla eş anlamlı bir sözcük haline gelmiş. Heval kelimesi ise her cümlede geçmek durumunda. Yani arkadaşça olmayan cümleler kurulmuyor gerillada. Kızgınlıkları da sevinçleri de arkadaşça… Dört mevsim neşesini kaybetmiyor.

Uçaklar gelince ne oluyor?
Uçaklar bombalarken, top atışları olurken, keşif uçağı gezerken tedbirini alıp zamanını yaratıcı geçiriyor. Gerçekten şaşırtıcılar. Bir yandan film çekiyorlar, diğer taraftan eğitimlerini aralıksız sürdürüyorlar. Binlerce metre yükseğe yanlarına saatlerce yürüyerek çıkıyorum, bana son dakika haberlerini veriyorlar. Doğayla o kadar iç içeler ki her mevsimi kendi lehlerine çevirebiliyorlar. Aylarca sığınaklardan çıkmama sabrını ve direncini gösteriyorlar. Bu savaş koşullarında sinema, müzik, kitap dünyasındaki değişim ve gelişimi ellerinden gelince izliyorlar. Çok renkliler. Her parçadan varlar.

Kadın gerillalar…
Kadınların çabası, direngenliği çok dikkat çekiyor. Kendilerine çok güven duyuyorlar. Her zaman eğitim ve toplantıdalar. Halk ile duyguları iç içe. Her halk eylemi gerillanın ilgisini çekiyor. Annelerin, kadınların çoğunlukta olduğu eylemleri çok önemsiyorlar. Halk ve gerilla iç içe geçmiş ve dağda somutlanmış gibi. Bu süreçte dağda olmak çok güzel. Vivaldi’nin dört mevsimi gibi hoşluklar içeriyor.

Haber için nasıl?
Haber için dağ bir derya. Her gerillanın, her patikanın, her vadinin, her çeşmenin bir öyküsü var. Yazmakla, çekmekle bitmeyecek kadar çok…

Erdoğan’ın mevziye gelmesi ve fotograf vermesi gerilla içinde nasıl karşılandı?
Hava savunma birimini ziyarete gitmiştim. 5 kadın gerilla vardı binlerce metre yüksekteydiler. Genç kadın gerilla “bir başbakanın sipere gitmesi iyi değil, acilen meclise gidip siyasette çözümle askere moral verseydi daha iyi olurdu. Sipere gitmekle yeni askerleri ölüme sürüyor” demişti.

Savaş başladı ve basın yeniden iş başı yaptı. Gerçekler gizleniyor ve hayatta karşılığı olmayan yorumlar yapılıyor. Bu durum gerilla ve yöneticiler tarafından nasıl karşılanıyor?
Benim için dağda en eğlenceli zamanlar gerillalar ile birlikte Türkiye televizyonlarının haberlerini izlemek. Gerillalar çok enteresan yorumlar yapıyorlar. Türkiye medyasında özellikle merkez medya çok komik. O kadar çok komik örnekleri yaşadık ki. Örneğin Taraf gazetesi sözüm ona en ciddi gazete. “Ali Haydar Kaytan tutuklanmış” diye haber veriyor. Biz o gün sayın Kaytan ile birlikteyiz. Hem de yapacağım programa konuk olması için ısrar ediyorum. Haberi duyunca güldük. En ciddi, entelektüel roman yazarı ve ABD temsilcisi yılların gazetecileri böyle haberler yaparsa; Ekrem Dumanlı’nın Zaman’ı Ertuğrul Özkök’ün izlerini taşıyan Hürriyet neler yapmaz ki!..

Dağa gelen gazeteciler de oldu.
Doğru, Türkiye’den gelen gazeteciler oldu. Bazılarını İstanbul’dan tanıyorum. Bazılarını haber ve yazılarından. Bir keresinde Türkiye’den gazeteciler gelecek diye ben de gittim. Türk gazeteci öylesine samimi görünüyorki, işte “çarpıtmayacam, yalan yazmayacam” diye. Kendilerini kabul ettiği için gerillalara şirin görünmek istiyor. Hatta kendini tutamayıp “Recep Tayyip Erdoğan’a ve Atatürk’e küfür bile salladı. Bir gerilla Türk gazeteciye “böyle üslupla gerillanın yanında konuşulmaz. Bizde düşman da olsa küfür edilmez” dedi. Gazeteci şaşırdı. Böyle yapan gazeteci Türkiye’ye gitti ve gerillanın ona gösterdiği konukseverliği, onun güvenliği için aldığı tedbirleri alaya alıp söylenen her şeyi de çarpıttı. Yani yaşadığı gerçeği böyle çarpıtan gazetecilik uzaktan gördüğünü ve genelkurmaydan aldığını nasıl haber yapar siz düşünün…

TV kanalları emekli generalleri stüdyoda konuk edip önlerine haritalar serip ellerine çubukları tutuşturdu. Generaller ‘şuradan girer, şuradan çıkarız’ diyorlar. Bu durumu izleyen gerillalara tanık oldun mu, ne diyorlar? Gülüyorlar mı, öfkeleniyorlar mı?
Bu durum tam bir tiyatro. Gerillalar tartışma programlarını izlerken fazla yorum yapmazlar. Ama bazı emekli generaller ile aynı dönemde savaşta kalanlar o genarellerin nasıl yalan söylediklerini anılarıyla anlatıyorlar. “Terör uzmanı” Profesör vb yorumcuların çoğunun söylediklerine gülüyorlar. Çünkü gerçekten maddi bilgi hatalarıyla yorum yapılıyor. Türk halkına birileri çıkıp bu gerçeği anlatmalı diyorlar. Bazen de öfkeleniyorlar. Yine birgün birkaç profesör ve uzman tartışıyordu gerillaya katılımlar yeni strateji vb konular konuşuluyor. “PKK marksist bir hareket, milliyetçi vb” yorumlar yapılıyor. Bir gerilla gülerek, “bizim eğitimlerde en çok bu durum eleştiriliyor. Yeni paradigma, bizdeki değişimden haberleri yok bunların. Bunları eğitime çekmek lazım” dedi.Yani durum bu PKK’den, gerilladan, savaşın sürdüğü coğrafyadan, PKK’deki değişimden haberi olmayanların PKK yorumlarına kulak asmamak lazım..

AKP topluma özgürlük ve demokrasi vaat etti. Ama vaatlerinden savaş çıktı. Bu durum toplumda hayal kırıklığı yarattı. Kandil’de nasıl algılandı?
Aylardır gerilla alanlarındayım. Bir gazeteci olarak KCK ve PKK yetkililerine çokça sordum AKP’yi… Başından beri AKP’nin Türkiye siyasetindeki yeri ve yapmak istediklerini çok iyi analiz ettiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. KCK’nin yetkililerinden Mustafa Karasu, Duran Kalkan ve diğerleri daha ilk günlerden “AKP’nin açılım değil tasfiyeyi amaçladığını” ısrarla söylüyordu. AKP’nin devletin yeni Kürt politikasında özel savaş merkezi olacağı da belirtilmişti. Liberallar ve bazı Kürt çevrelere bu konuda hep uyarılar yapılıyordu. Çünkü AKP’nin devlet içinde nasıl bir denge oluşturmak istediklerini, devletin AKP algısı konusunda özellikle gerilla liderleri çok uyanık. Sanırım gerilla liderleri AKP’lilerden de Başbakan Erdoğan’dan da Türk devletini daha iyi tanıyorlar. Çünkü 40 yıla yakın kesintisiz siyaset yapanlar var PKK’de.

Çatışmalar yayılıyor. Bu durum nereye kadar gidecek. En azından Kürt tarafı açısında tahmin edilen bir sınır var mı?
Meselenin can alıcı noktası bu. Kürtler bu dönemi “4. Dönem” olarak tanımladı. Gerilla dördüncü dönemi çok tartıştı. Aylarca tartıştılar. Çözüm için devletten ya da sivil örgütlerden gelen her çağrıyı fazlasıyla ciddiye aldılar. Siyaset zemininde çözümde ısrar ettiklerini vurguluyorlardı. Ama AKP’nin içte ve dışta savaş pozisyonu alma durumu KCK’yi Kürt toplumu için tarihsel tedbir almaya zorladı diyebilirim. Çünkü Kürt toplumu da artık kendisini ikna edici çözüm istiyor. Bu dönem, siyasette karşılıklı açık müzakereyi getirmeyi hedefliyor. Eğer karşılıklı açık müzakere olmazsa da Kürtler kendi çözümlerini inşaa edecekler. Bu nedenle savaşın orta boya çıkabileceği bir dönem. Savaşın orta boya çekilmesi demek 1990’ları aşan bir süreç olacak. Yani mesele çok yönlü. Orta boy savaşın topyekün çatışmalara dönüşme potansiyeli de var. Ve bu çatışmaların mekanı sadece Kürt illeri ya da dağ başları olmaz.

Medya Savunma Alanlarında AKP’nin yeni savaş konsepti nasıl yorumlanıyor? On yıllık savaş planlarından söz ediliyor.
Yapılan yeni savaş konseptinin merkezi idaresi AKP hükümeti tarafından yapılıyor. Ordu ile anlaşmalı. Gerilla liderleri bu sürecin şifrelerinin Dolmabahçe görüşmelerinde olduğunu söylüyorlar. Devletin sınırları güneye sarkıtması, Güney’i işgali gerçekleştirmese de kendi baskısında tutma politikası geliştirilmek isteniyor. Gerillanın hazırlıkları da çok kapsamlı. Süreklilik arz eden ve her yerde çok hareketli bir tempo var.

AKP uluslararası destek peşinde. Güney üzerinde ciddi bir baskı olduğu söyleniyor. Orada durum ne?
Güneydeki büyük partilerinden bazılarını AKP kendi politikasına ikna etmiş durumda. Ama güneydeki Kürt toplumu PKK’ye karşı bir savaşa katılmamada kararlı. Peşmerge gücü de PKK’ye karşı savaştan yana değil. KDP ve YNK de toplumdaki bu gerçekliğin farkında. Ama dolaylı ve başka yöntemlerle konsepte destek vermeleri de olası. Kendi adlarına değil de Bağdat üzerinden ya da özel operasyonlara istihbarat verebileceklerini dillendiren çevreler de var.

Güney’e yeni bir işgal konuşuluyor. Bu Kandil’de bekleniyor mu? Harekat olursa ne olur?
Kandil, belki de gerillanın bulunduğu alanları simgelemek açısından önemli. Sadece Kandil değil yüzlerce kilometrelik uzunluğunda,100 kilometreye yakın derinliği olan bir alan Medya Savunma Alanı. Çok sayıda köy var. Yakın kasabalar var. On binlerce sivil insan yaşıyor. Gerillalar ile bu durumu konuştuğumda ve o coğrafyada gezdiğimde düzenli ordu için hiç de tekin bir alan değil. Gerillanın bu alandaki hakimiyeti ve konumlanması çok derinlikli. 2000’li yıllarda PKK gerillaları bu alanda büyük bir savaş vermişti. Ve bu alanda 10 yıldır kurumsallaşmışlar. Harekat olursa devletin çok ama çok zorlanacağı gerçeği var.

Uzun süredir Kandil bombalanıyor. 50-60 yıldır kesintisiz savaşın sürdüğü bölge. Sivil yerleşim yerleri vuruluyor. Uçakların vurduğu yerleri gezdin. Geride kalan ne? Bu savaş orayı nasıl etkiliyor? Özelikle sivilleri. Zira orası görünmek istenmiyor.
Her uçak saldırısında mutlaka sivil hedefler vuruldu. Her seferinde. Genelkurmay pilotlara hedefi tam vurdukları için ödüller verdi. Bunlar çokça görmezden geliniyor. Biz bile tam olarak gündeme getiremiyoruz ama sadece Medya Savunma Alanlarında on binlerce sivil insan yaşıyor. Her uçak geldiğinde çocukların, kadınların korkularını gözlerimle gördüm. Bir uçak saldırısında korkudan uçağa büyük bir fener tutan köylüden sözettiler gerillalar. Sivil olduğunu anlatmak için böyle yapmış. Ama onun yakınına da füze atmışlar. Her bombardımanda atılan kazan bombaları bir kente atılsa kentin yarısı yok olur. Böylesine devasa saldırılar yapılıyor. Ama Türk medyası zaten uçakların vurduğu yerde sivil yokmuş gibi veriyor. Kürt medyası da olaya fazlasıyla rutin bakıyor.

Savaş devam ediyor ama silahların susması için çeşitli çevrelerden çağrılar yapılıyor. Kandil’de bu çağrılar nasıl algılanıyor? KCK neye’evet’ neye ‘hayır’ diyecek? Gözlemin ne?
Bu konu çok hassas ele alınıyor. Yapılan çağrılara değer veriliyor. Geçmişte de aydınların çağrısına, sivil toplum örgütlerinin çağrılarına cevap veren adımlar attıklarını söylüyorlar ama şimdi somut olan şu var ki; “ tek taraflı çabalar sonuç vermiyor” düşüncesi dağdakilerde hakim. Uluslar arası güvence talebi ise giderek önem kazanıyor. Oyalanma anlamına gelecek devlet söylemleri çözüme hizmet etmez. Devletin çözüm için İmralı’ya gitmesi daha akıllaca olacak.

Gerek KCK yetkilileri gerek HPG yetkilileriyle söyleşiler yapıyorsun. Edindiğin izlenim ne?. Türkiye’de durum bu. KCK bundan sonra süreci nasıl yönetecek? Savaş yayılacak mı?
Birincisi PKK bu süreci çok hassas ele alıyor. PKK diri ve direngen bir hareket. Kendisini sürekli taze tutmasını biliyor. Konjöktürü çok iyi değerlendiriyor. Eğitimlerini, toplantılarını, kadrolarını uzun süredir bu sürece hazırlıyor. Süreç çok yönlü işleyecek. Bu dönem gerillanın eylemlerine bakılırsa farklı taktikleri içeriyor. HPG’nin yapacağını kestirmek kolay değil. Karadeniz’den Amanoslara, Toroslar’dan Zagrosların en doğusuna kadar her alana yayılmış durumda. Gerillanın bu dönem mevzilenmesi 1990’ları fazlasıyla aşıyor. Taktikleri, ideolojik donanımı, tecrübesi, arazi hakimiyeti, kendisine tanınan yerel inisiyatif vb özellikler ile süreci bütünlüklü karşılayacak bir yapıda olduğuna dikkat çekmek lazım. Dolayısıyla KCK çoklu örgütsel yapısı ve yeni sistemi ile bu sürece çok hakim. Yaptığım her görüşmede yetkililerin kendisinden ve örgütünden çok emin oldukları ve olabileceklere de hazırlıklı bir durumu var. Gerillanın morali ise gerçekten yüksek. Devletin her tür saldırısı için ise onlar hazırlıklı olduklarını söylüyor ve bunu eylemleri ile de gösteriyorlar.

Türkiye’nin önünde referandum var. Sonrasında genel seçimler. Bu durum nasıl yorumlanıyor?
AKP’nin referandumda da genel seçimlerde de yarışacağı güç CHP, MHP değil, PKK ve Kürtlerdir. Yani yapılan anayasa değişikliğine “Evet ya da Hayır” değil, sandığa gitmeme önem teşkil ediyor. Çünkü gerillalar “Hayır” dense de” Evet” dense de anayasa’da Kürtlerin yeri yok diyorlar. Referandumun sonucu Genel seçimlere de yansıyabilir. AKP savaş politikalarından vazgeçmezse Tansu Çiller vb’leri gibi bu sürecin altında kalabilir. Çünkü AKP Kürtleri sadece kendisinden değil böyle giderse Türkiye Cumhuriyeti’nden de uzaklaştırabilir.

Barış grupları Güney’e geri döndü. Bu Türkiye’de yeniden dağa döndüler olarak algılandı. Sen dönenlerle konuştun. Gidişleri ve dönüşleri için ne diyorlar?
Tutuklanmayıp geri dönen Barış grubu üyeleri de AKP’nin sözünde durmadığını, devlet yetkililerine verilen mektupların Habur’da bilinçli bir şekilde kaybedildiğini söylediler. Geri dönen grupların söyledikleri özetle şu: “gerillayı ovaya siyasete çekmek böyle tutuklama ve baskılarla teslim alma temelinde olacaksa bu sorun zor çözülür”…

Adalet Bakanı ’arkadaşlar gitmeseydi iyi olurdu dedi’.
Belki de Türkiye’nin Kürt sorunu politikasını özetleyen yaklaşım. Herşey olup bittikten sonra ya da generaller ve bürokratlar emekli olunca “keşke böyle olmasaydı” diyorlar. Dolayısıyla, Adalet Bakanı o açıklamayı yaptığında barış grupları Maxmur’a varmışlardı ve neden geldiklerini açıklamışlardı…

Başından beri Maxmur hedefte olan bir yer. Orada kaldın ve halkla konuştun. İzlenimlerin ne? Maxmur halkı hangi koşullarda döner?
Maxmur, Kürtler ve Kürt meselesi için önemli bir sembol. Maxmurlular bunun farkındalar. Kendi kararlarını kendileri alıyorlar. Çölün çoraklığını Botan Kürdünün inadı ile yeşil bir adaya çevirmişler. Eğitim sistemleri var. Ekonomik yaşamları var. Türkiye Maxmur meselesini de genel Kürt meselesi olarak geriden algılıyor. Tabii ki doğdukları topraklara dönmek istiyorlar… Ama bu koşullarda değil. Çünkü polis, asker ya da devleti görmeden büyüyen çocuklar var. Kürt, Kürdistan, PKK, Abdullah Öcalan ve gerilla kavramları Maxmur’dakiler için fazlasıyla anlam yüklü. Dolayısıyla devletin ıslah politikalarına dönmezler. Dönseler de giden barış grubu üyeleri gibi çoğu gündelik hayatta kullanacakları kavramlar yüzünden tutuklanabilir.
ERDAL ER

rojrost@hotmail.com

Hiç yorum yok: