30 Haziran 2010 Çarşamba

AKP'li "Kürt" Milletvekilleri

Bugünlerde trend 'Kürt sorununda neden bu noktaya geldik?' sorusuna yanıt aramak.

Çantasını kapan Kürt sorunu uzmanı televizyon ekranlarına koşuyor.

Kelli felli adamlar konuşuyor, tartışıyor, bağırıyor, kavga ediyor.

Ama nedense bu hay huy içinde kimse AKP'li vekilleri konuşmuyor.

Oysa varsa ortada bir vebal, günah, o günah ve vebalde onların büyük sorumlulukları var.

Madem ki her şeyi inceliyoruz, madem ki her şeyi dobra dobra konuşuyoruz.

O zaman o vekillerimizi irdelemenin vakti zamanı gelmiştir.

***

AKP'nin Kürt sorununda az gidip uz gidip bir arpa boyu yol alamamasında büyük sorumluluk ve vebal AKP'li Kürt vekillerindedir.

Bu tezi ileri sürerken de üç nedenim var.

Birinci neden...

AKP soruna hakim olmayan Kürt vekilleri tercih etti.

AKP iktidara geldiğinde iç ve dış faktörler kendisini Türkiye'nin çözüm bekleyen gündemleriyle baş başa bıraktı.

Bu gündemlerin en önemli konu başlığı Kürt sorunuydu. Ancak AKP iktidara hazırlıksız gelmişti.

Bu hazırsızlığı telafi edebilecek tek güç Kürt kökenli vekillerdi.

Ancak o vekiller içinde sorunu derinliğine analiz edebilecek, problemi tespit ederek çözüm önerileri, öngörü ve vizyon sunacak, değişik durum senaryoları oluşturacak kişiler yoktu.

Erdoğan Kürt kökenli vekilleri tespit ederken tarihi bir hata yapmıştı.

Kürt vekillerin bu vizyonsuzluğu AKP'nin bocalamasına yol açacaktı.

***

İkinci neden...

AKP'yi Kürt sorununda pervasızlığa, bocalamaya götüren temel ikinci neden Bölge hissiyatını yanlış okuması oldu.

AKP bu hissiyatı yanlış mı okudu, yoksa yanlış okuması mı sağlandı?

Bu soru yabana atılır bir soru değildir.

İki alana bakarak bu tespiti yapıyorum.

Anayasa değişikliği ele alınırken Erdoğan özellikle Bölge vekilleri üzerinden yanlış yönlendirildi.

Bölge vekilleri Erdoğan'a şu tezle gittiler:

'BDP anayasa değişikliği oylaması karşısında konumlandırılırsa bu, Bölge'de oy kaybına uğramasına yol açar.'

Bu yüzden AKP BDP'nin makul taleplerine hayır diyerek, görüşme taleplerini geri çevirerek BDP'yi denklem dışına itti.

Ancak BDP'nin denklem dışına itilmesi Bölge'de zafiyet olarak okunmadı.

Tam tersine 'BDP haklı, çünkü pakette Kürtlere dair hiçbir şey yok' şeklinde okundu.

Erdoğan'ın Bölge vekilleri üzerinden yanıltıldığı ikinci alan KCK operasyonları oldu.

Herkes KCK operasyonlarına meşruiyeti Emniyet'in sağladığını düşünüyor.

Ancak kulislerde operasyonlara en büyük meşruiyeti 'Silahlı ve sopalı KCK yapılanması çökertilmeden bizim parti olarak Bölge'de elimiz güçlenmez' diyen AKP'li Kürt vekiller verdi.

Aynı vekiller bu teze bir de 'PKK ile halk arasında ara kademe olan KCK çökertilirse PKK toplumdan tecrit edilir' okumasını ekleyince Erdoğan operasyon için düğmeye bastı.

Ancak bu okuma PKK'nin daha da radikalleşmesi ve öfkelenmesi sonucunu doğurdu. Bunun da faturasını AKP ödemek zorunda kaldı.

***

Üçüncü neden...

AKP'li vekiller halkta 'düşük profil' algısı yarattılar.

Bölge insanı Ankara'ya gönderdiği AKP'li vekillerin hükümet ve parlamento üzerinde yeterince baskı kuramadığını, Bölge'ye dair hükümet ve parlamento algısının değişmesi için de yeterince lobi yapamadığını gördü.

Bu durum halkta 'Oylarımız boşa gitti' hissiyatı doğurdu.

Vekillerin halktaki bu algıyı pekiştiren bir diğer neden de AKP'li parlamenterlerin faaliyetleri oldu.

Bölge sorunlarına çözüm getirecek program ve stratejiler yerine kamu ihalelerine yoğunlaşan vekiller zenginliklerine zenginlik kattılar. Öyle ki Bölge'de AKP'li vekillerin himaye ve rızası olmadan hiçbir işveren kamudan ihale alamaz oldu.

Halk kendisini değil ceplerini düşünen vekilleri not etti.

***

Demokratik açılım sürecinde her hafta yurtdışına gidip büyük ses Şivan Perwer'e 'Hadi loo Türkiye'ye gel' demeyi açılım zanneden...

TRT 6'ya 'milliyetçi' Kürtleri danışman olarak önermeyi halkla gönül bağı gören...

PKK'nin eylem ve faaliyetlerini hep komplo mantığı çerçevesinde okuyan...

Şemdinli'ye 'derin devlet PKK'yi güçlendirmek için yaptı' diyerek bakan...

 
Nasname izleyerek Kürt sorununu tahlil eden AKP'li Kürt vekillerle Kürt sorununda tabii ki az gider uz gideriz ama bir arpa boyu yol gidemeyiz.

Eğer Sayın Erdoğan bu aralar başını iki elinin arasına alıp 'ben nerede hata yaptım' sorusunu soruyorsa...

Hatayı uzakta değil yakınında arasın...

Cengiz KAPMAZ

Hiç yorum yok: