20 Mayıs 2010 Perşembe

BDP'li Belediyeler-6

Para yok, üstüne üstlük borç çok. Bundan öncekiler yiyip bitirmekle kalmamışlar, üstüne borç da bırakmışlar. Dikili ağaç desen yok. Herşeyi baştan yapacaksın. Van ve Siirt'in durumu böyle. Belediyelerin parası daha belediyelerin kasasına girmeden borca gidiyor. Kentlerin sorunları çok. Son yirmi yılda çok göç almış. Alt yapı yetersiz. Kentte yaşayan halklar birbirine uzak düşürülmüş. Bunca devasa sorun çözülür mü? Bence çözülür. Çünkü 'toplantı almaya' başlamışlar bile.

Şimdi bu 'toplantı alma' meselesine açıklık getireyim. Toplantı almak, kararlaşmak, planlama yapmak... Benim için üç büyülü söz. Böyle bir siyasi literatür oluşmuş BDP'de. Bir iş yapmak istendiğinde önce toplantı alınıyor, yani düzenleniyor. Bu, onlarca kurumla, onlarca parti örgütüyle, kadın hareketiyle, gençlikle, mahalle meclisleriyle, halkla, sivil toplum örgütleriyle, artık o yerelde kim varsa hepsiyle konuyu tartışmak demek. Konu tartışılınca 'kararlaşma'ya varılıyor, sonra da bu kararlarla ilgili planlama yapılıyor. Yani kararlar hayata geçiriliyor. Ben yakından tanık oldum ki, bir kez toplantı alınmasın, artık o işin önünde ne kadar sorun, ne kadar engel olursa olsun, o iş bitmiş anlamına geliyor.

İşte bu borç yükü altında, sorunlar yumağı kentlerde toplantılar yapılmış, iş yapılmaya başlanmış.

BDP'nin yerel yönetim yaklaşımını, belediyeciliği hizmete indirgeyen -bu hizmeti de yeterince yapmayan- yerel yönetim anlayışından ayıran en önemli özellik bu. Halka danışmak, halktan onay almak ve halka hesap vermek...

Durum böyle olunca, kararlar kapalı kapılar ardında alınmayınca, halka hesap vermek temel ilke olunca şeffaflık da otomatik olarak devreye giriyor.

Başkanların anlatımıyla Van ve Siirt örneklerinde bunu yakından göreceksiniz. Bu illerde Kürt olmayan halklarla da aynı ilişkinin nasıl kurulmaya çalışıldığını ve her vatandaşa nasıl eşit davranıldığını da göreceksiniz.

Tabii bir de 29 Mart seçimlerinde 'hizmete oy verin' diye propaganda yürüten Başbakan görse... Kendi başkanlarının kentleri nasıl enkaz haline getirdiğini, BDP'li belediyelerin bu enkazı insana yakışır bir kente dönüştürmek için nasıl çabaladığını, bir de Başbakan görse...

VAN BELEDİYE BAŞKANI BEKİR KAYA:

Halk gücünü ortaya çıkarmayı hedefliyoruz

Van DTP açısından çok önemliydi, bir dönem aradan sonra yine DTP'ye geçti. Başkanlığa başladığınızda nasıl bir Van Belediyesi buldunuz?

Aslında bizim hayata geçirdiğimiz Demokratik, Ekolojik, Şeffaf ve Cinsiyet özgürlükçü yönetim anlayışlarımız halkta büyük bir umut yarattı. Diyarbakır Belediyesi ve bir çok belediyemizin bu anlayışla ortaya koyduğu hizmet Cumhuriyet'in hiçbir döneminde yapılmayan çalışmalardı. Bizim iddiamız zaten Cumhuriyet tarihi boyunca 80 yıldır yapılmayanı yapmaktı. Halkımız Van'da Diyarbakır gibi illerde görülen çalışmaları görmek istediğini siyasal bir duruşla beyan etti. Van halkı kendi emeklerini har vurup harman savuran bir anlayışı artık devre dışına iterek, kentin gerçek sahipleri olan halk gücüne devretti. Bu açıdan hayati sorumluluklarla karşı karşıya olduğumuz bilinciyle hareket ediyoruz.

Bir yıl içinde neler yaptınız?

Bir yıl içerisinde asıl işimiz sorunların birçoğunu halk ile birlikte tespit ederek çözüme dönük adımlar atmak oldu. Gerek halk toplantıları gerekse görüş-öneriler doğrultusunda alanların sorunların tespitinin ardından çalışma alanlarımıza yöneldik. Büyük bir borçla devraldık kenti, herşey icralık, çiçekçiye bile borç vardı. Kent altyapı ve üst yapı konusunda çok büyük sorunlar yaşıyor. Bu çağda bile suyun bu kadar çok olduğu bir kentte bazı mahallere hala tankerle su veriyoruz. Bu ayıbı ortadan kaldırmak ve insani yaşam koşullarını oluşturmak bizim önemli çalışmalarımız arasında yer alıyor. Yaptığımız en önemli çalışmalardan biri de tüm ihalelerimizin basına ve kamuoyuna açık olması. Bu konuda belediyenin yıllardır yaptığı kapalı ihale sistemini, basına açık ve şeffaf hale getirdik.

Bundan sonraki en önemli hedefleriniz neler?

Bir yandan altyapı ve üst yapı çalışmaları yaparak kentlinin yaşam standartlarını yükseltmek. Kuşkusuz kentin sorunu öyle bir 2-3 yılda çözülecek sorunlar değil. Bu konuda halkımızın sabırlı olmasını bekliyoruz. Kente yaşayan herkes öncelikle kendini bu kentin bir parçası ve ortağı olarak görecek. Kentte bulunan STK'lar, odalar, muhtarlar gibi dinamikleri kentin birer paydaşı haline getirmek istiyoruz.

BDP'nin ekolojik, demokratik, cinsiyet özgürlükçü yaklaşımını somut olarak hayata geçirmek için neler yapıyorsunuz ya da planlıyorsunuz?

Dayandığımız tek nokta olan 'halk gücü'nü ortaya çıkarma, süreçlere katma, meclisleri oluşturma gibi bir konuma ve role de sahibiz. Seçim süreçlerinde yaptığımız tüm değerlendirmelerde halka aktardığımız bu çözüm anlayışımız kendini devam ettirmediği sürece halkçılık-demokratik-şeffaf-eşitlikçi gibi değerlendirmeler sloganın ötesine geçmeyecektir. Bu nedenle kendi bütçelerimizi oluştururken bile halkla birlikte oluşturma, açıklama gibi şeffaflık ilkelerini benimsiyoruz.

Van Kürtler kadar başka halkların da yoğunlukla yaşadığı bir yer. Size oy vermemiş insanların yaklaşımında bir değişiklik oldu mu?

Yukarda sözünü ettiğimiz gibi 'Kent kentte yaşayan herkesindir' bugüne kadar bu perspektifle hareket etme gayretinde olduk. Kesinlikle eskiliklerimiz bu konuda olabilir ama asla art bir niyetimiz olamaz. Kentte yaşayan herkes belediyemizin imkanlarından eşit bir şekilde yararlanma hakkına sahiptir. Bizim temel bakış açımız budur. Ancak bazı istisnalar da var elbette; mesela bugüne kadar hizmetle hiç tanışmamış mahallelerimiz var. Bu konuda pozitif bir ayrımcılık yapmak zorundayız. Bize oy vermemiş insanların yaklaşımlarında nasıl bir değişiklik olmuş bilmiyorum ama amacımız kentte yaşayan herkesin yaşam standartlarını yükseltmek ve karar süreçlerine tam katılımlarını sağlamaktır. Bu konuda gittiğimiz tüm mahallerimizde halkımızı dinliyor ona göre projeler üretiyoruz. Bu konuda hiçbir mahallemizin başkasından bir farkı yok.

1 yılın bilançosu

Su hattı, kaldırım, yağmur suyu drenajı, rekor denecek düzeyde kanalizasyon hattı, asfalt, kaldırım ve stabilize yollar yaptık. Her gün 350 kilometre yol kat ederek 500 ton çöp topluyoruz. Van Gölü temizlik çalışmalarına başladık, katı atık tesisimizi yüzde 90 çalışılır hale getirerek, atıkların göle akmasına engel oluyoruz. Bölgenin en büyük geçim kaynağı hayvancılık. Bu konuda hayvan pazarımızın rehabilitasyonunu gerçekleştirdik. Türkiye'nin en büyük ikinci tıbbi atık tesisini açtık. Belediye tarihinde ilk kez Kürtçe bir tiyatro oyunu sahneledik. Kent tanıtımı için İngilizce, Kürtçe, Türkçe olmak üzere toplam 3 dilde turizm tanıtım broşürü ve İngilizce, Kürtçe, Türkçe, Farsça ve Ermenice olmak üzere 5 dilde Turizm Tanıtım Kitapçıkları hazırladık. Kentte ilk kez Eğitim-Sen'inde desteği ile Orhan Doğan Eğitim Destek Evi açarak, 110 öğrencimize eğitim veriyoruz.

SİİRT BELEDİYE BAŞKANI SELİM SADAK:

Hayal değil, herşeyi başarırız biz

Ben böyle bir kent görmemiştim gerçekten. Tam ana caddede, minibüs durağında minibüs durağa yaklaşamıyordu bile. Çünkü önünde kocaman bir çukur, bu çukuru kaplayan çamur deryası vardı. Delik deşik bir asfalt, her taraf çamur içinde, çöpler ortada... Siirt berbattı.

Selim Sadak Siirt Belediye Başkanlığı'na aday olduğunda seçim çalışmalarını izlemek üzere Siirt'e gitmiştik. Sadak Siirt'e yeni yerleşmişti ama il dışından gelen konuklar, seçim çalışmasına katılan gençler, basın çalışanları, konser vermeye gelen sanatçılar, herkes onun evinde 'yatılı' misafirdi. Sadak'ın evinin kapıları gibi gönlünün kapıları da herkese açık.

Biz bu söyleşiyi telefonla gerçekleştirirken odasına birisi giriyor. Tam da o sırada, Siirt'te geçmiş dönemde Kürtlerle Arapların pek de yakın ilişki kuramadıklarını, bu dönem bir yakınlaşma olup olmadığını konuşuyoruz. 'İşte' diyor, 'Bir Arap arkadaşım geldi, bana badem getirmiş.' Sadak tanışmamız için badem getiren Arap arkadaşına veriyor telefonu. Telefondaki ses önce 'Selamün Aleyküm', ardından 'rojbaj' diyor. Arkadan Sadak'ın sesi geliyor, benim için 'O da Kürt değil' diyor. Biz Selim Sadak'ın iki Kürt olmayan arkadaşı Kürtçe selamlaşıyoruz. Biliyorum, tıpkı benim hiç tanımadığım Siirtli bir Arapla telefonda sohbet edecek kadar bir yakınlık kurmama vesile olan, hatta kan davalı aileleri barıştıran, kaynaştıran Selim Sadak ve onun sahip olduğu politik yaklaşım, halkları da birbirine yakınlaştırıyor. Şimdi söz Sadak'ta...

Bir yıl önce göreve başladığınızda nasıl bir Siirt devraldınız?

Biz Siirt'in ne kadar zor olduğunu, virane olduğunu, en ufak bir belediyecilik hizmeti sunulmadığını biliyorduk ama maddi olarak bu kadar çökmüş olduğunu tahmin etmiyorduk. 87 trilyonu icralık, 158 trilyonluk bir borç bırakılmış bize. Biz görevi devraldığımızda belediyenin hiçbir aracında tek bir damla bile mazot yoktu. Tam 37 gün araçlarımız mazotsuzdu. İlk işlerimizi esnaftan borç alarak yürüttük. Esnaf 'belediyeye borç vermeyiz ama Selim Sadak'a veririz' deyince, eşimin bileziklerini teminat gösterdim. Su yoktu, süpürge bile yoktu. Batman Belediyesi'nden gelen süpürgelerle kenti temizlemeye çalıştık. Ana cadde bile yürünecek gibi değildi. Şehir değil, bakımsız bir köy devraldık.

Peki bir yıl içinde neler yapabildiniz?

Siz de burdaydınız, gördünüz Siirt'in halini. Bir de üstüne üstlük afet yaşadık. Tespitlerimize göre 8.5 trilyon zararı var şehrin. Ama devletin tek kuruşlar 11.5 trilyon borç ödedik, 3.5 trilyon yatırım yapabildik. Hiç değilse ana caddeyi, sokakları yürünür hale getirdik. Çöpü kaldırıyoruz, kenti temiz tutuyoruz. Bir konferans salonu düzenledik. Bundan önce Siirt'e hibeler akmış, şimdi İller Bankası dışında tek bir kaynağımız yok ama biz de çarçur kanallarını kestiğimiz için hizmete kaynak aktarıyoruz. Ben seçim kampanyasında da söylemiştim. İki yıl hizmet beklemeyin benden diye, yine de en acil müdahaleleri yaptık. Daha benim makan aracım yok. Arkadaşımın arabasını kullanıyorum ama halktan çok talep var, başkanımızın bir makam aracı olsun diyorlar. Tabii bizim en önem verdiğimiz şey halkla birlikte karar almak, halka bilgi vermek, hesap vermek. Halkı herşeyden haberdar ediyoruz.

Önümüzdeki dönem neler yapacaksınız?

Şimdi bir yıl içinde şehrin suları akmaya başladı, şehir çöpten kurtuldu. Daha az borç ödeyip kaynakları acil ihtiyaçlarımıza aktaracağız. Asfalt ve parke çalışmaları devam edecek. Hayvan pazarı tam çarşının ortasında, yetiştirme yurduyla sağlık ocağının ortasında. Önce bir standartlara uygun kesimhane yapacağız. Şehri biraz şehre benzer hale getireceğiz. Gerçi bir yıl içinde epey değişiklik oldu. Geçtiğimiz günlerde 17 ilin baro başkanı buradaydı, geçen yıl da gelmişler, gelip tebrik ettiler. 'Bir yıl içinde çok değişmiş' dediler.

Siirt'te Araplar ve Kürtler birarada yaşıyorlar ama birbirlerine çok uzaklar. Bir yakınlaşma var mı?

Var tabii. Daha da olacak. Geçenlerde Esnaf ve Zanaatkarlar Odası yöneticileri ziyaretimize geldi. 'Özür dileriz, siz bizim belediye meclisinde yer almamız için o kadar ısrar ettiniz, biz reddettik. Keşke yer alsaydık' dediler. Biz belediye meclisinde bütün kararları ortak alıyoruz. AKP'li üyelerle birlikte. Bize karşı geliştirilen önyargılar giderek kırılıyor. Tabii tutuklamalar bizim kimi çalışmalarımızı geçici de olsa aksatıyor. Siirt'teki bütün BDP yöneticileri tutuklandı neredeyse. İl Başkanı cezaevinde, yöneticiler cezaevinde. Ama hedefimiz belli. İyi hizmet vereceğiz, halkları kardeşleştireceğiz, demokratik bir yönetim gerçekleştireceğiz. Hayal değil, herşeyi başarırız biz.

Hazırlayan: Filiz KOÇALİ

Yarın: Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir Diyabakır'ı anlattı.

Hiç yorum yok: