25 Mayıs 2010 Salı

Suriye Devletinin Kurtleri Araplastirma Politikasi ve Demografi Oyunu

Suriye’de Kürtlerin yoğunlukta bulunduğu bölgelerden çıkarılarak Arapların yerleştirilmesinin hedeflendiği Arap Kemeri Projesi’ni yeniden gündemleştiren Suriye devleti bunu sağlamak için ekonomik yaptırımlara ağırlık verdi. Bölgeye dışarıdan Bedevi Araplar getirilirken, Kürtlere ise topraklarından göç dayatılıyor. KCK Rojava üyesi Kendal Afrin, “Kürtler bir taraftan siyasal ve ekonomik sorunlarla tutsak alınırken, diğer taraftan da Baas Partisi’ne üye olup ajanlaşmayı kabul ederek bu sıkıntılardan kurtulabilmenin imkanları sunuluyor” dedi.
Kürtlere karşı Suriye devleti Arap Kemeri Projesi’ni 1963’te ilk yürürlüğe koyduğunda, projeyi siyasal ve askeri yaptırımlarla geliştirmeye çalışıyordu. 7 Nisan 1972’de Hafız Esad askeri bir darbeyle iktidara el koyduğunda Suriye’de milliyetçi Arap Cephesi de parçalandı. Müslüman Kardeşler Hareketi ile Sünni Araplar, Alevi azınlığın iktidarını temsil eden Hafız Esad’a karşı muhalefet yapmaya başladılar. Baas Rejimi için tehdide dönüşen bu durum Kürtlere karşı sürdürülen Arap Kemeri Projesi’nin de aksamasına neden oldu. Baas Rejimi kendi içindeki muhalefeti bastırdıktan ve 16 Eylül 1998 günü Türkiye ile Adana’da yaptıkları antlaşma ile dünyadaki tecrit konumundan çıkma arayışlarına girdikten sonra Arap Kemeri Projesini yeniden uygulamaya koydu.
GİTSİN KÜRTLER GELSİN ARAPLAR
Proje’nin ilk halinde Suriye’de Kürt bölgesinin demografik yapısını Araplar lehine değiştirme ve Kürt asimilasyonu sağlama gibi siyasal ve sosyal hedefler bulunurken, son yıllarda projenin ekonomik hedefleri de kapsayacak şekilde genişletildiği edinilen bilgiler arasında. Genelde Kürtler, özelde Ecnebi ve Mektum Kürtler devlet işlerinde çalışamadıkları için geçmişte daha çok tarımcılıkla uğraşırlardı. Son yıllarda da kuraklığın etkili olmasından dolayı kendi geçimlerini sağlayacak kadar dahi ürün kaldıramadılar. Devlet de köylüye yardım etmeyince –ki, Ecnebi ve Mektumlara hiçbir dönemde yardım politikası yürütmedi- Kürtlerin büyük bir bölümü iş bulma umuduyla başka yerlere göç etmek zorunda kaldı.
PİLOT BÖLGELERDE GÖÇ YÜZDE 70
Suriye son yıllarda Kürtlere karşı ekonomik alanda ciddi bir baskı yaptığını, bu baskının sonucunda büyük kitlelerin göçe etmek zorunda kaldıklarını belirten KCK Rojava üyesi Kendal Afrin, bu uygulamalar ile Kürt bölgelerinin demografik yapısı ile ciddi bir şekilde oynandığının altını önemle çizdi. Kürt nüfusunun Cezire bölgesinde yüzde 70’inin, Afrin bölgesinde yüzde 30’unun göç etmek zorunda bırakıldığına dikkat çeken Afrin, Kürtlerden boşaltılan yerlere milliyetçi Bedevi Arapların yerleştirildiğini söyledi.
Afrin, Cezire bölgesinde ki göçün Afrin bölgesine nazaran daha yüksek olmasının nedenini ise Arap Kemeri Projesinin ilk uygulamaya geçirildiği dönemde Cezire mıntıkasının pilot bölge olarak seçilmesine bağladı.
EKONOMİK BASKILARLA GÖÇE ZORLANIYORLAR
Kürt göçünü yaratmak için Suriye 1963’ten beri bilinçli bir politika yürüttüğünü, ancak hiçbir dönemde bu kadar başarılı olamadığını belirten Afrin, şunları söyledi: “2006’da sebze fiyatları düştü. Bakıldı ki; ülke genelinde seracılar zarar edecek, seralarda yetişen sebzeler hastalık yapıyor gerekçesiyle, Cezire bölgesinde ki bütün sera alanları kaldırıldı. Arap bölgelerinde ki seralara ise hiç dokunulmadı. Bu uygulama ile Kürtler çok büyük zarlar ederken, Araplar kazanç sağladı.”
Uygulamanın sadece Cezire bölgesi ile sınırı olmadığını, genel bir uygulama olduğunu belirten Afrin, “Fırat suyu Halep’in doğusuna, 300 km kadar uzaklığa dahi götürülmesine rağmen, suya 30 km uzaktaki Kubane’ye verilmiyor. Buda yetmiyor, Fırat’a 7 km uzaklıktaki, Kubane köylerinin kendi imkanları ile sudan yaralanmalarına dahi izin verilmiyor” dedi.
DEMOGRAFİK YAPIYLA OYNUYORLAR
Yaratılan bu ekonomik baskılar nedeniyle Kürtlerin büyük kentlere göç etmek zorunda kaldığını belirten Afrin, buna karşıda boşalan bölgelere Derazor ve Rakka gibi bölgelerden getirilen Bedevi Arapların yerleştirildiğini söyledi. Bu şekilde demografik yapıda bir değişime gitmenin hedeflendiğini vurgulayan Kendal Afrin, “Bedevi aşiretler tarımcılıktan anlamadıkları için üretim güçlerindeki hızlı bir değişimin, bir tarım ülkesi olan Suriye’nin ekonomik durumunu olumsuz etkileyeceği sorunu var. Göçebeliği bir yaşam alışkanlığı haline getiren ve tarımdan anlamayan Bedevi Arapları yerleşik yaşama geçmeye ve tarımcılık yapmaya özendirmek gerekiyor. bu sağlanırken de muhtemel bir ekonomik krizin önlenmesi için tarımcılıkta iş gücü olarak Kürtlerin kullanılması önem kazanıyor” şeklinde kaydetti.
49. MADDE
Bunu sağlayabilmek için 49. madde tanınan bir yasal düzenleme yaptıklarını belirten Afrin, “25 km derinlikteki alanlarda mülk alım-satımı Savunma Bakanlığının onayına bağlandı. Bu yasayla mülklerini satmak isteyen Kürtlere göz yumulurken Arapların mülklerini satmasına izin verilmiyor. Bir taraftan doğa koşullarından kaynaklı olarak yaşadıkları ekonomik sıkıntılar, bir taraftan yeni bir iş sahasına atılmak için mülklerini satıp sermayeye oluşturamama, bir taraftan devletin kendilerine iş vermemesi gibi birçok etken Kürtleri başkalarının tarlalarında çalışan amele durumuna düşürdü” dedi.
TOPRAKLARINDA KİRACI OLDULAR
1963’de çıkarılan Toprak Reformu Yasası ile Kürtlerin bir miktar toprağının kamulaştırıldığını hatırlatan Kendal Afrin, şunlara dikkat çekti: “Barede, Soğoneke, Kimare, Dermışmış, Basufane, Fafırtin, Beyiye, Zorete, Cılbre gibi birçok Kürt köyünün toprakları birileri tarafından satın alınmış. Fakat kimin satın aldığı, bu planı kimin yürüttüğü belli değil. Köylülerin ellerinde bir tek evleri kalmış. Köylüler kendi topraklarını şimdi kiracı gibi işletiyor. Torak sahibi veya sahipleri her kimse, istediği zaman köylüleri oradan da çıkarabilir”
YERİNDE ASİMİLASYON YÖNTEMLERİ
Aynı şekilde Kürt bölgelerinde Kürt öğretmenlerin görev almasına izin verilmediğine dikkat çeken Afrin, “Bundan dolayı da Kürt köylerinde öğretmen sıkıntısı yaşanıyor. Çünkü Araplar Kürtlerin köylerinde çok fazla görev yapmak istemiyorlar. Ortaya çıkan boşluk eskinden yerelden çıkarılan yedek öğretmenler ile doldurulurken, son yıllarda bunların da kendi illerinde görev yapmaları engelleniyor. Bu şekilde Kürt asimilasyonu gerçekleştirilmeye çalışılıyor” dedi.
Suriye’de yaşamını idame ettirmek için ajanlaşmanın kaçınılmazlığına dikkat çeken Afrin, “Kürtler bir taraftan siyasal ve ekonomik sorunlarla tutsak alınırken, diğer taraftan da Baas partisine üye yapılarak bu sıkıntılardan kurtulabilmenin imkanları sunuluyor. Örneğin; üniversiteyi bitiren ama Baas partisi üyesi olmayan bir gencin, vatandaş dahi olsa, iş bulma imkanı yok denecek kadar azdır. Genç eğer Baas partisi üyeyse iş bulmasının önünde bütün kapılar açılıyor. Bu şekilde Kürtler arasında Baas partisi üyeliği özendiriliyor. Baas partisi özünde radikal Arap milliyetçisi bir oluşum olduğu için partiye olan Kürtlere etnik kimliklerinden dolayı fazla güven duyulmuyor. Bu yüzden de Baasi olan Kürtlerden kendilerini ispatlamaları için ajanlık yapmaları bekleniyor. Kendi komşusunu, akrabasını, hatta kardeşini dahi devlete şikayet etmeyi dayatan bu sistem ile insanlar birbirinin korkusundan da olsa kendi etnik kültüründen uzaklaşır hale getiriliyor.”
KİMLİKSİZ VATANDAŞLAR: ECNEBİ KÜRTLER
1962 yılında yapılan Olağanüstü Nüfus Sayımı’nda Cezire bölgesinden yaklaşık 100 bin Kürtün Suriye vatandaşlığından çıkarıldını hatırlatan Afrin, bu sayının 2000li yıllarda 300 bine ulaştığını söyledi. KCK Rojava üyesi Afrin ancak Kürtlerin baskıları nedeniyle Suriye Devleti’nin 2005-06 yılları arasında Ecnebi Kürtlerin çok az bir kısmına yeniden vatandaşlık verirken, geri kalanı hala Ecnebiliği belgeleyen kırmızı bir kart ile hareket ettiğinin altını çizdi.
Afrin şunları belirtti: “Ecnebilerin hiçbir devlet işinde çalışmasına izin verilmezken, kendi isimleriyle mülk edinmeleri de yasak. Suriye vatandaşı olan birinin ismine ancak mülk edinebiliyorlar. Aynı şekilde, devletin vatandaşına yaptığı sosyal ve siyasal hakların hiçbirinden yararlanamıyorlar. Çocuklarının ilkokula kadar okumasına devlet yardımı yapılırken, ondan sonrasını aileler ancak kendi imkanları ile sağlayabilirler. Kendi imkanları ile üniversiteyi dahi bitirmiş, Ecnebi çocuklarının devlet dairelerinde çalışmaları kanunen yasak. Devlet kapitalizmi ile yönetilen Suriye’de özel şirketlerde çalışmaları ise imkansız. Devlet vatandaşlarına verdiği aylık kartlar ile yiyecek ve giyecek fiyatlarında indirim yaparken, Ecnebiler bu indirimden de yararlanamıyor, her şeyi kendi imkanları ile karşılamak zorunda kalıyorlar.”
ÜÇÜNCÜ SINIF VATANDAŞ: MEKTUMLAR
Suriye’de vatandaş kabul edilmeyen üçüncü bir kesim ise Mektum diye tabir ediliyor. KCAK Rojava Üyesi Afrin, bununla ilgili “Bunlar hiçbir resmi kayıtta isimleri dahi geçmeyenlerdir. Ki; resmi kayıtlarda isimleri bulunmadığı için evlenirken resmi nikah dahi kıyamıyorlar. 1962’deki olağanüstü sayımda hiçbir kayda geçirilmeyen bir kesimden oluşan Mektumlar’ın anne veya baba tarafından biri Suriye vatandaşı görünürken diğeri Ecnebiyse, doğan çocuklar Mektum sayıldığı için, sayıları her geçen gün artıyor. Devletin yanında hiçbir kayıtları bulunmuyor. Bu yüzden hiçbir resmi kayıtta isimleri geçmiyor. Ecnebilerin yararlandığı kısmi haklardan dahi yararlanamıyor, ilkokuldan yukarısını kendi imkanları ile bile okuyamıyorlar. Kimlik kartı yerine beyaz bir kart ile dolaşan bu kesimi, Suriye Devleti inkar ediyor” dedi.

Nihat KAYA -ANF

Hiç yorum yok: