30 Haziran 2010 Çarşamba

ND: Türkiye Kürtleri kucaklayıp öldürüyor

AMSTERDAM - Nederlandse Dagblad gazetesi, Türkiye’nin hayal ettiği Doğu ile Batı arasında köprü rolü statüsünün önündeki en temel sorunun Kürt sorunu olduğunu yazdı. Gazete, PKK’lileri “kendi kanları içinde boğma” tehdidinde bulunan Türk Başbakan Erdoğan’ın Irak Kürdistan’ı üzerinden çözüm bulmayı umduğunu belirterek, Türkiye Ticaret Bakanının büyük bir heyetle bölgeyi bunun için ziyaret ettiğine dikkat çekti.

Nederlandse Dagblad gazetesi editörü Jan Van Benthem, Kürt sorunundaki gelişmeleri “Türkiye Kürtleri kucaklayıp öldürüyor” başlığı altında değerlendirdi. Türkiye ile hayal ettiği Doğu ile Batı arasında köprü rolü statüsü arasında Kürt sorununun bulunduğunu belirten Van Benthem, “Sorunun çözümü geçtiğimiz yıl mümkün görünüyordu, şimdi Başbakan Erdoğan Kürt asilerin kendi kanlarında boğulacağı tehdidinde bulunuyor. Türkiye şimdi Irak Kürdistan’ı üzerinden çözüm bulmayı umuyor” dedi.

KÜRTLERLE TİCARET

PKK’nin “acımasız birkaç saldırısı” ardından Başbakan Erdoğan’ın sarf ettiği “kendi kanlarında boğulacaklar” şeklindeki sert sözlerine rağmen bugün büyük bir Türk delegasyonunun Federe Kürdistan Bölgesi’ne gideceğine dikkat çeken Van Benthem şunları kaydetti:

“Amaç karşılıklı ilişkileri geliştirerek Kürtlerle ticareti arttırmaktır. Kısa bir döneme kadar Ankara bu bölgeyi kendisine ait bir yönetimle Türkiye Kürtleri için tehlikeli bir örnek olarak görüyordu. Çünkü onlarda Türk ordusuna karşı mücadelelerinde otonomi statüsünü amaçlıyorlar ve Kürt asiler sık sık Kuzey Irak’taki ulaşılmaz dağlık bölgelerine sığındı, sığınıyorlar. Türkiye de sıkça Kuzey Irak’a baskınlar düzenleyerek bazen de geniş çaplı bombardımanlarda bulunuyor.”

Son haftalarda da saldırıların düzenlendiği ancak bunun Türk Ticaret Bakanının yaklaşık 200 kişilik işadamı heyetiyle bölgeyi ziyaret etmesine engel teşkil etmediğini belirten Van Benthem, “Bizzat Irak’ın Kürt liderleri Talabani ve Barzani militan Kürtleri ‘bölgenin sorunu’ olarak tanımlıyor. Kendileri birkaç yıl önce Ankara tarafından ‘aşiret liderleri’ olarak tanımlıyorlardı, şimdilerde ise Türklerin değerli ilişki ortaklarındandırlar. Onlar Türkiye’nin artık bulamadığı bir çıkış yolu sunmaları gerekiyor” diye yazdı.

ANAYASA MAHKEMESİ SÜRECİ ZEHİRLEDİ

Van Benthem, bundan birkaç yıl önce durumun çok farklı olduğunu, Erdoğan hükümetinin geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Kürtlere daha fazla özgürlük vaadinde bulunduğunu, İmralı cezaevinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bile “barışın yol haritasından” bahsettiğini ve sadece muhalefetin Kürtlerle yakınlaşmayı “ihanet projesi” olarak tanımladığını kaydettikten sonra şunları yazdı:

“Aralık ayında Anayasa mahkemesi süreci zehirledi. Mahkeme Kürt partisi DTP’yi, ‘devletin bölünmez bütünlüğü karşı faaliyetlerde bulunduğu’ gerekçesiyle kapattı. Korkulduğu üzere Anayasa Mahkemesi’nin kararı Türkiye’nin birliğine çok zarar verdi. Erdoğan muhalefet tarafından, Kürtlere yakınlaşma girişimleri yanı sıra, terör eylemlerine karşı da dik durduğunu ispatlamaya zorlanıyor. Erdoğan’ın PKK üyelerinin kendi kanlarında boğulacağı –Türk ordusunun dökeceği kan- sözleri bundan dolayıdır.”

Bu sözlerin anında Erdoğan’ın Orta-Doğu’daki moral pozisyonunu zayıflattığını kaydeden Van Benthem, “Kendisi, binlerce PKK üyesini gerekirse öldüreceğini söylediğinde İsrail’e nasıl ders vermekten bahsedebilir? Türkiye’nin kendisi PKK ‘teröristlerini’ avlarken, sürekli Irak sınırını yok sayarken İsrail ve Suriye arasında barış görüşmelerini yeniden başlatmaya aracı olabilir?” diye sordu.

KANDİL’İ ELE GEÇİRMEYİ UMUYORLAR

El Cezire gibi Arap medyasının tepki göstererek, Türk hükümetinin Kürt dilinde eğitime izin verme gibi sözlerini yerine getirdiğine dikkat çektiklerini, AB’nin ise Türkiye’nin Anayasa Mahkemesinin çıkışı gibi anti demokratik uygulamaları zorlaştıracak reformlarda yeterince hızlı davranmamakla eleştirdiğini kaydeden Van Benthem devamla şunları yazdı:

“Türkiye’nin içinde ise cevaplar zor bulunuyor, her ne kadar Kürt partisi BDP lideri Selahattin Demirtaş bugün Hürriyet gazetesinde bir köprü oluşturmaya çalışsa da. Ancak o da anayasal değişim, anadilde eğitim ve yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesini istiyor.

Ancak bugün Kuzey Irak’a gidecek olan Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, misyonundan umutlu. Türkiye oradaki Kürtlerle ilişkileri iyileştirerek PKK’nin stratejik arka cephesi çetin dağlık bölgesini ele geçirmeyi umuyor. Böylece ayrılıkçılar kelimenin tam anlamıyla Türkiye ile Kuzey Irak Kürtleri arasında sıkışmış olacaklar.

Washington’daki Carnegie Barış Enstitüsü’nün de aynı yönde bir çözüm aradığını belirten Van Benthem, Henri Barkey’nin yakın zamanda yayınladığı “Irak’taki Kürtleri kucaklama” adlı araştırmasında Türkiye’nin Iraklı Kürtlerle daha iyi ilişki geliştirmedikçe Kürt sorununa çözüm bulamayacağı tespitinde bulunduğunu aktardı. “Bu aşikar görünüyor” diyen Van Benthem, ancak bununla Türkiye’nin Irak’ın geleceğinin nasıl olacağı sorusuna dahil olmuş olacağına dikkat çekerek şunlara dikkat çekti:

“Türkiye Kürtleri ile Türkler her halükarda Irak örneğinden bir şeyi öğrenebilirler: ‘Ötekiyi’ eylemler veya misillemelerle imha etme yolunda devam etmek, gerçekten de korkunç katliamlara yol açıyor. Irak 2006 yılında neredeyse yok oluyordu, şimdi derin, beklide hiçbir zaman iyileşmeyecek yaraları ile yaşamak zorunda.

Türkiye’nin hala seçeneği var. Eğer burada Erdoğan gerçektende halkının bir lideri olmak istiyor ise, konuşmalarında vahşi kan davası gütme yerine, barışı aramaya devam ettiğini göstermelidir.”

Hiç yorum yok: